ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bir otelde 7 gün boyunca kalmayı tatil sanmak
-
44 senelik ömrümde tatil denen şeyi yazlık ve ufak pansiyon/motellerde kalıp gittiğimiz bölgeyi/çevresini çılgınlar gibi dolaşmak, denize girmek, dağ tepe bayır gezmek, mağara ve tarihi eser görmek olarak algıladım. bu şekilde yaşadım ve yaşattırttım tatilleri.
sonra bu yaz bir gün, yine havlu asarken (yazlıktaydık ve ben bir mağara gezisi artı denize girme işinden dönmüştüm); havlu asmaktan nefret ettiğime karar verdim. o havluların sorumluluğunu çok uzun süre almıştım. havlulardan gına gelmişti.
her şey dahil içine ne dahil umrumda bile olmayan, ancak plaja giderken havlu verildiği söylenen, deniz kenarında manasızca “şimdi gidip havluları asmak lazım” diye düşünmeyeceğim o tatili aldım sonunda.
annemin bir gün yazlıkta elindeki tavayı fırlatıp “yeter ya yemek yapmak mı tatil?” dediği yaşlara geldim sanırım. zaten ülkede görmediğim mağara da kalmadı gibi….
unutulmayan film replikleri
-
paris'te sıradan bir gece, bir taksinin içindeyiz:
taksi şoförü: körler genelde siyah gözlük takmazlar mı?
kör müşteri: öyle mi? bilemem, ben hiç kör görmedim ki!
night on earth
20 mayıs 2020 800 ürüne ek gümrük vergisi
pegasus airlines
-
düşük maliyetli havayolu kavramını bize öğretebileceğini sanan gerizekalılar tarafından savunulan şirket.
anlamadığınız şu güzel kardeşim, kimse neden düşük maliyetli havayolu politikası uyguluyorsun diye kızmıyor pegasus'a. kötü hizmet verdiği ve fiyat politikalarını kötüye kullandığı için kızıyor.
1. ucuz hizmet almak kötü hizmet almak demek değildir. görece ucuz bilet satman, bazı gerizekalıların dediği ''lan bu paraya daha ne istiyorsun?'' deme hakkını ancak çerkeş otogarında verir sana, havalimanında değil. bak dünyadaki lowcostlara anlarsın ne demek istediğimi.
2. low-cost'san eğer bir görelim 1 euroluk kampanyalar şöyle delikanlı gibi, 49 euro'dan başlayan fiyatlarla diyip 99 euro kaktırarak low cost olunmaz.
3. çalışanlarını eğit. terbiye ver. çayıra salınmış gibi çalışmasınlar.
4. çağrı merkezinden para almak ne lan değişik? uçağa giriş parası da isteyecek misin yakında?
5. rötar yapma. yapacaksan sorumluluk al. yolcularını adam yerine koy, mağdur etme.
6. bagaj kaybetme. evet kaybetme. 10 seyahatte 3 kez bagaj kaybetme.
pegasus ucuz diye değil, kötü bir firma olduğu için eleştirilmektedir, ki en çok kullananlardan biri olarak kesinlikle katılıyorum.
esra elönü
-
laik bükücü olmak iyi bir şey değil. laiklik, amerikada müslüman kimlikli birinin emniyet müdürü olmasını sağlıyor. çünkü devlet, dini kimliğe değil liyakata bakıyor.
tanım: kendisini sevmem. fikirleri de benim için değersizdir
taksimetrenin iki katını veriyoruz kampanyası
-
"benim maaşımı kim iki katı verecek?" diye sorduran kampanya!
kullanmak için can atılan replikler
-
-toplantı bitmiştir.
sırtından vurulan hamile doktor
-
"konya’da hafif ticari araç sürücüsü ..."
seklinde baslayan bir haber. yeterince aciklayici oldugunu dusunuyorum.
pakdemirli'nin sakladığı skandal
-
gazeteci barış pehlivan'ın ortaya çıkardığı durum;
" pakdemirli’nin sakladığı skandal
“çakmak çaksalar yakalıyoruz.”
tarım ve orman bakanı bekir pakdemirli’nin bu sözünü duymamla telefonumun çalması bir oldu. arayan, bakanlıkta güvendiğim isimlerden biriydi.
“neler gizleniyor, bir bilsen” diye söze başladı. iddia üstüne iddia anlattı:
meğer bakanlığa ait tüm bilişim sistemleri birkaç gün önce siber saldırıya uğramış. maalesef ki, ülkeye ait tüm tarım ve hayvancılık verisi de kaybedilmiş.
açık söyleyeyim; inanmadım. doğrulamak için web adreslerini verdi.
girdiğim her sayfa ya açılmıyordu ya da “bakımda” deniyordu.
sözün özü: bu satırlar yazıldığı sırada hayvancılık ve tarım bilgi sisteminden veterinerlerin ilaç takip sayfasına kadar onlarca hizmete erişilemiyordu.
yangından etkilenen çiftçilerin kayıtları bile sorgulanamıyor, afet bölgelerindeki arazi ve hayvanın verisine ulaşılamıyordu.
hatta ve hatta bakanlık ile bağlı kuruluşlar arasında resmi yazışma bile yapılamıyordu.
bakanlık kulisleri bu iddialarla kaynıyordu. öyle ki konuşulanlar şu yöndeydi:
tarım ve orman bakanlığı’na bağlı kurumların bilişim sistemlerinin merkeze taşınması için 2020’de karar alındı. bu karar doğrultusunda geçen hafta süt üreticileri birliği’nin sistemleri taşındı. normal şartlarda uygulamadaki açıkları görmek için sızma testi yapılması lazımdı. ama iddia o ki; o güvenlik testi yapılmadan sistem çalıştırıldı.
sonra da kaçınılmaz sonuçla yüzleşildi.
bilinmez mi, hacker grupları kamu sistemlerini sürekli didikler ve açık arardı.
ama işte liyakat sahibi insanları sorumlu koltuklara oturtmazsanız, olacağı buydu. öyle ya bu bilişim sistemlerinden sorumlu entegre idare ve kontrol sistemi daire başkanı son yıllarda kaç kez değişti?
sona geleyim. şimdi ne mi olacak?
iddia o ki, saldırganlar cryptolocker adı verilen zararlı yazılımla bakanlığın tüm veri tabanını şifrelemiş durumda. fidye istiyorlar ve böylesi saldırılarda ödeme yöntemi takibi zor olan bitcoin aracılığıyla gerçekleşiyor. cumhurbaşkanlığı dijital dönüşüm ofisi’nin ve türksat’ın da devreye girdiği ileri sürülüyor.
acı olan şu ki, kaybolan hazine değerindeki verilerin yedeği de elde yok.
düşünün; şu an biri sorsa tarım ve orman bakanı’na “ne kadar hayvanımız ve ekilebilir alanımız var” diye...
bakan güncel bilgiyi paylaşamaz. "
kanada'nın bayraktar tb2 motor satışını durdurması
-
motoru mu durdurdu?
hani sadece optiği yabancıydı onu da biz üretebiliyorduk. kaldı ki o parça da en önemli parçalardanmış da neyse ...
şimdi motor da başkasından çıktı. hayırlı olsun damat prcileri nerede acep?
edit: türkiye maşallah her şeyi üretebiliyor ama hep yurt dışından almayı tercih ediyor.
tabi lan manyak mısın tabi ki böyle.
harvard'a değil tecrübeye bakıyorum
-
rengin hanim'in marmara universitesi mezunu olmasi ile percinlenmis mesaj.