hesabın var mı? giriş yap

  • ötv zammı ve gelir vergisi dilimlerini de değiştirip onları da bizden aldılar mı, her şey tamamdır. kocaman bir resesyon ile bir- iki sene gideriz. sonra erken seçim muhabbetleri falan falan.

    belliydi bu günlerin geleceği de insana şey koyuyor; ben hep düzenli vergi veren, harami gibi her kurumu oyup yemeyen, düzgün çalışan, ortalama bir vatandaşım. ha bire neden benim sırtıma biniyorsunuz?

  • hem okuyup hem çalıştım. 2006 yılında bir öğrenci olarak elime ayda 1100 lira geçiyordu. tek başıma ev tuttum. okulu dört senede bitirdim. ayaklarımın üstünde durmanın gururunu yaşadım. ailemin de benimle gurur duyduğunu biliyorum. ayrıca ailemin bana saygı duyduğunu fark ediyorum.

    onları mahçup etmedim, zora sokmadım.

    bazılarının zoruna giden, en asil duyguların insanıdır.

  • örneğin şu görüntülerdekinin teleport eden bir uzaylı kahraman olduğunu iddia edenlerin o savlarını kanıtlamaları benim bunun bir montaj hilesi olduğunu kanıtlamamdan her zaman daha zordur. ama nedense insanlar her ikimiz de kendi savları ile ortaya çıktığında ben bu basit savımı kanıtlamazdan önce benim saçmaladığımı ve karşı tarafın daha gelişmiş bir zeka örneği sergilediğini düşünmektedirler. oysa çoğu kez tersine basit çözüm önerileri daha gelişmiş zeka ürünüdür. mimari çözümler gibi örneğin.

  • 24 yaşında anladığım olay.

    bağlanma korkum falan yok. köpek gibi bağlanırım gel gelelim karşımdaki insan hiç bir zaman bağlılığımı kabul edemiyor. yapı itibariyle mobil iletişim çok umurumda değil. arayıp sormak benim fıtratımda yok ama bu demek değildir ki karşımdaki insanı önemsemiyorum. "hasta oldum ben" denildiğinde "geçmiş olsun"dur benim cevabım. "ay kıyamam sanaaa" geyikleri yapamıyorum. "karnım ağrıyor" diyen sevgilime "soda iç" derim ben. mantıklısı budur çünkü. beklenen ise "hiiiiii şimdi yanında olsam, ben bakarım sana". nereye yanında oluyorsun ? değilsin işte. var mı gerek, gereksiz lafa ? hatun kişi bunu istemiyor yazık ki.

    çok istiyorum bir kızım olsun. belki kız kardeşim olmamasından ya da kız kuzenlerimin hepsinin bana göre gerizekalı olmasından kaynaklanıyor bu durum.

    yalnız ölmek en büyük korkularından olan bir adamın çaresizliğidir bu.

  • ege sucukları marka adı altında rahmetli ali kasap'ın oğlu alper kasap tarafından üretilen sucuklardır.

    öncelikle bu işi ticareten yaptıkları için sucukların içine eser miktarda (yüzde 15 yerine binde 12 oranında) nitrit (e250) koruyucu madde koyarak üretmektedirler sucuklarını ki zaten bu durumu saklamıyorlar, içindekiler kısmında da yer alıyor. ben de katkısız-koruyucusuz olarak düşünüp aldığım için bu durumu kendilerine ilettim ve işletmecisi özel olarak arayıp durumu açıkladı sağ olsun. normalde 25-30 günde açık havada fermente olması gereken sucukların ticari açıdan yapılabilmesi için bu süre 9-10 güne kadar inmek durumunda kalıyormuş ve bozulmaması için nitrite ihtiyaç duyuluyormuş ki bazı markalar ışıl işlemle bu süreyi 1-2 güne kadar indiriyor bildiğimiz üzere. e o zaman 25-30 günde yapılsın dediğinizi duyar gibiyim fakat o zaman da fiyat olarak ciddi bir artış söz konusu olacaktır. öyle bir isteği markalaşmış ticari bir firmanın karşılaması oldukça güç anladığım kadarıyla. bunun için güvendiğimiz bir kasaba özel olarak yaptırmamız gerekiyor sucuğumuzu ya da en güzeli öğrenip kendimiz yapacağız.

