hesabın var mı? giriş yap

  • dominos'a verilen siparişe iliştirilen not :

    "mümkünse 30 dk yı geçsin...fazla paramız yok da :)"

  • içinde korkunç subliminal mesajlar barındıran reklam filmi.

    şu kare ne kadar da masum değil mi?
    http://i.hizliresim.com/2reaqq.png

    peki biraz yaklaştırınca?
    http://i.hizliresim.com/v03drz.png

    göremediniz mi? biraz daha yaklaştıralım o zaman:
    http://i.hizliresim.com/dpyz1o.jpg

    ------

    bir uyuyalım dedik, mesaj kutusu yandı alev aldı. güldüğünü belli eden dostlar kadar, tehdit eden ve duyar kasanlar da oldu. bu sırada da ülker açıklama yayınlamış. reklam materyalleri ile ilgili deformasyon yapanlar hakkında hukuki süreç vs şeklinde.

    ülkede mizah bu kadar ele ayağa düşmüşken, "mizah" yaptığını savunarak zor durumda kaldığını söyleyen trilyon dolarlık firma bile açıklama geçiyorsa, gg olmamak adına bir iki söz de biz edelim. çünkü bu memleketin kuralı, büyükler kendini kurtarır ve daima küçükler ezilir.

    son görseldeki yazı, sosyal medyada binlerce aydır trollüğü yapılan, yerleşmiş bir mizah kalıbı olan durumdur. ülker'e gelen saçma sapan tepkiler sonrasında tepkilerin saçmalığını vurgulamak amacıyla yapılmıştır. ne markaya bir saldırı ne de deformasyon vb yaparak bir algı oluşturma saiki yoktur!

    amaç ise sadece gülmek.

    muhtemelen bu başlık ülker tarafından mahkeme kararı ile sildirilir. ekşi sözlük'te mahkeme kararı ile yazdıklarımızın sildirilmesine artık alıştık.

    kendi yaptığı "şaka" için verilen tepkileri anlamsız bulan bir firma olan ülker, şakası hakkında yapılan şakaları bakalım ne kadar mazur görecek?

    son olarak da, bizleri şakalarımızı bile açıklamak zorunda bırakan sistem utansın.

  • en azı oyu ceyhan almıştı oyumu ona verdim. ezilenlerin, dışlananların, sesi olmayanların sesi olmaya devam edeceğiz.

    #2bceyhanyalnızdeğildir

    40 bin oy editi: arkadaşlar verilen oy sayısı 40 bine'e dayandı. bu süre içerisinde ceyhan'ın gerçekten yalnız olmadığına inanmak istedim. belki benim entryim ceyhan için bir ses olur dedim, bir ışık olur, bir kıpırdama olur dedim ama bana rağmen durum pek değişmedi. çocuk gerçekten yalnızmış. benim aldığım fav sayısı çocuğun aldığı oydan fazla. artı oyları saymıyorum bile. utancımdan entryi silecek noktaya geldim.

  • third person shooter ile yeni tanışmış bir jenerasyonun, tomb raider ilk çıktığı zaman lara croft'un apış arasını görebilmek için sağlı sollu manevralarla monitör başında saatlerini harcadığını bilirim. oyun değil insanlıktan çıkmışlardı...

  • geçen ay karım iş arkadaşlarıyla kadıköyde bir restauranda yemek yiycek, akşam saat 7'de de ben gelip arabayla alıcam. neyse trafik mrafik derken geç kalıyorum. karıma da telefon ettim sen de yola doğru yürü ara sokaklarda uğraşmayalım diye. neyse saat 7 buçuğa yaklaşırken gelebildim. baktım hanım hızlı hızlı yürüyor noluyo diye bakarken baktım 3 kişilik it sürüsü bizim hanıma bakıp bakıp gülüyor bişeyler konuşuyo, en sonunda biri ıslık çaldı, birisi vay yavrum modunda laflar atıyo. nevrim döndü ne oluyo lan diye üstlerine koşarken bunlar kaçmaya başladı. 1.90 boyunda kaslı maslı adamım tırstılar büyük ihtimalle.

    şimdi soru şu ben orda olmasaydım ne olacaktı? bütün kadınların başına koruma mı dikicez başlarına bişey gelmesin diye. daha önce sözlükte defaatle söylemişimdir. bi müddet kadın hakları konusunda çalıştım. mağdurelerin ağzından öyle hikayeler duydum ki mesleği bırakma noktasına geldim. bazı geceler uykum kaçar hala. taciz tecavüz ayrı, şiddet ayrı. burnu kesilmiş üzerinde kızgın demir izi olan kadınlar. siz bunları tahayyül edebiliyo musunuz?

    hala gelmiş "hikaye, kezbanlar ilgi çekmek için yapiyur" diyen adamlar var yahu. ha şu var tecavüz iftirası atan kadın da çok gördüm. ama onların konuşmasından dahi ayırt edebiliyosunuz. tecavüze uğramış kadınların ses tonundan, olayı anlatırken girdikleri ruh halinden dahi anlayabiliyosunuz.

  • eski eşime 35 kere falan şans tanımışımdır. evliliğim bitsin istemedim çünkü. ne kadar sevsem de yanlış insan olduğunu biliyordum ama içimin bu kadar öleceğinden de haberim yoktu...

    birlikte yaşadığımız evde misafir gibiydim. asla sınırlarıma saygı göstermedi. oysa ben ona iyi hissettirmek için elimden geleni yaptım. ancak hep daha fazlasını isteyen insanları mutlu edemiyorsunuz.
    ha benim eşşekliklerim yok mu? var tabii bi dünya. ama hep alttan aldım. kırgın kalamam ki.

    neyse hatırlayıp tekrar yaşamak istemiyorum birçok şeyi... o yüzden es geçeceğim.

    direkt uyandığım en büyük anı anlatayım.

    aracımızla trafik kazası yaptım, doğal olarak ilk önce arayıp eşime haber verdim. bana sorduğu ilk soru "ne kadar hasar var?" oldu. çünkü her şeyden önce varlığımı önemsizleştirmişti. kalbim büyük kırıldı. (bunu hala affedemedim)