hesabın var mı? giriş yap

  • --- spoiler ---

    - sıdıka, yavrucum... annesinin bi tanesi, bıcırık kızım benim...
    - aman allahım, bana iyi davranılıyo... hayırdır... ettiğim dualar, yağmur dualarıyla birlikte işleme kondu heralde... şükür, bugünleri gösterene...
    - niyeymiş kız! daha geçen gün ben sana bi kere daha ''bıcırık'' dedim...
    - geçen gün dediğin beş ay oluyo... bi kere de 1991'de babam sarhoşken saçımı okşayıp ''boncuk gözlü kızım'' dediydi... sonra 1992 temmuzunda abim beni bi sevgi gösterisi sırasında sırtına almaya kalkışmıştı... düşürünce bileğim burkuldu ama olsun... özetle, günlüğümdeki kayıtlara göre toplam üç kere sevildim şimdiye kadar... bi bu son ''bıcırık'', etti dört...
    - en aşşa yedi sekiz vardır, sen hatırlamıyosun... ilk çişini söölediğinde baban sana ''afferin benim düğme burunlu kızıma'' demişti mesela... hatta hiç unutmam, abin seni kıskanıp akşama kadar ''benim de çişim vaar'' diye bağırdı... sonra baban kızdı, abine iki tane vurup kömürlüğe kitlediydi... abin kömürlüğün camından atlayıp kütahya'ya kaçtı, benim tansiyonum 22'ye çıktı... abini bi hafta sonra bulabildik. 14 yaşına kadar da yatağa işedi...
    - ay yeter anlatma anne, bilsem söölemezdim çişimi... ne o, babam bana sevgi gösterisinde bulunmuş, nerdeyse aile faciası be! hay düğme burnum kopaymış...
    - elleme burnuna! anneyle konuşurken burunla oynanmaz...
    - hay ağzına sağlık annee; azarla azarla... oh be rahatladım... ne o ööle ''bıcırık'' filan... nerdeyse ruh sağlığım bozuluyodu... insan öz kızını aniden sever mi?

    --- spoiler ---

  • ülkemizde aynı zamanda tıp bayramı olarak kutlanan, fakat çoğu kişi tarafından bilinmeyen; dünyanın en gizemli sayılarından olan müzmin irrasyonel sayı pi sayısının yaklaşık değerinin 3,14 olması münasebetiyle her yıl 3. ayın 14. gününde kutlanan gün.

    tüm matematikçilerin dünya pi günü kutlu olsun. bu da sözlükteki matematikçilere hediyem olsun:

    (bkz: copy paste değil alın teri)

    .................3.1415926535897932384626433832795
    ..........028841971693993751058209749445923078
    ......16406286208998628034825342117067982148
    ..0865..............132......................8230
    .66...................470.....................9384
    4.....................609......................5505
    .......................822.....................3172
    ......................5359....................4081
    ......................2848...................1117
    ......................4502...................8410
    .....................2701....................9385
    ....................2110.....................5559
    ..................64462.....................2948
    ................954930.....................38196..................44
    ..............2881097......................566593.............344
    ..........61284756.........................48233786783165
    .........27120190...........................914564856692
    ..........34603...................................48610454

  • yedi yaşındaki yeğenim ata, aklıselim öğretmeninin isteği üzerine, yaz tatili süresince her gün test çözmek zorunda kalıyor.. ite kaka tabii..

    - üff teyze çok yoruldum.. biraz dinlensem..
    - daha başlayalı 10 dakika oldu ama..
    - 10 mu? 13 felan oldu bence..
    - 13 de çok sayılmaz..
    - 16 felandır belki de..
    - tamam gudik, anladım sıkıldığını.. hadi gel beraber yapalım..
    - tamam teyze..
    - oku bakalım soruyu yüksek sesle..
    - tamam..

    soru şudur :

    "aşağıda verilen bilgilerden hangisi doğrudur?

    a. kalbimiz, başımızda bulunur.
    b. kalbimiz iki tanedir.
    c. kalbimiz, göğüs kafesimizin içinde ve sol taraftadır."

