hesabın var mı? giriş yap

  • muzaffer izgu'nun su an adini hatirlayamadigim bir oykusunde anlatilmistir bu.

    kahramanimiz, otobuse biner. otobus kalabaliktir. yer bulup oturur, kitabini acar. ancak oturacak yer arayan yaslilar ve kadinlarin hedef tahtasi olur, "biz yer ariyoruz, bu oturmus kitabini okuyor" minvalinde soylenirler. bu kez ayaga kalkar, ayakta durdugu yerde rahat okumak icin pozisyon bulmaya calisir, bulur bulmaz da bir eliyle askiya tutunur bir eliyle de kitabini tutar. bu sefer de diger insanlara yaranamaz. "burasi kutuphane mi, git evinde oku, amma israr etti canim" laflari havada ucusur. itiraz etmeye kalktiginda da soforun ve diger baska herkesin tepkisini ceker, darp edilmek uzereyken otobusten kendini zor atar.

    otobuste ondan baska kimse kitap okumamaktadir. buyuk ihtimalle hayatlarinin akisinda kitap okumaya yer de yoktur. bu nedenle adama, belki kendilerinin dahi bilmedigi bir nedenden oturu tepki gostermektedirler.

  • kafası çalışan insandır.
    amk memleketinde hala ama ihtiyaçdan dileniyorlar yok sistem yok çaresizlik diye inanıp bunlara para veren salaklar var. sanıyor ki adamın/ kadının çok acil paraya ihtiyacı var çok kötü durumda o yüzden dileniyor. lan gerizekalı adam dileniyor çünkü bu işi meslek edinmiş. adam bu işi meslek edinmiş çünkü çalışmak adama zor geliyor. haftada 50 saat eşek gibi çalışıp 1000 tl kazanmaktansa salakların kendi ayaklarıyla yanına gelip para vermelerini bekleyerek daha fazla kazanıyolar

  • rezalet değilse de bal gibi de can sıkıcı olaydır. bir de aptal yerine koymuş kadına bak ya. aferin kardeşim, yedirme hakkını. ben de olsam aynı şeyi yapardım.

  • hesabını sandıkta sormuyorsanız beter olun.
    mesala ben seçimde "şahsım"'ın karşısına iblis bile çıksa oyumu iblise verceğim.
    çünkü iblis bile ülkeyi böylesine talan edip çökertmeye, vatandaşını fakirleştirip perişan etmeye utanır, sıkılır, "yok yahu, bu kadar da olmaz, ayıptır" der.

  • obradovic ve bogdanovic sayesinde bir sırp milliyetçisi oldum. avusturya-macaristan veliahti görsem sıkarım iki tane o derece.

  • resmen kendisinde huzuru bulduğum kanal. hayatımın en mutsuz dönemini yaşadığım şu günlerde mecburiyetten yapmak zorunda olduğum işleri yaparken açıyorum bi kenara bergen-oslo tren yolculuğunu mesela sıkıldıkça pencereden bakar gibi yola bakıyorum. sonra arada açıyorum arkaya da güzel bi müzikle beraber bi sigara yakıyorum oh mis. sanırsın şu anki hayatımdan çıkıp gitmişim yolu seyrediyorum norveç'te. sinir stres dağılıyor valla. he tabi bunu 7-8 saat izleyemedim hiç ama yapmam gereken bir sürü iş varken açıp boş boş bilgisayara bakmayı tercih edecek kadar sevmediğimi anladım yaptığım şeyi. yazarken farkettim hem huzur veriyor hem aydınlanma yaşatıyor hiç çaktırmasa da çok faydalı bi kanalmış lan bu. iskandinav yaptıysa bi bildiği vardır tabi.

  • gelmiş geçmiş en iyi dizidir.

    çünkü bu cümle sabırsız bekleyişin son bulmasıdır. nihayet başlamıştır, kafalardaki sorular cevap bulacaktır. ya da o sorulara yenileri eklenecektir. ne olursa olsun o cümlenin yaşattığı hissiyatı artık hiçbir dizi veremeyecektir.

    `(bkz: previously on lost)`