hesabın var mı? giriş yap

  • arşimet'in hamama gitmesine, dolayısıyla suyun kaldırma kuvvetinin doğasını keşfetmesine sebep olmuş kişidir.

    günümüzde evreka hikayesinin doğruluğunu kanıtlayan kesin bir hikaye olmadığı için hikayenin birçok farklı anlatımı mevcuttur. benim favorim ise arşimet'in karısının da hikayeye dahil olduğu versiyondur.

    efsaneye göre bir gün siraküza kralı hiero kartacalılara karşı kazandığı galibiyetlere teşekkür olarak tanrılara hediye edilmek üzere saf altından bir taç yaptırmak ister. bunun için belirli bir miktar saf altın tartar ve bu altını işlemesi için bir kuyumcuya verir.

    kuyumcu hiero için harika bir taç yapar ve tacı kendisinden istenilen günde hiero'ya teslim eder. hiero tacı tartar ve tam olarak kuyumcuya verdiği miktarda altına eş ağırlıkta olduğunu görür. tacı çok beğenen hiero, kuyumcuya yüklü miktarda ödeme yapar.

    tacı tanrılara sunacağı seremoni tarihine birkaç hafta kala hiero kuyumcu hakkında dedikodular duymaya başlar. dedikoduya göre kuyumcu hiero'nun kendisine verdiği altını yalnızca tacın dış kısmını kaplamak için kullanmış, kalanı için ise eş ağırlıkta gümüş kullanmıştı. yani kuyumcu saf altını iç ederek hiero'yu dolandırmıştı.

    hiero tacı kırıp saf altından yapılıp yapılmadığını anlayabilirdi. ancak bunu yaptığı zaman eğer altın saf çıkarsa hem taç ziyan olacak, hem de tanrılara sunacağı hediyeyi zamanında sunamayacağı için tanrılara karşı suç işlemiş olacaktı. bu sebepten hiero'nun tacın saf olup olmadığını tacı kırmadan anlayabilmenin bir yolunu bulması gerekiyordu.

    bu problemin çözümü için ülkedeki matematikçileri araştıran kral sonunda arşimet'i huzuruna çağırıp "sen zeki adamsın, arşimetsin sonuçta, bulursun bunun çözümünü" diyerek arşimet'e görev verir. arşimet'in görevi tacın saf altın olup olmadığını tacı kırmadan anlamanın bir yolunu bulmaktır.

    arşimet haftalarca gece gündüz uyumadan düşünür, düşünür, düşünür de düşünür. ancak bir türlü çözüm yolu bulamaz. ne hesap yapsa elinde patlar. ne yol denesene hatalı olur.

    bir süre sonra arşimet problemi takıntı haline getirmiştir. başka hiçbir şey düşünemez. geceleri yatakta bir sağa bir sola döner. uykusuzluktan gözleri şişmiştir ve konuşması bile bozulmuştur. seremoni günü yaklaştığından arşimet'in zamanı gittikçe azalmaktadır.

    bu durum sadece arşimet'i değil, aynı zamanda arşimet'in karısını da rahatsız etmektedir. arşimet huzur bulamadıkça karısının da huzuru kaçar. arşimet rahatsız oldukça karısı da rahatsız olur.

    günün birinde arşimet'in karısı kafası iyice allak bullak olmuş kocasına gidip " çok fazla düşünüyorsun ve zihnin sırf bu yüzden düzgün çalışamıyor. başkaları için harcadığın zamanı birazcık da kendin için harcamalı ve bir günlüğüne de olsa dinlenmeye çalışmalısın" deyip kocasını rahatlaması için hamama gitmeye ikna eder.

    karısının bakış açısına saygı duyan arşimet sözünü dinleyerek hamama gider. üstünü başını çıkarıp rahatlamak için bir küvetteki suyun içine girdiğinde suyun bir miktar yükseldiğini ve kenarlardan bir miktar taştığını fark eder.

    bir süre düşünüp "acaba ben değil de başka bir şey girse ne kadar taşar bu su?" diye sorular sorar. sorularının neticesinde kralın problemini bu yolla çözebileceğini fark edip buldum anlamına gelen "evreka!" çığlıklarıyla çırılçıplak vaziyette eve kadar koşup ismini sonsuza dek yaşatacak olan buluşunu herkesten önce ona hamama gitme fikrini veren karısına söyler.

    bugün arşimet'in değeri biliniyor ancak arşimet hakkındaki biyografiler günümüze ulaşamadığı için arşimet'in karısının kim olduğu bilinmiyor.

    böylelikle arşimet'in karısı tarihi bir kişilik olarak değil, kimilerince gerçek olan bir efsanenin kilit noktası olarak hatırlanıyor.

    bu hikayeden de şu sonuç çıkıyor:

    akıl sormada hiero gibi, eş seçmede arşimet gibi ol.

  • türkiye halklarının giderek muhafazakarlaşmasının sonucudur.

    bugün ht gazetesinde ali ağaoğlu röportajı vardı ki sorsak, sokaktaki 10 yurdum delikanlısının (atıyorum) 7'si bu adamı örnek olarak kabul ediyordur.adam diyor ki röportajda "6 evim var ama tek kitap sahibiyim !!" "hatunun tazesini severim (bu esnada ismi hazal ....... olan sevgilisi sigara içerek röportajı izliyormuş)" vs.vs.vs.

