hesabın var mı? giriş yap

  • -hata penceresini kapatalım lütfen
    -tamam
    - efendim su an ne var ekranınızda?
    -safranbolu
    -hmmm(wallpaper olsa gerek)

  • -bak ben bu yüzü görünce neler hissediyorum bir bilsen..
    +neler?
    -evimi, geleceğimi, yaşlılığımı, çocuklarımı, torunlarımı.

    düzeltme gereği duydum;
    fos çıktı arkadaşlar, bütün iltifatların canı cehenneme!

  • ev yemeği, sulu yemek denen neredeyse her yemeğe domates salçası koyan bir millet olmamıza rağmen neden bu kadar az kullanıldığına akıl sır ermeyen lezzet bombası yiyecek.

    o kadar lezzetli ve kullanışlı bir yiyecek ki her türlü yiyeceğe eklenebiliyor ve o yiyeceğin tadını katlayabiliyor. mesela mantarlı füme etli omlet mi yapıyorsunuz kuru domates ekleyin, patatesli omlet mi yapıyorsunuz kuru domates ekleyin, evde ekmek mi yapıyorsunuz kuru domates ekleyin, tulum peyniri/ceviz ikilisi daha ne kadar mükemmel olabilir mi diyorsunuz kuru domates ekleyin. daha çook uzatabilirim bu listeyi fakat garipleşmeden bitirmek istiyorum. nasıl sarımsak girdiği her şeye inanılmaz bir lezzet katıyorsa kuru domates de aynen öyle davranıyor ve girdiği yiyeceğe lezzet katıyor. kuru domates glutamat içeriğinden dolayı diğer glutamat içerikli gıdalarla çok iyi anlaşıyor; içinde mantar, kurutulmuş/isli/füme et, peynir, patates, fasulye, ceviz olan yiyeceklerle çok güzel bir sinerji yakalıyor.

    kurutulmuş domates sevmiyorsanız muhtemelen bunun endüstriyel olarak kurutulmuşunu yemişsinizdir. pek çok kurutulmuş meyve veya sebze gibi bunun da güzeli evde kurutulandır. endüstriyel olarak kurutulmuşu veya malatya pazarı, antep marketi gibi yöresel yerlerden alınanları nedendir bilmem -kururken çürümenin önüne geçmek için kimyasal kullanıyorlar sanırım- bir garip tada sahip oluyor. kurutulmuş domatesi tatlılar hariç her yere yakıştıran ben bile evde yapılanı haricini yiyemem. mesela tanıştığımızda kuru domatese asla katlanamayan sevgilim şuan ne yemek hazırlarsam hazırlayayım ''yanına bir tabak da kuru domates çıkarabilir miyiz?'' diyor, aramızda kalsın içli köftenin yanına bile kuru domates istedi bu kuru domates sonradan görmesi. tabi salçalı, cevizli ve kıymalı içe çok yakıştı o ayrı, sanırım sonraki içli köftede harca minik minik kıyılmış kuru domates ekleyeceğim. bu mükemmel lezzeti kendi evinizde yapmak istiyorsanız gerekenler çok basit fakat ben kurutmakla ilgilenmiyorum diyorsanız aşağıdaki neler yapılabilir kısmına geçebilirsiniz.

    --- kurutmak için neler gerekiyor? nasıl kuruturum? ---

    1) armut domates, çanakkale domatesi, salçalık domates gibi isimlerle bilinen ince, uzun formlu ve az sulu domates. kullandığınız domatese ve kurutma tarzınıza göre değişebilir fakat benim bu sene yaptığım 100 kilo yaş domatesten 5 kilo kuru domates çıktı ona göre hesaplayın. internette 8 ila 14 kilo yaş domatesten 1 kilo kuru domates çıkıyor demiş fakat o orana hiç yaklaşamadım.

