ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
10 yıla kadar hapsi istenen taksici
-
kendisiyle ilgili atlanmamasi gereken onemli bir nokta da karsiya gecmek icin 3. kopruyu kullanmasidir.
dolandiricilikta level atlamis.
300 kmh ile bariyere giren motorcu
-
neyse başka kimseye çarpmamış
..
bmw'nin aylık üyelik sistemine geçmesi
-
fren aboneliğiniz sonlanmıştır...
faruk sabancı'nın 60 bin dolarlık montu
-
akıllara cahit zarifoğlu'nun şu cümlelerini getiren monttur;
"burası dünya! ne çok kıymetlendirdik. oysa bir tarlaydı; ekip biçip gidecektik."
müge anlı ile tatlı sert
-
şimdi nevşehir'de 8 yıl önce kaybolmuş, muhtemelen öldürülmüş bir kadın var. kadıncağız kötü yola düşmüş ve kocasının para geldiği müddetçe itirazı olmamış.
sevgilisi diye çıkan miniçakal da uzun süre kadını satıp parasını yemiş.
eski kocası, kayınvalidesi, komşuları, hısım akrabaları günlerdir sırayla konuşuyor.
yapan eminim bulunacaktır ama benim canımı sıkan şey çok farklı.
bu insanların hiç birisi fiili olarak çalışmıyor ve birden fazla sosyal yardım alıyorlar. kaybolan kadının kocası %50 engelli maaşı alıyor ki engeli yok, artı annesine baktığı için vasi maaşı alıyor ki engelliyse nasıl alıyor? üztüne yaşlı annesi ayrıca bağırıp duruyor benim 5000 tl maaşım var diye.
yıllardır bu hazinenin paraları sosyal hizmet adı altında bu tip, hiç bir iş yapmayan insanlara dağıtılıyor deli gibi.
kovidli halimizle bile kucağımızda laptop kulağımızda telefon hala çalışıyoruz.
maaşlarımızdan çatır çatır kesilen ve bu tiplerin kursaklarından geçen her lokmada hakkım var ve zerre helal etmiyorum.
scener ur ett aktenskap
-
üç beş yılda bir ani bir can çekmesi sonucu izlediğim bergman filmi. fakat her defasında aynı yeri beni vurur. johan ve marianne çiftinin, evde dostlarını ağırladıkları gecenin sonunda, onların birliktelikleri hakkında konuşup kendilerinin öyle olmadıklarına sevindikleri yerdir burası da. canım bergman, insanla ilgili çok basit ve zavallı bir gerçeği zarifçe kıvırıp kıçımıza sokmuştur zira.
30 yaşından sonra yurt dışına taşınmak
-
yurt dışına taşınmak istemiyorum, türkiye artık güzel ve yaşanılası bi yer olsun yakamızı bıraksınlar istiyorum.
kopenhag'daki aşırı düzenli yerleşim alanı
-
sozlukte ki yanlis anlasilmalarin onune gecmek icin bizzat konu olan yerden size yazayim. brondby aslinda bir sehir olmamakla birlikte ilce tabir edecegimiz sehre 45dk uzaklikta bir yerlesim yerinin genel adi. cogunlukta turklerin olusturdugu gocmen aileler kaliyor. ayni zamanda danimarkali`larin koloni evleri dedikleri yazlari gelip cimen-ot-bocek vs ozlemlerini gidermeleri icin satin aldiklari evler de burada. bu gorunen duzen aslinda koloni evlerin tasarimi, herhangi bir koy degil ve kullanicilarin yazin gecelik konaklamalarina izin veriliyor. yani siz buraya sahip olsaniz da kisin gelip kalamiyorsunuz. bazilarinda elektrik ve isitma sistemi bile yok. dusunun kisin nasil kalinabilecegini. buradan ev alabilmenin en onemli sarti 20km mesafede oturma izninizin kayitli olmasi. yani mevcutta zaten bir evinizin olmasi gerekli. ata`mizin hayalini kurdugunu soyledikleri koy yapisi ile uzaktan yakindan alakasi yok. (danimarka muhabiriniz gururla sunar)
yapılmış en aptalca dalgınlık
-
yagmurlu bi aksamda yorgunlugun etkisiyle sıkışmış yolda ilerlemeye calisan taksiye atlamak, kapiyi acmak ve yanlislikla taksideki insanlarin dumur icindeki bakislari arasinda takside oturan kadina binmek..kadina bindigimi farkedince de salak gibi aa pardon doluymus taksi diyip salakca gulup cikmak..
2018'in ilk bebeğine ukaşe adı verilmesi
-
devlet dairesinde çalışmaması ve mühür, kaşe, imza işlerine bulaşmaması gereken bebeğe verilen ismin haberidir.
-ukaşe, şu kaşeyi uzatabilir misin?
-bu kaşe mi?
-hayır o kaşe değil ukaşe, şu kaşe...
(bkz: swh)
girit'te inşa edilen mimarlık harikası ev
-
inşa edilmemiş, görselleri render olan, güzel bir photoshop post production u ile gözü kandırmış projedir. inşa edilirse hoş olur
bilgisayardan anlıyorum hareketleri
-
karşında bir adet "bilgisayardan anlamayan mal" varsa yaptığın en basit hareket bile bu kapsamda değerlendirilebilir.
yıllar yıllar önce:
ben: klavyede numaralara bassam da yazmıyor. çok uğraştım yazmıyor.
karşımdaki : (burada konuşmasını bekledim ama konuşmadı)
ne mi yaptı? hepiniz tahmin ediyorsunuz zaten. numlock tuşuna bastı ve geri döndü gitti. yine hepinizin tahmin ettiği gibi arkasından mal gibi bakakaldım.
yıllar sonra başka bir şehir, başka bir şirket
acemi çalışan: klavyede numaralara bassam da yazmıyor. klavyem mi bozuldu?
ben: (ben de konuşmadım)
yüzümde manidar bir sırıtış ile numlock tuşuna bastım.
ama arkamı dönüp gitmedim. sonuçta empati yapmam kolaydı. arkamdan mal gibi bakmasına izin veremezdim.
yıllar önce benim yüzümde de beliren "bukadarbasitbirşeyinasılolurdaakıledemem bakışı" ile bana bakan minik arkadaşa "üzülme benim de başıma gelmişti" dedim.
böylece bu duruma düşen tek salağın kendisi olmadığını bilmenin iç huzurunu yaşamasına müsaade ettim. *