hesabın var mı? giriş yap

  • down sendromu genellikle akraba evliliklrinde görülen kalıtsal bir hastalıktır. anne ve babanın kromozomlarının içerisindeki adenin,-timin le guanin,stozinle doğru eşleşemeyince 1 kromozom fazla oluşur ve down sendromu olayı gerçekleşir. akraba evliliği olmadığı halde çocuk down sendromlu ise [diğer bit ihtimal de] çok eski kuşaklarda aile de down sendromlu biri vardır ve bu taşınmıştır. [diğer bir ihtimal de ] allahın taktiridir.

  • oha gülmekten öldüm. olm kadınlar zaten ıslıklıyor. çatıdan çekersen öyle olur. aşağıdan duyulur mu o gürültüde ezan. seçim gidiyor diye iyi çalışıyorsunuz ama biz giren brunson vakasını unutmadık yiğidim. feministler üzerinden de tabiki muhalefet aşağılanır.

  • 61 anayasasında özgürlükler asıl,yasaklar istisna
    82 anayasasında yasaklar asıl ,özgürlükler istisna haline gelmiştir. (82 anayasası için "ancak anayasası" da denilmektedir)

  • yüzde yüz kötü çocuk türk profili. aynadaki yansımamız. devlet politikası haline gelen şeyleri zamanından önce ve çocukça bir heyecanla söyledi diye beyaz türklerin histerisine mahkum edilmiş en esmer kurban. bir kaç yıl önce, yanılmıyorsam yeni harman 'da, ahmet kaya'nın eşiyle yapılmış bir söyleşi vardı. ahmet kaya'nın fransa'da yaşarken en büyük zevklerinden birisi de acı biber bulmakmış. türkiye'den ya da başka yerlerden buldurduğu acı biberleri harmanlarmış... bir misafiri geldiği zaman "vallahi acı değil, bir tat" dermiş...karşısındaki oyuna gelip, biberi tattığında ve acıdan gözleri yaşardığında ahmet kaya çocuk gibi gülermiş. en favori şakası buymuş ahmet kaya'nın. hiç bıkmazmış bu şakayı yapmaktan. her çocuk şakalarına gülünmediğinde ölür. biz ahmet kaya'yı doğduğu toprakların uzağında öldürüp, her gün serdar ortaç'ı izlediğimiz, ertuğrul özkök okuduğumuz, osuruk beyinli köşe yazarlarının saçma hamaset çığlıklarının gürültüsüne kapıldığımızdan beri çocuklar şaka yapmaya korkar oldu. ne güzel bir ülke burası...iyi ki varsın ercan saatçi, iyi ki varsın reha muhtar, iyi ki varsın ahmet kaya'nın popüler zamanlarında "biz ahmetle kardeş gibiyizdir. yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez" deyip, adam linç edilmek istendiğinde derin bir sessizliğe gömülen savaş ay...iyi ki varsınız.

  • şimdi burda çok önemli bir konu var. bir fıstık uzmanı olarak konuya girmeden önce insanların büyük bir çoğunluğunun fıstığı doyana kadar yemediğini ve gerekli karşılaştırmayı yapacak düzeyde olmadığını düşünüyorum. kilosu 500, 600 lira olan bir kuruyemişi kim nasıl yesin zaten.

    kıymetli arkadaşlar, siirt fıstığı genellikle iri, ana çatlak oranı yüksek ve yağ oranı düşük olan bir fıstık çeşididir. dolayısıyla siirt fıstığı içindeki yağ oranının düşük olması sebebiyle kuruyemişlik olarak tüketilmesi daha hafif ve insana bıkkınlık vermeyecek düzeyde bir fıstıktır. iri yapılı ve ana çatlak oranının yüksek olmasıyla da yenirken daha rahattır. yani demem o ki siirt fıstığı kuruyemiştir, çerezliktir.

    değerli yazarlar, gelelim antep fıstığı ismiyle bilinen esasen şanlıurfa ve kahramanmaraş'ta daha fazla üretilen fıstığa. bu fıstık çeşidi de ana çatlak oranı az, boyut olarak küçük ve daha fazla yağlıdır. yağ oranının fazla olması yiyen insanlarda bıkkınlık ve tiksinti oluşturacak seviyeye gelebilir hatta hassasiyeti olan insanların fazla tüketmesi sıkıntı olabilir. çatlak oranının düşüklüğü yerken zorluk çılarttığı gibi boyutunun ufak olması da kavurma işlemi sırasında tadının kaybolmasına neden olabilir. iyi ustaların elinde işlenmesi gerekir ki genelde iyi usta yoktur herkes kafasına göre işler. ama yağ oranından dolayı tatlılarda çiğ halde pişerken mükemmel bir aroma bırakır bundan dolayı tatlılarda bolca kullanılır.

    yani demem o ki fıstık çerezlik ise siirt, tatlılık ise antep.

    ayrıca belirtmem gerekir ki siirt fıstığı piyasada her zaman daha pahalıya satılır eğer daha ucuz görüyorsanız muhtemelen ikinci kalite olabilir ya da o seneki rekolteyle ilgili de olabilir. bunu bilen üreticiler şu an antep'te dahi siirt tekin anacı dikmeye başlıyor.

