ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ender gelişen osasuna atakları
-
bu ender gelisen ataklarda son yillarda real madrid'in anasini aglatmistir osasuna
avrupa'da hızla artan yabancı düşmanlığı
kanseri yendim
-
2004 yılında yakalandığım kanseri yendim.
bir aksam yemek yerken sofrada ağızdan ve burundan aniden kan gelmesiyle şişli etfal eğitim ve araştırma hastanesine yatırılmam sonucu ile kanser teşhisi konulmuştu.
yaklaşık 2 sene kadar hastanede yattım ara ara eve gönderdikleride oldu ama tedavi zamanlarım benim için çok zor geçmişti
aradan zaman geçtikten sonra ayakda tedavi görmeye başladım ve ufak ufak atlattım :)
ilaç aldığım zaman vucudum tedaviye yanıt vermıyordu ama o son seans herşeyi değiştirdi aksi halde olsaydı şuan aranızda olmucaktım.
aradan tam 14 sene geçti.
bir rica üzerine ekşisözlüğe konuyu taşıdım ,arkadaşımızın tedavi sürecindeki çekindiği fotoğrafları ve son halini aşağıdaki linkte bulabilirsiniz
arkadaşımızın instagram adresi için link
donanım haberdeki konu
link
mikrofonu açık unutup yiyişen merve
-
resmen videodan medeniyet fışkırıyor. (ironi değildir)
- yiyişen merve
- ortalığı birbirine katmayan katılımcılar
- öğrencisini rencide etmeyen bir öğretmen
merve, şu ülkede şöyle bir olay başına gelip de seni linç etmeyecek bir avuç insan var ve sen onların arasındasın, kıymetini bil.
aşağıda mühendisler de var
-
maden mühendisiyim. yeraltı kömür ocağında 2,5 seneden fazla çalıştım. planlama biriminin amiriydim ben, yeraltına haftada bir kez falan anca inerdim. ama bir kurban bayramında maden mühendisi sıkıntısı olduğu için bana görev verdiler, ben vardiya tuttum. yaklaşık 50 kişilik bir ekibim vardı bayram olduğu için. o gün yaşadığım korkuyu ömrümde yaşamadım ben. "ya göçük olursa?" "ya yangın çıkarsa?" "ya su basarsa?"... hepsi benden büyüktü. hem de bayağı bir büyüktü. hatta birisi "bayan bir şefle çalışacağımı söyleseler güler geçerdim" demişti. orada hepsi çocuğum gibiydi. birinin başına bir iş gelecek diye aklım çıkıyordu. o yüzden hiç çıkmadım ocaktan. hep yeraltında başlarındaydım. elektrik mühendisi, makine mühendisi ve iş güvenliği uzmanı arkadaşlarımızı dört döndürdüm ocakta. ha o kadar sakınılan göze illa ki çöp batar, kubatomuz bozuldu. olsun, canlarına bir zeval gelmedi ya olan üretime olsun. bir nebze canım acımadı. yiyeceğimiz iki azar ne olacak...
bu cümle bana o günleri hatırlattı. biz mühendisleri öyle üstün görürlerdi ki şirketin verdiği kumanyayı yiyelim diye derme çatma iki sandalye bile yapmışlar yeraltındaki cep gibi bölgeye. kendileri de taşın toprağın üstüne kurdukları sofrada evden getirdiklerini yerlerdi, çünkü şirketten yemezlerse yemek parası alırlardı. ben utandım sandalyenin tepesine kurulmaya. sofralarına oturmak için izin istedim, soğanı dizimin üstünde kırıp lambur lumbur yemeye başladım onlarla. öyle sevindiler ki neleri varsa paylaşmak istediler benimle. ben de onlara benim kumanyamı açıp verdim.
şimdi düşünüyorum bu olay soma yerine benim çalıştığım yerde olsaydı, benim beraber çalıştığım işçilerden birinin saçının teli incinseydi ben ne hale gelirdim? sikmişim lan diplomasını bilmem nesini! vicdanımı nasıl rahatlatırdım ya nasıl? ben yeni mezun bokun tekiyken beni adam yerine koymuş, saymış, sofralarına sevine sevine kabul etmiş bu insanların tek bir tanesine bir şey olsaydı ben nasıl uyurdum?
biz mühendisler sizlerden daha değerli değiliz sevgili emekçiler. biz daha insan da değiliz. biz daha üstün de değiliz. biz siziz, siz de biz.
kurban olayım, yüreğimizi dağlamayın.
tanım mı? yüreğimi yakıp geçen cümle.
aşık olunacak erkek bulmanın zor olmasının nedeni
-
üzgünüm kızlar aşık olunacak o güzel erkekler o güzel atlara binip gittiler siz de demirin tuncuna erkeğin picine kaldınız. kalanları da ya evlendiler ya da dark side'a geçtiler*
500t
-
elden ele "çocuk" gönderildiğine şahit olduğum otobüs.
ruhu güzel insanların ortak özellikleri
-
aci cekerler. etraflarindaki kotulukleri, kotu kalpli insanlari, acimasiz insanlari gordukce bitmez tukenmez bir sekilde aci cekerler. etrafindaki haksizliklardan etkilenmeyen, baskasinin acisini goremeyen insanin ruhu guzel olmaz cunku.
1 yılda 2.5 milyon buzdolabı satılması
-
recebimin az önceki grup konuşmasından bir kupledir.
eeee?
hadi entiriyi dolduralım. nüfus olmuş 76 milyon. yaklaşık 4 kişi bir hane yapsa 19 milyon aile yapar. hadi çekirdekler yanlız yaşayanlarla 20 milyon diyelim.
20 milyonu böl 2,5'a 8. yani 8 yılda bir buzdolabı değiştiryorsunuz ama 11 yıldır bir adamı değiştiremediniz be! başka ne denir ki bu mesele üstüne
unutulmayan dede sözleri
-
mantık aranamayan ve asla unutulmayandır.
-daşşağımın daşşağından düştün sen sus.
esnafların batıyor olması
-
akp ağırlıklı olarak esnaf, köylü ve ev kadınları desteği ile güçlenmiş, profesyonel eğitimli kitleye düşmanlık ile kitlesini kemikleştirmiş bir siyasal islamcı çetedir. haliyle bu grupların batması, çökmesi umurumda değil.
ama aynı gemideyiz yalanı da sıktı, benim olduğum kompartman çoktan battı, kaçabilen başka gemilere kaçtı, kalanımız yıllardır boğuluyor. onların tarafta batsın amk. belki komple batarsak, ders alırda bir daha siyasal islam yalanlarından uzak durmayı öğrenirler.
yıldız teknik üniversitesi kapalı yüzme havuzu
-
kapalı yüzme havuzunun ''kapalı'' kısmını yanlış anlayan okul yönetiminin bir türlü açamadığı havuz.
amerikan filmlerinde özenilen şeyler
-
buzdolabini açıp, beyaz kutudaki sütü ağıza dikip biraz içmek, ardından kapağını kapatıp yerine koymak.
sabah ofise, kahvaltı niyetine donut ve filtre kahve ile gelmek.
not: kahrolsun cine5!