hesabın var mı? giriş yap

  • https://onedio.com/…ibi-yorumlar-yapiyorlar-1053802 bu link çok daha kapsamlı, bunu ekliyorum.

    (bkz: başlık sınırı) köpekten kaçarken kamyon çarpan ve bacağı kesilen kızın annesi açıklama yapmış.

    https://mobile.twitter.com/…tus/1502681161138585602

    antalya'da köpekten kaçarken kamyonun altında kalan 9 yaşındaki mahra'nın annesi derya pınar: "bacağını düşünürken, şu an canını düşünür olduk. son seviye oksijen verilerek yaşatılmaya çalışılıyor. biz çok hayvan seven bir aileyiz. altı kedimiz, 3 köpeğimiz var.

    köpeğin psikolojisini bilirim. onları sokağa terk ederek, çöpün kenarına yemek bırakarak hayvansever olamazsın. o hayvanlar bu şartları zaten hak etmiyorlar. aynı hayvanlar sahipli hayvanlara da saldırabiliyorlar.

    onlara da benim evladıma da yazık. iki tane başıboş hayvan benim evladımın geleceğini çaldı. sokaktaki bin tane hayvanı toplasan benim yavrumun bir tane bacağı etmez"

    günlerce kızın ailesini sucladınız, neden köpekten korkmamayı öğretmediniz diye. utanır mısınız, bilmem...

  • anahtarlarınıza her daim sahip olursunuz, anahtar, cüzdan kaybetmemeyi öğrenirsiniz.
    kendi başının çaresine bakma yetisi can acıta acıta gelişir, işe yarar, yara açar...
    krom bardaktan nefret edersiniz, yıllar geçer, cam bardağa hala tabiat mucizesi muamelesi yaparsınız.

  • kaş'tan bildiriyorum. burada da ısırılanlar var. genel olarak, yeter amk yumurtlayacak yer bırakmadınız demiş olabilir arkadaşlar. eleman yüzlerce binlerce yıldır yüzdüğü yerde algida çubuğu görünce sinirleniyor tabi. sonuna kadar destekliyorum. ısıran dişleriniz dert görmesin arkadaşlar.

  • bizim angutlar başlayacaktır ama biz islam alemi olarak çok ezildxfsvdfwsfvs.. ülke içinde kurdukları sosyal adalete bak sen. devlet, alamancı dayımı arıyor ve diyor ki 5 sene önce yaptığınız vergi ödemesinde sizden 2 euro fazla kesinti yapıldığını tespit ettik, lütfen 2 euronuzu almaya gelin. ki benim dayımlar entegre olmayan, olmak istemeyen, zar zor almanca konuşan insanlar üstelik. senin siyasetçin napıyor, o 2 euronu da alırım, paranı da çalarım, ağzına da sıçarım, yiyosa git hakkını da ara bakalım.

  • olayi izlerken sasirmadim hic, sayet abd'de paraniz yoksa siz bir hicsiniz. insanlar sadece ama sadece cikarlari icin sizinle iyi iliski kurarlar. kitaplarinda networking'di suydu buydu hep bu asilanir.

    baltimore'a ilk adimimi attigimi hatirliyorum. otobuse binmistim, diyalog su sekildeydi.

    - merhaba.
    + suraya koy, 5 dolar.
    - peki.
    + nerede ineceksin.
    - otelim su...
    + hayir hayir hayir hayir, hangi durak?
    - er...
    + nereye gittigin beni hic ama hic ilgilendirmiyor, son durak mi?
    - evet.

    son duraga geldigimde ise taksiyi aramistim. etraf zaten tekin degil, adres vericem ama tam adresi bilmiyorum herif konussa telefonda "10 katini vericem" diyecem. yandaki landmark'i soylesem herif hemen bulacak, otobus duragi da, bayagi belirgin bir yer.

    + merhaba, su duraga bir taksi istiyordum.
    - tam adres?
    + hemen su...
    - tam adresi bulunca ara. *cit*

    tekrar ararim.

    - hangi adres?
    + sehrin girisi, heme yaninda su var..
    - tam adres, nerede?
    + hemen su bi....*cit* diiiiiiiiiiiiit.

    sonra otelinize gelirsiniz ve resepsiyonda sizi yuzlerinde kocaman bir gulumseme ile karsilarlar. cunku siz musterisiniz, ve resepsyonistin job description'u belli.

    tehlikeli bir yerde olmaniza ragmen kimse size 2 dakika bile sabretmez, dedim ya olseniz donup bakmazlar bile. filmlerde insanlara yansitilanlardan cok farklidir yani. komunuz su bu tabii ki yardimseverdir, cikar iliskisiydi suydu buydu nedenlerden dolayi. ha turkiye'de olmuyor mu derseniz? oluyor tabii, fakat bes parasiz bir sekilde bir otobuse yabanci olarak binseniz sofor, olmadi tum otobus ahalisi bir sekilde yardimci olur, hatta evinize bile birakirlar sizi. kolektif toplumlari cok elestiriyoruz, fakat bu arti ozelligini de belirtmekte fayda var.

