ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kolpaçino 4'ün kadrosu
-
sonunda mermiye gerçekten kafa atan birini bulmuşlar.
avrupa yakası'ndan akılda kalanlar
-
yavuz seckinin canlandirdigi sertac karakteri. adam "yanci" taniminin birebir karsiligiydi resmen. "abi bana bi kazandibi duble olsun"
namazla boyun ağrılarından kurtuldum
-
(bkz: sünnet olunca on kilo verdim)
aşık olunmaması gereken birine aşık olmak
bir lisede yaşanabilecek en dumur olaylar
-
yıl: 1996
yer: kayseri fen lisesi
mabeyihumayun ve oda arkaşları o gün farkli bir sesle uyanır.normalde “ kalkın yavru kuşlaaar!” diye bağıran nöbetçi hoca, “ bu ne laaan, manda boku mu laaan!” diye bağırmaktadır.derken daha önce uyanmış olan angeleyes kahkahalarla odaya girer:
- nooluyo lan dışarıda?
- hahahahaaa
- ne var lan nooluyo?
- bok var! hahaha.vallaa git bak istersen..
bunun üzerine mabeynihumayun yataktan kalkıp koridora çıkar.ortalık ana baba günüdür.koridorun tam ortasında ise bir yığılma vardır.o tarafa gidenler “ öğhh, iğrenç” gibilerinden söylenerek ortamdan uzaklaşmaktadır.mabeyn kalabalığın ortasına geldiğinde yerde kocaman bir bok kütlesiyle karşılaşır.sabah sersemliğiyle beraber herkes gibi söylenip hemen uzaklaşır,odaya döner.
halen mayışık bir halde olduğu için tekrar yatmayı düşünür.normalde nöbetçi hoca milleti sabah etüdü için uyandırmıştır ve kahvaltıya yaklaşık 1 saat vardır.herşeyi göze alıp yatmaya karar verir ( sabah etüdüne gitmeyenin haftasonu izni iptal ediliyordu)
- ali olum ben yatıyom, beni kahvaltıya uyandır
- oh beyim yatsın biz kaldıralım.neyse yat sen ben gelir uyandırırım seni.
- :)
mabeyn uykuya tekrar daldıktan sonra birinin dürtmesiyle uyanır, karşısındaki milleti etüde aldıktan sonra son kontroller için yurda dönen nöbetçi hocadır:
- nooldu olum niye yatıyon hala?
- ee kem küm..
- nooldu olum hastamısın?
- e evet hocam
- hmm.karnın mı ağrıyo?
- evet hocam ( asıl sıçtığım an budur.yazı bitiminde bu parantez içini tekrar okuyun)
- tamam yat sen.
- :)
kahvaltıdan ve ilk iki dersten sonra biyoloji yazılısı için gelen anonsla herkes koşmaya başlar: “ 2c ve 2d sınıfları sınav salonuna gidiniz..”
herkes yer tutmak için salona koşarken (bkz: pole position/@mabeynihumayun) mabeyn bi ses duyar, ses müdüre aittir:
- mabeyn efendi gel bakalım buraya
- hocam sınavımız var
- sınavdan sonra odama gel
mabeyn, muhafazakar olan müdürün kendisini bir gün önce kız arkadaşıyla gördüğü için okulda böyle şeyler yapmaması konusunda uyaracağını düşünmektedir.
sınav sonunda millet derse giderken mabeyn müdürün odasına gider:
- hocam beni çağırmıştınız
- gel senle bahçede konuşalım
(kısa bi hal hatır sorma işinden sonra)
- söyle bakalım neden pisledin koridora?
- !”^”$^”$???
- tamam olabilir yetişememişsindir, ama niye temizlemedin?
sabah koridordaki görüntü, nöbetçi hocayla yaptığımız diyalog gözümün önünden film şeridi gibi geçti.ihalenin bana kaldığını anlamıştım..
o şaşkınlık ve sinirle müdüre ne cevap verdiğimi tam olarak hatırlamıyorum.ama müdür benim yapmadığım konusunda ikna olmuştu ve kendisine de müdür yardımcısının benim ismimi verdiğini söyledi.soluğu müdür yardımcısının yanında aldım:
- hocam benim adımı nasıl verirsiniz müdür beye?
- dur oğlum sakin ol
- hocam kolay mı adam harcamak o kadar?
- dur oğlum.bana ahmet bey (nöbetçi hoca) senin yaptığını söyledi
soluğu bu kez nöbetçi hocanın yanında aldım:
- hocam nasıl olur benim adımı verirsiniz?
- heeheeee
- hocam gülmeyin nolur
- olum sen söylemedin mi bana karnım ağrıyo diye, başka da yatan yoktu ben sen olabilirsin dedim.sen yaptın demedim.
- mnskym…
derken bir anons daha: “ tüm lise 2 erkek öğrencileri erkek yurdunda toplanınız..”
yaklaşık 70 kişi temizlenmiş olan bokun olduğu yerde toplandık.müdür yardımcısı geldi ve güzel bi nutuk attı.
- çocuklar, olabilir yetişememişsinizdir.ama neden temizlemediniz?
