hesabın var mı? giriş yap

  • "kimliklerimizi seçemeyiz ama ahlaklı, adil olmayı seçebiliriz." dediği videoyu içerir.

    şimdiye kadar yayınladığı en iyi video olmuştur.

  • belki defalarca yazılmıştır fakat tekrar hatırlatmakta fayda var. en azından ben hep şu demeciyle hatırlayacağım kendisini.

    bir röportaj esnasında kendisine, en basit hazırlık maçında bile neden bu kadar çok koştuğunu, son ana kadar terlediğini soruyorlar.

    verdiği yanıt: ben fakir bir balıkçının oğluyum. babam bir kaç balık için bütün gününü harcardı. benim kazandığım paranın çok daha azı için insanlar çok ağır işlerde ve çok ağır şartlarda çalışıyor. ben 90 dakika koşmuşum çok mu?

    bu adamı en net özetleyen cümlesi budur arkadaş. helal olsun aldığın her kuruş. özleyeceğiz sarı reyiz.

  • eski neslin de bir an önce anlayıp kendisi için de ilham alması gereken isteklerdir.

    41 yaşında bir 'yeni nesil' çalışan olarak tek cümle ile özetleyebilirim:

    "insan gibi yaşamak"

    ülke olarak iş konusunda yaptığımız en büyük hata, çok çalışmanın çok çalışıyormuş gibi göründüğünü anlamamak.

    "mış gibi yapmak"

    verim konusu göz ardı ediliyor.

    sabah 7 de geleceğin bir işte saat 9 a kadar verim alamazsın.

    hafta sonu iki gün dinlenme imkanı sağlayamadığın adamdan hafta içi verim alamazsın.

    adam kendini sakalı ile mutlu çalışıyorsa bırak sakallı kalsın. adamın sakalsız suratını çalıştırmıyoruz; bize lazım olan tarafı beyni.

    evde geçirilen süreden çok daha uzun süre iş yerinde geçiriliyor. doğal olarak bu durum iş yerinde evdekinden bile daha rahat olma hakkını gerektiriyor. rahat kıyafetler, rahat koltuklar, tarzı olan eşyalar. iş zamanı iş, çalışma zamanı çalışmanın hakkını verebilecek bir ortam gerekiyor. ofis ergonomisi gerekiyor.

    ücret konusundan bahsetmemişim. eski nesil diyor ki, "yeni nesil çocuklar 100 lira ücret için yıllardır çalıştıkları şirketi değiştiriyor. vefasız bunlar" eski nesil çalışanlar, iki şeyi unutmayın:
    1-kendini bile koruyamayan insan çalıştığı şirketi hiç koruyamaz. gençlerin kendilerini korumak en doğal hakkı.
    2-o dediğiniz 100 lira öyle hesaplanmıyor. diyelim ki insanca yaşamak için yapmanız gereken aylık masraf 2000 lira. ev kirası, mutfak masrafı, sinema, arkadaşlarla sosyalleşmek, hafta sonu bir yerlere gidebilmek, konserleri takip edebilmek vs. işveren de çalışana 2100 lira veriyor. aslında bu maaşın 2000 liralık kısmı sizin insani hakkınız. yani aslında işveren 2100 - 2000 = 100 lira maaş vermiş oluyor.

    maaş aslında sizin insani ihtiyaçları düştükten sonra elinizde kalabilen paradır. dolayısı ile 2100 lira maaş ile 2200 lira maaşın sağladığı imkanlar arasında iki kat fark vardır.

    vallahi çocuklar haklı.

    bizim onlardan öğreneceğimiz şeyler var. sunulan şartlara boyun eğmemek dahil.

  • 1989'da utah üniversitesi'nde çalışan stanley pons adlı profesör ve yardımcısı martin fleischmann soğuk füzyon diye bir şey gerçekleştirdiklerini açıklarlar. ciddi bir nötron ışınımı olmuş ve kimyasal tepkimelerle açıklanamayan bir ısı açığa çıkmıştır. fizik dünyası son derece heyecanlanır; ama hevesler kursaklarda kalacaktır, çünkü son derece tuhaf şekilde deneyle ilgili hiçbir ayrıntı açıklanmaz. yarım yamalak, diğer bilim adamlarının veya akademik bir komitenin elinden geçmemiş bir rapor sunulur, deneyin tekrarlanmasına hiçbir şekilde olanak vermeyen, uyduruk bir şeydir. teori de oldukça şüpheli gözükmektedir. diğer fizikçiler eldeki az bilgiye dayanarak tekrar deneyleri yürütür. hiçbir deneyde en ufak bir nötron ışınımına rastlanmaz. pons ve fleischmann'ın bilgi vermeyişi olsa olsa işin degman olmasıyla yorumlanabilecek bir hal almaya başlamıştır, ama deneyle ilgili doğru düzgün bilgi olmayınca kesin olarak soğuk füzyonun gerçekleşmediği söylenememektedir. birkaç gün sürdüğünü söyledikleri işlemin sonunda birşey görülmeyince bir hafta, o da olmayınca haftalarca sürer diye kıvırmaya başlarlar. bu arada deneysel hatadan bile gelebilecek ufacık belirtiler az da olsa birşeylerin olduğu yolunda yorumlanır.

