hesabın var mı? giriş yap

  • bir yanda 17 aylık kızım bacağımı çekiştirip kucak istiyor, diğer yanda kedim mama için miyavlayarak bacağıma tırmanıyor.
    kaba mama koyup, kızımın önüne koydum, kediyi kucağıma aldım dalgınlıkla.
    işin kötüsü, kedimi yere koyup, kızımı kucağıma alana kadar geçen o bir saniyede kızım mamadan yiyiverdi.
    neyse, ikisi de sustu en nihayetinde.

  • abd’deki afro amerikalıların kaderini değiştiren sporcu: marshall taylor

    marshall walter taylor, 26 kasım 1878'de ındianapolis, abd’de doğan bir bisiklet yarışçısıydı. amerika birleşik devletleri'nde ırkçılığın ve ayrımcılığın yoğun yaşandığı bir dönemde büyüdü ve afro amerikan kimliği nedeniyle birçok zorlukla karşılaştı. etnik kökeninin getirdiği zorluklara rağmen taylor büyük bir yarışçı olmak, herkese neler yapabileceğini göstermek istiyordu bu yüzden bu hayalinin peşinden gitti. taylor'ın yeteneği ındianapolis'teki yerel yarışlarda ortaya çıktı. hızı, dayanıklılığı ve kararlılığı, bisiklet mağazası sahibi eski bir şampiyon olan louis birdie munger'in dikkatini çekti. louis, taylor'un antrenörü oldu ve onun ilerleyen yıllarda bir şampiyon olmasına yardım etti.

    fakat, 18 yaşında bir neslin kaderini değiştirecek olan taylor için bütün olayların fitili 5 aralık 1896 yılında new york city'deki madison square garden'da altı günlük bir yarışta başladı. bu etkinlik, dünyanın dört bir yanından en iyi bisikletçilerin katıldığı son derece prestijli bir yarıştı. taylor yarış boyunca hem diğer rakiplerinin hem de seyircilerin sözlü tacizlerine, fiziksel şiddetine ve performansını sabote etmesine yönelik ırkçı tavırlara ve ayrımcılığa maruz kaldı, dönemin amerika’sı öyle bir toplumdu ki 1894 yılında, siyahilerin yarışmasına izin vermeyecek şekilde tüzüğünü değiştirmişti. taylor’ın beyaz bisikletçilerle rekabet etmesine izin verilmedi, hatta bazı oteller de kendisine hizmet etmeyi veya kalacak yer sağlamayı reddettiler fakat taylor karşılaştığı bütün bu zorluklara rağmen dayanıklılığını ve kararlılığını koruyarak yarışı kazandı ve onun bu zaferi, bisiklet sporundaki ırksal tutumu ve engelleri yerle bir ederek ulusal bir sansasyon yarattı.

    bu başarı afro amerikalı sporcuların en yüksek seviyelerde başarılı olabileceğini kanıtlayarak diğer siyahi bisikletçilerin ve sporcuların önünü açtı, aynı zamanda gelecek nesillere ırk veya geçmişe bakılmaksızın hayallerinin peşinden gitmeleri için büyük bir cesaret verdi. taylor yıllar boyunca toplumdaki sistemik ırkçılığa karşı mücadele etti ancak amerika toplumu için değeriyse 1932'de fakirlik içinde hayatını kaybettikten sonra anlaşıldı. evi bir müzeye çevrildi, bisikleti sergilendi, ismi caddelere, onur listelerine ve çeşitli ödüllere layık görüldü.

    taylor’ın yaşam öyküsü; cesareti, azmi ve yeteneğiyle siyahiler için bir sembol olmaya devam etmektedir.

    daha detaylı okuma için kaynak

  • "nasa'nın argeye ayırdığı para kadar biz de diyanete ayırıyoruz, o kadar research ediyoruz ki yeni bir din bulmamız an meselesi"

  • "meh meh meh, kölelik kalktı sanıyorsunuz ama sadece şekil değiştirdi" deyip de yaşadıkları beyaz yakalı kapitalizmiyle köleliği karşılaştıranlar bir zahmet köleliğin nasıl bir şey olduğunu araştırabilirler mi?

    birilerinin sana ruhunla, bedeninle sahip olduğu bir olgu kölelik. sahibin canı sıkıldığı için seni gece uykundan uyandırıp kırbaçlayabiliyor ya da ne bileyim gelip tecavüz edebiliyor. yetmiyor, ondan doğurduğun çocukları satıyor, hatta işleri kötü giderse seni de satıyor. bir şeye sahip olman mümkün değil, çuvaldan bozma kıyafetler giymek, yatağa aç gitmek zorundasın. fazladan bir lokma yesen, bir şey söylediğinden ses tonun sahibinin hoşuna gitmese ya da ne bileyim yanlışlıkla sahibinin gözünün içine baksan ölüm de dahil olmak üzere cezalandırılabilirsin. seni koruyan herhangi bir kanun ya da kurum yok. tam tersine bir şekilde kaçsan, kurtulsan, sahibinin kanunen seni yakalatma hakkı var...

    sen şimdi bunu gidip modern kapitalizmle karşılaştırıyorsun, hatta kendi durumunu bununla özdeşleştirip kendine acıyorsun öyle mi?