    2) domatesleri serebileceğiniz, günün büyük kısmında güneş alan ve mümkünse esintili bir balkon, teras veya çatı. balkonsuz apartmanda yaşayanlar veya domates kurutmaya elverişli havaya sahip olmayan yerlerde yaşayanlar fırın veya meyve/sebze kurutma cihazı kullanabilirler fakat ingizlerin de dediği gibi sunkissed tomatoes bir başka oluyor.

    bu alana tepsi, ahşap, kiremit vb pek çok düz yüzey koyup üstüne domatesleri serebilirsiniz. yaşadığınız yer kuru ve sıcak bir havaya sahipse sıkıntısız şekilde kurur fakat nemli veya akşamları nem inen bir yerde yaşıyorsanız bu zor olacaktır. ben piyasada kümes teli, tavuk teli gibi isimlerle bilinen tel örgü ve 8 ahşap çıta ile bel yüksekliğinde bir kurutma düzeneği yaptım (boydan boya tel gerilmiş bir sehpa gibi düşünebilirsiniz). bu tel sayesinde domatesin altında da hava akışı olduğu için çok daha rahat şekilde kuruyor.

    sermek ve 3-5 gün ara sıra domateslerle ilgilenmek zor geliyorsa fırın veya kurutma makinesi aynı işi 4-6 saat içinde yapacaktır. fırını 90 derece civarında ayarlayıp içinde nem birikmesin diye de kapağına bir tahta kaşık sıkıştırıp hafif aralık bırakırsanız domatesler rahat rahat kurur.

    domatesimizi ve kurutma alanımızı ayarladıysak geri kalan işlemler çok basit. domatesleri yıkadıktan sonra sap kısımlarını kesip büyüklüklerine göre ikiye veya dörde bölüp kurutma alanına kabukları altta kalacak şekilde sırt üstü diziyoruz ve hepsi dizildikten sonra mümkünse deniz yoksa kaya tuzu ile hafifçe tuzluyoruz. bundan sonrası tamamen sizin kuru domatesi nasıl sevdiğinize ve bulunduğunuz yere bağlı olan bir süreç. kuru ve güneşli havalarda 3 gün içinde tam olarak kururlar. yarı-kurutulmuş istiyorsanız veya ''ben her yiyeceğim zaman bunu suyla ıslatmaya üşenirim, yağ kavanozundan çıkarıp yemek istiyorum'' diyorsanız daha erken (tam kurumadan, çiğnenebilir haldeyken) almanız gerekiyor. nemli veya esintili olmayan yerlerde kuruması 5-6 günü bulabiliyor. burada önemli olan nokta eğer bulunduğunuz yer nemli bir yer ise akşamları güneş batmaya yakın domateslerin üstünü bir örtüyle örtmek ve sabah mümkün olduğu kadar erken o örtüyü almak.

    ben iyice kurutmaktansa bir gün kadar öncesinde daha çiğnenebilir haldeyken toplayıp zeytinyağı dolu kavanozlarda tutmayı tercih ediyorum fakat iyice kurutup sonrasında buz dolabında tutarak uzun süreler saklayabilirsiniz. zeytinyağlı kavanozların tüketme sırası geldikçe içine biraz kekik, biberiye, sarımsak vs atıp bir kaç gün bekleterek hem domateslerin hem de yağın tadına tat katabilirsiniz. domatesler bittikten sonra kalan yağ ise salatalar için harika oluyor.

    --- peki kuruttuk veya sizi çok seven biri emek emek kuruttuğu domatesi size verdi bununla neler yapabilirsiniz? ---

    - öncelikle her türlü kahvaltı sofrasına kurutulmuş domatesi kendi kendine çıkartabilirsiniz.

    - kurutulmuş domates, kurutulmuş arnavut biberi ve karamelize soğana azıcık sarımsaklı yoğurt ile harika bir meze yapabilirsiniz. yağdan çıkan domatesler için ekstra bir işleme gerek yok, iyice kurutulmuş domatesi ise sıcak suda biraz yumuşatmanız gerekiyor. kurutulmuş biberi yumuşayana kadar azıcık haşlıyoruz. bunları yaparken de bir yandan soğanı karamelize ediyoruz. soğanlar karamelize olunca kuru domates ve biberi ekleyip çok az kavurduktan sonra oda sıcaklığına kadar soğumasını bekleyip opsiyonel olarak çok az (malzemelerin üstünü ince bir krema gibi kaplayacak kadar) sarımsaklı yoğurtla karıştırıp servis ediyoruz. karamelize soğana aşık biri olarak diyebilirim ki bunun sarımsak, kuru domates ve arnavut biberi gibi diğer harika lezzetler ile kavuşması anlatılmaz yaşanır cinsten bir mezeye dönüşüyor. bu mezenin illa bir ismi vardır fakat ben bilmiyorum, aydınlı bir arkadaştan öğrenmiştim. hem kahvaltıda hem akşam yemeklerinde tüketilebiliyor.

