hesabın var mı? giriş yap

  • bunun aciklamasi yilin ilk alti ayinda 78.6 milyar lira acik veren butcenin ve 5 milyar lirayi bulan saray harcamalarinin bedelini halka yeni vergiler yoluyla yikmaktir, baska da bir sey degildir. hadi vatandas pamuk eller cebe.

  • seçtikleri örneklerin saçmalığıyla ön plana çıkan reklamdır.
    otobüs örneğinde direk, e otobüs şoförü zaten değişmez mi uzun yolda diye düşündük. tek şoför kaza yapabilir, uykusu gelir, yorulur...
    hakem var da, yan hakemler de var, ve çok bilmiyorum ama herhalde hakemi denetleme sistemi vardır?
    berber tamam belki. yine de berber bile saça karar veren kişi değildir, eğer kötü bir saç yaparsa müşteri kaybeder. müşteriler başka berbere giderler. (oha demokrasinin de böyle işliyor olması lazım aslında di mi lan?)

  • bu çocuk bir de yaratıcı(!) bir bakkal amcayla eşleşirse fantastik sonuçlar elde edilebilir.

    usta: aslan, kap gel bakalım bir ufak yoğurt!

    ***

    çırak: ufak nohut var mı?
    bakkal: ufak nohut mu? leblebidir o oğlum; ufak nohut diye bir şey olmaz.
    çırak: tamam. leblebi olsun.
    bakkal: ama leblebimiz biraz bayat şimdi. ben sana şam fıstığı vereyim, taze taze.

    ***

    usta: ???!!!

  • "büyük buhran'ın müsebbibi nedir?" sorusu üzerinde yıllar sonra bile düşünülmektedir. buna monetarist veya keynesyen görüş gibi bazı popüler açıklamalar getirilmiştir.

    robert murphy'nin the politically incorrect guide to the great depression and the new deal'ını referans göstererek bu görüşlerden yüzeysel olarak söz etmek gerekirse:

    keynesyen görüş amerikalıların en çok inandığı senaryodur ve faturayı serbest piyasaya keser. bu görüşe göre kapitalizmin içsel aşırılıkları borsa çöküşü ile sonuçlanmış ve işletmeler işçileri işten çıkarmıştır, daha sonra da kısır bir düşüş sarmalında ürün satın almayı bırakmıştır. herbert hoover, duruma pek fazla müdahale etmemiştir çünkü anayasaya saygı duymuştur.

    burada anayasaya saygı duymaktan kastedilen woodrow wilson döneminde yürürlüğe girmiş olan altın standardına bağımlı merkez bankası yasalarıdır. amerika'nın altın standardından çıkmasına olanak tanıyacak olan emergency banking act ise roosevelt'in new deal'ı kapsamında geride bırakılmıştır.

    bunlara ek olarak tarım krizini de not etmek gerekir. tarım sektörü birinci dünya savaşı'nın tesiri altında kalmıştır zira askerlerin beslenme ihtiyacı nedeniyle sektör genişlemiştir. bununla paralel olarak çiftçiler mekanizasyon yoluna gitmiştir ki bu makineleşme süreci oldukça pahalıya patlamış, buna karşılık fiyatlar düşmüştür. haliyle pek çok çiftlik kapanmıştır.

    monetarist teori, milton friedman ve anna schwartz'ın teorisidir. bu perspektife göre piyasa ekonomisinin doğal yükselişleri ve düşüşleri olabilir lakin merkez bankası 1930'ların başlarında para arzının çökmesine izin vererek normal bir gerilemeyi büyük buhran'a çevirmiştir.

    üçüncü bir yorum ise devletin 1920'lerdeki para politikalarını suçlar. avusturya ekonomi okulunun savunduğu bir görüştür (en ünlü üyesi friedrich hayek'tir) bu açıklamaya göre serbest piyasa milton friedman ve anna schwartz'ın iddia ettiğinden daha güvenilirdir ve konjonktür devresi kapitalizmin doğal bir özelliği olmayıp merkez bankasının faiz oranlarını manipüle etmesi ile ilişkilidir.

    bu bakış açısında, büyük buhran'ı bu kadar korkunç kılan, 1930'ların başındaki düşen para arzı değil, 1920'lerin sonundaki patlama sırasında kredi piyasalarına yapılmış olan para enjeksiyonudur. dahası, hoover'ın maaşlara olağanüstü müdahalesi işsizliği iyice artırmıştır.

    üçüncü açıklamanın savunucuları, 2000'lerin ortalarındaki krizin de alan greenspan'in düşük faiz politikasından doğduğunu ileri sürerler. bu politika emlak balonunu ateşlemiştir.

    "kredi genişlemesi, gerçek malların arzını artıramaz. sadece yeniden düzenleme getirir. kredi genişlemesi sermaye yatırımını ekonomik zenginlik ve piyasa koşullarının belirlediği rotadan uzaklaştırır. ekonomi maddi mallarda artış elde etmediği sürece, takip etmeyeceği yollara sapar. sonuç olarak, yükselme sağlam bir temelden yoksundur."

    - ludwig von mises

  • berbat bir durumdur.. hep "acaba iki istasyon arasındaki karanlık duvarlar bir şekilde aydınlatılsa ve üzerlerinde çizgi film karaleri olsa, biz de metroyla geçerken o kısa çizgi filmleri izlesek, nasıl olur?" filan gibi düşüncelere daldıran şaşkınlık hali..

  • giderken de taksimetreni aç özelliği de eklenerek taksilerin boş boş gezerken yaptığı masrafa bir nebze de olsa katkıda bulunabiliriz. herşey onlar için.