  • yaşamaktan bıktım artık. hani giresunda bir yayla köyü vardı. darbeyi birkaç hafta sonra öğrenmişlerdi . işte öyle bir yerlere yerleşmek istiyorum.

  • sözlükle aynı şeyi izleyip izlemediğim konusunda kuşku duyduğum bir videodaki oyuncu..

    yahu tamer karadağlı al artık şu ödülü eline, gururla kaldır yukarı, başarını taçlandır, güzel bir görüntü ver diye tam zamanında ödülü teslim etmiş. nihal yalçın ödülü kaldırıp, "bu ödülü tüm sjwler için alıyorum" veya buna benzer saçma sapan bir söz söyleyip topu 90'a takıp alkışları toplayacağına profesyonel davranamayıp dönüp "kim virdi bi idili" diye tribe girmiş. daha sonra tamer karadağlı'dan ödül almak konusunda haklı bir brifing alıp sahneden ayrılmış.

    yani burada sahneye geldiği gibi ödülünü alıp gururla göstere göstere konuşmasını yapmayı beceremeyen, ödül takdimcisine de en az iki defa saygısızlık yapan nihal yalçın değil de tamer karadağlı eleştiriliyor.

    gerçekten sözlük bitmiş.

    debe edittosu:
    anaa. debeye sokmuşsunuz bu entryi gııı. demek ki aynı şeyi izlemişiz. sözümü geri aldım. sözlük bitmemiş.
    madem debeye soktunuz bu entryi, ben de muhittin başkana ulaşmak için bir araç olarak kullanayım burasını.

    muhittin başkan günaydın. umarım bu entryi bir vesileyle görürsün. ya da umarım bir tanıdığın haber verir.
    lara bölgesinde çevredeki özel plajlara haraç ödemeden girebildiğimiz küçük bir plaj bölgesi vardı. dar bir yoldan içeri giriliyordu. konum olarak trt lara kampının oradaydı: görsel
    ancak 1 hafta önceki gidişimde oraya girişin nedensiz şekilde kapatıldığını ve bir açıklama levhasının yerleştirilmediğini gördüm. ispat için: görsel
    orası hafta sonları tonlarca antalya sakininin girip, ortalığı çöplüğe çevirmeden kumlara oturup dinlendiği güzel bir bölgeydi. neden kapatıldığını bilmiyorum. ancak hiç hoş değil. umarım geri açarsın. sevgiler, başarılar.

  • arkadaşımın sigarayı bırakmak istemesi ve sigarayı bırakma hattını aramasıyla olaylar gelişir:

    arkadaş:merhaba ben sigarayı bırakmak istiyorum
    adam:tamam ablacım
    arkadaş: (ablacım mı?)
    adam: günde kaç paket içiyorsun?
    arkadaş: 3 günde 1 paket
    adam: aman sen de, fazla bir şey içmiyormuşsun ki bırakmasan da olur
    arkadaş: (nasıl ya?!) ama ben bırakmak istiyorum, kendi çabalarımla olmuyor
    adam: e tamam ablacım, o zaman yapacağım şey günde 3 tane içmeye başla, sonra 2'ye düşür, sonra günde 1 tane iç, zaten kendiliğinden bırakırsın. hangi marka içiyorsun?
    arkadaş: monte carlo
    adam: eh be ablacım, sen de en kötü markayı içiyormuşsun
    arkadaş: e peki hekim ile falan görüşmeyecek miyim?
    adam: valla benim sana yapabileceğim bu kadar. istersen bir de 171 sigarayı bırakma hattını ara
    arkadaş: ? ben nereyi aradım?
    adam: orman yangınları 177

  • şimdi polis kimseye göz açtırmaz, gördüğüne yapıştırır cezayı ciddi bir algı oluşturur nefes aldırmaz burada da gerekeni yapar o zaman bir şey diyemem ne yapalım derim. yine her zamanki gibi garibana yüklenen polistir. bunu burada gündem yaparsak bu gereksiz ceza iptal edilir. daha önce de olmuştu. ekşi'de gündem olunca iptal edilmişti.