hesabın var mı? giriş yap

  • sadece üniversite önlerinde değil de içinde de bekleyenleri vardır. hatta bazılarının üniversite içerisinde odaları bile vardır.

  • danimarka ve kanada'yı karşı karşıya getiren 1,3 km2 büyüklüğe sahip ada. her iki ülke de bu küçük adanın kendilerine ait olduğunu iddia ediyor ve bu iddialaşma yaklaşık 1 asırdır da devam ediyor.

    söz konusu iki ülke, bu "savaşı" adaya bayrak dikip kendi ülkelerinin viskilerini koyarak sürdürüyorlar. her iki ülke de belirsiz aralıklarla adaya geliyor, diğer ülkenin bayrağını kaldırıp kendi bayrağını dikiyor ve kendi ülkesinin viskisini koyup yoluna devam ediyor.

    yıllar içerisinde 100 yıldır süren bu çetin savaşı bitrmek için çeşitli girişimlerde de bulunuluyor. iki ülkeden yetkililer bir araya geliyor ancak bir uzlaşma sağlanamıyor. adanın yarısının kanada'ya diğer yarısının danimarka'ya bağlanması teklif ediliyor ancak taraflar bunu da kabul etmiyorlar.

    adada değerli maden ya da doğal kaynak da bulunmuyor. bu amansız savaşın akla gelebilecek tek sebebinin kıta sahanlığı olduğu düşünülüyor.

  • kör ölür badem gözlü olur olmadan önce söylemek istiyorum; cüneyt abi ben seni çok seviyorum. benim için yeşilçam'ın gelmiş geçmiş en iyi jönüdür. gerek yakışıklılığı olsun, gerekse çok çeşitli rollerde oynaması olsun her daim onu gözümde bir numara yapacaktır.

    oynamış olduğu kara murat, battal gazi ve malkoçoğlu filmlerini şimdiki teknoloji ile çekmeye çalışsalar, yemin ediyorum cüneyt arkın'ın vermiş olduğu tadı verecek aktör bulamazlar.

  • sağ gösterip sağ vurmak ya da kısaca sağ vurmak şeklinde özetlenebilecek vuruş şekli fazla tahmin edilebilir hale gelince sağ gösterip sol vurmak taktiğini geliştiren vurucuların, bu taktiğin de tahmin edilebilir hale gelmesiyle geliştirdikleri taktik. başa dönüş. kulağını tersinin tersinden gösterme.

    özellikle sinema, edebiyat alanlarında boy gösteriyor. diyelim bir filmde yönetmen gözümüze katilin uşak olduğu yönünde birçok ipucu sokuyorsa, ilk etapta şöyle düşünüyoruz: "sağ gösterip sol vuracak pezevenk, şüpheler çok fazla uşağa çekiliyor, aslında katil uşak değil oğlum". fakat daha sonra yönetmenin tam olarak biraz önceki şekilde düşünmemizi isteyip istememiş olabileceğine kafa yoruyoruz ve düşüncemiz şu hale evriliyor: "oğlum düşündüm de katil aslında gerçekten uşak. yönetmen özellikle şüpheleri uşağın üzerine çekerse katilin uşak olmadığını düşüneceğimizi biliyor, vay ipne".

    fakat anlaşılacağı üzere bokunun çıkarılmasına çok müsait bir denklem bu. sağ gösterip sol vuracakmış gibi yapıp sağ vuracakken birden sol vurmak gibi. bir kademe ilerisi ise resmen terbiyesizlik. örneğin bir futbolcu bu kadar feyk atarsa ya rakibi kafa göz girişir, ya da bir noktadan sonra kontrolünü kaybedip topu kaybeder. yapmayın. yolunuz yol değil.

  • manyaklık..bu konuda en iyi sözü arthur schopenhauer 200 sene önce söylemiştir : "dünya, 15 yaşından küçük çocuklara din dersi vermeyecek kadar dürüst olursa, belki o zaman ona umut besleyebiliriz."

  • dünyayı ele geçirmek için sahip olmanız gereken yegane araç. artık nasıl bi' sihri var büyüsü nedir çözemedim ama dükkandan içeri girdikten bi'kaç saniye sonra, abi bana üç ekmek sekiz yumurta bi' tane kelebek makarna ve kola, diyorsunuz ve gözünüz televizyona kayıp dünya ile olan bütün ilişkini koparıyorsunuz, gözünüz ondan başka hiçbir şey görmüyor, varsa yoksa bakkal televizyonu... öyle bi' etkisi var. sırf bu yüzden yıllar oldu bakkala gitmiyorum arkadaşlar önünden bile geçmiyorum zira sesini duyunca bile bi' kalıyorum olduğum yerde... evet.

  • bedensel engelli olmamın, doktorlar tarafından tek nedeni olarak görülen çernobil’i anlatan dizi...
    izlerken sinirleniyorum, geriliyorum ve yer yer gözlerim doluyor... hayatımı mahveden çernobil’i tüm detaylarıyla biliyordum ama böylesi bir canlandırma beni derinden sarstı. insanoğlunun aç gözlülüğünün açıkça görüldüğü bir olay. kesinlikle bir kaza değil...
    ne söylesem boş...

  • erdoğan'ın tehdit edilmesi erdoğan'a yarar.

    çomarın aklı tek yönlüdür. israil, erdoğan'a dostça yaklaşıyor, demek ki erdoğan güçlü, yaşa erdoğan... israil, erdoğan'a posta koyuyor, demek ki erdoğan'dan korkuyor, yaşa erdoğan...

  • pierre bourdieu'nun geliştirdiği bir terimdir. sınıfsal bir konsepttir ve içselleştirilmiş eğilimler diye türkçeye çevrilebilir. bourdieu der ki; senin pratiklerin, yaptığın hareketler sosyal yapıdan etkilenir, her hareket sosyal yapıyı yansıtır. objektif ile subjektif perspektifleri birleştirmeye çalışan bir sosyolog olarak sonra da bütün bunların içselleştirildiğinden, bunun da habitus ile gerçekleştirildiğinden bahseder. sosyal yapı sizin hareketlerinizi, sizin habitusünüz ile etkiler. habitus sizin sınıfınızın size verdiği içselleştirdiğiniz özelliklerinizdir.