- şimdi çıkmasın zaten kim yaptıysa yalnızken beni görsün.
arkalardan çatlak bi ses: hocam herkesten numune alın, labaratuarda bulalım kim yapmış..
öğrenciler arasında fiskos başlamıştı bile.herkes sabaha karşı birilerinin apar topar odalara kaçtığını anlatıyordu..ama hiç kimse isim telaffuz etmiyordu.
aradan yıllar geçti, faili halen meçhul.ama yeni jenerasyon kendisine bir kahraman seçmiş bile..
pilav günleri için okula gittiğimiz zaman okulun öğrencileri yanımıza gelir:
- abi mabeyn abi kim?
- benim
- abi valla helal olsun, süper bi protesto…
yaran fıkralar
-
devlet bir gün geniş ve boş araziye geceleri göz kulak olacak, 1500 tl maaşla bir bekçi almaya karar verir.
“talimatlar olmadan bekçi nasıl iş yapacak?” bir planlama birimi kurulur ve 2000 tl maaşla iki kişi işe alınır. işleri yapıp yapmadıklarını nasıl kontrol edeceğiz diye düşünülerek 2500 tl maaşla da 2 denetmen işe alınır. bir süre sonra bunların maaşları nasıl hesaplanıp ödenecek diye tartışılır. 3000 tl maaşla bir mali müşavir, bir katip bir de istatistikçi işe alınır.
bir süre sonra bunlardan kim sorumlu olacak diye düşünülür 7000 tl maaşla bir müdür 4500 tl maaşla iki müdür yardımcısı işe alınır.
çok geçmeden ülkede ekonomik kriz çıkar. masrafları kısmak için bekçi kovulur.
10 ağustos 2021 optimar araştırma anket sonucu
-
madem öyle "hadi erken seçime gidelim" dediğim.
eminönü'ndeki baklava izdihamı
-
fatih eminönü’nde, baklava ve tatlı üreticileri derneği'nin düzenlediği 'baklava festivali'nde vatandaşlara 3 ton baklava dağıtıması sonucu oluşan görüntülerdir. dağıtım sırasında baklava almak için birbiriyle yarışan vatandaşlar, beyin görmüş zombi gibi baklavaları talan etmekte ve ortaya şu iğrenç görüntüler çıkmaktadır. yazıktır, kişiliksiz ve görgüsüzlükte dünya liderliğine oynamaktayız.
(bkz: başkaları adına utanmak)
yemeksepeti sipariş notuna yazılanlar
-
restoran: muhitte bir kebapçı
siparişlerde sürekli bir şeyi unutmalarına kafamın attığı bi gün bütün notların altına "emekli albay takeiteasy" yazmaya başladım.
not: sumaklı soğanı unutmayın haaa. emekli albay takeiteasy. (getirdiler hem de en alasından salata tabağı getirdiler eşantiyon)
sonraki notlarda işin iyice boku çıkarılır:
not: kebabın yanında 5-6 içli köfte hediye yollayın. emekli albay takeiteasy. (oha)
artık makaranın dozu artırılır:
not: albayım uyuyor. zile basmayın! (ahahahah)
hatta o gün siparişi getiren adam sormuştu, "albayım memnun mu hizmetimizden filan gibilerinden de albayın porsiyonların küçüklüğünden yakındığını belirtmeden edememiştim. sonradan çaktılar tabi mevzunun dümen olduğunu..
s. peker avukat karını şifa mahallesine gönder
-
neden efe aydal roleplay gibi konuştuğunu anlayamadığım yeni ölü ya da sakat adayımız. şimdiden rahmet ya da şifa diliyorum flash tv reis.
trt 2
-
yayınladığı belgeseller, konserler, filmler ile edebiyat, sinema, arkeoloji ve mimari üzerine programlar başta olmak üzere çeşitli içerikleri bizlere sunan canımın içi kanal. bu sezon ve geçtiğimiz sezonlarda bir çok güzel yapımın altına imza attı bu kanal. sevdiğim programları derlemek istiyorum:
— listeye anadolu arkeolojisi ile başlamasam olmazdı:
arkeolog ümit ışın bu programda adeta açıkhava müzesi olan anadolu'nun arkeolojik ve kültürel zenginliğini çok güzel ve sade bir şekilde anlatıyor. bu programın bende yeri çok ayrıdır, sayesinde önce arkeolojiye merakım daha sonrasında da likya yolu maceram başladı. anadolu arkeolojisi maalesef bitti ancak yerine yine ümit ışın'ın içerisinde yer aldığı hafir geldi.
youtube link
(bkz: anadolu arkeolojisi/@niye zahmet ettiniz)
(bkz: likya yolu/@niye zahmet ettiniz)
— hafir:
anadolu arkeolojisi sadece o medeniyet ve antik kent üzerine programken hafir'de bütün bu işlerin nasıl yapıldığını görüyoruz. arkeolojik kazılar, kazı başkanları ile röportajlar, kazı ekiplerinin çalışmaları hakkında bilgiler ediniyoruz.
