ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
stanley kubrick
-
"hayatın anlamsızlığı, insanı kendi anlamlarını yaratmaya zorlar" diyerek nasıl bu kadar muhteşem işler yaptığının ipucunu veren usta yönetmen
art nouveau
-
binayı masalsılaştırmanın akımıdır art nouveau.
dünya standart kalıplarda sıkışıp kalmıştır, ve bu sıkıcı dünyayı kurtaracak olan bir grup cengaver mitoloji 'dir, ortadünya'dır, bütün bunları dünyada canlandırmaya karar vermişlerdir.
(bkz: victor horta)
(bkz: hector guimard)
tabi ki (bkz: antoni gaudi)
(bkz: charles rennie mackintosh)
(bkz: otto wagner)
(bkz: joseph maria olbrich)
(bkz: friedensreich hundertwasser)
ve türkiye'den de ; (bkz: raimondo d'aronco)
gibi cevval, hayalperest ve cesur adamlar bu akımın öncüleri olmuşlardır. tabi onlara bu anlamda maddi finansman sağlayan ve sanatı gerçek anlamda takdir edebilmesini bilen kişileri/kurumları da unutmamalı.
memleketimizde istanbul'da maçka, tünel,nişantaşı, yıldız, gümüşsuyu semtleri civarlarında çeşitli örnekleri görülebilir.
(bkz: botter apartmanı)
(bkz: şeyh zafir türbesi)
ve çeşitli hanlar, çeşme/apartman türevi yapılar başta gelen eserlerdir.
art nouveau'nun günümüzde artık hakikaten hiç kalmamış olmasını, sadece eski binalarda gözlerimizi gönlümüzü açması, şu devirde mimari estetik anlayışının ortadan kayboluşunun veya mimari anlayışların ne derece fonksiyonellik ve ucuzluk arayışında boğulmuş olmasına bağlayabiliiriz. umarım art nouveau gibi güzel arayışlardan doğan güzel akımlar sokakları daha geniş kapsamda süslemeye başlarlar.
denizde 2 kilometre açılabilen esrarengiz amcalar
-
iyi bir yüzücü olmama rağmen suyun çok derinleşmesinden hoşlanmam. sonuçta doğal ortamım değil ve doğa bazen sürpriz yapmayı sever. hayatınızda bir kez bile levrek temizlediyseniz balığın aslında ufak olmasına rağmen nasıl korunaklı olduğunu görürsünüz. karadeniz'de sahil şeridi bulanık iken açıklar daha temiz olduğundan dolayı bazen açılmak zorunda kalıyorsunuz. bunlardan birinde yunus sürüsü gelmişti yanıma. gerçekten panik yapıyorsunuz, en nihayetinde balık bu amk hoşttan anlamaz, kışttan anlamaz. tamam flipper falan sempatimiz var ama hiç mi kötüsü yok ulan bu familyanın? organize olup köpekbalığı öldürebilen bir grup hayvandan bahsediyoruz. suyun içinde biri döndürüp öteki .... kımıldayamazsın ki, zevk için yapıyormuş bu hınzırlar da bizim gibi. sözün özü, iyi yüzerim ama tırsarım gençler. siz de tırsın.
asla aralarına katılmayacağım amcalardır.
edit: imla ve ifadeler.
anksiyete bozukluğu
-
boşlukta kalındığı dönemlerde iyiden iyiye hayatı mahvetmeye başlayan hastalık. şöyle ki; düşünecek, kaygılanacak onca şey varken kişi sanki cımbızla çekercesine en önemsiz sorunları bulup üzerine gitmeye başlıyor. bu önemsiz sorunlar öylesine büyüyor, öylesine can sıkmaya başlıyor ki sonunda kişi hayatı için gerçekten önemli olayları takmamaya başlıyor.
sıra dayağında hocam arkadaşa vurmadınız diyen tip
10 cm boyun uzaması vs 5 cm çükün uzaması
-
tartışmak için yanlış mecra. buradaki tüm erkeklerin boyu 1.90 dan, çükü 20 santimden uzun.
ismail türüt'ün gezi parkı şarkısı
-
(bkz: terleyerek bitsin)
barcelona türkiye liginde olsa olabilecekler
-
messi'nin ayağı kırılırdı.
her zaman kaybedecek erkek davranışları
-
yanlış kadını çok sevmek.
berkin elvan
-
biz şimdi bu çocuğu ekmek almaya giderken vurup 9 aydır can çekişmesine neden olanlara "emri ben verdim" diyenlerle sandıkta hesaplaşacağız, öyle mi?
çocukların ömrüne oy biçenlere lanet olsun.
bir haftadır et yemedim
-
(bkz: mermer yediğim günler oldu)
ghosting
-
ne olduğunu yeni öğrendim ve fark ettim ki ben yıllardır yapıyorum bunu. sanıyorum ki kimse için cidden değerli olmadığını bilen kişiler yapıyor şu zıkkımı.
her ne kadar genelde depresif bir modum olsa da insanları güldürmeyi severim. çalıştığım, takıldığım her mekanda insanları etrafıma toplayıp bir şeyler anlatmayı, kendimi dinletmeyi bir başarı sayarım ve bilirim ki gittiğim gün kimse arayıp sormayacak, adımı bile hatırlamayacaklar.
8 yılı beraber geçirdiğim, yediğim içtiğim aynı olan çocukluktan arkadaş grubumun (ki onları da bir araya getiren bendim) orta okuldan mezun olduktan sonra beni dışlaması sırasında kimse için cidden değerli olmadığımı ve olamayacağımı anladım. sonraki ilişkilerimde insan biriktirmeye karşı oldum, hep bir şekilde yok oldum.
hatta çalıştığım yerden birden istifa ettikten aylar sonra ısrarla arayan çalışanlardan birine bir akrabamın ağzından öldüğüm haberini vermiştim de nedenini bile sormamışlardı. yıllardır beni ölü bilen çok insan var.
insan sevmiyorum, hep ondan oluyor.