hesabın var mı? giriş yap

  • mal olduğumun küçükten belli olduğunun ispatı olacak ama bunlardan biri de benim.

    yanlış hatırlamıyorsam sene 88 veya 89 ilkokul 2 veya 3'e gidiyorum, ankara'daki tanıdıklarımızın yanına gelmişiz yazın, tanıdıklarımızın kızı da benim yaşımda ve ted'e gidiyor, atakule'nin inşaatının bittiği ama açılmamamış olduğu zamanlar, susam sokağı'nın meşhur jenerik çekimleri yapılacak, kızla beraber ben de oraya gittim, hatta bizi atakule'nin tepesine falan çıkardılar, nasıl mutlu oldum anlatamam. sonrasında ise bizi toplayıp koşturmaya başladılar, nerden baksan 1 saat mal gibi koşturdular. en sonunda "şimdi şemsiyeler açılacak, onların etrafında koşacaksınız" denildi, yüzlerce çocuk üstünde susam sokağı'nın her harfi bulunan şemsiyeler etrafında koşarken, ben arasından geçmeye başladım, hatta şemsiyelere çarptığımdan harfler falan döndü. senelerce bu görüntüyü izleyip kendimin mal olduğu gerçeğiyle yaşadım.

    [http://www.youtube.com/watch?v=ckgl9qxgicu http://www.youtube.com/watch?v=ckgl9qxgicu]

    12 ve 13. saniyede şemsiyelerin arasından geçen beyaz şapkalı mal benim.

    edit: link düzeltildi.

  • merhabalar.. yine unutulmaz bir anketle karşınızdayız. evet, 'x film olmadığına göre sik gibi olmuş' dediğinizi duyar gibiyim. liste tamamen kişisel zevkler göz önüne alınarak hazırlanmıştır. üzerinden yıllar geçse de hangi filmlerin replikleri arkadaşlar arasında ve sosyal medyada goygoy malzemesi olarak kullanılıyor, buna dikkat edilmiştir. yani genel bir kabul durumu da vardır. beynelmilel ve inşaat komedi filmi olarak görülmediğinden; düğün dernek ve recep ivedik 2 ise çok güldürmesine rağmen iyi bir film olarak görülmediğinden listeye alınmamıştır. işte listemiz:

    1. g.o.r.a. / senaryo: cem yılmaz yönetmen: ömer faruk sorak

    cem yılmaz'ın stand-up'larında bahsettiği '1 türk uzayda ne yapar?' muhabbetinden yola çıkarak hazırlanmış, defalarca izlenip yeni espriler keşfedilesi muazzam film. hatta 2007'ye kadar 'senaryosu replik replik ezberimdedir' iddiasında olduğum bir efsanedir kendileri. sanat yönetimi olarak aşmış, dönemin şartlarına göre "vay amk dekora bak" dedirtmiş, kült kere kült film. yer yer turist ömer'i hatırlatan üçkağıtçı türk arif ışık sinema tarihimizin en ünlü 10 karakteri arasına girmiştir. zaten çok fazla anlatmaya gerek yok bu filmi, tartışmasız kral!

    spoiler: - televizyonda ayan beyan gördük oğlum, kız seni acayip süzdü ha...
    + utanmıyor musunuz oğlum, baktın öpüşüyoruz kanalı değiştirin.

    2. neredesin firuze / senaryo: levent kazak anlatıcı: ezel akay

    bana göre en iyi türk filmi ama temamız komedi olduğundan 2. sırada. hem yaşanmış bir hikayeyi anlatıp hem masalsı olabilmek, hem bu kadar komik hem bu kadar hüzünlü olabilmek gibi mükemmel çatışmaları barındırır. hep bir türk filmi çekmek isteyen kardeşime diye başlayan ve 'türk filmi' olmanın hakkını veren, hatta ırzına geçen bir film. meşhur kaybeden adamlar sıcaklığıyla, rengarenk kostümleri ve haluk bilginer'in hayri karakteriyle unutulmaz bir müzikal..

    spoiler -hayri abi yapma ya, bu kıyafetler mi gidicez abi otele? gidip mesela vakko'dan falan bişeyler alsak üzerimize?
    +yoo öyle hemen atlamayalım, şanımıza yakışmaz. adımızı lekelemeyelim. türk milleti şan şeref için yaşar oğlum bakarız bişeyler (ve akabinde altın sarısı kıyafetleri bi' kostümcüden yürütürler)