youtube link
— eve dönen miras:
yeni sezonda başlayan bir yapım. ülkemizden kaçırılan ve yoğun hukuk mücadelesi sonucu geri getirilen sanat eserlerinin hikâyesi anlatıyor.
youtube link
— istisnai renkler:
bu da yeni sezonda başlayan bir yapım. renklerin bilinmeyen yönleri ve çok özel öyküleri işleniyor. aşırı sevdim bu programı çünkü farklı adlarla bildiğim renklerin eşdeğerinde anadolu kökenli renkler olduğunu öğrendim. indigo mavisi ile çivit mavisinin aynı renk olduğu, türk kırmızısının hikayesi…
youtube link
— koca sinan:
mimariye tutkulu biri olarak yapıtlarıyla çağları aşan mimar sinan'ın sanat hayatı ve eserleri üzerine bu program listemin olmazsa olmazı.
youtube link
— eşik
yine mimari üzerine yapıların inşa süreçleri, sosyolojik arka planları ve binaların barındırdığı anlamları içeren program. yeni atatürk kültür merkezi, salt galata, arter konu edinen yapılardan bazıları.
youtube link
— resme yolculuk
yurt gezileri adıyla anadolu'nun dört bir yanına gönderilen, ülkemizin doğal güzelliklerini, insanımızın gündelik hayatını çizen ressamların ve yolculuklarının izi sürülüyor.
youtube link
— coğrafyadan kültüre bağ
kültürel olguların, coğrafya ve insan ile bağları, bilimsel temellerle irdelenip açıklanıyor.
youtube link
— müzelerin yıldızları
bazı müzelerde, o müzeyle özdeşleşmiş, müzenin ismini duyunca hemen akla gelen eserler vardır. bu programda her bir müzenin diğer objelerine göre yıldızlaşmış eserleri ekrana geliyor ve eser derinlemesine inceleniyor.
youtube link
— geziyorum
müzeler, sergiler ve saraylar geziliyor bu programda.
youtube link
— sanatı izlemek
galeriler, müzeler ve etkinlikleri küratöryel perspektifle mercek altına alınıyor.
youtube link
— mecaz
mecazlar bir metafor üzerinden ele alınıyor.
youtube link
— selçuklu mirası
selçuklu devleti'nin kuruluşundan yükselişine tüm zamanları uzmanlarla ele alınıyor.
youtube link
bu programları ve daha fazlasını trt izle'den de izleyebilirsiniz. sansür uyguladığı ve aralarda reklam gösterdiği için yayınladığı filmleri izlemiyorum genelde sadece listesine bakıp beğendiklerimi kendim izliyorum daha sonra. keşke hep böyle orijinal programlara odaklansalar.
sevgilisi olmadığı halde reddeden erkek
-
çok ulvi nedenleri olabilecek erkektir tabi, ancak kafası basmayan erkek de olabilir.
bundan yıllar yıllar önce, develer tellal, messenger sosyal medya iken, bir hatun vardı lise arkadaşım buradan görüştüğümüz. üniversitede ilk senemdi. bir gece vakti muhabbet ederken bana buradan bir şarkı gönderdi. evet bizim zamanımızda internete takım elbiseyle oturulur, msn'den mp3 gönderilir ve 45 dakikada alınırdı sevgili ekşiciler. gece geç vakit, bütün millet uyuyor. dediğim gibi, internet adabı nedir, emeğe saygı, rep nedir bilen nesildeniz. sırf bu yüzden, ayıp olmasın diye açtım dinledim şarkıyı kısık sesle. dolayısıyla dinlediğimden pek bir şey anlamadım ölümsüz eserleriyle gönül tellerimizi titreten bir grup alman panzerine ait şarkıdan. kız beğenip beğenmediğimi sordu. "iyiymiş" dedim, ben de sana bir şarkı göndereyim o zaman diyerek http://inciswf.com/1293107129.swf tadında bir country şarkısı gönderdim. bir de utanmadan beğenip beğenmediğini sordum, "iyi" dedi. biraz sonra da gittim yattım, dediğim gibi geceydi ve yağmur çiseliyordu.
bu son görüşmemiz oldu, bir daha hiç online göremedim kendisini.
bu meş'um geceden 4 yıl sonra nereden estiyse, o şarkının sözlerine bakmak aklıma geldi. ha şarkıyı da sevdim, dinliyorum ara ara. anam, bildiğin ilan-ı aşk. o anda benim cevaben gönderdiğim şarkının sözleri beynimde dolanmaya başladı. tezat ortadaydı. hikayenin başka bir yazının konusu olan diğer parçalarıyla şarkının sözleri de tam bir uyum içindeydi. yapacak bir şey yoktu, köprünün altından çok sular akmıştı. mallığımın kurbanı olmuştum, ne kader, ne talih, kimseyi suçlayacak durumda değildim.
sevgilisi olmadığı halde reddeden erkek bazen sadece bir sevgilisi olmadığı halde reddeden erkek değildir. sizin çok açık olarak verdiğinizi düşündüğünüz sinyalleri yorumlayacak zekadan yoksun bir erkektir. bu ibret vesikasını bitirirken, buradan o kıza sesleniyorum. reddedilmedin raad ol. yok öyle bi şey.