ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
protein tozu
-
yellenmede(osuruk) belirgin koku artışının nedeni, protein tozununun adı üstünde başlı başına protein olmasıdır. yellenme sonucu ortaya çıkan gaz azot (n), karbokdioksit (co2), hidrojen (h), metan (ch4) ve oksijen (o2) maddelerinden oluşur ve bu gaza kokusunu veren ana bileşenler protein ve karbonhidratlardir. protein, amino asitlerden meydana gelen bir polimerdir ve amino asitler, amin(azot bulundurur) ve karboksil(karbon ve oksijen bulundurur) gruplar içeren bir monomerdir.
yani siz vücudunuza normalde aldığınızdan daha fazla protein aldığınız zaman, kokuda da belirgin bir artış gözleniyor çünkü sindirim sırasında vücut, protein ile almış olduğunuz katı fazındaki azot, karbon ve oksijeni sindirimden sonra gaz fazında dışarı atıyor. (burada dikkat çekmek istediğim bir nokta şu ki vücudunuzun ihtiyacından fazla alıyorsunuz demiyorum, normalde alışık olduğunuzundan daha fazla alıyorsunuz ve alışık olduğunuz kokudan daha yoğun bir koku salıyorsunuz doğal olarak.)
konu ile ilgili olarak şu (#6165528) entry'e göz atabilir ve vikipediden daha ayrıntılı bilgiye ulaşabilirsiniz.
26 kasım 2014 anderlecht galatasaray maçı
-
07.00-17.00: bugün günlerden galatasaray
18.00-21.45: bu nasıl kadro amk
23.10 : prandelli istifa
not: gsliyim
çok kötü bir insan olduğu düşünülen ünlüler
-
(bkz: recep tayyip erdoğan)
yatak çarşafı değiştirme sıklığı
-
3 gunde bir degistirenleri gorerek sok gecirdigim durum. ben her gece 3'e alarm kurup, uyanip degistiyorum ki uykumun ikinci yarisi daha fresh geciyor.
t: yine yalanciyi zkmedikleri, onsevisme ile biraktiklari, gercek hayatta domuz gibi yasayan yazarlarin, 3gunde carsaf degistirdiklerini iddia ederek kiz dusurmeye calistiklar baska bir deneme. belki de ben kotu niyetliyim. bu yazarlar, hotellerde housekeeping olarak da calisiyor olabilirler.
uno tost ekmeğindeki inanılmaz mantık hatası
-
aslında rezalet ama tarihsiz rezalet başlığı istemediğim için rezalet diye anlatmak istemedim. çünkü bunun bir defaya mahsus bir hata olmadığını, gerçek bir mantıksızlık olduğunu çeşitli tarihlerde, tam üç farklı pakette gördüm!
bu pakette, ilk ve son dilimler dahil olmak üzere 21 dilim var. 10 defa tost yaptıktan sonra ne yapacağınızı bilemediğiniz 1 dilim ekmekle kalakalıyorsunuz.
evet bunu başka bir şekilde tüketmenin yolları var, ama bunu neden ben düşüneyim? uno düşünmeli!
uno'ya ilk ve son uyarımdır. eminim ki ayrıntılara dikkat eden tek tüketici ben değilim. iyi bilsinler ki bu konuda acilen adım atmazlarsa, sonuçları kaldıramayacakları kadar ağır olacak.
gravity
-
cnn international'da bir çok kez uzay görevlerinde bulunmuş bir astronotla (bir nevi filmde clooney'in oynadığı karakter gibi biri) yapılan bir bağlantıda, sunucunun ısrarla buradaki süserler gibi "ama şurası burası gerçekçi değildi diyolaa" şeklindeki sorularına şöyle yanıt vermiştir:
"filmde gerçekçi olmayan bir yer arıyorsanız, o da uzayda iki nokta arasında mesafe katetmek o kadar kolay değil, bunu da senaryonu akışı açısından olduğunu sanıyorum, onun dışında yaşanılmayacak, gerçekçi olmayan pek bir şey göremedim..."
uzaya henüz çıkamamış ama tüm olaylara ve fiziğini hatim etmiş arkadaşlara duyurulur.
kardeş payı
-
şinasi yurtsever'in rolünün hakkını verdiği enfes bir dizi.
