hesabın var mı? giriş yap

  • babası kolombiyalı uyuşturucu kartelleri tarafından rehin alınıp mucizevi bir şekilde sağ salim yurda dönse ve tam kavuşacakken babasının üstüne yıldırım düşüp ölse aynı tepkiyi göstermeyecek kızdır.

  • köpekten korkmak da suç oldu amk.
    korkar, korkabilir; yaklaştırmayıver köpeğini. çok mu zor?

    pardon ya, sokaklar köpeklerindi, fazlalık olan bizdik; unutmuşum.

    bıktık lan hayvan faşizminizden; yeminle bak!

    sevgi değil, faşizm dedim; ikisi ayrı şeyler.

  • şu sorunun cevabının bulunması ile başlanması gereken uzun bir yolculuktur.

    neden yazmak istiyorum?

    para kazanmak istiyorum
    takdir edilmek istiyorum
    ölümsüzlük istiyorum
    topluma/aileme/kendime faydalı olmak istiyorum

    vereceğiniz muhtemel cevaplar yukarıdakilerden herhangi biri veya birileriyse şöyle anlatmayı sürdüreyim.

    bir kere para kazanmak için roman yazmak isteyenler çok ciddi bir yanılgı içindeler. elbette ilk eserleriyle mucizeler yaratan örnekler yok değil. ancak roman yazarları dünya genelinde örnekleri daha fazla olmakla beraber ülkemizde çok ender olarak ilk eserleriyle para kazanıyorlar. bu nedenle daha en başta bu beklentiyle yola çıkmak ciddi hayal kırıklıkları yaratabilir.

    cevabınız ikinci şık olan takdir edilmek istiyorum diyorsanız, hayatınız boyunca farklı binlerce değişik şey yaparak bu tatmine ulaşabilirsiniz. elbette bir eser ortaya çıkarmak ve bu eserle insanlar tarafından takdir edilmek inanılmaz büyük bir haz kaynağı olacaktır. ancak unutulmamalıdır ki ortaya çıkaracağınız ilk eser nedeniyle insanlar tarafından aşağılanabilir, eseriniz veya siz düşük kaliteli olarak addedilebilirsiniz. harcayacağınız emek, zaman vb değerler ele alındığında bu riski göze almayı en baştan kabul etmelisiniz.

    cevabınız üçüncü şık olan ölümsüz olmak istiyorum diyorsanız, bunun için geç bir zamanda dünyaya geldiğiniz söylenebilir. inanılmaz hızla ilerleyen bilişim/iletişim teknolojisi, bilgiye ulaşımın saniyelerin altına düşmesi, eserlerin basılı halden elektronik dokümana çevrilmesi, bu teknolojik gelişmelerle beraber çok kişinin "eser"ini her geçen gün daha rahat yayımlayacak olması gibi unsurlar düşünüldüğünde sadece roman yazarı olarak ölümsüz olmak çok da mümkün görünmüyor. yazar olmak yerine bir kayaya adınızı yazmanız dünya üzerinde daha uzun süre anılmanızı sağlayabilir. tabi adınızın yazılı olduğu kayadan uzun süre silinmeyeceğini öngörürsek.

    cevabınız dördüncü şık ise roman yazarı olmadan da bir çok kimseye faydalı olabilecek şeyler ortaya çıkarabilirsiniz. muhtemeldir ki zaten hali hazırda topluma, ailenize ve kendinize bir çok fayda sağlamışsınızdır. ancak roman yazarı olmak için geçireceğiniz zaman, harcayacağınız emek vb değerleri düşünüldüğü aynı emek, zaman ve diğer değerler toplamında çok daha faydalı işler ortaya çıkarabilirsiniz.

    yok cevabınız bu şıklar içerisinde olmayan; fark yaratmak istiyorum, edebi eserler ortaya koymak istiyorum, hatun/herif düşürmek istiyorum gibi örnekleri çoğaltılabilecek bir cevap ise roman yazar olmaktan çok daha farklı şeylere ihtiyacınız var demektir. bir çok yazar adayı harika edebi eserler ortaya çıkarıp inanılmaz farklar yaratırken bir çok hatun/herif düşürmüş ama en sonunda o çok edebi gördükleri eserlerinin kimse tarafından iplenmediğini, yarattığı farkın sadece kağıt kalınlığı kadar olduğunu, düşürdüğü hatun/herif lerin içi boş insan artıklarından oluştuğunu üzülerek öğrenmiştir.

