hesabın var mı? giriş yap

  • kız sizinle zor bi durumunu paylaşmış, fikir almak istemiş, belli ki sizin kadar insan içinde değil, paylaşacak fazla insan yok etrafında, yaşça da küçük... sizin verdiğiniz tepkilere bak. yok imla yok bilmem ne.

    az biraz insan olun be. azıcık.

    inanmadıysanız, ciddi bulmadıysanız da "ya gerçektir falan" deyip başka bir başlığa gidiverin, zor değil. bir fikriniz varsa da insan gibi entry girin, yardımcı olun.

    birine yardım etmek iyidir, insan olduğunuzu, yaşadığınızı hissedersiniz.

  • hürmetin dışında adam gibi yemek yiyip adam gibi ücret ödersin.
    yemek üstüne gelen çay ücretsizdir.
    birde harbi adamlardırlar.
    siirte bir büryan istedim.
    sonra masada karabiber, pul biber diğer baharatları arıyorum.
    garson geldi abe ne arısen dedi.
    baharat dedim.
    yaw et ye et.
    ete baharat eklenmez dedi.
    adam haklıydı et kaliteliyse baharat eklemenin mantığı neydi.

  • ben anlamıyorum lan. 35 yaşındayım, kendimi bildim bileli her yıl atatürk'ün yeni görüntüleri çıkıyor.

    olm napıyosunuz, tüm arşivi buldunuz da parça parça mı piyasaya sürüyorsunuz, yoksa harbiden yeni yeni mi keşfediyorsunuz? yemin ederim tsk pazarlamanın dibine vurmuş.

  • işyerinde, mutfak işlerinden sorumlu tonton ablamız soruyor:

    - siz nereliydiniz?
    - istanbul.
    - yok yok. aslen yani. anne baba dedeniz hepsi istanbullu mu?
    - zamanında anne tarafı saraybosna'dan, baba tarafı iran'dan gelmiş.
    - olsun. insan olması önemli.

    mordorluyum dedim sanki ablaya.

  • birinin hayatının değişmesine vesile olduğunuzu görmek bu detaylardan biridir;

    bundan yıllar önce, ben henüz 18 yaşında bir üniversite öğrencisiyken, her zaman gittiğim kuaföre saçlarımı boyatmaya gittim. kuaförüm dünya tatlısı bir insandı, saçımı boyadı ve "sen dur burda ben bir markete gidip geleceğim" dedi ve gitti. birkaç dakika sonra içeri orta yaşlı bir kadın ve genç bir kız girdi, maddi durumlarının çok kötü olduğu her hallerinden belliydi. genç kızın annesi bozuk türkçesi ile bana; "bütün çevre kuaförleri gezdik, çırak lazım mı diye soruyoruz tek tek, kızım iş öğrensin istiyorum, kendini kurtarsın istiyorum ama hiçbirine lazım değilmiş son olarak buraya geldik, inşallah artık bu kapıda yüzümüze kapanmaz" dedi. biraz daha sohbet ettik, kadının en büyük çocuğu buraya getirdiği 16 yaşındaki kızıymış, 3 çocuğu daha varmış ve eşi iki yıl önce vefat etmiş, eşi vefat ettikten sonra kızı okulu bırakıp açıktan devam etmiş ve çeşitli işlerle para kazanmaya çalışmış.

    hikayeleri beni oldukça üzdü ve "yarın sabah gelip başlasın" dedim. onların gözlerindeki o sevinç yıllar geçmesine rağmen hafızamdan hiç silinmedi. ama bir sorun vardı, bir başkasının iş yerine ondan habersiz bir eleman almıştım, sonuçta kuaförüm beni ne kadar severse sevsin onun sadece müşterisiydim. eğer kuaförüm kabul etmezse yarın o genç kız geldiğinde çok daha fazla üzülecekti. bu yüzden o gelmeden planlar yapıp gerekirse ailemden aldığım harçlığın bir kısmını düzenli olarak ona verip, çırağına harçlık olarak vermesini teklif edecektim.

    kuaförüm geldiğinde, nasıl bir tepki vereceğini tahayyül edemeden, konuya direkt "ben buraya bir çırak aldım" diye girdim. şaka yaptığımı düşündü ve gülmeye başladı, ciddi olduğumu anlayınca "olmaz! hırlı mıdır hırsız mıdır bilemem" dedi. ben yalvarmaya ve durumlarının çok kötü olduğundan bahsetmeye devam ettim. sonunda orta yol olarak en azından 15 gün benim hatrım için denemesini teklif ettim. kabul etti ve boynuna sarıldım. sonra elemanından inanılmaz memnun kaldı ve onu kuaförlük okullarına gönderip, bütün sertifikaları almasını sağladı. 3 sene daha o kuaföre gitmeye devam ettim. o kız orada inanılmaz güzel işler başarıyordu ve ben gördükçe mutlu oluyordum. sonra oradan ayrıldım ve bir daha gidemedim.

    bugün fön çektirmek için bilmediğim bir semtte alelade bir kuaför aramaya başladım ve büyük güzel bir kuaför salonu gördüm. kapıdan içeri girdiğimde o yıllar önce gördüğüm küçük kız karşımda duruyordu, durup bana bakakaldı, ben tanıdı mı acaba diye düşünürken boynuma sarıldı ve "sayende" dedi. gözlerim doldu, kuaför salonu onunmuş, iki kardeşini üniversitede okutuyormuş. bütün gün ağzım kulaklarımda gezdim. hayır efendim! fönü beleşe getirdiğim için değil tabi, küçük bir çabamın güzel şeylere vesile olduğunu gördüğüm için.

  • nerde oğlum bu güneş? saat 8 oldu güneş yok lan! sizin yüzünüzden her gün geç kalıyorum. böyle saçmalık mı olur, gece yatıyom gece kalkıyom, güneş efendinin ancak keyfi oluyor da 8den sonra doğmaya başlıyor.

    gece gözümü açıyorum, lan niye uyandım gece gece, akşam çayı fazla kaçırdım heralde diye düşünürken alarm çalıyor meğer sabah olmuş.

    21 aralık’a kadar asker gibi şafak sayıyorum, en azından dipten dönelim diye, 20 aralık’ta şafak doğan güneş diyorum o güneş bile doğmuyor.

    psikolojim bozuldu, çok gerginim çok.

  • atasayda bir yüzük alana bir yüzük bedavaymış. o kadar parası olanın metreside vardır düşüncesiyle kampanya yapmış adamlar.

  • slovenya'nın genelinde tuš süpermarketleri yer alır. tam anlamıyla bim muadilidir. fiyatları oldukça uygun olup kasabalara kadar yayılmıştır. uzun süreli kalma planınız varsa uygun fiyatlı mobil hat dahi alabilirsiniz.