    - söyle bakalım gudik.. sence hangisi doğru?
    - teyze, bence a şıkkı çok saçma.. kalp başta olur mu hiç! b şıkkı da çok saçma.. çünkü kalbimiz bir tane.. (sıra c şıkkına gelir, kaşlar çatılır ve şık, dikkatlice okunur) "kalbimiz, göğüs kafesimizin içinde ve sol taraftadır." (elini göğsüne koyar) kalbimiz, göğüs kafesimizin içindedir.. evet, bu doğru teyze..
    - peki sol tarafta mı?
    - hımmm, dur ben bir koşup geleyim..

    sandalyeden bir anda kalkar ve evin içinde koşturur.. 1-2 dakika koştuktan sonra yerine oturur ve elini tekrar göğsüne koyar..

    - (nefes nefese) evet teyze, doğru seçenek c.. çünkü kalbimiz sol tarafta atıyor..

  • mahkeme sonrası edit: onedio yetkilileri mahkeme süreci sonunda lokman önsoy ile görüşmüş ve hatalarını kabul edip, telif hakları çerçevesinde tazminatlarını ödemiştir.

    --------------------------------------------------

    daha önce de birçok yazarın/yakınımızın başına gelen olay. en sonuncusu da illustrator
    (bkz: lokman önsoy)'un başına gelmiştir. yazdıklarını aynen aktarıyorum.

    "23.09.2017 tarihinde onedio sitesinin bana ait bir karikatürü kaynak göstermeden ve hatta üzerindeki imzamı ve o zamanlar kullanmakta olduğum web sitesi adresimi silerek kullandığını fark ettim. "türkiye'de bilim neden gelişmiyor sorusuna verebileceğiniz 17 cevap" şeklindeki klasik başlıklarından birine imzasını sildiği karikatürü koymuş, herhangi bir kaynak belirtmemiş ve 19.04.2016 tarihinden bu yana 235 bin tıklanma almış bir gönderi. 22 bin kez de facebook'ta paylaşılmış. yani kısaca karikatür anonim olmuş, piç olmuş.

    bunun üzerine kendilerine bir mail attım. özetle, çizimin bana ait olduğunu, izinsiz paylaşılmasının, kaynak gösterilmeden paylaşılmasının, imza silinerek paylaşılmasının ve bundan maddi çıkar sağlanmasının yanlış olduğunu; karikatürün kaldırılmasını, ama imzalı çizimlerimin yeni bir gönderi düzenlenerek paylaşılmasını istediğim bir mail. böylece yapıcı bir şekilde bu işin içinden çıkarım, diye düşünmüştüm.

    tabii bu bilinçsiz, üretmeyen, kaynak göstermeyen ama herkes tarafından bilinen site ilgilileri gönderdiğim maile cevap vermediler. yalnızca karikatürün altına adımı yazmakla yetindiler.

    ben de savcılığa başvurarak erişimin engellenmesi kararı aldırdım. devam eden süreçte ki sonuna kadar devam edecek, bakalım cevap verilmeyen bir mail nelere malolacak.

    ayrıca;
    evet bunu dert ettim. telif hakkı ihlalinin 6 aydan 2 yıla kadar cezası vardır. telif hakkını ihlal ederek maddi kazanç sağlamak ise işin başka bir boyutu. eser sahibi öldükten 70 yıl sonrasına kadar bu hakları korunur.

    ne idüğü belirsiz, içerik üreten bir ekibi olmayan, üretmeyen ama başkalarının ürettiklerinden maddi kazanç sağlayan bu gibi siteler benim emeğim ve fikrim üzerinden bir kuruş dahi kazanamaz.

    bilen bilir, istediğiniz herhangi bir çizimimi kullanmanız için benimle iletişime geçmeniz yeterlidir. siyasi veya ticari amaçlar altında kullanılmamak kaydıyla izin veririm.

    biraz uzun bir yazı oldu; ama sevdiğiniz bir şarkının, türkünün veya resmin anonim olmasını ister miydiniz? okuyan, ilgilenen herkese sevgiler!"

    söz konusu resim

    ve diğerleri:

    varan 1

    varan 2

    varan 3

  • gece gece koparan insan.

    sergen yalçın: bizim takımlarımız sezon öncesi iyi çalışmıyorlar.
    mustafa doğan: beşiktaşlı oyuncularla konuştum, sezon öncesi iyi çalıştık diyor hepsi.
    sergen yalçın: mustafa, hangi oyuncu kötü çalıştık der?

