hesabın var mı? giriş yap

  • tadilat halindeki bir binaya giriş için yöneldiğim sırada telefonuma tanımadığım bir numaradan boş mesaj gelmesi. mesajı okumak için telefonu elime almam bu arada bir kaç saniye kaybetmem ve hemen akabinde tepeden dikey uzun bir inşaat demirinin düşmesi.
    sonra defalarca kez mesajı gönderen numarayı aramam ama hattın kapalı olması.

  • okulun üçüncü katında bir sınıf camından diger sınıfa gecmeye calısan x, bahceden müdürün höykürmesini duyunca düşeyazmış ve panikle kendini içeri atmıştır.
    sınıftaki herkes sıralara oturup efendice birşeylerle uğraşıyor numarası çekmeye başlar.
    müdürün ayak sesleri yaklaşıır yaklaşıır...
    x ise hareketine kendisi de anlam veremediği için iyi bir savunma uyduramamıştır.
    müdür hışımla içeri girer ve der ki;
    lan x iti, ben sana bin kere bu okula çizgili gömlekle gelinmicek demedim mi? paralarım lan o gömleğini. yarın efendi gibi mavi gömlek çekip geleceksin, kontrol edicem hayvan!

    artık x için tanrı vardır, günah ve sevap vardır, ahiret ve ibadet vardır, rahman ve rahim olan vardır.
    derin bir oh ve salavat....

  • oturduğum evde yan komşuyla ortak tek bir duvar var ve ne konuşsalar yanımda konuşuyorlar hissine kapılıyorum.

    üst kat komşusuna asansörde denk geldim gece 12 den sonra televizyonu biraz kısar mısınız dedim adam televizyon sesi bir kat yukarıdan geliyor dedi.

    tanım : katıldığım ve sebebini merak ettiğim önerme

  • arada bir bizim kahveye gelirdi. kendi halinde efendi bir insandı. nasıl böyle bir şey yaptı hala aklım almıyor.

  • 1925 senesinde yaptığı vecihi k vi için vesika istediğinde, sertifika için bir teknik heyet kurulur, fakat uçağı uçurup deneyecek kimse olmadığı için sertifikayı alamaz ve izinsiz uçar. tabi bunun üzerine cezayı yiyince hava kuvvetlerinden istifa eder. uçağına da el konur.

    1930 yılında kadıköy'de bir keresteci kiralar ve ikinci uçağı vecihi k xiv'ü yapar. bununla ankara'da ismet paşa'nın huzurunda bir gösteri yapar. buna rağmen uçağı onaylatacak kimse olmadığından buna da müsaade çıkmaz. uçağını uçurabilmek için ta çekoslovakyalardan belge almak zorunda kalır. uçağı bir süre postacılıkta kullanıldıktan sonra uçuştan men edilir.

    1933'de 2 tane vecihi k xv ve vecihi k xvi isimli uçakları yapar ve vecihi sivil tayyare okulu öğrencileriyle çalışmalar yapar. bu okul da parasızlıktan ve verilen diplomaların denkliği olmadığından kapanır.

    1937'de almanya'da uçak mühendisliği diploması alır. okul 2 senelik olduğu için türkiye'de diploması kabul görmez.

    1947'de kanatlılar birliği diye bir dergi çıkarır. onun sonu da diğerleri gibi engellemeyle bitecektir. 1954'te hürkuş havayolları'nı kurar. türk hava yolları'nın kullanmadığı 8 tane uçağı borç harç edinir. thy'nın sefer koymadığı yerlere seferler düzenler. bazen gazete taşır. sabotajlar yapılır, yine önü kesilmek istenir. nihayetinde elinde bir uçak kalır. onu da mta için maden aramalarında kullanır.

    hayatının sonlarında bu uçakların borçları ve faizleri altında iyice ezilir ve 1. dünya savaşı'nda gösterdiği kahramanlıklar dolayısıyla bağlanan maaşına da haciz konur. 1969'da da gata'da sefalet içinde ölür..

    vecihi hürkuş, bütün isteği, azimine ve memlekete yaptığı hizmetlere rağmen hayatı boyunca engellenmeye çalışılmış, türkiye büyük bir zeka ve kabiliyetten yoksun bırakılmıştır. kısacası vecihi hürkuş, memleketimizin belki de en az bilinen ama en büyük ayıplarından birisi olarak tarihteki kayıtlarda yerini almıştır.