    tüm bu nedenlerle roman yazarı; birden çok hedefi olan, bu hedeflere ulaşmanın oldukça güç olduğunu bilen, emek, zaman, vb birçok değeri bu uğurda harcayabilecek kişilerin kazanabildiği inanılmaz anlamlı bir sıfattır.

    elbette bu sıfatı kişiye kazandıracak eserinde kendi özellikleri olmalıdır. her sanatsal faaliyette olduğu gibi yazım dünyasında da kaliteli bir eser ortaya çıkarabilmek için kişinin yazma işinin kurallarını bilmesi gerekmektedir. bu kurallarının öğrenilebilmesi içinse kullandığı dilin temel özelliklerinden kişi haberdar olmalı ve dil bilgisi öğrenmelidir. tüm bunları gerçekleştirmenin en temel yolu ise okumaktır. türü ne olursa olsun, edebi bir eser ortaya çıkarmak isteyen kişinin mutlaka zengin bir okuma geçmişine sahip olması gerekmektedir.

    insanlık tarihine iz bırakmış hiç bir insan gökten zembille inmemiştir. iyi bir mühendis, kaliteli bir kimyager, işinin ehli bir doktor olmak için nasıl yüksek öğrenim görülüyorsa, iyi bir müzisyen, kaliteli bir ressam, işinin ehli bir heykeltıraş olmak için de yüksek öğrenim görülebilir. ancak roman yazarı olmanın tanımlanmış bir okulu veya eğitimi yoktur. temel eğitim okumak, okumak, okumaktır.

    "o zaman iyi bir roman nasıl yazılır?" sorusunu sorduğunuzu duyar gibiyim.

    öncelikle iyi bir roman büyüleyici, dokunaklı, etkileyici ve kendine has bir tarza sahip olmalıdır.

    her şeyden önce ne tür bir roman yazacağınıza karar vermelisiniz. fantastik, bilim kurgu, tarihi, korku, polisiye, gerilim vb. elbette her kişi kendine yakın hissettiği türü, geçmişte okuduğu kitaplardan, etkilendiği yazarlardan, hayalini kurduğu dünyadan esinlenecektir.

    türü belirledikten sonra hikaye teması seçilmelidir. tema; romanın anlatmak istediği temel duygu ve düşünce olarak özetlenebilir. konu ve ana fikire benzer gibi görünse de bunlarla kesinlikle karıştırılmaması gerekir. örneğin mücadele'nin konu edildiği bir romanın "mücadele esnasında hissedilen haz" teması olarak belirlenebilir. tema, eserin beyni gibidir. romanda anlatılacak her şeyde, karakterlerde, mekanlarda temanın etkisi olacaktır. romanda birden fazla tema da seçilebilir. ancak her koşulda temalardan biri ana yapıyı üstlenmeli ve diğer temalar bu ana temayı beslemelidir.

    temamız hazır olduğuna göre romanımızın bir planını hazırlamamız her zaman yararımızadır. çünkü plansız yapılan her şeyde olduğu gibi romanda plansız başlanır ise sonuca ulaşamaz. önce bir cümleyle romanın neyi anlatacağını yazmalı, sonra bu cümleyi bir paragraf haline getirmeliyiz. bunu tamamen sizin yazmak istediğiniz dünyaya göre şekillendirebilir, yazmaya başladıktan sonra temeli bozmamak kaydıyla türlü değişiklikler yapabilirsiniz.

    tür, tema ve plan gövdemiz hazır olduğuna göre bu aşamada romanın karakterlerini belirlemeliyiz.

