hesabın var mı? giriş yap

  • ben hayatini sag eliyle idame ettiren insanlardanim. yasamim sag elimle sekillendi; universiteye yetenek sinaviyla girdim, yillarca resim cizdim, minyatur yaptim, su anki isimde de ellerimle calisiyorum.
    sonra bir gun sag kolumun uyusmaya basladigini hissettim. yaklasik on gun icinde dokunduklarimin ne oldugunu anlayamamaya, bir ay icinde birakin yazi yazmayi kalem bile tutamamaya basladim. kolumu bir turlu hedefledigim noktaya isabet ettiremem de cabasi. kolum bana bagli ama benden bagimsiz, gorev tanimini tamamen sasirmis bir uzva dondu.
    bu sure zarfinda gunluk hayat cok zorlasti benim icin. tirnaklarimi anneme kestirdim, yemege disari ciktigimda bicak tutamadigim icin sadece catalla yenecek yemekler sectim. basimi kasimak isterken suursuz kolumu duvara carptim bazen de parmaklarimi gozume soktum. mouse ve kalvye kullanamadim,isimi yapamadim. kisacasi cok basit gorunen gunluk aktiviteleri kesinlikle dogru duzgun yerine getiremedim.
    simdi, uyusmanin basladigi geceden tam 3 ay sonra hala yazi yazamiyorum ama en azindan kalem tutabiliyorum, bardagi devirmeden su icebiliyorum, elimi attigim seye ilk hamlede ulasabiliyorum. hepsinden onemlisi sol elimle akici bir sekilde yazi yazip, otuz yillik kamyon soforleri gibi manevra yapabiliyorum. ne sagimi ne solumu yuzde yuz kullanamiyorum belki ama ikisini de aktif ve ise yarar sekilde kullanabildigim icin saglikli insanlardan bir sifir ondeyim.
    ms boyle bir sey iste. o benim ayak uydurmam gereken hayat arkadasim; beni hayata baglayan, beni depresyona sokan, yasamima anlam katan, icinden butun anlamlari teker teker alan, gece yarisi beni korkudan aglatan, sabahina dunyaya meydan okutan....

  • bazen cevabı içinde olan sorularla başlayan ve bitiveren diyaloglar. misal: 6 yaşındaki yeğen tez konumu soracak olur. kendimce basitleştirerek cevap veririm: "ingilizler 1920'lerde ırak'ı nasıl yönetmiş, onu yazıyorum." hemen ardından ikinci ve bence esasa dair soru gelir: "e ingilizler bilmiyorlar mı zaten nasıl yönettiklerini? niye bir daha bir daha anlatıyorsun ki?"

    (sahne kararır).

  • jim jarmusch marifeti, 91 yapımı neffis film;

    los angeles, new york, paris, roma ve helsinki'de, aynı anda ve aşağı yukarı aynı sürede ve hep taksilerde geçen, akıllara birbirinden durgunluk verici beş hikaye. paris bölümünün fransızca, roma bölümünün italyanca çekildiğini söylersek, helsinki bölümünün ne'ce çekildiği kolaylıkla tahmin edilebilir.

    oyumu, paris ve helsinki hikayelerinden yana kullanmakta bir beis görmüyorum

  • 20 yaşındaki bali bağımlısı gençlerin nöbet kulelerinde mangal yaptığı bir ordu değildir.

  • - hede: iyi günler efendim ben hede, hödö beyle görüşecektim.
    - sekreter: hı hı, bi saaniyeeeaa bekletceeem... (müzik çalmaya başlar)

    (30 saniye sonra müzik kesilir)

    - s: hede bey, hödö beyin telefonu meşgul. 10 dakika sonra tekrar arar mısınız?
    - h: benim telefonum kendisinde var, beni arattırabilirseniz memnun olurum.
    - s: siz ararsanız daha iyi olur efendim.
    - h: neden?
    - s: ben söylemeyi unutuyorum çünkü...
    - h: tıssss...*

  • yerde gol sevinci yaşamakta olan ve aralarında elano blumer, milan baros ve arda turan'ın da olduğu yaklaşık 40 milyon euro bonservis bedeline sahip grubun üstüne bildiğin uzun eşek oynar gibi atlayabilen futbolcu.