  • ön edit: solak pilot isimli çaylak arkadaşın uyarısı ile gördüm, meb konu ile ilgili bir basın açıklaması yayınlamış.

    bir kesinti olduğu söylenmekle birlikte öğrenciler ve eğitim etkilenmeyecek diye belirtmişler. burs ve özel okul desteklerinin kesilmeyeceği belirtilmiş ancak fatih projesinde yapıldığı yazılan kesinti ile ilgili bir şey söylememişler. umarım açıklamada söylendiği gibi öğrenciler olumsuz etkilenmez ve ülkemizde eğitim iyiye gider.

    entry:
    milli eğitim bakanlığı bütçesinin tasarruf tedbirleri amacıyla 2 milyar tl azaltılması olayıdır.

    haberde şu cümle geçmekte: ‘yılın ilk 6 ayının ardından meb 'in elinde maaşlar hariç kalan 10 milyar 633 milyon 716 bin 878 tl'den 2 milyar tl'si 'tasarruf tedbirleri' kapsamında kesildi.’

    ne güzel, döviz kuru artışının en yüksek olduğu dönemde diyanet ek bütçe istesin, milli eğitim bakanlığı’nın bütçesi kısıtlansın. ülkenin kurtuluşu camilerde yapılan bilime bağlı çünkü. sakın eğitim önemliymiş gibi davranmayın, mazallah bilinçli nesil falan yetiştirirsiniz yanlışlıkla.

    kaynak sputnik

    ekleme: portvale isimli çaylak arkadaşımız aynı ekonomik durumu daha önce yaşamış olan finlandiya’nın aldığı aksiyonu anlatan bir yazı gönderdi.

    yazıda şöyle bir cümle yer alıyor: ‘krizi finlandiya tarihinin en genç başbakanı esko aho bir fırsata çeviriyor. benim gibi bir köy çocuğu olan aho ile istanbul’da buluştuğumda iki aşamalı bir reform formülü olduğunu anlatmıştı. tüm bakanlıkların bütçesini keserek devleti küçült. elde edilen tasarrufu eğitim ve arge’ye yatır.’

    hürriyet'teki yazı için link

    edit: imla

  • kaç yaşında bilmem kaç yıldır evli kadınım, kocam hediye almadı diye komşu ya da herhangi başka bir erkekten beklentim olmadı. normal kadınların da böyle beklentisi olmaz, normal erkeklerinde böyle bir düşüncesi olmaz.
    programındaki insanlarla fazla zaman geçiriyor sanıyorum, söylerken ki rahatlık midemi bulandırdı.

  • her şeyi sittir edin, adam çıksa, ''babalar ben bir gece telegol seyrettim ve alman milli takımını seçtim'' dese kim ne diyebilir bu çocuğa??

  • hollywood filmlerindeki cia destekli algı yönetimi bugün çok daha görünmez hale getiriliyor. soğuk savaş yıllarının basit iyi-kötü odaklı propagandası, post-truth çağında çok daha örtülü bir şekilde yapılırken, bu değişime ayak uyduran cia'in son dönemde, doğruları gizlemeyip izleyiciye neyi göreceğini neyi göz ardı edeceğini bildiren profesyonelce kurgulanmış yapımları desteklediğini görmemek için kör olmak gerek.

    amerika'nın küresel güç hedefine ulaşmadaki etkili araçlarından biri olan hollywood, cia halkla ilişkiler departmanı ile güçlü ilişkilere sahiptir. cia, bu gizli kuruluşun izleyicide uyandırdığı merakı, gişe başarısına dönüştüren hollywood'u bilgi ve imkanlar yönünden desteklerken, hollywood ise cia için çeşitli ve geniş kapsamlı hedeflerine ulaşmakta etkili bir araçtır. bu ilişkiden doğan ürünler, geçmişte iyi-kötü ayrımının keskinliğiyle fazla propaganda kokarken, bugün zamanın ruhuna uygun olarak dönüşmüştür. "post-truth"un hakimiyeti kara propagandayı grileştirse de finalde amerikan gücü ve hegemonyasından kuşkuya yer bırakmayan algı hedeflerinden emin olunmuştur.

    19. yüzyıla kadar doğal yetenekli insanların oluşturduğu ağlarla icra edilen bir sanat faaliyeti iken günümüz modern teşkilatlarının oluşturulmasıyla birlikte sosyal bilimler içerisindeki yerini alan istihbarat, iki asli unsura dayanır. bunlardan biri bilgi edinme, ikincisi ise yönlendirme faaliyetleridir. devletler adına yapılan tüm bu faaliyetler, gizli faaliyetlerdir ve istihbarat teşkilatları, amaca ulaşmakta her yolu kullanmalarıyla ünlüdür. görevin gerçekleştirme yolunun yasal olup olmadığı ise ancak ve ancak yakalanma halinde soruşturmaya konu olabilir. istihbarat, yönlendirme faaliyeti kapsamında, kitle iletişim araçlarından etkin olarak faydalanır. gizliliği kalkan belgelerin yayınlanması, sızıntılar, eski ajanların anıları, kongre soruşturmalarında açığa çıkan bilgiler, amerikan merkezi istihbarat teşkilatı cia'in sanat, edebiyat ve medya dünyası ile yönlendirme odaklı ilişkilerini açığa çıkarmıştır.