    '80 darbesinin bu ülkeye yaptığı en büyük kötülük, böyle salak tiplere kol kanat gerip embesil bir nesil (ki yeşil kuşak projesiymiş bunun ismi) yetişmesine uygun zemin yaratmaktı.bunu da başardılar zaten.sorsan hepsi ahlak ve kişilik sahibi ama yolda oturup "taze mala bak !!" "hacı asgari ücret alıyorum ama ayfon siksplas ya da en olmadı ayfon siks almazsam olmaaaaaaz" muhabbetindeler.bu tayfanın idolleri belli, niyetleri belli.kimisi de "....... elitizmi" diye ayar kasmaya çabalar aldığı entelektüel eğitimin olmazsa olmazı bir tavırla.ve evet kardeşim bilgisiz adamı, öküz adamı, cahil kalmakta ısrar eden adamı, o cahilliğini her yere yaymayı görev edineni aşağılıyorum !!!

    gerçi ülkeye tercüman mı seçiyoruz, cumhurun reisini mi seçiyoruz? değil mi.sikmişim bilgiyi, bilimi, kültürü afedersin.

    not : "...... elitizmi" cümlesinde genel tavır kastedilmiş olup, hiçbir entry ve kişi ile ilgisi yoktur.

  • eski dizilerle alakalı olarak "pandemi döneminde neler yaparlardı?" geyiklerinde aklıma direkt george costanza geliyor. muhtemelen aşı yaptırıp yaptırmakta kararsız kalır fakat ücretsiz olduğunu duyunca ertesi gün aşı olmaya giderdi. yolda bir dergi veya gazete haberi görür, bir barda aşı olanlara ücretsiz bir bira verildiğini okur ve oraya gitmeye karar verirdi. kramer ile karşılaşınca ''bir bira veren varsa başka şeyler veren de vardır onları da araştır'' cümlesiyle birlikte gözleri açılır ve ''sen bir dahisin'' diyerek ülke genelindeki diğer fırsatları araştırmaya başlardı. seinfeld'in evine aşı olanlara bir şeyler veren mekanların işaretlenmiş haritası, beş valiz, iki sırt çantası, bir bel çantası, üç kutu maske ve yirmi litre dezenfektan ile birlikte girip ''enayiliğin alemi yok jerry, bu fırsatları değerlendirmemiz gerekir'' diye açıklama yapar ve yolculuğa ikna ederdi. bu arada bazı mekanlar iki doz olanlara ikram yaptıklarını söyleyince aşı merkezine gidip hemen ikinci dozu olmak istediğini söyleyip kavga çıkarma ihtimali de çok yüksekti.

    jerry ve elaine'i kestirebiliyorum ama kramer konusunda olasılıklar sonsuzluğa doğru süzülüyor. kimyager bir arkadaşı tarafından ev ortamında üretilmiş ve koruma oranı %1800 olan bir aşıyı olma ihtimali de vardı, yanlışlıkla 28 doz aşı olma ihtimali de.

  • bunun iki kere oynandığını gördüm ben, birinde izliyordum ve kendi kendime içiyordum, diğerinde de bizzat oynadım. izlerken "abi 30 yaşında koskoca adamlarsınız, 'sen bana üç koyun ver ben sana bir tuğla ver' diye kopardığınız kıyametlere bak..." diye laf edip dalga geçmiştim. ikincisinde adam bulamadılar, oynayayım dedim, ben hayatımda böyle mükemmel bir masa oyunu görmedim arkadaş. içinde monopoly var, kızmabirader var, risk var, ne ararsan var. her seferinde oyunun düzeni değiştiği için strateji de tutmuyor. gruplaşmalar, kavgalar, bir kişinin üzerine oynamalar çok zevkli.

    varını yoğunu harcayıp yaptığı 2 tane yan yana şehrinin tam ortasında 5 el boyunca hırsız durdu diye sinirden ağlayan 38 yaşında bir adam gördüm ben .

  • bu iddiada doğruluk payı varsa iki ihtimal var:

    1 - ülkenin başbakanının onlarca askerinin ve tabur komutanının öldürüldüğünden haberi yok.
    2 - ülkenin başbakanı, onlarca askerinin ve tabur komutanının öldüğünden haberdar bir halde milli maçta etrafa, önünde şehit çocuğu varken gülücükler dağıtıyor.

    hangisi daha az korkunç, daha az acı, daha az sinir bozucu geliyorsa onu seçin. ben birini seçemedim.

  • -ahmet nasılsın?
    *sence?
    -haahahah üzüldün mü ayyy kıyamam yıaa
    *lan!
    -çok mu seviyomuş beni? çok mu inanmış benim kabul edeceğime? çok mu kendini bi bok zannetmiş? hahahaahahahahahahahahahahahhahahaha.
    *seni var ya!
    -ahahahaahahaha. tamam tamam şaka yaptım. teklifini düşündüm. ciddi ciddi hem de.
    *hadi len
    -gerçekten bak
    *allah allah. ee?
    -hahahaahah. ulan gene umutlandı yaa hahaahah.

  • woodcastle : tahtakale
    darktown : karaköy
    mt. belt : kayışdağı
    newtown : yeniköy
    medalstone : nişantaşı
    midtown : ortaköy
    topfield : tarlabaşı

    gibi örneklerle desteklenen, ingiltere'de yaşıyormuş izlenimi veren düşünce...

    edit: ...yi destekleyen örneklerdir.
    başlığım taşınınca tanımım babasız gibi ortada kalmış.