hesabın var mı? giriş yap

  • başlık: kürtlere bağımsızlık verip ertesi gün işgal etmek
    entry :akabinde kenan doğulu'nun ''kandırdım nazlı yari'' türküsüyle mizah eyleyebiliriz. bu tip şakalar eminim her iki tarafın birbirine ısınıp, yakınlaşmasını sağlayacaktır. hem ne demişler, kürtler esprili devletlerden hoşlanır.

  • geçenlerde iş yerinden arkadaşım, eşi ve küçük oğlu misafirliğe geldiler. aslında gün içinde arayıp beraber program yapalım minvalinde bir şey söyledi arkadaşım ama bunu usulünce reddettim.
    neyse bu defa dönüş yolunda olduğumuz için eşi eşimi arayıp yarım saatliğine geçerken gelicez 15 dk. sonra oradayız demiş:)
    neyse kaçış yok gibi, gelebilir miyiz diyene gelme denmez.
    neyse efendim geldiklerinde akşam saat 8 'di.
    oturup muhabbet ediyoruz, bizim kız sağ olsun hiç durmuyor hep bir huysuzluk. laf lafı açıyor arada balkona bir salona çıkıyoruz saat oldu gece 12.
    arkadaşım kalkalım diyor eşine eşi cevap dahi vermiyor. ben de yarın iş falan yok oturuyoruz diyorum dilimin ucuyla. bir böyle, iki böyle, beş böyle belki ara ara arkadaşım eşine 10 defa hadi kalkalım dedi :)
    artık arkadaşım kalkalım uykum geldi dediğinde ben de dayanamadım baktım yine yengeden ses yok, benim de uykum geldi dedim. saat 3 oldu bu arada.
    yahu ayıptır ya. ev sahibi tabi ki gidelim dediğinizde oturun diyecek.

  • filmlerde karışıklık yaratan durum.
    lan ota boka elli ayrı kelime bulmuşsunuz, şunu ayırmamışsınız hulan.

  • kılıçdaroğlu'na yolsuzluğu belgelediği için 197 bin lira tazminat cezası verilen karardır..

    https://halktv.com.tr/…avasinda-karar-cikti-429429h

    ekleme: davanın hakimi, 16 temmuz 2016'da hsyk tarafından fetö üyeliği şüphesiyle açığa alınıyor, 20 temmuz'da 7 fetö'cü hakim ve savcıyla birlikte yunanistan'a kaçarken yakalanıyor. bunun üzerine tutuklanıyor. sonra her nasılsa serbest bırakılıyor, görevine iade ediliyor ve bu davaya atanıyor. bunca insan khk'lerle açığa alınıp suçsuzluğu ispatlanmasına rağmen görevine iade edilmezken, gerçek ve kullanışlı fetö'cülere yapılan muamele bu işte. olayın detaylarını linkte halk tv paylaşmış.

  • asıl olması gereken başlık;

    osmanlı imparatorluğu döneminde çin'den yayılan salgın hastalıklara karşı alınan tedbirler.

    1351'de çin'de kızıl türban isyanı başlamış, çin'i yöneten moğol yuan hanedanı yaklaşık yirmi yıl süren isyan neticesinde devrilmiş ve ming hanedanı başa geçmiştir.
    bu isyan başlamadan önce çin'de daha sonra avrupa'yı da kırıp geçecek olan veba salgını başlamıştır. yani çin'de ortalık çok karışıktır.

    asya'nın bu ucunda ise osmanlı devleti kurulmuş, orhan gazi gözünü batı'ya dikmiştir. bu dönemde moğollar, çin ile mücadele etmekte olduklarından batı tarafıyla pek ilgilenememişlerdir ki zaten selçuklu devleti'ni paramparça ettikleri için rahattırlar.
    aynı zamanda çin'de ming hanedanı sükuneti sağlamış ve pekin başkent yapılmıştır.
    ming hanedanı, veba salgınından da çin ülkesini tamamen temizler bu dönemde.
    moğollar'ı da sınırlarından temizlerler.
    pek tabii bu tarafta osmanlı devleti de büyümektedir.

    orhan gazi ve oğlu birinci murat'ın trakya taraflarını fethederken yaşadıkları kolaylıklardan birinin sebebi de çin'den gelen veba salgınının bu topraklarda yaşayan insanların çoğunu yok etmiş olmasıdır.

    " peki türkler bu salgından nasıl görece az bir kayıpla kurtulmuş? " sorusu aklınıza gelecektir.
    cevap çok nettir: temizlik!

    orhan gazi, fethettiği yerlerde derhal hamamlar kurdurulması emrini verir ki bu geleneğe ondan sonraki padişahlar da devam edecektir.
    askerler namaz kıldıkları için orgudahta sadece yıkanma ve temizlik için kurulan çadırlar bulunmakta ve yine bu işle görevli bölükler bulunmaktadır.
    lâkin halil inalcık'a göre orhan gazi büyük ihtimalle veba sebebiyle vefat etmiştir.

    fatih sultan mehmet, istanbul'u fethettikten sonra türkler, ipek yolu'nun en önemli noktasını ele geçirmiş esasen ipek yolu'nu ele geçirmiştir.

    işte çin, salgın hastalık tehdidi taşıyan insanları bu ipek yolu'ndan göçe zorlamış yine buradan salgın hastalık bulaşmış yükleri kervanlara katmıştır.
    bu bir çin politikasıdır. kasıtlıdır.

    bu dönemde istanbul'a gelen tüm tüccarlar gemilerden inmeden yıkanma ve yeni kıyafetler giyinme zorunluluğuna tabi tutulmuşlardır.
    fatih ise ordusu ile sürekli yer değiştirmektedir. yine dünyanın o dönemki en önemli hekimlerini istanbul'a davet etmiş, alınabilecek önlemleri görüşmüştür.