--- spoiler ---
filmin başlarında bi ara sadi'yi mi gördüm bana mı öyle geldi emin değilim.
hilmi: ben hiç dişçiye gitmedim. neden? çok sağlıklı dişlerim var. çünki zenginim, bakımlıyım, uzun yaşamam lazım. kanımı bile değiştiriyorum ben. hayat fakirlere güzel valla. hep bi macera, koşturmaca, adrenalin
muhasebeci: benim dişim ağrıyo da
hilmi: bak nasıl da havasını atıyo, biliyosun tabi içimin gittiğini. ah ulan fakirler.
--- spoiler ---
sigara içerken babaya yakalanmak
-
salaklığın doruğuna çıkarak, nasıl bi motivasyonlaysa artık, baba evdeyken, oturmakta olduğu odanın tam karşısındaki salonda, ışıklar açık, kapı açık, son derece ortalık yerde sigara yakılınca başa gelecek hadisedir.
baba, televizyon yayınındaki bir problemi kontrol etmek için aniden salona girer, geçerken başını çevirip koltukta salak salak, kucağında kültablası ve yeni açılmış bir sigara paketi, elinde yeni yakılmış sigarayla ayak ayak üstüne atmış oturan yaş-onyedi-beyin-sıfır shirak'ı görür, başını aynen çevirip yürümeye devam eder, gider tv'nin önünde durur. shirak'a bakmadan, "sigara mı içiyorsun kızım?" gibi aslında son derece anlamsız bir soru sorar. shirak'ın bu soru karşısında yapabileceği pek fazla bi şey yoktur, ama salaklığı tavana vurdurmak şart olduğundan, kısa ve net bir cevap vermeyi tercih eder shirak: "yoooo????" hani bi "aaa, nereden çıkarıyorsun?" tonlaması da vardır bunda. bu arada pozisyon değiştirilmez, sigara söndürülmez, bi gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi paralize olma hali vardır muhtemelen. angut duruş sürdürülür.
baba yorumsuz odayı terk eder. shirak, odasına gider. kendisini soktuğu bu durumdan kurtulma şansının olmadığına emindir çünkü. anne gelir, ne halt ettiğini sorar shirak'a. "kızım, sen manyak mısın?" efektleriyle. bu arada kurtarıcı soruyu da sorar ama: deniyor muydun yoksa? shirak can simidini bulunca yapışır, evet deniyordum, merak etmiştim diye. anne gider, babaya söyler, baba tereddütsüz inanır. inanma gerekçesi, yalnız, aşağıdaki gibidir:
- bu kadar aptal olacak hali yok ya çocuğun, ortalık yerde böyle içtiğine göre hakikaten denemek istemiş demek ki. gerçekten içiyor olsa, bu şekilde orta yerde içmesi imkansız, ben çocuğumun bu kadar salak olduğuna inanmam zaten.
shirak sevinsin mi üzülsün mü bilemez.
tek cümle ile anadolu çomarı olmadığını ispatlamak
-
(bkz: hayir)
uefa şampiyonlar ligi
-
2024-2025 sezonundan itibaren isviçre modeli adıyla anılan değişikliklere gidecek organizasyon.
aşağıdaki videoda güzel güzel anlatılmış, ben de türkçe'ye çevireyim dedim;
https://youtu.be/gy5rcsf0scu
2024-2025 sezonu dedik neden? çünkü şampiyonlar liginin yayın kontratı sona eriyor. yeni kontratla daha çok maçın oynanacağı bir sistem getirilmek isteniyor. buna mehmet demirkol gibi yorumcular "futbolun amerikanizasyonu" diyorlar.
peki yeni durumda farklılıklar neler?
daha önce 32 takım katılan lige yeni durumda 36 takım katılacak. şu anki gibi 8 ayrı grup yerine de 36 takımın hep beraber tek bir grubun içinde olduğu bir lig oynanacak.
36 takım kendi aralarında 70 maç oynayamayacakları için her takım beşi evde beşi deplasmanda toplam 10 maç oynayacak. kimin kiminle oynayacağı uefa sıralamasına göre belirlenecek. yani maalesef o kura heyecanı, fanusta döndürülen toplar, kolay takım çekmiş yönetici gerinmesi gibi şeyler tarihte kalacak.