    bu sırada abd hükümeti, başarı olasılığı az bile olsa başarının getirisi inanılmaz olacağından diğer enerji araştırmalarından 5 milyon doları (1989'un parasıyla) soğuk füzyon araştırmalarına aktarır. dünyadaki tüm büyük üniversitelerde fizikçiler harıl harıl bu konuyu incelemektedir; soğuk füzyonla ilgili süreli yayınlar çıkar, konferanslar, sempozyumlar gırla gider. ancak soğuk füzyon hala olanaksız görünmektedir.

    bir toplantıda pons ve fleischmann naylon bir kaptan oluşan bir su banyosunun içinde yer alan basit, ufacık bir düzeneği "u-1 utah tokamak'ı" diye tanıtınca salon gülmekten yerlere yatar. dünyanın en ileri tokamak'ına sahip olan princeton plazma fiziği laboratuarı'ndan harold furth adında bir bilim adamı ağır su yerine normal su kullanınca ne olduğunu sorar ve öyle bir deneme yapılmadığı cevabını alır. (bu kontrol deneyidir. iki deney arasında fark yoksa olay ağır suyla ve dolayısıyla nükleer tepkimelerle alakalı değildir)

    bu komedi bir süre devam eder. bu arada fizikçiler olayın fiziksel olarak mümkün olmadığını gösterir, kimyagerler çıkan ısıyı tamamen kimyasal tepkimelerle açıklar. ikili kontrol deneyleri yapmamak için bahane üstüne bahane bulur. sonunda "füzyon olduysa kullandığınız katotta döteryum bulunması lazım, onu da tespit etmesi iş değil" denilir. haftalarca bu da katotları ancak imalatçı firmanın test edebileceği gibi bahanelerle geçiştirilir. sonunda test yapılır. 6 haziran 1989'da test sonuçları gelecek ve utah üniversitesi'nde basın toplantısıyla açıklanacaktır. oysa basın toplantısı iptal edilir, pons ve fleischmann sonucu açıklamayacaktır. gerekçeleri de (bkz: bahane) sonuçların başka bilim adamlarınca veya akademik bir komite tarafından kontrol edilmemiş olmasıdır!

    utah üniversitesi hemen soğuk füzyon çalışmalarını durdurur. pons ve fleischmann toyota'da bu fiyaskoyu bir süre daha devam ettirip sonra da tam film gibi ayrı ayrı ve sefil birer hayata adım atar.

    işin en ilginç yanı, halen soğuk füzyon ile ilgili olarak infinite energy adlı bir süreli yayın çıkması, soğuk füzyon hakkında yıllık konferanslar düzenlenmesidir. yani fizikçiler arasında ufo kültü kılıklı bir soğuk füzyoncular kitlesi oluşmuştur, her yıl aha bir şey buluyoruz galiba diyip aslında bir yere gitmiyorlardır ve fizik dünyasının geri kalanından izoledirler.*

    kaynak kitap: voodoo science
    alt başlığı: the road from foolishness to fraud
    yazari: robert park

  • bir arkadaş iett'nin sitesinden paso başvurusu yapıyor. tabii önceki yılki pasosunda yer alan fotoğrafını da tarayıp gönderiyor. iett'den gelen cevaptan fotoğrafların eşleşmediği söyleniyor. arkadaş yeni bir fotosunu daha gönderiyor, ona da aynı cevap geliyor. arkadaş iyiden iyiye köpürüyor ve bu kez kendisiyle hiç alakası olmayan milan'lı futbolcu gennaro gattuso'nun fotoğrafını gönderiyor ve kabul ediliyor. arkadaş şu an gattuso'lu pasosuyla geziyor. böyle bir ülke işte burası, güler misin ağlar mısın...