hesabın var mı? giriş yap

  • geçenlerde, uzun zamandan sonra bir temaruz vakası görünce bu başlığa yazayım dedim.

    psikiyatrist birçok alanda çalışan bir hekim.

    tedavi amaçlı olarak, psikoterapi, farmakoterapi ve elektrokonvulzif terapi gibi girişimsel yöntemler uygular.
    konsültasyon liyezon alanında, diğer branşlarla ortak zeminde yer alan hastalıkları tedavi eder.
    idari olarak, sağlık kurulu heyetinin asil üyelerinden biri olarak görev alır.
    adli psikiyatri alanında, işlenen suçun iddia edilen hastalıkla ilişkili olup olmadığını ve ruhsal bir hastalığın olup olmadığını tespit etmek için çalışır ya da başka konularda bilirkişilik yapar.

    ilk iki alan tedavi amaçlıyken, son iki alan yarı tıbbi yarı hukukîdir. tedavi alanına dair benzer bir başlığa daha önce şunu yazmıştım.
    (bkz: #60225686)

    tedavi amaçlı başvurup doktoru kandırmaya çalışan hastalar genellikle bunu çıkar amaçlı yaparlar. mesela rapor almak, yeşil/kırmızı reçeteli ilaç yazdırmak, hukuki, maddi ya da duygusal bir çıkar sağlamak gibi nedenlerle. bilincli olarak bu nedenle gelen hastaların yaptığına temaruz ismi veriliyor. temaruza başvuran kişilerin bir kısmı kişilik bozukluğundan muzdariptir, antisosyal kişilik bozukluğu olan kişiler bu yola başvurabilirler. rapor ve kontrollü ilaç yazdırmak gibi konularda psikiyatristler oldukça dikkatli davranır, çünkü işin hukuki bir boyutu da olabileceğini bilirler. bu nedenle doktoru kandırmak o kadar kolay olmaz.

    bir kısım hasta ise duygusal olarak ya da yaşam koşullarına dair kazanç sağlamak için temaruza başvurur. mecburî hizmet yaptığım şehirde başvuran kadınların birkaç tanesi evden ancak hastaneye gitmek için çıkabiliyordu mesela.

    doktoru kandırdım diye sevinen ama bundan başka çıkar sağlamayan kişilerin büyük kısmı da kişilik bozukluğuna sahiptir, muhtemelen narsistik bir doyum için yaparlar bunu. psikiyatristten daha 'akıllı' olduklarını hissetmek isterler. tedavi amacıyla başvurulan hekimin temel hedefi güven ilişkisi kurmaktır ve buna hastaya itimat etmek de dahildir. psikiyatristin hastadan daha akıllı olmak gibi bir ajandası yoktur. takipli hastalarda, öyküdeki tutarsızlıklar, affektin ifade edilen duygulanımla uyumsuzluğu genellikle göze çarpar. bu noktada hekim eğer durumu fark ederse hastanın söylediği yalandan nasıl bir doyum sağladığını anlayıp ona göre hareket eder. temaruz yasal olarak suç içeriyorsa adli birimlere bildirilir. suç içermiyorsa temaruz tedavi edilmez. gelelim adı birkaç kere geçen kişilik bozukluğuna...bu bozukluklarının tedavisi güçtür ve kişi kendi patolojisine sıklıkla kör olduğu için iyileşme/tedavi motivasyonu düşük olur.

    hukukî /idari alanda psikiyatrist temel tutumlarından birisi olan nötr pozisyonunu yitirir. gelen hastaya kuşkucu bakmak zorundadır. özellikle adli psikiyatride bu tutum belirgindir. diyelim kişi ya da avukatı, işlenen suçun, ruhsal hastalık nedeniyle işlendiğini söylüyor. hâkim şahsı gözlem için gönderir. şahıs, tutuklu/hükümlü ya da tutuksuz olmasına göre farklı tip servislerde yatırılır. tutuklu servisi küçük bir cezaevi gibidir. infaz koruma memurları bulunur. kapısında jandarma nöbet tutar. bir de tıbbi ekip çalışır serviste.

    gözlem süresince hasta serviste hem izlenir hem de görüşmelerle tanısal değerlendirme yapılır. gerekli durumlarda psikolojik testler uygulanır. dava dosyası incelenir, suçun varsayılan hastalıkla uyumlu olup olmadığı saptanır. mesela manik bir hastanın kavgaya karışması beklenen bir davranıştır. öte yandan yıkıma uğramış bir şizofreni hastasının, karmaşık bir suçu işlemiş olması beklenmez.

    adlî amaçlı başvurularda psikiyatristi kandırmak zordur. ancak tedavi amaçlı olarak tek sefer gittiğinizde doktoru kandırabilirsiniz. çok büyük bir iş başarmadınız ama evet, doktoru kandırdınız. öte yandan muhtemelen ciddi sorunlarınız var, umarım çözmeye niyet edersiniz.

  • yolcular yüzünden yine bozulmuş.

    boş giderken hiç sorun yok halbuki. insanlar binince bozuyorlar. bence insanların binmesi yasaklanmalı artık. geç bile kalındı ya.

  • 3 yasinda menenjit geçirip kör olmus, sonra 7 yasinda kendiliginden görmeye baslamistir tekrar. ama hayati boyunca talihsizlikler, acilar pesini birakmamistir. küçük kizini yine menenjite kurban vermistir. ve cenazesini kaldiracak parasi bile yoktur o zamanlar.
    hayatim adli otobiyografisinde geçen çok içli bir hikayedir bu: sabah saatin dördünde öyle ümitsizce para ararken, kendisi gibi fakir arkadaslarinin yardimlari da yetmezken ve cenaze masraflari için gerekli 10 frankin eksikligini hissederken bir adam laf atar arkasindan, "benimle birazcik eglenmek için ne istersin?" diye. "10 frank" der o da. küçük bir otele giderler. yabanci 10 frank'i pesin verir hatta. ve yapamayacagini anlar o zaman edith. aglamaya baslar adamin karsisinda; ve hikayesini, çocugunu kaybettigini, topraga verecek parasi bile olmadigini anlatir. ve adam parayi alarak gitmesine izin verir...
    söyle yazar piaf (ki fransizca serçe demektir piaf): "iste, bugüne kadar darda kalanlara en ufak bir karsilik bile beklemeden yardim etmemin asil nedeni bu adamdir. peki, bu adam bana bir fahise gibi davranmis olsaydi... belki de bugün birçok insanin vücudunu, birçogunun da ruhunu son anda kurtaran biri olmayacaktim. bugün dahi, bana başkalarina yardim etme duygusunu saglayan bu insana minnettarim".
    bilmiyorum, hislenirim ben...