    amerika'nin tadini cikarmak istiyorsaniz cebninizin deriiiiiin oldugundan emin olmalisiniz once, paraniz varsa bireyciligin butun nimetlerinden faydalanirsiniz. yoksa en aci, keskin tarafi sizin kalbinizden giriverir. yolda arabaniz bozulursa, yardim bekleyeceginiz kisi sokaktan gecen yardimsever vatandaslar degil kesinlikle ama kesinlikle roadside assistance olmali.

    mcdonald's musteri hizmetlerini arayip calisanlari kovdurmaya calismak bir halta yaramaz bu yuzden. bu olayin gectigi restorandan 2 mil otedeki mcdonalds'da da ayni sey olurdu, 20 mil otedekinde de, 200 mil otedekinde de, 2000 mil otedekinde de. bir adam cikip "hop, noluyor lan?" dese sasirirdim esas. cam bolmeler ardindan konusan gorevliler, her gun televizyonlarda saatlerce donen ev guvenligi su guvenligi bu guvenligi reklamlari, insanin icini karartan "ilacimizi almazsaniz oleceksiniz" reklamlari, cocuklarin en ufak bir toz tanesinden olebileceginin asilanmasi, "germ" yuzunden temas bile kuramayan insanlar...new york'ta sokakta olen bir evsizin yanindan 8-9 saat boyunca hic birsey yokmus gibi gecip giden insanlarin, 911'i bile aramayan insanlarin videosunu hatirlayan tek ben olmamaliyim.

  • bikaç ay önce kuruçeşmede yıldız tilbe konserine gidip kendimi aşağılanmış hissetmiştim.tam 1 saat geç çıkıp ara vermeden 1.5 saat geğire geğire şarkı söylemiş, ayakkabılarını sahnede değiştirmiş, plastik bir perukla -önden saçları görünüyor- yürümekte zorlanarak sahnedeydi. şarkı söylerken kaçırıyor falan bir garipti. yıllardır dinlerim çok da severim şarkılarını ama sanki pavyondayız ve arkada biri kavun-rakısını yiyip şarkı söylüyor gibiydi.

    peki ya dün harbiye açıkhavada…
    candan erçetin…
    asaleti, kendi ekibine ve seyirciye saygısı, kıyafetleri, dakikliği, sesi, endamı mükemmel ötesi.kendi çapında şarkılarını üzüntünün 5 evresine bölmüş ve her evreye uygun şarkıları varmış -öyle zengin bir repertuarı varmış ki bölmüş yani- ve bizimle paylaştı.erkin koray, özkan uğur ve deprem felaketini de anarak görsel olarak video ve fotoğraflarla destekleyerek şarkılarını söyledi.

    nasıl güzeldi..nasıl iyi hissettik kendimizi.. konser dediğin böyle olur ya. zaten seviyordum dinliyordum. ama sahnesini görünce saygım ve sevgim arttı da arttı.

    nasıl güzelsin.canım benim.

    debe editi: haberi olmayan ve unutanlar için içimde yara kalmış ve rüyalarımda babasıyla beraber ağladığım cinayeti hatırlatmak isterim.

    (bkz: rabia naz vatan cinayeti)

  • cevabı kabataş'ta görüntü var özgecan'ın katlin de ise deliller var olan soru. bunlar ciddi ciddi kabataş'ta çıkan ve bunların iftiralarını ortaya koyan görüntüleri yok sayıyorlar ya ben ona şaşırıyorum. lan kabataş'ta görüntü var var olmasına da sizi desteklemek bir yana iddialarınızı çürütücek şekilde var. yalan söyledik özür dileriz diyecek onur yok sizde ama onda haklısınız bak.

  • bu bakış açısına destek olarak:

    en kral kral;

    patatesin tadını bilmiyordu.

    domates tatmamıştı.

    dondurma yememişti

    çikolata yememişti.

    içtiği en iyi şarap bile günün hijyen koşullarından ve üzüm ıslahı
    yetersiz olduğundan kötü şaraptı.

    şerbetçiotu bilinmiyordu, biranın iyisini şansa içebilirdi.

    viski icat edilmemişti.

    sadece 1 beygirle yolculuk yapabiliyordu, toprak yol bulur da atlı arabayla giderse 4 beygirle gideceği yere gidebiliyordu.
    şimdi en gariban bile 80 beygirle yola çıkıyor.

  • küçükken sorduğum her soruya saçma ve hayal gücünün sınırlarında cevaplar vermesi . aklımda kalan tek cevabı ise denizlerin neden tuzlu olduğunu sormuştum . abim ise mcdonalds'ın palyaçosunun tuzları taşıyan gemi ile battığını söylemişti. ardından o palyaçoya olan saygılarından kullanıldığını söylemişti.