hesabın var mı? giriş yap

  • neredeyse 1999 yılından beri konuşulagelen "başlık engelleme" fasilitesi nihayet hayata geçirildi. mr. kanzuk daha iki gün öncesi talimat verdi coderlara, şak diye yaptı adamlar. ufacık bi buton için bunca yıl yalvartmanın alemi var mı ya? sanki her şeyi sil baştan kodlayacaklarmış gibi...

    yazarın yanı sıra, açtığı tüm başlıkları da engellemiş oluyorsunuz böylelikle. sanki moderatörsünüz de herifi sözlükten uçurmuşsunuz gibi.

    şimdi lord eddard stark düşünsün.

  • sedat peker videoları ile beraber şu mafya-siyaset ilişkisi ortalığa döküldüğünden beri fakirliğime iyiden iyiye üzülmez oldum. ulan demek paramız olsa mafya çökmese, başkası çökecek, bildiğin benim askerimi, polisimi, savcımı bana karşı kullanıp varımı yoğumu alacaklar ben yine armut gibi bakıcam.

    yok ya harbi gerek yok tantanaya. paraymış, malmış, mülkmüş adamların başına gelenlere bak amk. kurtlar vadisi dizisinde bize resmedilen leş ticaret dünyası bizim bugünkü düzenimizden daha nezih, daha hakkaniyetli, daha kaliteli.

  • tatil icin ka$'a gidilir. varis saati gec oldugundan pansiyon ayarlamakla vakit kaybedilmez ve derhal kas maviye dalinir. bar kapaninca uyumak icin arabaya gidilir. arabada uyumaya calisilir ama sicaktan dolayi mumkun olmaz. vietkong arabanin ustune cikar ve uyur.

    vietkong durtulerek uyandirilir. 3 adet ekip arabasi ve bir dunya polis arabanin etrafindadir.

    polis: beyefendi neden arabanin ustunde yatiyorsunuz?

    vietkong: sicak?

    polis: ama ihbar geldi, arabanin ustune adam dusmus diye?

    vietkong: yok dusmedim. du$sem burasi gocerdi. (dogrulup kaportaya bakar) aslinda biraz da gocmus gibi ama du$sem daha cok gocerdi.

    polis: beyefendi kimliginize bakabilir miyiz?

    vietkong: tabi, buyrun.

    polisler gider, vietkong uyumaya devam eder.

  • türk'ün türk'ten başka düşmanı olmadığını gösteren haber. bence taksimetre tarifeleri, avm otopark ücretleri, cafe ve restoran fiyatları, otoyol ve köprü ücretleri ve hatta bunlardan alınan vergiler dahi arttırılsın.

    çünkü işletmeler salgın yüzünden kapalıyken halkın bir kısmı ağaçtan para toplamakla meşguldü. diğer kısmı ise devletin kayıtsız şartsız hesaplarına yatırdığı on binlerce lirayı neremize sokuştursak diye kara kara düşünüyordu.

    (bkz: biz bizi s.keriz türkiyem)

  • asil dehsete dusuren kendi aralarinda gulup eglenmeleri. bir manyagin başının altindan cikan birsey olsa ruh hastasi deyip gecersin. fakat oradaki grup bunu normallestirmis. el kadar bebek olmasina ragmen. simdi cocugunuzun bunlarla ayni otobuse binip ayni markete girdigini, ayni asansorde tek basina kaldigini dusunun. aklima tek birsey geliyor. hepsini tek tek yok etmek. başka cikar yolu yok cunku. kanunlarimiz bizi korumuyor artik.

  • 1949 yılında yaşanılan uçak kazasında 18 futbolcusunu kaybeden torino " artık size kardeşiniz kadar yakınız." diyerek chapecoense'ye destek mesajı vermiş. twitter

  • çivi çiviyi söker mantığı taşıyan bir tedavi yöntemi.
    dr. samuel hahnemann, sıtma hastalığının nasıl tedavi edilebileceğini araştırma amaçlı olarak ormanda bitki örnekleri toplayıp gününü gün eden bir hekim imiş. tabii o zamanlar yıl 1796 ormanda sağlam bir bitki örtüsü var. bu doktor amca da onun tadına bakayım şunun tadına bakayım derken nereden aklına esmişse kına ağacının kabuklarını kaynatıp içmeye kadar vardırmış işi. bu suyu içmesinin ardından sapasağlam adam birden bire sıtmaya yakalanmış. mantık aynen şu; "bu ağaç sağlıklı bir adamı hasta ediyorsa, hasta bir adama ne yapar acaba?" diye düşünerek gerçekten sıtması olan insanlara bu sudan içirmiş ve adamların iyileşme belirtileri gösterdiğini fark edince "hasta adamlara, doğada o hastalığı yaratan her ne ise ondan verirsek iyileşir" gibi bir formülle tedavilerine başlamış.

  • sık sık karşılaştığım insanlar. madem telefonun sana yetiyor neden benimle beraber dışarı çıkıyorsun değil mi? ya da madem muhabbetim açmıyor neden kendine başka bir arkadaş bulmuyorsun? çok büyük saygısızlık bu.