    onun dışında lezzet olarak, kullanılan etin kalitesi olarak, müşteri ile ilgi alaka olarak çok üstün bir işletmedir zira sucuk siparişi vermeden önce çok araştırdım ve birkaç vedatbey namı diğer yanturalı gibi adı duyulmuş sucuk üreten firmalarla görüştüm. ne yazık ki hepsi oldukça tok satıcı olmalı ki hiçbirinden bu firmadan gördüğüm ilgi ve alakayı göremedim.

    ez cümle eğer kaliteli sucuk almak istiyorsanız ve güvendiğiniz bir kasabınız yoksa müşteri memnuniyetini ön plana koyan ege sucuklarını gönül rahatlığıyla tercih edebilirsiniz.

  • türkçe'de tek malt viski de denir. tek bir damıtım evinden (üretim yerinden) çıkan viski anlamına gelir. isli olanı olduğu gibi issiz olanı da vardır. en kaliteli, tad ve koku olarak en karakterli viskiler bu viskilerdendir. en az 10 yıllık olanlarını tercih etmek gerekir. yalnız çok pahalıdır. ama pahasına değer bir keyfi de vardır. giden paraya üzülmezsiniz. viskinin hasıdır zira. genelde işkoçyada üretilir. ancak her iskoç viskisi single malt değildir. işkoç'u görüp de pahalı blended viskilere para vermeyin derim.

    bu viskiler blended viskilerle karşılaştırılabilir, kıyaslanabilir. ancak bourbon viskilerle karşılaştırılmaz da kıyaslanmaz da. kıyaslarsanız "domates mi daha kırmızı yoksa patlıcan mı daha mordur" gibi bir kıyas yapmış olursunuz. bourbon viski ayrı bir viski türüdür ve kendi kalite sınıfları vardır. bourbon içer miyim? kolay kolay içmem. şahsen iyi bir single malt bulursam içerim, yoksa da viski içmeyivereyim ne olacak derim.

    nasıl içilir bu single malt viski? evet herkesin bildiği ve dediği gibi bu viski soğutulmaz, buz atılmaz, oda sıcaklığında içilir. buna buz atmakla ferrariye tüp taktırmak aynı şeydir. yok bir damla su, içindeki saklı aromaların açığa çıkmasına yardımcı olur falan demeyin, gerek yok babam gerek yok. yemeğin veya başka bir şeyin yanında içilmez. viski içmek için oturulur ve viski içilir. ama yanında az az bir şeyler yenebilir. bunlar da yüzde 60-85 kakao oranı olan sadece çikolatalar veya fındık, fıstık, kaju gibi kuruyemişler olabilir. başka bir şeyle tadını kaçırmayın derim viskinin. yanında sigara içmenizi tavsiye etmem, ama puro içenler oluyor, bişi demiyoruz. kişisel tavsiyem içerken yanınızda yanan bişi olsun mutlaka, tamam şömine yoksa odun yakılan soba veya mangal da olur, o da yoksa bir kokusuz mum yakın en azından :)) ben loş ışıkta içmeyi seviyorum.

    talisker, macallan, lagavulin tevsiye ederim. afiyet şifa olsun :))

  • bir sürü kişi mühendis ve yazılımcı demiş.

    şirkette sadece bizim katta yaklaşık 80 tane erkek bilgisayar mühendisi var. 50 tanesi bekardır. kandırmayalım birbirimizi. niye bekarız biz o zaman ?

  • ben bilgisayar mühendisliğine girerken geleceğin mesleği diyorlardı, okulu öyle bir uzattım ki meslek öldü diyorlar artık, ben hâlâ mezun olamadım. bölümü üzerime kapatıp gidecekler o olacak.

  • 50-60 kişilik bir grup beşiktaş taraftarı ramazan ayında otobüsle çaykur rizespor deplasmanına giderler. nasıl olsa tüm gün otobüste uyuyacaz, bari oruç tutalım şeklinde düşünüp oruç tutmaya karar verirler. lakin evdeki hesap çarşıya uymaz, yolda uyuyamayıp daha beter acıkırlar. rize'ye vardıklarında iş dayanılmaz bir hal alınca gördükleri bir caminin önünde toplanıp şu şekilde bağırırlar:

    (beste: bu gece barda)
    cami imamı, oku ezanı,
    yeter artık ananın amı..