    roman her zaman bir ana karaktere sahiptir ve bu ana karakter bir sorun/ikilem/muamma (ben bundan sonra sim diyeceğim) ile karşı karşıyadır. bu sim'in çözümü ana karakteri ciddi anlamda zorlamalı, tabiri caizse iki ucu boklu değnek gibi çözümsüz ve içinden çıkılmaz olmalıdır. bu içinden çıkılamaz halde olan sim her sayfada daha da karmaşık bir hale dönüşmeli ve zirve yaptığında bu sim yazar kişisi tarafından ustalıkla ve geride hiçbir şüpheye yer bırakmayacak berraklıkta çözülmelidir.

    bu nedenle yazar kişisinin yaratmak zorunda olduğu ilk şey karakterlerdir. eğer yazmak fiiliyle uğraşmak isteyen kişi karakter yaratamıyor ise bu işe hiç başlamamalıdır. çünkü okur romanın yer, zaman, sim vb ögelerinden önce ilk görmek isteyeceği şey romandaki figürlerdir. nasıl ki maya yoğurdun, çimento betonun, kıyma köftenin ana malzemesi ise karakterde romanın temel yapı taşıdır. her karaktere roman içerisinde bir görevi olmalı, kimisi sim'in çözümünü zorlaştırırken kimisi de ana karaktere yardımcı olarak sim'in çözümüne katkı sunmalıdır.

    karakterlerin tümü mutlaka üç ana özellikten oluşmalıdır.
    bir boyu, posu, saçı, sakalı, gözü, elleri, ayakları yani fizyolojisi olmalı,
    bir soyu, sopu, eğitimi, ailesi, memleketi, sosyal sınıfı yani sosyolojisi olmalı,
    bir fobisi, hobisi, zekası, kompleksi, sıkıntısı, fantezisi yani psikolojisi olmalıdır.

    romanda bulunacak her bir karakteri tanımladıktan sonra romanın geçeceği zamanın bulunması gerekir. eğer bir dönem romanı yazılacaksa o döneme ait sosyal yaşam, insanların belli başlı alışkanlıkları, olaylara karşı tavırları, siyasal görüşleri vb gibi özellikleri karakterlerin özellikleriyle benzerlik göstermelidir.

    karakterler ve zaman bulunduktan sonra romanın nerede geçeceği sorusuna cevap aranmalıdır. yine mekanlar romanın geçtiği zaman olgusuyla paralel özellikler göstermelidir. sokak ve caddelerin özellikleri, yapıların mimarisinden sokak lambalarına kadar tüm çevre ve mekan özellikleri belirlenmelidir.

    sim, karakterler, zaman ve mekan tamamlandıktan sonra roman yazımına geçmeden önce teknik bir kaç şey daha düşünülmelidir.

    yazar kişisi önce hangi anlatımı seçeceğinize kara vermelidir. çünkü diyalog roman yazımının en önemli parçalarından biridir. romanın kimin ağzından anlatılacağı belirlenmeli, birinci tekil kişi mi, üçüncü tekil kişi mi karar verilmelidir. birinci tekil kişi ağzından yazmak bazı zaman sınırlamaları getireceği için diyalog yazımında önceden kazanılmış bir yeteneğinizin yok ise ilk romanı üçünçü tekil kişi ağzından yazmak her bir durumu ana karakterden bağımsız olarak kurmaya el verişli olması bakımından daha iyi sonuçlar doğuracağından her zaman yerinde bir seçim olacaktır.

    artık romanımızı yazmaya başlamak için her şeyimiz olduğuna göre kağıdı kalemi elimize alıp yazmaya başlayabiliriz. evet bunu yapmak içinde zamana ihtiyacımız vardır. ortalama bir roman 60.000 kelime ile 150.000 kelime aralığında bir boyuta sahiptir. bu denli yüksek rakamlarda bir eser ortaya çıkarmak için çok ciddi zaman gerekir. aylar, hatta yıllar alabilir ve ciddi bir zaman planlaması ister. roman yazmaya başlamadan önce çalışma planları yapmak her zaman kişiye avantaj sağlar.