  • istanbul'da yaşamaya başlayalı 2 hafta oldu. kendisini sabah işe gitmek için bir iki kez deneme mecburiyetinde kaldım.

    sanatçı ruhum boş durmadı;

    açtırdılar fanusu,
    yokladılar anüsü,
    her şeyi unutturur,
    avcılar metrobüsü.

    ne kaldı avcılara,
    katlandık acılara,
    ellettik hacılara,
    avcılar metrobüsü.

  • modern insanın sistem ve düzen algısını merkeze yerleştirip onun etrafında sistemi derinlemesine eleştiren bir yapıya tanıklık ediyoruz bu filmde..

    yetmiyor.. bu film bize yalnızlık kavramı üzerinden çoğulcu fakat eklektik bir yapılanmanın asla mümkün olamayacağını haykırıyor, gözümüze sokuyor.

    yetmiyor.. kurmacanın bütün imkanlarından faydalanarak gerilim ve korkunun sınırlarında iğrençlik tanımını yeniden yapıyor..

    bu da yetmiyor.. temelinde oldukça esnek olduğu halde, aynı kalıplarla topluma rehberlik etmeyi sürdürebilen geleneksel ahlakın suratına bir tokat indiriyor..

    yetmiyor.. umudun tükendiği yerde yeni bir umut varolabilir mi sorusunu kazıyor belleğimize.. elbette cevap veremiyoruz..

    yetmiyor.. insan hayvan ikilemiyle yüzeysel indirgemeciliğin kitabını yazan elitizmin içten pazarlıklı algısına acımasızca meydan okuyor..

    bitti mi.. bitmedi..

    yetmiyor.. dünyayı, karanlık odalarda hazırlanmış global soslu yapay kültürlere mahkum eden, egemenlerin kucağına iten masonik üst yapıyı deşifre ediyor.. doktor figürüyle simgelediği bu mekanizmayı seyirciyi yerine mıhlamak için kullanıyor...
    ...

    şaka len şaka... ben böyle filmin taa avradını skeyim...

  • kimliği henüz belli olmayan ve yasadışı terör örgütü lehinde eylem yapan grup tarafından 31 aralık 2011 günü küçükçekmece kanarya'da gerçekleştirilmiştir.

    400-500 kişilik grup önce sahte yangın ihbarı vererek bir süpermarketin yandığına dair birkaç farklı telefon ile önce 155 polis imdat arıyor ve polis imdat'ta söz konusu ihbarı itfaiyeye yönlendiriyor.
    itfaiye komuta merkezi de işyeri yangını olarak polisten gelen ihbarı hemen değerlendirip sefaköy ve yeni mahalle itfaiye ekiplerini verilen adrese çıkarıyor.
    sefaköy'den 3, yeni mahalle'den 2 araç olay yerine kısa sürede varıyor.

    söz konusu adresin olduğu sokağa iki ekip arka arkaya giriyor ve sokakta duman ve panik yapmış vatandaş yerine ellerinde taşlarla ve yanık vaziyette bekleyen molotof kokteylli saldırganlarla karşılaşıyor.
    sokağın henüz başında olunmasına karşın bayır aşağı olan sokakta planlanan bu saldırı eylemi tıkır tıkır işliyor ve itfaiye araçları bayır aşağı doğru yönü olan sokakta saldırıdan kaçmak için geri geri gitmeye çalışırken hooop diğer bir grup sokağı kapatıp yeni mahalle'nin 2 itfaiye aracını sıkıştırarak taşlarla önce camları kırıp içine molotof atıyorlar...
    bu esnada 2 kişi itfaiye aracının tepesine çıkıp su tankı üstündeki yangın kancasını kabinin camından içeri doğru, şöförün kafasına doğru saplamaya çalışıyor ama cam komple kırılamayınca sadece kafasını zedeliyor... gözü dönmüş saldırganlar itfaiyecileri öldürmek için elinden geleni yapıyor...

