hesabın var mı? giriş yap

  • bülent kayabaş'ın anılarından...

    'pendik tiyatrosu' adlı bir girişimde bulunmuştuk genç arkadaşlarla beraber. 1967'de, kemal'le ilk kez orada tanışıp samimi olduk.
    paramız yoktu beş kuruşsuz dönemlerimizdi. geceleri yemek yedikten sonra, parasızlıktan çay bahçesine filan da gidemiyoruz. sabahı bekliyoruz fırınlar açılsın diye. fırından ekmek alıyoruz. o zamanlar ortalık o kadar sakin ki; manav domatesini biberini yerinde bırakıp gidiyor geceleri. biz de o domateslerden alıp tuza banarak yiyoruz. öyle geçiyor günler.
    provalar oldu, oyunlar başladı derken biz hâlâ, devamlı domates alıyoruz aynı tezgâhtan; ama bayağı alıyoruz yani. "alıyoruz" dediğim, düpedüz çalıyoruz! yıllar sonra o kemal sunal, ben bülent kayabaş olduktan sonra, bu anıyı anlattık birbirimize. çok güldük, hüzünlendik, derken düştük kemal'le pendik yollarına, domateslerini çaldığımız o adamı bulmaya. bulduk da. tabii bu arada bayağı ünlü olmuşuz artık.
    "vaaay!" dedi adam, "ne arıyorsunuz siz burada?"
    "yahu mehmet amca" dedik, "biz böyle böyle, aşağı yukarı iki günde bir senin kasalarından domatesleri çalar, tuza banar yerdik."
    adam durdu durdu, bir ağlamaya başladı ki sorma. "ne oldu amca?" dedik. "siz," dedi. "nasıl bana söylemezsiniz? siz bana neden gelmezsiniz? ben size ne domatesi, her gün yemek verirdim!" diye ağlıyor. biz ağlıyoruz, adam ağlıyor.

    o zamanki insanların değeri, havanın, suyun, deniz kenarının tadı, her şey bir başkaydı. beş kuruşsuz da olsak, başka hiçbir sorun aklımızda yer etmezdi o dönemlerde.

  • 2010 falan. her şey bir anda boktanlaştı. neyse ki boktan günler geride kaldı, şimdi her şey daha da boktan.
    süper yıl.

  • dün ustream'den yayın yapan birini izliyorum. semt nişantaşıydı sanırım. insanlar maskeli, gözlüklü, gazdan göz gözü görmüyor. bir yanda yaralılar var, polis sürekli saldırıyor, ortam gergin.

    birden sokağın başından maskeli, baretli, elinde poşetle bir genç belirdi ve çok samimi bir sesle

    "arkadaşlar kola isteyen var mı?" diye bağırdı.

    belki orada olsam lan şimdi ne kolası zaten ortalık karışık diye düşünebilirdim ama, öyle içten sordu ki ben ekran başında gülümsedim. olm ne tatlı insanlarsınız ya.

  • bu olayı desteklemeyen sistemlerde bilgisayarın haşin yollardan kapanmasına ve zarar görmesine yol açar..
    şöyle bir örnek vereyim rahat olsun..
    sizin uyumanız gerekiyor şimdi..
    bende elimde bir sopayla geliyorum..
    çötenk diye indiriyorum kafanıza sopayı..
    tataam.. baygın haldesiniz.. uyuyorsunuz..
    kafaya aldığınız darbenin zararını uyanınca algılayacaksınız..

    işte bu olayı desteklemeyen bilgisayarı öyle langadanak kaparsanız böyle zarar görür alet..
    (bkz: evet)

  • babama şakasına " bizim yatta arkadaşlarla bi parti yapalım uyar mı ? " dedim , " arkadaşların kim ? " dedi. bizim yat var galiba lan. dur bakalım.

  • bazen yanıltabilir. gerçi şu yaşıma kadar yanılmadım zira tırt kitapları da okurum.

    * kitap kapağında insan yüzü fotoğrafı varsa.

    * kitap, çok satanlar reyonunda yer alıyorsa.

    * niv york tayms hakkında iyi şeyler söylediyse.

    * arka kapağında kitabın ne kadar şahane olduğu anlatılıyorsa.

    * kitap, yazarın anasına yok bilmem halasına atfedilmişse.

    * ön kapağında "üfff ne biçim de taşaklı bir laf ama" niyetiyle bir aforizma sıçıldıysa.

    * yazarı internet aleminden pörtlediyse.

    * kapağı böyle janjanlı, yok böyle kımıl kımıl rengarenk tasarlandıysa.

    o kitap deneyimlerime göre %98 tırttır. %2'lik yanıltma payı için özür dilerim.

  • adamın evinde dolabın içinde don, gömlek yakalanmış. bir de adamı bıçaklamış altı yerinden, yaptığı savunma "babam ve iki kardeşim suriye'de bomba saldırısı sonrası öldü. annem ve kardeşlerimle türkiye'ye geldik. aileme ben bakıyorum. annem hasta. adaletinize sığınıyorum" şeklinde.

  • kabin amirini çağırın ve durumu anlatım. kişi ikaz edilecektir ve yeri değiştirilecektir. eğer kişi kalkmıyor ve tacizi sürdürüyorsa sakın o kişi ile muhattap olmayın. tekrar kabin amirini çağırın durumun sizin için can güvenliği yaratabileceğini, veya sinir ile kendinizi kaybedip kavga çıkarabileceğinizi, iki durumun da uçuş güvenliğini riske atabileceğini sakince anlatın. uçuş güvenliği riski olabileceği için kabin memuru şahsa kelepçe takacak ve ağzını bağlayacak. uçak indiğinde ise havalimanında polise teslim edilecek.

    kulağınıza küpe olsun hayatta hiç bir zaman maşa kullanmak varken köze dokunup elinizi yakmayın. bu örnek özelinde demek istediğim şu: şahısla muhattap olmayın, görevliye durumu eskale edin.

  • özellikle çocuklarının gönül ilişkileri konusunda gösterdikleri realist tepkiler öküzlük boyutuna ulaşabilmektedir. hemen farklı iki babadan iki örnek verelim;

    oğlunun kep törenine gelmiş anne, baba kendisinin bir alt sınıftaki kız arkadaşıyla konuşmaktadır.

    anne: ay ne güzel bak ahmet, inşallah ayşe'nin de kep törenine geliriz seneye.
    baba: ohooo o zamana kaç ayşe gelir geçer.
    kız arkadaş : errör
    oğlan: utanç

    bu da başka bir aileden geliyor;

    baba: ee kesin ayrılmışlar mı artık? nolmuş o amerikalıyla?
    anne: evet, bitirdim diyor.
    baba: iyi yapmış, ona göre değildi zaten. üzülmesin hiç. en azından ingilizcesini ilerletti.