    kitle iletişim araçlarının kamuoyunu şekillendirme, toplumsal düzen ve yaşantıyı oluşturma, yönetme, değiştirme ve manipüle etme yeteneği, bunu fark eden güç odakları tarafından sinemanın başından beri etkileme, yönlendirme ve propaganda amaçlı kullanılmasını beraberinde getirmiştir. lumiere kardeşlerin sinematograf cihazının patentini aldıkları 1895'ten sadece 3 yıl sonra sinemanın propaganda amaçlı ilk kullanımı 1898'de amerika ve ispanya arasındaki savaçta olmuştur. savaş sırasında amerikan müdahalesini halk nazarında meşrulaştırmak amacıyla çekilen birer dakikalık filmlerle kübalılar üzerinde "geri kalmışlıklarının ispanya'dan kaynaklandığı" algısı oluşturulmak istenmiştir.

    pentagon-hollywood birlikteliği ikinci dünya savaşı'yla başlıyor:
    amerikan müesses nizamının sinemadan faydalanması, askeri amaçlarla başlamıştır. birinci dünya savaşı sırasında, zorba alman ordularının amerika'yı işgali ile yaşanan felaketi gerçeğe yakın tasviriyle "the battle cry of peace" filmi buna örnektir. bu ve benzer filmler, kitleleri almanya aleyhine kışkırtmakta rol oynamıştır. ikinci dünya savaşı sırasında başkan franklin d. roosevelt, ünlü aktörler frank capra ve john ford'un da aralarında bulunduğu oyuncu ve yapımcıları beyaz saray'a çağırarak, ülke için psikolojik seferberlik amacıyla onlarca film siparişi vermiş ve hollywood'da bir irtibat bürosu kurmuştur.

    pentagon, ilgi çeken aksiyon dolu sahnelerle profesyonelce çekilen bu filmleri, üniformadan silaha, gelişmiş harp araç-gereçlerine kadar tüm varlığıyla desteklemiştir. pentagon ve dış operasyon ortağı cia'in hollywood ile bu iş birliğinden çok sayıda ürün doğmuştur. en bilinen bazı örnekler; 1980'lerde amerika'nı düşmanlarına karşı sylvester stallone'nu kahramanlaştıran rambo serisi, donanmanın yakışıklı ve cesur deniz havacılarını temsil eden tom cruise'lu top gun (1986), ünlü aktör mel gibson'un başrol oynadığı we were soldiers (2002), black hawk down (2001) filmleridir. yayınladığı dönemlerdeki politik ve diplomatik gelişmeleri yansıtan bu filmlerle; amerika'nın dış müdahalelerini meşrulaştırmak, savaş yenilgilerinin intikamını film setlerinde alarak imaj tazelemek, orduya personel temin etmek yanında amerikan gücü, cesareti ve zekasıyla caydırıcılık sağlanmaya çalışılmıştır.

    hollywood'un amerikan yönetimiyle ilişkisi pentagon ile başlasa da zamanla tüm kurumlara yayılmıştır. amerikan iç istihbarat servisi fbi, imaj iyileştirme faaliyetleri kapsamında 1930'larda bir büro kurmuştur. 1935 yapımı g-men, 1959 yapımı the fbi story, 1965-1974 arasında yayınlanan the f.b.i., federal büronun müdahil olduğu yapımlar arasındaydı. bu yapımlar sayesinde fbi, temiz ve resmi giyimli, ahlaklı, dikkatli, mükemmel insanların görev yaptığı etik ve siyasetten arınmış bir teşkilat imajını dünya çapında satabilmiştir.

  • hızını alamamış bi' hoca. ibadet bitip de tüm cemaat dağılmak üzereyken minbere çıkıyor ve "arkadaşların durun lütfen, var mısınız son bi' rekat daha kılalım. var mısınız ha söyleyin, var mısınız!!!" diye soruyor. cemaatten aldığı "freedooooom!!!" cevabıyla coşku içinde ibadetine devam ediyor. çokgzel. evet.

  • "katılmıyorum ama anlayabiliyorum" demiştir az önce kendisi ki ne spor kamuoyunda ne de siyasette bu cümleyi içselleştirebilmiş az insan vardır.

  • ne güzel dünya değil mi? kadın geliyor çatır çatır adama vuruyor ama olaydaki mevzu lazer. o kadın tüm gücüyle erkeğe vurursa başlık lazer. erkek tüm gücüyle kadına vurursa kadına şiddet. mevzu şiddetin yanlışlığı mı? yoksa başka şey mi?