    ming hanedanı iyice istikrarı sağladıktan sonra osmanlı ve avrupa ile ticarete de hız vermiştir.
    yavuz sultan selim döneminde ilk kez çin'e türk elçiler gitmiştir. ming kayıtlarına göre istanbul'dan pekin'e " yedi yılda " ulaşmıştır bu elçiler.
    bu elçiler de tıpkı marco polo ve diğer bütün seyyahlar gibi ipek yolu güzergahını kullanmışlardır.
    bu güzergahtaki hanlarda bir sürü osmanlı casusu bulunmaktadır.
    suikast, hırsızlık, salgın hastalık gibi olağanüstü olaylara ve durumlara karşı önlem olarak yahut payitahta haber verebilmeleri içindir bu.
    nedenini bilmiyorum ama çinliler, kayıtlarına osmanlı imparatorluğu' u " lumi " adıyla kaydetmişlerdir. muhtemelen " rumî " demektir çünkü " rum ülkesi " derler osmanlı'ya. yani batı'da olan.

    yavuz sultan selim çin'i, islâmiyet hakkındaki görüşleri, ipek yolu üzerinden salgın hastalık ( difteri, veba, frengi vs. ) yayma politikaları ve türklere karşı tutumları sebebiyle uyarmak için o dönem bir çin geleneği olan " ülkeye gelen elçiler hediye takdim etmek zorundadır " düsturunca onlara afrika'dan getirttiği iki aslan ve iki gergedanı da hediye olarak göndermiştir. lâkin çinliler bunu bir tehdit olarak algılamışlardır doğal olarak.

    kanunî sultan süleyman döneminde de bir elçi heyeti çin'e gönderilmiştir.
    seyfi çelebi tâ o dönemlerde çinlilerin beslenme alışkanlıklarının bir insana hiç yakışmayan türden olduğunu, bizim hânelerimizde görmeye dayanayacağımız mahlûkatı çinlilerin çiğ çiğ yediklerini, yıkanmak nedir bilmediklerini ve çok asabî olduklarını söylemiştir.

    kanunî döneminde baş gösteren veba salgını nedeniyle de çin'den mal getirilmesi yasak edilmiş, avrupa’dan hiçbir geminin limanlara yanaştırılmamaları emri verilmiş, herkesin evlerini ilaçlamaları(kireçlemeleri ) şart koşulmuştur.

    osmanlı döneminde kanunî devri bittikten bir süre sonra çin'de de ming hanedanı zayıflamış ve 1644 yılında da tamamen devrilmiştir.

    bu dönemden sonra osmanlı - çin arasında özellikle osmanlı tüfeği ihracatı ve barut ithalatı başta olmak özere ticarî ilişkiler gelişmeye başlamış; çin'in, osmanlı'nın ve avrupa'nın salgın hastalık politikaları değişmiştir.

    dipçe: bazı arkadaşlar yazımı görsellerle anlatmışlar, ben beğendim.

    youtube

  • kız arkadaşı, kız kardeşi veya annesinin çantasını tutmak zorunda kalan erkektir. durumdan ne kadar rahatsız olduğunu belirtmek için çantayı tutulmaması gereken hangi şekil varsa öyle tutar. saate bakar, volta atar, erkekliğini konuşturur. belli oluyor senin olmadığı o kadar kasmaya gerek yok koca yürekli adam.

  • 4 ayın sonunda 39 kilo vermemi, dolabımda bir bahar temizliği ile kutladım bugün.

    dolabımın yaklaşık %70i çöpe gitti bugün. kalanların yarısı da atmaya kıyamadıklarım, birine veririm dediklerim ve bol da olsa daha giyiliri olan şeyler. üstüme normal olan kıyafetim çok az. iç çamaşırından ayakkabıya kadar her şey çöpe gitti. (ayaklarım da ufaldı biraz, şişi indi zaar) şu an sadece iki çift ayakkabım var. biri spor ayakkabım, diğeri de kışlık botlarım. ayağıma giymeye çorap yok. hepsini attım. kıçıma giymeye don kalmadı sadfghfdfs hepsi çöpte. kabanlar, kazaklar, ceketler, elbiseler, pantolonlar, pijamalar... hepsi gitti.

    kelimenin tam anlamıyla, üstüme giyecek hiçbir şeyim yok. iyice kıvama gelene kadar alışveriş yapmamaya karar vermiştim üstelik. ama artık dondur çoraptır alıcaz mecbur. buna rağmen, aşırı mutluyum. işte kilo vermek böyle bişey.

    niye kıyafetlerini çöpe attın diye darlayanlar için edit: size ne arkadaş, size ne? ister çöpe atarım ister saklarım istersem yakarım istersem makasla kırpık kırpık yaparım yaa, babamın oğlu musunuz arkadaş "niye çöpe attın birine versene" diye hesap soracak kadar? ki zaten kalan kıyafetlerin bir kısmını "birine vermelik" olarak ayırdığımı belirtmişim. ki o birine vermelikler, hiç giyilmemiş olanlar. millet sırf fakir diye benim giye giye sündürdüğüm kıyafetleri kabul etmek zorunda mı? donumdan çorabıma her haltımı attığımdan bahsediyorum, eleman mesaj yazıyor niye birine vermedin diye. eski donumu mu vereyim lan bu kadar mı sapıksınız? manyak mısınız arkadaş? çok meraklıysan git sen dolabındaki eskilerini ver bi fakire. emin ol yer bezi yapıyorlar.

    birine hayır yapılacaksa, gidilip yeni alınır verilir. "al ben bunları giydim giydim paraladım, şimdi de sen giy" diye giyilmiş kıyafet verilmez insanlara. ayıp denen bişey var yaa...