hesabın var mı? giriş yap

  • sunca yillik hayatimda, babamin imzasinda annemin de isminin olmasindan daha romantik hicbir sey gormedim.

  • ben: baba bana elhamı öğret, öğretmen istiyor
    babam:
    elhamdürüsiyle
    kızlar sürüsiyle
    hergün birisiyle
    yarabbi şükür allahım

    ben: aman be baba
    babam: oğlum ne var, hocanız bile bilmez bunu, hem bir tutarsa duan, ehi ehi
    ben: ablam gibi dayak yiyeyim sonra değil mi* ? .. anneee , bana elhamı öğret...
    babam: dur ben sana elemtereyi de öğreteyim.
    elemtere ellipara
    babam gider kochisara.... nereye gidiyon, daha bitmediki
    annem: offf bey offf, cocukların hepisini göndereksin cehenneme, günaha giriyorsun
    babam: ehi ehi ehi he

    * ablam ilkokul birde "kuran kursuna gideceğim" diye tutturur, bizimkiler her zamanki kayıtsızlıkları ile aman gidersen git derler. ablam ilk gün gelir ve babama, "baba bana sübhanekeyi öğret, hoca istedi" der, ertesi gün kursa giden ablam biraz sonra yüzünde şamar iziyle kıpkırmızı şeklide eve döner. şimdi babamdan ablama öğretilen sübhanekeyi dinliyoruz:

    sübhaneke
    sümbülteke
    anam eke
    babam teke

    diye gidiyordu hatırladığım kadarıyla. bu arada babamın 9 yaşından beri beş vakit namazını kılan, orucunun birgünün bile kaçırmayan bir insan olduğunu belirteyim

    (bkz: niye benim babam herkesin babası gibi değil)

  • bakın açık söylüyorum.
    doktoram bitti.
    ikinci master bitmek üzere.
    işime de tapıyorum.
    ama hiçbiri beni "kod yazan kadın" olmak kadar havalı yapmıyor.
    yeni başladım, keyifle devam ediyorum.
    resmen "girl talk"tan sıyrılıp "man talk" olayına giriyorsunuz.
    masaya onlarla birlikte oturuyorsunuz.
    "man the maker"a kafa tutuyorsunuz.
    "solu birleştirecek kodu buldum:
    <div style="text-align:left;">"
    gibi salak geyikler bile yapabiliyorsunuz.
    buradan tüm hemcinslerime sesleniyorum:
    yo kızlar bunu hak etmiyoruz!
    yo kızlar bunu kabul etmeyelim.
    yıllarca "teknolojiyi getiren erkek" miti ile uyutulduk. persil yeşil adam ve mr. muscle bile bu fikri ekti beyinlerimize.
    inanın kolay!
    inanın salak diziler izlemek, popüler edebiyat okumak yerine buna zaman ayırsanız dünyayı değiştiririz.
    avm tipi aile kadını olmayın nolur!
    tüketen değil, üreten biz olmalıyız.
    hepimize güveniyorum.

    edit: hepiniz çok tatlısınız! ayrı ayrı mesaj atacağım akşama.
    (bkz: minik ilayda'ya yardım kampanyası)

  • "biz hala 'oruçluyken bizim yeğen ağzıma osurdu, orucum bozulmuş mudur?' diye tartışırken adamlar, üretiyor, üretiyor, üretiyor."

    cümlesi ile hem güldürmüş hem de doğru söze ne denir diye düşündürmüş olan hanım kişi.

  • filmden hiç haberim yokken izledim. herkes gibi ilk izlenimim filmin başlangıcının müzikler ve atmosferle birlikte bir jan pierre-jeunet havasında olduğuydu. beş dakika sonra beynim başka sinyaller vermeye başladı. araştırma merkezi, temizlikçi kız ve yaratık bir araya gelince lan ben bu senaryoyu bir yerde izlemiştim hissine kapıldım. çok geçmeden jeton düştü. bu daha önce izlediğim bir kısa filmin kopyasıydı. ahanda: https://youtu.be/k9eph-uumze

    the space between us, 2015 yılında çıkmış ve çeşitli ödüller toplamış bir kısa film. mevzu yine aynı ama geçmişte değil de gelecekte geçiyor. detaylı araştırmadım. muhtemelen senaryo için kısa filmin yapımcılarına bir şeyler ödenmiş, telif hakları alınmıştır. çalacak kadar eşek olamazlar. bunu uzun metraja nasıl çeviririz demişler ve soğuk savaş dönemine gömerek halletmişler. filmdeki olmamışlıkların bazıları da buradan kaynaklanıyor bence. yine bir kaç klişe karakter var. fbi ajanı ve general çok karikatür kalmışlar. aksiyon kısmı çok zayıf ama orası pek sorun değil. açıkçası bol bol çatara patara kovalamaca ekleselerdi daha kötü olurdu diye düşünüyorum. film kesinlikle kötü değil ama iyi de diyemiyorum. senaryo kısa filmden, atmosfer ve müzikler avrupa sinemasından, üzerine biraz hollywood klişesi serpiştirince ortaya bu çıkmış gibi duruyor.

    yalnız, del toro'nun da cem yılmaz gibi eş dost akrabayla çalışma tribi beni bitiriyor. yine bütün ekibi toplamış çevresine. diğerlerine bir nebze gözüm alıştı ama bu noktada doug jones'a ise iki kelam etmeden duramayacağım. abi en güzeli sen git estetik operasyonla uzaylı yaptır kendini. her filmde saatlerce makyaj filan uğraşmana gerek kalmaz. adamın kartvizitinde saadetin teksoy gibi canavar uzmanı yazsa yeridir. del toro'nun daha önceki fantastik filmlerinde pan ve abe rollerini yine kendisi oynamıştı. şu sıralar devam eden star trek discovery'de de saru rolünde oynuyor. yaşı yetse alien'ı da bu oynayacakmış pezevenk. bedava mı rol alıyordur nedir.

  • ilkokul 3. sınıfta okuyan yeğenimin bugün bana yönelttiği soru.

    diyalog aynen şöyle;
    - dayı, öğretmen ödev verdi. sana soru sorabilir miyim?
    + tamam sor bakalım.
    - 15 temmuz gecesi neredeydin?
    + bu nasıl soru lan? bunu mu merak ettin?
    - hayır. öğretmen istedi.
    + öğretmen sizden 15 temmuz gecesi nerede olduğumuzu mu öğrenmenizi istedi?
    - evet ama zaten kitapta yazıyor. o soruları cevaplamamızı istedi.

    görsel
    görsel

    bence milli eğitim bakanlığı, tarih dersini müfredattan kaldırsın. "15 temmuz" adında bir ders koysun. ya da türkiye tarihini 15 temmuz'dan başlatıp anlatsınlar.

    edit: lazor'un dikkati sayesinde kitap kapağındaki okulun adının da 15 temmuz şehitleri ilkokulu olduğunu öğrendim.

  • semender den ziyade yağ olarak kullandığı mazot dikkatimi çekti ya da 8 numara motor yağı.
    o daha çok midemi bulandırdı.
    etin tadını almamak için içine her şeyi koydular.
    bir ölü dedesini koymamışlar içine.