hesabın var mı? giriş yap

  • howard hughes, amerika'nın en renkli ve ilginç kişiliklerinden biriydi. 1905'te houston, texas'ta doğdu. genç yaşta ailesinin zenginliğine kavuştuğunda, bu servetiyle neler yapabileceğini görmek istedi. ve gerçekten de birçok alanda dikkat çekici şeyler yaptı.

    filmlere olan ilgisiyle hollywood'a dalış yaptı. ilk yönetmenlik deneyimi "hell's angels" adlı filmle oldu. bu film, havacılığa olan tutkusunu da yansıtıyordu. ancak hollywood'da sadece bir yönetmen olarak değil, aynı zamanda birkaç ünlü aktrisle yaşadığı ilişkilerle de gündeme geldi.

    havacılığa olan ilgisi, sadece filmlerine yansıtmakla kalmadı; aynı zamanda bir pilot olarak da rekorlar kırdı. özel olarak tasarlanmış uçaklarla dünya çapında hız ve mesafe rekorlarına imza attı. ancak bu başarılarının yanı sıra, uçak kazaları da yaşadı. bu kazalar, onun fiziksel sağlığını olumsuz etkilediği gibi zihinsel sağlığını da etkileyebilirdi.

    sonraki yıllarda, hughes giderek daha münzevi bir yaşam sürmeye başladı. halkın gözünden uzaklaştı ve tuhaf alışkanlıklar geliştirdi. kendi tasarladığı otellerde kaldı, odaları kapattı ve yıllarca dış dünya ile minimum iletişim kurdu.

    1976'da uçakla seyahat ederken hayatını kaybetti. ölümünden sonra bile, mirası, serveti ve özellikle de yaşam tarzıyla ilgili birçok spekülasyon ve teori ortaya atıldı. ancak şunu kesinlikle söyleyebiliriz ki, howard hughes, 20. yüzyılın en ilginç ve çok yönlü kişiliklerinden biriydi.

  • kendisi ile ayni ahlak anlayisini paylasmamak, hayatimin en onemli ovunc kaynaklarindan biri.

  • hepinizin ne boklar yediğini görüyoruz artık sosyal medya sağolsun. din üzerinden geçinmeyi bırakın örümcek kafalılar

  • bu yoğun ilginin başlangıç noktası yine hükümetin ve mb'nin saçma faiz politikaları. millet enflasyon kadar bile faiz alamayınca normal şartlarda yapılmayacak her riskli hareket makbul algılanıyor. kolay para peşinde koşuyorlar diye milleti cahillikle, bilgisizlikle suçlamak kolay.

    bir diğer faktör kumarın yasak ve ağır vergilendirilmiş olması, heyecan arayanların coin al/satı yaparak eğlenmeleri

    üçüncü faktör, fomo etkisi, basının ve dedikoduların sadece para kazananlara odaklanması (survivorship bias) ama yatırım nedir, portföy yönetimi nedir bilmeyen kişilerin gerçekçi olmayan beklentilerle piyasaya dalmaları.

    yine bir diğer etken, özellikle kripto borsalarının yoğun reklam kampanyaları ve çok küçük miktarlarla girişe olanak sağlamaları. tv reklamları, youtube sponsorlukları. yoğun bir kolay para mesajı

    son olarak da, her teknolojik yeniliğin yarattığı "büyük değişiklikler kapıda, gelecek çok farklı olacak" hikayesi. bankalar bitiyor, merkez bankaları çöküyor, coinlerle merkeziyetsiz bir ödeme ve saklama ağı olacak hikayesinin pazarlanması aslında. wall street bu oyuna yeni yeni dahil oluyor, bitcoin etf'leri, defi'ler vs. esas bombalar orada olacak. coin'leri teminat kabul edip kredi dağıtılınca canlar fena yanacak. henüz yaşananlar bir balon değil, öncü köpükler.

    edit: borsayı da unutmayalım, 2006'dan beri euro bazında %45 düşmüştür, yani ortalama yatırımcı da euro karşısında kaybediyor. tam toparlayacak derken bir geceyarısı kararnamesi gitti dolar bazında %20. bu kapı da tasarruf yapmak isteyenlere kapalı

  • sene 2003 lise son. dershaneye gidilmektedir. (dershaneden sürekli kaçılır)
    lise biter öss'ye girilir haliyle barajı bile geçemem. zira ben meslek lisesiyim. okulda gördüğüm dersler radar, denizde haberleşme, yük işlem, gemi manevraları gibi derslerdir.
    (bkz: matematik ne arar la meslek lisesinde)

    tabi aileye mahçup olunur. kırtasiyeden bir matematik (konu anlatımlı) birde geometri (konu anlatımlı) kitap alıp. yazın günde 3 saat kendi kendime ders çalıştım.
    sadece 2 ay (inanmayabilirsin ama evet gerçek) sonunda artık ne geometriden ne de matematikten soru kaçırıyordum.

    2004 haziran geldi. öss ye girildi. 45 mat sorusuna 1'i boş (çok uğraştım yapabilmek için) 44 cevap verildi.
    sınav sonunda 44 mat neti geldi. o yapamayıp boş bıraktığım soru hatalı olduğu gerekçesiyle iptal edildi.

    ama hiçbirşey fark etmedi. sonuçta yine meslek liseliydim. sonuç değişmedi

    tekrar hazırlanıp biyoloji, fizik, kimya çalışıp onları full yapsaydım yine birşey değişmeyecekti. meslek liseli olmak demek üniversite okuyamamak demekti. bu yüzden hazırlanmadım. okumaktan, ders çalışmaktan nefret ettim.

    ne olurdu lan bende üniversite bitirseydim. çok özeniyorum valla. hala üniversite öğrencisi görünce içten içe kıskanıyorum. bende öğrenci evinde yaşanabilecek en dumur olaylar bu başlığa yazsaydım ne olurdu. gerçi yazmadım değil. ama insan kıskanıyor işte. yada ne bileyim böyle olmazdım. kız arkadaşlarım filan olurdu. sizin gibi normal bi insan olurdum.

    insanlar ben matematikten anlamıyorum, kafam almıyor diyince sadece gülüyorum. çalışınca oluyor güzel kardeşim. öyle özel öğretmene, dershaneye filan gerek yok. içinde istek varsa eğer kendi kendine bile başarırsın.

    satırlarıma burda son verirken şunları eklemek isterim; dünyanın en güzel mesleği öğrenciliktir. kıymetini bilin. okuyun. ne olursa olsun okumaktan vazgeçmeyin.

  • tanıdığım devrimci bir öğretmen batman'da şehit edilmiştir. ve tayin isteyip memleketine dönme şansı varken okulunu, öğrencilerini bırakmamak için batman'da kalmışken lojmanının önünde vurulmuştur. köhne ulusalcı devlet ideolojisinin başrol oynadığı öğretmen dediğiniz adamı o devlet yıllarca öğretmen olarak bile görevlendirmemiştir devrimci geçmişi yüzünden.
    siz mi devrimcisiniz adnan öğretmen mi? faşistlik türklere özgü bir özellik değildir. faşist görmek için aynaya bakın.

  • "türk kadınlarıyla yeteri kadar ilgilenmiyorsunuz beyler. yoksa bir insan durduk yere, patlıcandan reçel, kabaktan tatlı yapmaz."