    3. vizontele / senaryo: yılmaz erdoğan yönetmen: ömer faruk sorak & yılmaz erdoğan

    listenin meselesi olan filmlerinden, modern kibar feyzoama bana göre onun da üstünde. yılmaz erdoğan'ın şiir dizeleri gibi ilerleyen komik replikleriyle, hikayesiyle kökünü bu topraklardan almış başyapıt. "biz kürtlerin televizyonu yoktu, ki olduğunda bile ona televizyon demiyorduk" gibi bir ana fikir çıkarılabilecek bir filmdir. komedi olduğundan kimi çevrelerce görmezden gelinse de, çoğu baba filmden daha güçlü politik mesajları vardır. arzu film ekibiyle boy ölçüşecek derecede bir oyuncu kadrosuna sahiptir.

    spoiler: - yok benim dedem şöyle büyük ağaymış da, yok benim dedemin katırları kimse de yokmuş da.. beni methetme kardeşim, bana para ver

    4. organize işler / senaryo & yönetmen: yılmaz erdoğan
    yılmaz erdoğan'ın hakkari'den sonra istanbul'u anlattığı mükemmel bir film. yakın dönem türk sinemasında "başı mafyayla derde giren arkadaşların komik macerası" konseptinin ilklerindendir. yazar yine tarzını konuşturmuş; hüzün ve komediyi mükemmel bir şekilde harmanlamıştır.

    spoiler- müslüm bey, benim o kelimeyi kullanmam güzel olmamış da, arkadaşların çok tekrar etmesi tabi, hiç hoş olmamış yani..
    - abi ben bey amca duymuyor diye öyle yüksek sesle bağırarak şeyettim..
    - yok canım yaptığın düpedüz kabalık

    5. pardon / senaryo: ferhan şensoy yönetmen: mert baykal

    pardon, politik türk tiyatrosu mizahının ne yazık ki başarılı son örneğidir. belki daha sonra sinemada veya tiyatroda benzerleri olacaktır ama o erbakan'la, özal'la, demirel'le cebelleşmiş ekolün havasını, ruhunu yaşatmaları mümkün değildir. kara mizahın acı acı ve acıtarak işlenildiği bu film, hikayesini yine gerçek bir olaydan almıştır. tiyatro nedir bilmeyen insanlara, ferhan şensoy'u sevdirmiştir. unutulmazdır.

    spoiler - kendisi subay. ben doğduğumda komşuymuşuz. o benden 3 ay önce doğmuş. sonra annelerimiz bizi beşik kertmişler.
    + salak karılar.. beşik kertme neymiş, sen beşikte mi büyüdün?

    6. kahpe bizans / senaryo: gani müjde & kemal kenan ergen & fatih solmaz yönetmen: gani müjde

    harika bir karikatürist komedisi. ecnebilerin sık sık işlediği dönem filmi komedisinin ülkemizdeki belki de en iyi örneğidir. filme battal gazi'nin oğlu'nun parodisi de diyebiliriz aslında. listenin en absürd filmidir. yazı ekibinde başlarda cem yılmaz yer alsa, hatta cem davran'ın rolünü o oynacak olsa da nedense daha sonra ekipten ayrılmıştır. gani müjde bu kadar kötü işler yapmasına rağmen, hala nasıl tv'de iş buluyor sorusunun cevabı bu filmde aranmalıdır. adam öyle yüksek kredi elde etti bu filmde.

    spoiler: - aslında onu başkumandan yapmayı planlıyordum...
    + yalvarırım majesteleri, onu başkumandan yapmayın beni yapın, o daha küçücük çocuk!

    7. itirazım var / senaryo: onur ünlü & sırrı süreyya önder yönetmen: onur ünlü

    listenin en komedi olmayan filmi. şimdi diyebilirsiniz, "ulan dürrük, inşaat komedi değil de, bu mu komedi?" belki de haklısınız ama yapacak bir şey yok. ülkemizin en özgün filmcilerinden, absürd komedi dram türünün kralı, afilli filintaların sinema neferi onur ünlü bu listede olmalıydı. itirazım var çok yeni, ama bu kısa sürede çok izler bırakmış bir film. sinemamızda imam karakterinin cahil ve kötü veya saf iyi olmadığı ender filmlerdendir. ihsan eliaçık soslu dini yorumlarıyla çok kişileri kızdırmış, çok ezber yıkmıştır. tüm bunların yanında çok da komik filmdir.

    spoiler -cihan demir, cinayet masasından
    +selman bulut, camiden

    8. yahşi batı / senaryo: cem yılmaz yönetmen: ömer faruk sorak

    cem yılmaz'ın "bir türk uzaya çıktı, geçmişe gitti. peki neden 1881 amerikasına gitmesin?" motivasyonuyla yaptığını ve çok da iyi yaptığını düşündüğüm harika komedi- western filmi. klasik cem yılmaz mizahının yanında, çok derli toplu bir sinema filmidir ve platosuyla, kıyafetleriyle dönemin özelliklerini çok güzel yansıtmıştır. bu gerçekliğin içinde kayseri şivesiyle konuşan şerif filmin adeta çileği olmuştur.

    spoiler- çatapat ahmet kim ulan?
    +efendim ben zaten bu adamın ismini ne zaman zikretsem başım derde giriyor.