  • "en kötüsü de, hiç kimse "ağlama, değmez!" diyemiyordu... değiyordun.. biliyorlardı..."

  • 4 saatten uzun süren yolculuklarda başıma gelen olay. uyuyamadığım için önce bi belden aşağısı öne kayıyor, sonra eller kucakta birleşiyor, kafa yana kayıyor derken bi de gece yolculuğuysa yıldızlara dalıyorum; ulan kainata bak amma çok yıldız var düşünüyorum bildiğin. şöyle bi 200-250 saat devam etsek yemin ediyorum tanrı parçacığı yaparım otobüsteki alet edevatla. valla yaparım.

  • benim gibi "o hep geç kalmışlık hissi." içerisinde olmak, hayatı hep film izler gibi izlemek, ne yaparsa yapsın başarısız olacakmışsın gibi hissetmek ve her şeyden tam anlamıyla zevk alamamak. böyle bir karakter ile bir ömür çok güzel perişan edilebiliyor sözlük.

  • aydaki monolith

    bu sahneler cok gorkemli ve uzundur. uzun olmasinin nedeni kubrickin kafaniza sokmaya calistigi gorusudur. o gorus ki bir tek bana malum olmadi elbet, internet sitelerinden de yardim aldim veee: insan alet yapiminda cok ileri gitmistir (yani evrimi bu yonde degismektedir) ve havada suzulen kemikten uzayda suzulen gemilere gelmistir surec. nitekim uzayin korkunc sessizligi ve boslugu arka plan olarak kullanilarak burada insanin bu aletlere iyice bagimli olmus oldugu, onlarsiz bir halt yiyemeyecegi anlatilir. dahasi kemigin geri gelecegi noktayi bilmemize karsin, gemilerin suzulmesi, suruklenmesi on plana cikarilmis, yani kontrolun eskisi kadar insan da olmadigi vurgulanmis. (buralarda yazar almis basini gitmistir, ciddiye almayiniz)

    ayrica uzay sahnelerin bu kadar uzun gorunmelerinin bir nedeni de, sacma sapan ses efektlerinin kullanilmamis olmasidir. gercekten de bu bilimkurgu filmleri oyle bir hava yaratti ki, uzay gemisi gorunce motorlarindan ve lazer toplarindan soyle esasli sesler gelmesi gerektigini dusunuruz. oysa ses havanin titresimiyle olusur; klasik muzik haricinde uzayda birsey duyulmaz.

    bu noktada ayrintilar mukemmeldir. ornegin uzay gemisinde tuvaletlerin nasil kullanilacagi anlatilir, koca koca adamlar bebek mamasi yer, yurumeyi bile yeni ogrenirler, vs. yani dunyayi tamamen kontrol altina almis olan insan, uzayda ise daha macerasina yeni baslamaktadir, hala bir bebektir.

    ay gezisinde baska bir monolite rastlanir. geride birakilmis olan bu tasin gorevi insanligin gelisimini kontrol etmek, bilinc gelimisini incelemek ve romanda da anlatildigi gibi zararli otlari ayiklamaktir. gercekten de insanlarin burnu buyumus, uzayda daha bebek olduklari gercegini unutmuslardir. dikkat ediniz, ilk tasa dokunan maymun cok korkmus ve kafasi karismis iken, insanlar o kadar rahat ve umarsizdirlar ki, isi eglenceye vurup fotograf cektirirler. o anda filmin kopmasi, insanlarin hala gidecek cok yolu oldugunu ve onlara yapilmis bir uyariyi temsil eder.

    bu uyari sonucunda kisa bir sure gecmesi gereklidir, o jupiter yolculugu baslayana dek.