    can havli ile oraya yangın söndürmek için giden itfaiyeciler araçtan dışarı çıkıyor ve geri doğru kaçmaya çalışıyorlar.
    bu esnada yeni mahalle ekibindeki itfaiyecilerden biri de sokak girişinde olaydan kaçmaya çalışan sefaköy ekibinin su tankının yanındayken saldırı yapan grubun taş saldırısında bolca kaldırım taşını vücudunun çeşitli yerlerine yerken bir yandan da araca çıkmaya çalışıyor ve saldırganlar itfaiyeciyi tutunduğu merdivenden aşağı çekmek için boynundan asılıyor ve o esnada hareket eden araçtan ötürü bir şekilde dengesini kaybedip düşüyorlar.

    yeni mahalle'nin 2 itfaiye aracı saldırganların yağmasına uğruyor ve aracın kabini yavaş yavaş yanmaya devam ediyor.
    itfaiye aracının ekipmanları alınıp yerlere atılıyor ve zarar verilmeye devam ediliyor.

    sefaköy ekibi yeni mahalle ekibini kurtarmak için kanarya polis merkezi'ne sığınıyor ve yaralanan itfaiyeciler için yardım istiyor.
    bu esnada sefaköy 10, yeni mahalle'den 6 itfaiyeci olmak üzere 16 kişi saldırıya maruz kalıyor.
    yeni mahalle ekibinden de 3 personel ciddi şekilde yaralanıyor, (birinin kafası yarılmış, su tankı arkasına asılanda ciddi zedelenmeler var, birinin de bacaklarına kaldırım taşı ile vurulmuş.)

    polisin olay yerine panzerle gitmesine kadar saldırgan grup çoktan dağılmış ve kaçmış oluyor.

    2 aracın camları kırılmış ve birisinin kabini ciddi manada yanmıştı. saldırganlar itfaiye aracına daha fazla zarar vermek için ele geçirdikleri aracı başka bir araca da çarptırmış olduğu da olay yerine geri dönüldüğünde görülüyor.

    polisin geç te olsa emniyeti sağlamasıyla saldırıya maruz kalan yeni mahalle ekibinin araçları ile sefaköy ekibinin araçları polis merkezi önüne çekiliyor ve hasar tespit başlıyor...

    yeni mahalle ekibinin 2 aracı kullanılmaz duruma gelmiş. sağlam lamba, cam kalmamış, saldırıda kullanılan taşlar da kabin içlerinde saldırının şiddetini kanıtlıyordu.
    sefaköy ekibinin yeni mahalle ekibinin hemen arkasındaki araçlarından sadece en baştaki aracın tüm camları kırılmış ama molotof isabet etmediği için ve nispeten arka sırada olduğu için rahatça kaçabilmişlerdi.
    araçların görüntüleri:
    http://img577.imageshack.us/…049/20111231162051.jpg
    http://img198.imageshack.us/…215/20111231162035.jpg
    http://img11.imageshack.us/…/117/20111231162023.jpg
    http://img838.imageshack.us/…663/20111231161851.jpg
    http://img607.imageshack.us/…461/20111231161833.jpg
    http://img521.imageshack.us/…299/20111231161824.jpg

    yaralı itfaiyeciler hastaneye sevk edilip tedavileri yapılıp olaydan 5 saat sonra taburcu edildiler ve darp raporu almalarına rağmen nöbetlerini bitirmek istediklerini söyleyip görev yaptıkları gruba geri döndüler.

    bu acı olay cidden çok ucuz atlatıldı ve herhangi bir görüşün tarafı olmayan, amacı sadece yardım etmek, zorda olanın imdadına yetişmek olan itfaiyeciler için yeni yıl kabus dolu bir gün ile başlamış oldu.
    insan bunu kabullenemiyor, oraya gelecekleri kesin olan ve hamam böceğinin bile kaçtığı ateşin üstüne onu söndürmek için savaşa gider gibi cesurca giden itfaiyecilerden neyin hıncı, neyin öfkesi çıkarılmaya çalışılıyor.

    dün bu mevzunun peşinde polis merkezi-hastane-itfaiye üçgeninde koşarken yaralı olan ve ciddi acısı olan itfaiyeci bir ara "abi yangının ortasında mahsur kalsam yemin ederim korkmazdım ama taşlarla üstümüze saldırdıldığına ve molotof araca isabet ettiğinde çok korktum çünkü böyle bir olayda ölmek istemedim o an... eğer öleceksem birine yardım ederken ölmeliyim" dedi...

    bu sözleri duyunca aklımdan aynı tip saldırıya 2 sene önce gazi mahallesi'nde maruz kaldığım an geldi... aynı şeyi bende düşünmüştüm bunu fark ettim.

    dün yaşananlar basına yılbaşı etkinliklerinden ötürü pek yansımadı.
    yansımaz da zaten.

    fdes üzüntü ile bildirdi.