    - kuru fasulye yaparken bir defa da kurutulmuş biber ve kurutulmuş domates ekleyin şahane oluyor.

    - sucuklu kurutulmuş domatesli / patatesli, biberli ve kurutulmuş domatesli / mantarlı füme etli ve kurutulmuş domatesli / peynirli ve kurutulmuş domatesli gibi daha bir sürü sayabileceğim omlet ve çırpılmış yumurta çeşitlerini deneyebilirsiniz.

    - evde pizza yaparken siz de benim gibi italyan usulü ince hamur üzerine minimal fakat kaliteli malzemeli pizzalar seviyorsanız bir sonraki margherita pizzanızın üstüne ince uzun doğranmış veya bütün kurutulmuş domates ekleyin. teşekkürleri daha sonra mesaj yoluyla kabul ediyorum *

    - top mozzarella peynir, kurutulmuş domates, zeytinyağı, taze fesleğen gibi bir günah grubu var. bunu istediğiniz, keyfinize göre bir ekmeğin üzerine veya arasına koyup yiyorsunuz sonra alınan karbonhidratlar için bana sövüyorsunuz, lütfen sövmeyin. mozzarella yerine güzel bir beyaz peynir veya keyfinize göre bir peynir de olabilir.

    - siyah zeytin ezmesi, kuru kekik, kuru nane, minik kıyılmış kuru domates ve zeytinyağı karışımını kahvaltıda dilediğiniz ekmekle afiyetle yiyebilirsiniz.

    - hani kebapçılarda gelen tulum peyniri ve ceviz ikilisi vardır ya hah işte onlarına arasında ince kıyılmış kurutulmuş domates ekleyip tekrar deneyebilirsiniz.

    - et lokantalarının neredeyse hepsinde olan çekirdek içli, nar taneli, nar ekşili bir roka salatası var ya hah o tarz yeşillikli salatalarda şahane oluyor.

    - bulgurdan, makarnadan falan yapılan sebzeli soğuk salata tabaklarına da yine çok yakışıyor.

    - evde ekmek yapıyorsanız siyah zeytin ezmeli, cevizli ve kuru domatesli bir ekmek yapmayı denemenizi de şiddetle tavsiye ederim.

    gördüğünüz gibi kurutulmuş domatesin kullanım alanı sadece damak tadınıza ve hayal gücünüze bağlı. içinde peynir, ceviz ve et olan hemen her şeye uyum sağlayabiliyor. kurutulmuş domates gibi tatlı/ekşi lezzetlerden hoşlanıyorsanız bir de kurutulmuş mürdüm eriği deneyin.

    afiyet olsun!

  • bütün aile gün içinde aranır. mümkünse akşam erken gelin, konuşmamız lazım gerek denir.

    kızım söyle işte diye baskılar gelirken, öyle telefonda söylenecek gibi değil denir, gözden iki üç damla yaş düşer.
    akşam herkes geldiğinde "boşanmaya karar verdim" denir.
    derin bir sessizlik yerini yavaş yavaş dozu artan bir gürültüye bırakır.

    son sözüm "sizden bu konuda izin istemiyorum, bilgi veriyorum" olmuştu. sağlam durun. ailenizin "millet ne der" baskısına aldırmayın. sizi mutlu görünce, onlar boşanmanın ne kadar normal ve aslında mutlu eden bir şey olduğunu görecekler.

    sabredin ve aileniz hayatta olduğu için şükredin...

  • çok da iyi kazanmıştır, çok da güzel kazanmıştır. oldu mu?
    ulen benim babam öldü o melankoliyle o dramla 8 ay sonra sınava girdim. çalıştım mı? çalışabildim mi? afedersin de bok çalıştım. bir yandan deprem olurken bir yandan babam ölmüşken bok çalıştım. sonra ilk 50bine girdim. leş gibi bir okulun endüstri mühendisliğine gittim. hay gitmez olaydım. hay korkmaz olaydım 2.kez şansımı denemekten de gitmez olaydım. gittim ne mi oldu? seminere gelen adamlar bile it gibi davrandılar afedersin. neymiş? taşra üniversitesiymiş. okuldaki hoca da it gibi davrandı, iş adamı da, sokaktaki de. hay okuluna ya... işte o babasının parası olan adam da gitti paşa paşa okula. istediği şehirde istediği bölümü okudu. he bir de ingilizce okudu. bitirdi mis gibi iş de buldu.
    ben mi? 3 yıl it gibi koşturdum orda burda. kıytırıktan staj yeri bulacam diye kıçımı yırttım. o adam gitti en güzel yerlerde staj yaptı. en güzel yerlerde iş buldu.
    aynen o adam kazandı. o adamın babasının parası var. benim babam bile yok. hay adaletini dünya...

