hesabın var mı? giriş yap

  • sezonu anca 5.-6. bitirebilecek bir kadronun sezonu üç kupayla bitirmesini sağlamış müthiş kaleci.

  • fransız devrimi sonrası 1795‘de ortak bir uzunluk ölçüsü birimi seçilmesi için convention nationale, bugün kullanılan metrik sistemi uygulamaya koymuş.

    -türkiye'de cumhuriyet devrimleri ile birlikte 1931 yılından itibaren metrik sistemi kullanılmakta-

    saf platinden ilk metre prototipi yapılarak fransız ulusal arşivi'ne kaldırılmış, şehrin pek çok yerine de mermer metre taşı yerleştirilerek halkın “metre” ile tanışması sağlanmış. paris'in 16 farklı bölgesine bu taşlardan yerleştirilerek referans olarak kullanılmış. günümüze kadar sadece bir tanesi ulaşabilmiş.

    -rue vaugirard caddesinde bir binanın duvarında-

  • 65 yaş üzeri kullanıcılar için getirmesi bedava ve “getirevlat” kodlu %10 indirim

    sağlık personeli için de aynı şekilde getirmesi bedava ve “minnettar” kodlu %10 indirim

    yapan uygulama. böyle ufak jestlerle mutlu oluyor insan.

  • savarona yatı 1938 yılında 1.250.000 türk lirasına satın alınmış. o yıl dolar kuru 1,26 tl. yani 992.063 dolara alınmış.

    son iki yıldır atatürk orman çiftiliği talan edilerek inşaa edilen yeni cumhurbaşkanlığı sarayına yapılan harcama ise şu ana kadar 1.000.000.000 türk lirası. 2015 sonuna kadar toplam maliyetin 1.500.000.000 türk lirası olacağı söyleniyor. yazı ile bir buçuk milyar türk lirası. bugünün kuru ile 680.272.108 dolar.

    hiç zahmet etmeyin ben sizin için hesaplayayım; cumhurbaşkalığı sarayına harcanan para ile 686 adet savarona alınabiliyor.

  • siyasal islamcıların ve onun şakşakçılarının türk milletine hediyesi.

    "abi istikrar önemli yea, biz koalisyon dönemini de hatırlıyoruz yea, 90'lar çok fenaydı yea, adamlar çalışıyor yea..."

    mutlu musunuz lan içine çekildiğimiz bok çukurundan?

  • ergenlik yıllarımdan (ki hala çıkamadığım iddia edilir) bir eylem. ne zaman diş hekimine gitsem izlediğim reklamların etkisiyle muayenenin sonunda sorardım: "peki hangi diş macununu önerirsiniz? hangisini kullanmalıyım?"

    yanıt ne olurdu dersiniz dostlarım? aha söylüyorum: "farketmez". şu ana kadar bana en çok alaka gösteren diş hekiminden aldığım yorum da şuydu: "hepsi üç aşağı beş yukarı aynı, farketmez aslında... bir açıdan fırça macundan daha önemli". fırça macundan önemliyse ver misvakla sazımı düşeyim anadolu yollarına aşık gülabi gibi.

    şu duygusuzluğa bak, hepsi aynıymış, domatesleri elleye elleye seçen kadını azarlıyor sanki pazarda. lan peki ben reklamlardaki sevgiyi göremeyeceksem ne anladım dolgudan, ne anladım yirmilik çekiminden, diş taşı temizliğinden. bunu kullanmanızı öneriyorum desene, kolgeyt desene, yumurta çıkarsana ipana testi yapsana. duygusuz.

  • bu lafı eden iki kesim var.. müzikten hiç anlamayanlar ve müzikten çok iyi anlayan aşmış kişiler..
    evet! şöyle ki, müzik zevki olmayan insan, oturup "dikkatle" müzik dinlemez. sadece bir yerlerde çalarsa kulak kabartır. eski bir müzik hocam "müziği yüzde yüz dinleyin" derdi.. işte onu yapmayan kişilerdir, onların bir yerlerde çalan şarkıyı sevmeleri için o şarkının çok vurucu olması ve o tarzın en bilinen eseri olması gerekir. mesela müzik zevki olmayan insan şunları çok sever:

    heavy metal: metallica - nothing else matters, iron maiden - fear of the dark
    klasik türk müziği: münir nurettin selçuk - dönülmez akşamın ufkundayız, müzeyyen senar - benzemez kimse sana
    klasik: pachelbel - canon in d major, mozart - türk marşı (rondo alla turca)
    pop: sezen aksu - kaybolan yıllar, kayahan - odalarda ışıksızım
    blues: chuck berry - jonhny be good
    halk müziği: neşet ertaş - gönül bağı, musa eroğlu - mihriban
    rock: rem- losing my religion, cranberries - zombie
    rap: cartel-cartel

    eh ne oldu, her şeyi dinler olduk işte.. çünkü bunların hepsi kulağa hoş geliyor anasını satayım. ama orada kalıyor, hoş geldiği gibi hoş gidiyor..

    ama işte müzikte üst mertebelere çıkmış, çok musikişinas kişiler de kulağa hoş gelen her şeyi dinlerim demeye başliyorlar.. çünkü adam bütün müziklerin özünün bir olduğunu anlıyor, her türden zevk alabilmeyi, her türün kendine has ruhunu yakalamayı öğreniyor. sonra da cazcı olup gözden kayboluyorlar zaten.. **