    artık neredeyse her şeyimiz hazırdır. roman yazmak için son gerekli şey ise yazma disiplinidir. roman yazmak isteyen kişi her gün (veya zaman planlamasında belirttiği zaman aralıklarında) ne olursa olsun romanıyla ilgilenmelidir. hiçbir şey yazamıyor olsa bile karakterleri hakkında, konu hakkında, tema hakkında düşünmeli, kalem oynatmalıdır. roman yazmak sizi her an terk edebilecek bir sevgiliye benzer. onunla ilgilenmeli, onu sevdiğinizi hissettirmelisiniz. bunun da en iyi yolu onunla zaman geçirmektir.

    bu entry kısmen kendi bilgi ve deneyimlerimden kısmen de yazma sürecinde almış olduğum notlar ve internet araştırmalarından çıkardığım notlardan oluşan alıntılardan oluşmaktadır.

    konuyla ilgili her türlü fikre açık olduğum gibi çekinmeden lambayı yakabilirsiniz.

    şuradan goodreads profilime ulaşabilirsiniz.
    buradan kitaplarıma ulaşabilirsiniz.

  • 'bütün vaktinizi sizi sevmeyen ve asla sevmeyecek adamlara harcıyorsunuz. bu kadar vakti ilime bilime harcasanız evde uygun niteliklerde adam yaratacaksınız zaten'

  • anlatılmaz bir his, ama deneyeceğim.

    mezarına girdiğimde, kefenini ellerimle toprağa bıraktığımda doğmasına çok az kalan oğlumun da beni o toprağa bırakacağı anı düşündüm. 67 sinde öldü dedem. 65 inde babam. içimden 63 ümde ölür müyüm acaba diye geçirdim. 33 yaşındayım. oğlumun 30 unu görür müyüm dedim. dedem beni görmüştü. babam torununu göremedi. sağlığında en çok torun sevmek istediğini söylerdi. kısmet değilmiş. en çok ona üzülüyor insan. 2 ay daha dayansaydın be baba.

    bir arkadaşımın fikri rahatlattı sonra, belki de hepinizden önce gördü oğlunu, belki şimdi birlikteler dedi bana. umarım öyledir be sözlük. umarım.

  • özellikle insanların eş tercihlerinin evrimsel kökenleriyle ilgili yaptığı çalışmalarla popüler olmuş, genel olarak evrimsel psikoloji ile ilgilenen bilim adamı.

    david buss'a göre erkekler ve kadınlar eş tercihlerini hala evrimsel bazı kurallara göre yapmaktadır. erkekler doğurganlık ihtimali yüksek olan kadınları tecih etmektedirler.

    kadınlarda doğurganlığın göstergesi olan belirtiler ona göre evrenseldir. bunlar, geniş kalçalar/basenler, doğacak yavrunun beslenmesini sağlayabilecek göğüsler gibi niteliklerdir.

    kadınlar ise döllenmeyi sağlayabilecek olan yapıya sahip, sağlıklı genler taşıyan, doğuracağı bebeğine sağlıklı genler aktarabileceği ve doğumdan sonra oluşabilecek tehlikelerde yavruyu koruyabilecek erkekleri seçmektedirler. erkeklerde bunun belirtileri kaslılık, sağlıklı görünümlü cilt gibi niteliklerdir.

    fakat son yıllarda buss sosyal kültürel konulara da vurgu yapmakta, erkeklerin kadınlarda aradıklarının değişmediğini ama kadınların erkeklerde aradıkları niteliklerin özünde aynı kalmakla görünümünde değişiklik olduğunu söylemektedir. buna göre artık soyun devamı için gerekli özelliklere erkeğin bakım sağlayacak parasının olması, sosyal gücünün bulunması gibi faktörler de eklenmiştir.

    görüşleri çok sıkı bir tartışma konusudur.

  • tam salona girmeden önce yer göstericilerden birinin gelip -o zamanki parayla- elime 1 milyon tl tutuşturması ve başka bir yer göstericiyi çaktırmadan işaret ederek "abi, şu herif bizden para tırtıklıyor galiba.. bu paranın seri numarasını aldık.. yer gösterdikten sonra bahşiş olarak verebilir misin" diye sorması.. benim olur demem, ama sonuç olarak yanlışlıkla cebimdeki başka bir milyonu vermem..