  • daha gerçekçi bir eylem için tarih aralığı belirtilmesi fikriyle ilk etapta; 04 temmuz 2018 ile 04 ağustos 2018 arasında sabret ve tüketme!

    üst edit: herdemmuhabbet ve emirov güncel fiyat listelerini gönderdi. unutma, bu liste yalnızca 6 ay sonraki yeni zama kadar geçerli.

    işte o liste-yüksek alkollüler
    işte o liste-biralar

    sahi, yeter diyeceğin o nokta kaç 6 ay sonra gelecek?

    şunu da unutmayın lütfen. amerika'ya atarı bile alkol üzerinden yapıp, bizim paramızı alma derdindeler.

    amerika'dan ithal ürünlere ek vergi. şampiyon %70 ile viski

    twitter hashtag önerilerini paylaştı bir kaç arkadaş. aktarıyorum:

    #adaletlivergi
    #vatandasayikol
    #buyukalkolboykotu

    sosyal medyada paylaşım için görselleri de ellerimle hazırladım. sadece 1 ay, haydi!

    nane likörü!bayılırım!
    bi' duble keyfimiz var.
    rakıdan %300 vergi alıyor iki gözümün çiçeği.

    ------------------------------------------

    arkadaşlarımız arasında başlattığımız boykottur. #pınarürünleriboykot kampanyasının başarısı da ortada.

    3 temmuz 2018 ötv zammı ile açıkça ortaya konmuştur ki, bu ülkenin bütçesi adaletli vergi sisteminden değil; benzin, alkol ve tütün ürünleri üzerinden finanse ediliyor. benzin mecburen kullandığımız ve şu anda alternatif üretemeyeceğimiz bir kalem. ancak günlük yaşamda kullanılan ötv'li ürünler öyle değil.

    2017 bütçesinde, ötv'den gelen gelir %24'e ulaşmış. yani bu ülke bütçesinin 4'te 1'i; zamanında kdv yerine çıkarılacağı söylenen bu vergiye dayandırılmış durumda, ancak hem kdv hem ötv yürürlükte.

    alkol oranı %45 olan 70’lik rakıda aracı kârı dahil 28,50tl olan fiyat; ötv 67,10tl, kdv 17,20tl ile vergiler dahil 112,80tl olmuştur. yani ürün fiyatına göre vergi oranı %258’den %296’ya yükselmiştir! ve bu zam her 6 ayda bir artacaktır. biz dur diyene kadar!

    demek oluyor ki bu ülke çoğunlukla şu anda ezilen, hor görülen, terörist ilan edilen kesimden gelen gelirle finanse edilmektedir. meyve suyu, maden suyu gibi kalemlerdeki ötv, muhafazakar olmayan kesimden elde edilen vergi kalemlerine göre oldukça düşüktür ve etkilenmeyecekleri seviyededir. dolayısıyla kimsenin umrunda değiliz. yat ve pırlantada "özel" tüketim vergisi olmamasından bunu anlayabilirsiniz.

    ben kendi adıma bugünden itibaren başta alkol ve sigara olmak üzere ötv'ye dahil ürünleri mümkün mertebe kullanmayacağım. çünkü artık canıma yetti.

    haklı olarak, "onlar da bunu istiyor" endişesi var. tam tersi. bütçenin yüzde 25'ini oluşturan bir kalemin kesilmesini, hele ki böylesi bir dönemde kimse tolere edemez. inadına, yaşam tarzımızdan taviz vermeyeceğimizi bildikleri için tüm yükü sırtımıza yüklemiş durumdalar. dolayısıyla yüksek ötv'li bu ürünlerin tüketimine bir süreliğine ara veriyoruz. evde dahi üretsen 40 liraya üretilebilecek bir ürüne, fabrikasyon olmasına ve maliyetlerinin çok düşmesine rağmen 120 lira vermiyoruz.

    peki dayanamayanlar ne yapabilir?