    9. entelköy efeköy'e karşı / senaryo & yönetmen: yüksel aksu

    ülkemizin sinemada politik mizah kıtlığı çektiği, sermiyan midyat'ın yılmaz erdoğan taklidi yapmaktan öteye geçemediği bir dönemde, özlenen lezzet güneydoğudan değil bu sefer egeden gelmiştir. yöre halkının filmde oyuncu olduğu entelköy efeköy'e karşı; köylü anarşistin, burjuva anarşistin ve oportunist köylünün karşı karşıya geldiği enfes bir filmdir. ve şöyle bir soru sordurtmuştur bana "tuzu kuru şehirliler doğanın, ekolojik dengenin korunmasını istiyorsa ve fakir köylü kurnazı santralde işe girip karnını doyurmak istiyorsa, burada haklı veya haksız var mıdır?" tüm bunların yanında şahin ırmak, başarılı performansıyla ve filmin atmosferinin de yardımıyla seyirci de bir kemal sunal tadı bırakmıştır.

    spoiler - ya rabbel alemin! milli sinai hamlemizi istemeyenlerin, din diyanet bilmeyen, ana baba ecdad sevgisi olmayan bu tamtamcı anarşistlerin şerrinden sen bizi koru yarabbim.

    10. kolpaçino / senaryo: şafak sezer & kaan ertem & suat özkan yönetmen: atıl inaç

    guy ritchie filmleri ve organize işler havasının püfür püfür estiği, senaryonun tamamının olaylar olaylar şeklinde ilerlerdiği unutulmaz bir filmdir. yine bir karikatürist komedisidir. evet ben de şafak sezer'in hem siyasi tutumlarından hem özel hayatındaki karakterinden nefret ediyorum, ama adam komik. ki zaten listede 3. filmi oldu kendisinin. sürekli herkese atarlanıp, sonra da dayak yediğiyle kalan özgür karakteri kolpa kelimesinin anlamını açıklama görevi edinmiştir adeta kendisi. öbür yandan filmin en önemli başarısı, repliklerinin bu denli meşhur olmasının nedeni; filmde anlatılan mafyatik insanların jargonunu mükemmel kullanmasıdır. diyaloglar komik olsun diye laf ebeliğine girilmemiş, her şey olduğunca gerçek bırakılmıştır. bu sayede mesleği oyuncu olmayan isimler bile bu filmde kendilerini oynayarak patlama fırsatı bulmuştur. unutulmazdır.

    spoiler - bizimkiler gidince evi filmcilere veriyorum, 10 lira geliyo, ay sonuna kadar idare ediyorum. sabri abin bizi yanlış tanımasın, bizim paraya falan ihtiyacımız yok

  • ah ulan ah! hayattaki tek başarısı, ilkokul çağlarından beri, kurs, özel hoca, kolej derken kafasına vurula vurula öğretilen ingilizce olan, ezik ergenlerimizi tatmin etmemiş.

    adam iyi bir yerden mezun mu? mezun...
    dünyaca ünlü bir yönetmen mi? evet...
    ingilizce biliyor ve derdini anlatabiliyor mu? evet...

    fazlasını da sen başar o zaman, ergen kardeşim!

  • henry bi dur allasen biz ıslak imzalı tutanakları nasıl koruyabilirizin peşindeyiz. 15 mayıstan sonra gel konuşalım.

  • yalnız olmadığımı düşündüğüm insanlar topluluğu.

    kocaman adam oldum, her siren çaldığında ve hayat durduğunda, 9:05'i gösterdiğinde saatler gözlerim doluyor.
    insanları görebilmek adına cama koşuyorum, sirenleri dinliyorum. ve evet bunu her seferinde can-ı gönülden isteyerek yapıyorum.

    allah rahmet eylesin.

