hesabın var mı? giriş yap

  • fetöyü palazlandıranlara, onlara hizmet ehli diyenlere, yalakalarına ve bilumum tüm fetöcülere karşı her daim kinimiz diri!

    atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı türk gençleriyiz biz!

    sümüklü bir şeyhin peşinde koşacak kadar aklımızı kiraya vermedik!

  • sevgilisinden çok köpeğini eve kitlemesini anlayamadım. köpeği bari sokağa salsaydın da belki yaşama şansı olurdu. köpek maması bitince koltukları mı kemirsin düşüncesiz hikmet?

  • - ehe ehe baba adımızı da yazalım mı (öğrencilerin sınav kağıdına ad soyaddan baska bilumum sey yazmalarını talep eden hocaya sorulan sımarık soru)
    - biliyosan yaz tabi. (hocanın cevabı)
    gercek bir öyküdür

  • piero manzoni'nin 1961 tarihli yaramaz eseri. içine kendi dışkısını koyduğunu ima edecek şekilde "sanaçının boku" adını verdiği ürünü kutulara koydu, mühürledi ve sergiledi. her kutuya italyanca , ingilizce. almanca, fransızca dillerinde içeriğin okunabileceği bir etiket koydu. şöyle yazılıydı: "sanatçının boku, 30gr katkısız tazeliğini korunmuş, üretim ve ambalaj tarihi mayıs 1961". manzoni bu kutuları bir galeride gösterdi ve her birine altın ağırlığınca fiyat biçti. elbette bu çalışma bir şakaydı ve sanat piyasasını, sanatçının bir dahi olduğu inancını, tüketim kültürünü ve insnaların ürettiği atığı hicveder nitelikteydi. bir sanatçının imzasını taşıyan her şeyin, içeriğinden bağımsız olarak değerli hale geldiği fikrini vurguluyor ve eleştiriyordu.

  • günümüz gerçeği olan durum.

    eskiden ulan şu kadar param olsa ne güzel olurdu dediğim hiç bir şey güzel değil lan sanki, hepsi anlamını yitirdi gitti sanki...

    220 lira krediyi her ayın 7'sinde çekerken ulan az daha olaydı neler yapmazdım diyordum, çünkü 220 anca yetiyordu biraz özel tüketime girsen diğer ayın 7'si gelmek bilmiyordu. her seferinde ulan az daha olsaydı fikri... şimdi oldu bilmem kaç katı para geçiyor elime, ulan sanki içime öküz oturdu, o zaman heyecanlı gelen yaparım dediğim hiç bir şeyi yapmaz oldum.

    laptop vardı bir tane emektar, üniversiteyi bitirdim onunla. üniversite zamanı param olsa da çılgın bir laptop alsam diye bir hayal vardı. param oldu, şirket ondan daha takoz bir laptop verdi, o laptop'u da babama verdim haber falan okuyor. şuan yeni bir laptop alma isteğim sıfır. ne yapıcam ki lan. oyun oynardım eskiden şimdi oyun hevesi de kalmadı ve bu heves öyle hızlı yok oldu ki, farkettiğimde oturup ağlayasım geldi. bir iki kez call of duty falan açtım, yok olmadı.

    telefon, ulan para olsa en iyi işlemcisi, kamerası olanı alacaktım, param oldu aldım bir iphone, iphone'un iphone olduğu zamanlar ama hani 3gs'e ooooouuuv dediğimiz, hiç mutlu etmedi lan, hayal ederken daha mutluydum. baktım hiç bir fonksiyonunu kullanmıyorum verdim anneme. kendime bir samsung aldım, çift hatlı, akıllı olmayan bir model.

    ilk yatırım için ev hayalleri kuruyordum, artık kurmuyorum. alsam da mutlu olmayacağım biliyorum. bankalar falan mutlu olurdu ama onları mutlu edecem diye kendimi borca sokasım da yok. mutluluğu aramaya devam edeceğim bir süre daha. bakalım bulunur herhalde bir şeyler.

    neyse diyeceğim, öğrenciyken olan hevesi kaybetmeden yapabildiğinizi yapın lan, sonra öküz oturuyor cidden içinize.

  • böyle bir kıyası kompleksli ve çirkin buluyorum. yabancı çikolata her zaman daha iyidir istediği kadar pahalı olabilir ama yerli çikolata sen kimsin de fiyat koyuyorsun demek gibi.

    kaldı ki tadelle her şeyiyle orijinal bir lezzettir. kalitelidir ve aynı tadı başka yerde bulamazsınız. hani alman ürünü olmuş olsa burada nutella gibi fanları olurdu.