hesabın var mı? giriş yap

  • alice sendromu ya da alice harikalar diyarinda sendromu; depersonalizasyon , vucut imajının idrak edilmesindeki bozukluk, gorsel ve isitsel illuzyonlar ile aciklanabilir.

    yani bu bozuklugu tasiyan kisi etrafini ve kendisini oldugundan farkli algilar, mesela etrafindaki objeleri ya da insanlari oldugundan daha buyuk ya da daha kucuk algilar, normalden farkli akustik sesler duyar, tad alma duyusu bozulur ve zaman kavramini kaybeder yada yanlis algilar.

    bu bozuklugu migren, sara ve uyusturucu kullanimi tetikleyebilir.

  • "bu değil.
    bu değil.
    ben farklı bir şey istiyorum.
    bu da değil.
    bunları herkes yapıyor.
    bu hiç değil.
    bu sıradan.
    değil.
    hiç bir işe yaramaz.
    bunlar bir şey değil.
    bunlar sıradan.
    beni anlamıyorsunuz."

  • +beş sene sonra kendinizi nerede görüyorsunuz
    -yatakta görüyorum kendimi, koynumda siz de varsınız. iki tane tosunumuz olmuş, tarkan ve hakan... bir tane de kız istiyorum diyorsunuz kulağıma, takatim kalmadı diyorum, mırıldanıyoruz, pelin için çalışıyoruz...

  • ingiliz gemisine binip sıçan gibi ülkeden kaçan adama ne diyelim?
    hadi tamam sizin istediğiniz gibi olsun; yerli ve milli hain.

    t: akpli cümlesi.

  • italya'da yanlış hatırlamıyorsam 6000-7000 civarı insan öldü. bu ülkede üzülerek söylüyorum her şey bittiğinde virüsten 50.000 kişi ölse o kadar normal karşılanır ki halkımız tarafından. şunu kabul etmek gerekir. insan hayatına hakkettiği değeri veren bir toplum değiliz. burada krizin ekonomik boyutu herkes tarafından kaç insanın hayatını kaybettiğinden daha çok önemseniyor. yeter ki ölen bizim yakınımız olmasın.

  • ill: yatalak hasta. kanser, verem, zatüre gibi. gerçek, maddi hastalık.
    sick: genel olarak bütün hastalar ve daha tam ill olmamış. öksürük, bulantı var ama daha düşmemiş. bi gözü toprağa bakmıyor.

  • filmden sonra medya gerçekliğini bir süre hazmedemediğim film. öyle ki; dönen oyunları, bilinen gerçekler yaklaşık bir 30 yıl önce anlatılmaya başlanmış. ama biz hala nelerden söz ediyoruz. peh. filmin anakarakteri howard beale'ın öyle bir konuşmaları vardır ki alıp incelenesi, üstüne düşünülesi, kürsülerde tartışılasıdır. adam kapitalizm gerçeğini gözler önüne sererken, bir yandan aslında deliliğinin aslında bilinçlenmişlik ve farkındalık olduğunu gösterir bizlere.

    --- spoiler ---

    howard beale'ın tv seyircilerine pencerede abuk abuk bağırması söylemesi, sanırım bizim susurluktan sonra tencere-tava ile isyan edişimize benziyor. belki bu hönkürüş filmden kopyadır. kimbilir.

    --- spoiler ---

  • günümüz futbolunun geldiği nokta brezilya gibi kreatif adamların olduğu bir ülkeyi bile yemiş, bitirmiş. artık futbol üç günde bir maç yapan, tamamen fiziğe dayalı, bir nevi robotik futbolcular istiyor. ama biz eski futbol romantikleri ronaldo, rivaldo, ronaldinho, beckham, inzaghi, batistuta, bergkamp, klinsmann, figo, recoba, del piero, hagi, zidane hatta higuita gibi adamları izlemek istiyor. daha birşeyler anlatmak istiyor ama anlatamıyorum, yinede ne demek istediğimi anlayan birileri olduğunu düşünüyorum.

    edit: bu arada yanlış anlaşılma olmasın, biz futbol sevdalıları 0-0 bitmiş lecce - cagliari maçını bile banttan izleyebilir, ondan bile ara ara keyif alınabilecek kısımlar bulabiliriz. bu yazı sadece izleyenlerin gözlerindeki pası silen, atlet gibi sağa sola yardır yardır koşmaktan ziyade bir nevi sanat icra eden eski ikon futbolculara duyulan bir özlemdir.

    eskiden bırakın büyük ülkelerin büyük futbolcularını, romanya'nın, şili'nin, bulgaristan'ın, nijerya'nın bile sahaya çıktığı vakit tüm gözleri üzerlerinde toplayan, sahada şovunu yapıp, "ulan ne futbolcu be dediğimiz" ikonları, efsaneleri vardı.