  • olay yerimiz kilyos ve civar sahilleri. halkın olması gereken ve öyle taahhüt edilen sahillerimiz; ekrem beyden başlayıp, sarıyer belediye başkanına, oradan kaymakam ve jandarmaya olan bir birliktelik oluşturuyor.

    cumartesi günü kilyos civarı hafif dalgalı olduğu icin, lisanslı dalga sörfçüsü olmam dolayısı ile antrenman yapmaya gittim. dalga dediğim de 50-60 cm yani dalga denemez ve yönü sahile doğru olan bir rüzgar.

    neyse efendim. kilyos merkeze aracımı park ettim. halk tarafından plaja girmek istedim. belediye ve kaymakamlık demirlerle kapamış. özel bir beach club masa koymuş. 70 tl sadece giriş icin istiyor. arkadaş kıyı kanunu ve halkın plajı diye tartıştım, 5-6 dövmeli serseri basıma toplandı. jandarmayı aradım orası onların kira veriyor dedi. kanundan bahsettim kanunda öyle demez mi.

    bakın kilyos'tan başlayıp, gümüşdere boyunca kilometrelerce sahile girmeniz imkansız. iğne deliğini bile kapamışlar. otopark ücreti mecburi, bir de giriş, en az 90 tl sadece sahile girmek.

    delirdim jandarmaya gittim. çavuşla konuşabildim. adam elimizde değil dedi. neler dönüyor bi bilsen diyebildi.

    neyde dedim hemen bir kaç km ötede ki halk plajı olan kısırkaya plajına geçtim. bir baktım ki binlerce kişiyi denizden kovalarcasına çıkaran jandarma. başlarının yanına gittim, düzgün bir üslupla konuşmaya başladım. hemen az ötede paralı bölgede denize girmek serbest. ki kilyos daha tehlikeli dalga olduğunda. ama parası olmayan denize girmesin öyle mi dedim. etrafımda da halk toplandı ve nasıl sinirliler. bu arada onlarca can kurtaran ve deniz sınırı da çizilmiş olmasına rağmen halki sokmuyorlar. bilin bakalım neden, park ücreti ve girişi ücreti ödenen bir yer yok!!

    bilin bakalım ailesi ile kırk yılda bir sahile gelmiş, çocukları denize sokamayan aileler nereye gitmek zorunda. yallah paralı bölgeye.

    sesli bir şekilde jandarmalara aynen söyle dedim. "ranta hizmet ettiriliyorsunuz. güvendiğimiz bir iki kurum kaldı. göz göre göre güvenimizi kaybediyorsunuz. " o sıcakta bana kızabilirlerdi ama yapmadılar, mahcup mahcup haklısınız ama emir yüksek yerden dediler.

    buna başta bu şehrin baskani olmak üzere göz yumanlar belli. isin içinde rant olunca partiler, hükumet falan nasıl da işbirliği yapıyorlar.

    not olarak yaklaşık 10 km sahile hic bir yerden giremiyorsunuz. bildiğiniz otluk bir yer ve yapı yok. zorladığınız da da mafyalari korumaya jandarma geliyor.

    kiralayan ve şartları belirleyen belediye. yasağı koyduran kaymakamlık. rantı bölüştüren mafyatik işletmeler. hepsini kollayan jandarma.

    not olarak dursun editi; hayatımın hiç bir aşamasında siyaset olmadı. çünkü siyasetin yekûnu pis. sevmem siyaset de konuşmam. su an ki belediye başkanı, istanbul'un yönetici kim. ayrıca senelerdir gittiğim bir yer de son girişi de kapanmışsa yani yeni gelen baskan ister uzayli olsun düzeleceğine sistem ranta daha da hizmet etmişse onu da konu bahse alırım. dikkat ettiyseniz devlet görevlileri belediyeler hepsi bir arada bu ısın içinde dedim.

    ayrica burası istanbul yaz turistinin ağırlandığı bir belde degil. cebinde sadece otobus parası olan gençler ve sevgililerin , ya da sadece piknik sepeti yapabilecek kadar bütçesi olan düzgün ailelerin , ömründe deniz görmemiş çocukların, garibanların da yaşadığı bir şehir. mavi bayraklı tüm hizmetleri belediyenin halka ücretsiz sunduğu plajlar gibi burayı ücretsiz yapabilirler. en azından bir kısmını. mis gibi tertemiz de kalır ve halk da mutlu olur. bazılarınıza kalsa insan olmanın şartı paran olması. yazık.

    ben durumu iyi olan bir birey olmama rağmen hak aradım arıyorum da. inanın dün tecrübe ettiğim şey çok üzücüydü. aile parası yok denize giremiyor. o çocukların yaşadığı hayal kırıklığını düşünemiyorum bile.