    -viski, rakı, votka gibi yüksek alkollü ürünleri mümkün mertebe yurtdışına gittiğimizde ya da giden arkadaşlarımızdan tedarik ediyor, yapabiliyorsak evde üretiyoruz. her arkadaş gurubundan 1 kişi bunu yapsa masraflar paylaşılabilir.

    -bira gibi düşük alkollü ürünler için evde üretimi tercih ediyoruz.

    -ben kullanmıyorum ama sigara kullananlar yine yurtdışından karton alma ya da sarma kullanmaya başlıyor.

    4-5 aylık bir protesto süreci en azından bu konuyu bu sektörden ekmek yiyen insanlar, meyhaneler, birahaneler, tekeller, rakı-balık mekanları, oteller, turizmciler ve firmaların gündemine taşıyacak ve önlem almak zorunda bırakacaktır.

    ben bireysel olarak bu boykotu sürdürmekte kararlıyım. çünkü paramla beni terörist olarak gören kesimi beslemekten yoruldum.

    katılıp, katılmamak size kalmış.

    edit: boykot alkol özelinde açılmış olsa dahi ötv içeren kısılabilecek tüm ürünleri kapsamaktadır. alkol kullanmıyorsundur ancak meyve suyu kullanıyorsundur; o zaman meyve suyunu azalt, maden suyunu azalt, daha az benzin al daha çok yürü. sigarayı bir süre bırak. ekonomi dediğimiz şey sensin, senin harcamaların.

    edit-2: ötv ile öiv karışmış. ötv, kdv'nin yerini alması planlanan bir vergi olarak çıkarılmış. ancak pek tabii şu an ikisi de yürürlükte. düzelttim, uyarısı için mistosilo'ya teşekkürler.

  • hakkari'de ev beğeniyorsun, ev sahibiyle görüşmeye gidiyorsun:

    "hoca, senin o eve maaşın yetmez. doktora kiraya verecem."

    1200 lira kira istiyormuş. yakıt parası da hariç. 700 liradan aşağı ev yok. sırf eşya almayım diye 700 liraya öğretmenevinde kalıyorum, su günde toplamda 3 saat akıyor. elektrik günde garanti 3-4 saat kesilir. gündüz kesilmese gece kesilir mutlaka. bir interneti var, o da çekerse kullanırsın. verdiğimiz paranın içinde başka ne yemek var ne bir şey. yemekhanesinde niyeyse öğlen 12'de çıkıyor yemek; herkes çalışıyor o saatte. milli eğitim personeline yemek fişi veriyorlar, gelip öğle yemeklerini orda yiyorlar.

    mutfağım olmadığı için, ızgaralık falan bir şeylerle idare ediyorum. banvit ürünleri bir markete haftada bir gün, sınırlı sayıda geliyor ordan o gün gidip alıyorum. dışarıdan yesem 10-15 liradan aşağı çıkamıyorum-ki alternatif de yok yiyecek.

    buradaki doktora, polise, askere, akademisyene burada görev yaptığı için geliştirme yardımı adında bir teşvik veriliyor. malesef ki öğretmene tek kuruş fark verilmiyor.

    bu mesleğin kutsallığı da, bu insanların kendi yararını düşünmeyip sırf eğitim aşkıyla buralarda çalışıp didinmesinden geliyordu. şimdi onu da öğretmenin bok yerine konulması, 15 yaşında ergenlerin ağzına sakız edilmesiyle yerle bir ettiler. madem öyle; madem benim yararıma olan tek bir şey yok; burada 1000 liraya oturacağıma gider beşiktaş'ta otururum. siz de "doğu'da öğretmen durmuyor" diye yırtınır durursunuz.

  • şu geleneksel yılbaşı hediye çekilişlerinde kişiye şirketin patronu çıkması olayı. adeta bir beşiktaş'ın kura şanssızlığı, adeta bir ölüm grubuna düşme bahtsızlığı. ceo da tam bir kapalı kutu, ne bir tanışmışlığımız var, ne bir mail'leşmişliğimiz.
    bir de adamın kendi parasıyla ona hediye alıyormuşum gibi bir his var.