hesabın var mı? giriş yap

  • ben mühendislik okudum, kalabalık bir birlikte askerlik yaptım, yıllardır maçlara giderim ve tribünden çok insan tanırım. tüm bunlara rağmen 700 erkek tanımıyorumdur. var bu olayda bir gariplik. neyse genç çiftimize mutluluk dilemekten başka bir şey düşmez bize.

  • halit kıvanç beyaz show'da pele ile tanışmasını anlatmıştı. üşenmedim röportajı buldum.
    kendi anlatımıyla pele ile tanışmaları ve pele ' nin ilk röportajı ;

    halit kıvanç, brezilyalı pele’yle tanışmasını unutamıyor: “isveç’te bromo oteli’nin balo salonundayız. bir brezilyalı gelip dedi ki, ‘bir çocuk getirdim. daha 17 yaşında. şimdilik yedek. ama yarın muhteşem bir oyun oynayacak.’ fakat çocuğa hiçbir gazeteci yüz vermedi. corriera dello sport’taki arkadaşım italyan alto bile ilgilenmedi. ben gidip pele’yle konuştum. ertesi gün pele takıma girdi, golü attı. o günden sonra pele beni her yerde hep hatırladı. 1970 dünya kupası’nda brezilya şampiyon olduğunda pele’yle tekrar karşılaştım. kimseye röportaj vermiyordu. ben de 1958’de pele’yle konuştuğum fotoğraflı röportajımı gösterdim. pele, benimle özel röportaj yaptı ve ‘dünya basınına duyuruyorum, ben milli formayı ilk giydiğim maçtan önce benimle konuşan tek kişi, ismi çok zor, söyleyemiyorum, senyor istanbul’du’ dedi.”
    kaynak : vatan gazetesi

    ek : pele o turnuvada parladıktan sonra italyan gazeteci alto gelip halit kıvanç'a demiş ki ; röportajını bana verir misin, aynı şeyleri gazetemde ben yazmışım gibi yayınlayacağım. e tabi halit abi vermemiş röportajı, helal olsun :)

    velhasıl-ı kelam pele' nin yeri ülkemizde apayrıdır, hem gazetecimizde hem de brezilya' nın galibiyeti ile moral bulan o günkü gençlerimizin kalbinde taht kurmuştur.
    yoksa pele messi'den kötüymüş, yok maradona şöyle demiş. yok abicim, pele bir simgeydi. o kadar.

  • bir gezginin, 10. yüzyılda yaşamış dede ve ninelerimizin günümüz türk halkından daha çağdaş ve insancıl yaşadığını gösteren notlarıdır.

  • öncelikle bilgileri ımdb trivia kısmında bulabilirsiniz.

    ana karakterlerin isimleri olan alfred borden ve robert angier'in baş harfleri alındığında sihirbazlar tarafından kullanılan ortak bir kelime olan "abrakadabra"da olduğu gibi, "abra" kelimesi ortaya çıkar.

    "prestige" kelimesi latince "praestigium"dan "illüzyon" anlamına gelir.

    angier’ın karısı gibi her seferinde kapalı bir kutuda boğulması ve borden’ın ikizinin yine karısı sarah gibi asılarak ölmesi filmdeki karakterlerin eşleriyle olan bağlantılarıdır.

    borden’ın sarahla tanıştığı sahnede sarah'ın yeğenine kuş kaybetme numarasını gösterirken çocuk ağlayarak "peki kuşun kardeşi nerede o öldü" der. bu söz borden'ın yer değiştiren adamda kardeşini kullanmasında ve filmin sonunda tıpkı ilk kuş gibi kardeşinin ölmesine ve angier'ın her yer değiştiren adam numarasında klonunun ölmesine bir atıftır.

    filmde değinilen chung ling soo, çinli kılığına giren beyaz bir adam olan william ellsworth robinson tarafından yaratılan bir sahne karakteriydi. robinson, toplumdayken asla karakterini bozmadığı için chung olarak yaşadı. 1918 yılının mart ayında, bir mermi yakalama numarası yanlış gittiğinde öldü. "aman tanrım, vuruldum" hem son sözleri hem de sahnede konuştuğu ilk ingilizceydi

    filmde geçen elinde kaybolan kuş kafesi numarası, ünlü ilizyonist harry blackstone tarafından yıllarca başarıyla gerçekleştirildi.

    nikola tesla'nın makineleri kraliyet salonu'nda sergilenirken, izleyicilerden biri tesla'nın elektrik akımının dengesiz olduğunu protesto etti. filmde daha sonra, aynı adam colorado springs’te thomas edison’un ortaklarından biri olarak ortaya çıkıyor, böylece rakiplerinin izleyicileri arasında saklananların sadece sihirbazlar olmadığını kanıtlıyor.

    nikola tesla, dünyaca ünlü bir mucit, fizikçi ve mühendisti. filmde gösterildiği gibi bir süre colorado springs'deki laboratuarında elektriksel deneyler yaptı.

    romanda makine filmden biraz daha farklı çalışıyor. bir kişiyi olduğu gibi, hatıraları ve kişiliği bozulmadan, cihazın bulunduğu yerden 50-100 metre uzakta kopyalamaz. bunun yerine, aslında kişinin özünü görünüşte ölü bir kabuğun geride bırakarak yeni yaratılmış bir vücuda taşıyor. bu ölü kabuklar, angier'in romanda "prestige materyalleri" olarak adlandırdığı şeydir.

    teslanın yardımcısı, nikola tesla'yı "doktor" olarak adlandırıyor. ancak tesla, ilk doktorasını 1908 yılında, filmde tasvir edilen olayların gerçekleşmesinden birkaç yıl sonra aldı.

    karakterler parçalanmaya çalıştıklarında cam kutularda görünen örümcek ağı şeklindeki çatlaklar, iki cam levha arasına dokunmuş ince bir esnek vinil tabakası tarafından sağlam bir şekilde tutulan bir malzeme olan lamine güvenlik camından yapıldığını göstermektedir. lamine güvenlik camı 1903'te kazayla keşfedildi ve 1909'da filmin zaman çizgisinden hemen sonra patentlendi ve kullanılmaya başlandı.

    filmle ilgili tüm bilgileri izlemek ve beni desteklemek için kanalıma göz atabilirsiniz *

  • böyle bir kıyası kompleksli ve çirkin buluyorum. yabancı çikolata her zaman daha iyidir istediği kadar pahalı olabilir ama yerli çikolata sen kimsin de fiyat koyuyorsun demek gibi.

    kaldı ki tadelle her şeyiyle orijinal bir lezzettir. kalitelidir ve aynı tadı başka yerde bulamazsınız. hani alman ürünü olmuş olsa burada nutella gibi fanları olurdu.

  • her insanin hayatinda en az bir kere aklina gelen eylem.

    yazin üstsüz bicimde, altta bir sortla sokaklarda gezmek.

    nasil oluyor gencler, efil efil?

  • (bkz: kart çekmek).bi diyalogta görecek olursak örneğimizi;
    özel halk otobüsünde;
    -dayı ücreti ödedin mi sen?
    -yok kart çektim ben gardaş.
    kart basmak,akbil basmak bunları duymuştum ama kart çekmek nedir ya?sanki aduket çekiyor dayım...