10 maç sonrasında ortaya çıkan puan tablosuna göre, her takım 36 takımlı tek grupta bir sıralamaya kavuşacak. bu sıralamadaki ilk 8 takım otomatik olarak bir sonraki tura yükselecek.
sonraki 16 takım (dokuzuncudan itibaren yirmidördüncüye kadar) kendi aralarında play-off oynayacaklar. bu play-off'larda kazanan 8 takım yukarıdaki 8 takımla karşılaşmak üzere bir üst tura geçecekler.
sonrası malum final stage.
peki bu değişikliğin temelinde ne yatıyor?
daha fazla maç, daha fazla bilet satışı ve daha fazla reklam geliri.
bu değişiklikler sonucunda şampiyonlar ligine katılan her takım standart oynayacağı maç sayısını 6'dan 10'a çıkarmış olacak. bu da katılımcıları oyunda daha fazla tutmak demek.
bunun yanında şu anki sistem 6 maç sonrası 32 takımın 16'sını evine gönderiyor. yeni durumda 10 maç sonrası 36 takımın sadece 12'si evine dönmüş olacak. geri kalan 24 takımın grup aşamalarından sonra hala şansı mevcut olacak.
bu iki durum muhtemelen avrupa takımlarının birbirleri arasında habire maç yapmasına, haliyle ulusal liglerin yavaş yavaş yerini büyük avrupa ligine bırakmasına ön ayak olacak. ama bu benim kişisel spekülasyonum.
peki gelelim bizim için daha önemli olan "katılım" mevzusuna.
aslında yeni durum bizim gibi ülkeler için çok da iyi değil. çünkü şu an ulusal liglerden gelen 32 takımın seçiminde bir değişiklik ön görülmüyor. bu yeni sistemle fazladan katılan 4 takım içinse ilginç bir sistem geliştirmişler.
4 takımdan birini hiç uefa sıralamasına bakmadan direkt fransa, ingiltere, almanya, italya ve ispanya liglerinden seçmeye karar vermişler. yani orada bize ekmek yok.
ikinci slotu da bir önceki şampiyonlar liginde iyi performans gösterip kendi liginin dandikliği yüzünden ön eleme oynamak zorunda olan takımlara ayırmışlar. türk takımlarına buradan belki bir şeyler düşebilir. ama elbette önce şampiyonlar liginde finallere kalmak gerekiyor bunun için.
kalan 2 slot daha da fena. bu iki slot "eski gücünden uzak" olan takımlara tahsis edilmiş ve böylece yılların geyiği de bir anlam kazanmış. yeni durumda bu iki takım uefa sıralaması yüksek ama kendi liginde kötü performans (beşinci, altıncı ya da yedincilik) gösteren takımlardan seçilecek. haliyle buranın gediklileri de premier lig'den gelecek olan manchester united, tottenham ve benzeri takımlar olacak gibi duruyor.
bu yüzden 5 büyük lig olan ingiltere, almanya, fransa, italya ve ispanya'nın yedincisinin bile gidebildiği turnuvaya geri kalan liglerin ikincileri ve üçüncüleri gidemeyecek. daha da acısı, avrupa liglerine (şampiyonlar ligi, avrupa ligi ve konferans ligi) gönderilecek takımlar toplam 7 tane ile sınırlandırıldığı için şampiyonlar ligi dediğimiz şey muhtemelen yıllar içinde bu beş ligin mütemadiyen 5-6 (hatta yer yer 7) takım gönderdiği eternal bir ölüm grubu halini alacak olması.
bütün bu kötü durum içinde bir de takvim sorunu var. uefa sanki biraz da bilerek bu beş ligin takımlarına kendi aralarında daha fazla maç yaptırarak domestik ligleri öldürmeye çalışıyor gibi geliyor bana. bunu okuyunca heyecanlanmayın, yukarıdaki duruma göre zaten türkiye ligini kimsenin umursadığı yok. yani anamızın ligi olduğu gibi devam edecek. kimse bizi öldüremez! *
kişisel görüşüm, premier lig'in 1992'de yine bir yayın kontratıyla kurulup futbolu bambaşka bir şey haline getirmesi gibi, şampiyonlar ligi de muhtemelen bildiğimiz futbolu oldukça değiştirecek. bizim gibi futbolun derin ve beyaz taraflarını daha çok izleyen ülkelere hiç şans tanımayarak para ve teknik şov odaklı bir şey olacak. bir tür nba gibi diyebiliriz.
bekleyip görelim.
törende şiir okurken gülme krizine giren çocuk
-
gulmenin bulasici oldugunu gostermis cocuklardir. aksam aksam guldurdu sevimli sey, nasil da kikir kikir guluyor.