ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
hayata dair iç burkan detaylar
-
dün akşam kızımı okulundan alınca her zamanki gibi gün içinde yaşadıklarını konuştuk, kreşte erkek çocuklardan biri çantasını kız çocuklarından birinin suratına atmış.
kızın gözünün altı kızarmış ve muhtemelen bugün morarmıştır, kızım çantayı atan çocuğun çok şımarık olduğunu ve hep böyle şeyler yaptığını anlattı.
sabah okula gidip öğretmeniyle konuyu konuşmak istedik, sonuçta sınıfta şiddete meyilli bir çocuk varsa ailesini uyarsinlar ve gerekli tedbirleri alsınlar diye.
öğretmen erkek çocuğunun aşırı derecede şiddete düşkün olduğunu kendisine dahi abuk subuk kelimeler kullandığını anlattı, laf bir an gözü moraran çocuğa geldi. ailesi ne tepki verdi diye sorduk ve öğretmen kız çocuğunun annesinin ve babasının olmadığını sosyal esirgemeden geldiğini anlattı, hani hayatımda hiç böylesine şiddetli şekilde boğazımın düğümlendiğini hatırlamam.
bu yaşta bile canım yandığı zaman ah anam derim düşünün ki bir çocuğun canı yandığı zaman hayatında sığınacağı bir ailesi yok...
neyse uzun süredir eşimle kızıma bir kardeş yapıp yapmamayı düşünüyorduk ama sanırım artık kızımın bir kardeşi oldu bile.
bugünden sonra hayatımızda yeni şeyler öğreneceğiz, sırasıyla çocuk esirgeme ile görüşüp koruyucu aile konusunda bilgi alacağız.
henüz kızlarımızın bundan haberi yok, sanırım ailemiz çok güzel şekilde büyüyecek.
sabah içimiz buruktu ama şimdi eşimle beraber karnimizda kelebekler uçuyor.
debe edit; öncelikle güzel duygularını paylaşıp mesaj atan herkese teşekkürler.
koruyucu aile olma konusunda herhangi bir bilgimiz veya tecrübemiz yok ama insan yaşamı boyunca öğrencidir ve her yeni gün bir derstir, dün akşam ilk adımı biyolojik kızımızı bu duruma hazırlamak için attık, oyun oynadığımız sırada ufak ufak ona yeni kardeşiyle ilgili sorular sorup sınıfta aralarının nasıl olduğunu anlamaya çalıştık. konusunda uzman ve kızımızla ilgili konularda sürekli görüştüğümüz pedagog doktorumuzla önümüzdeki günlerde görüşmemiz var, bu görüşmede her iki kızımıza nasıl yaklaşmamiz konusunda bilgi alacağız.
önümüzdeki hafta sosyal esirgeme ile ön görüşme yapıp kızımızın durumu hakkında bilgi edinmeye çalışacağız, yani sonuç ne olursa olsun bu yola baş koyduk ve çok heyecanlıyız.
türkiye'nin isveç olabilmesi için gerekenler
-
1- laikliğin toplumun her alanına adapte olması
2- düşünce özgürlüğünün toplumca kabul görmesi
3- önyargılardan kurtulmak
4- tipik ortadoğulu köylü kurnazlığı/köşeyi kolayca dönme yerine emeğin hakkıyla kazanma mentalitesi
kısaca olacak iş değil. anca atom bombası atılıp özenle seçilmiş 1-2 milyon birey dışında kimse kalmaması gerekir.
maddi manevi laylaylaylaylaaaaay oooooo türkiye
-
o değil de basketbolcularla beraber laylalooooooo diye sıçrayan ntv spikeri* bir şey alamayacak. yazık lan.
saniyelik salaklıklar
-
ingilizce hazırlıkta hapşıran gramer hocasına bir anlık şaşkınlıkla "nice to meet you" demek. evet bir arkadaş bunu demiş, sınıf gülme krizine girmiş ve dönem sonuna kadar kim hapşırsa "nice to meet you" denmiş, "god bless you"nun esamesi okunmamıştı.
montmartre
-
uzun sure boyunca paris'in un ihtiyacini karsilayan degirmenlerin oldugu bir kasabaymis. 1860 yilinda paris'e dahil edilmesiyle cazibesi ve ucuzlugu ile bircok ressam ve yazarin buraya yerlesmesine sebep olmus. buradaki tura 2 numarali metro hatti uzerinde bulunan blanche istasyonundan baslayabilirsiniz. istasyondan cikar cikmaz sizi kocaman kirmizi bir degirmen karsiliyor. kendisi efsanevi moulin rouge. moulin rouge'u solunuza alip ilerlerken solda rue lepic'e girin. bu yol uzerinde sagda 54 numarali binanin ucuncu kati theo van gogh'a aitmis ve vincent van gogh 1886 - 1888 yillari arasinda burada yasamis. bu bolgedeki mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir digeri yer basilique du sacre coeur. sokaklarda yuruyerek tepeye tirmanmanin tadina varmak lazim. eger ben tembelim o guzellige ulasmak icin yuruyemem derseniz yine 2 numarali metronun anvers istasyonunda inip funikiler ile buraya cikabilirsiniz. kilisenin merdivenlerinde oturup paris'i seyrederek dinlenebilirsiniz. asagiya inerken place du tertre'ye ugrayabilirsiniz. bol miktarda turist olan bir bolgedir. tepeden inmeye devam ederken rue poulbot uzerinde salvador dali'nin ucyuzden fazla eserinin sergilendigi muzeyi ziyaret edebilirsiniz. ilginc heykeller ve kendi tasarladigi dudak seklinde koltugunda bulundugu mobilyalari gorebilirsiniz.
evlenmeyin diyen evli insan
-
boşanmış biri olarak diyorum, evlenin.
sevdiğiniz insanla aynı evi, aynı hayatı paylaşmak kadar güzel bir şey yok ki. aşık olduğun insanla uyumak, uyanmak, ortak bir hayatı yaşamak, beraber mutlu olmak, birbirine destek olmak, dünyanın en güzel hissi. ama kastettiğim gerçekten aşk evliliği, kendini ve karşısındaki tanımadan evlenip, “evlendik ve aşkımız bitti” laflarına inanmıyorum, zaten en başında aşık değildiniz ve aynı hayatı paylaşınca çekilmez oldu sadece. aşık olduğunuzda en olmadık şeye göğüs gerip, sırf sevdiğiniz insanın yanında olabilmek uğruna acı çekebiliyorsunuz.
her şey netse, gerçekten aşıksanız, aranızdaki bu bağla evlilik sizi sadece daha fazla mutlu eder o kadar, evlenin.
doktor maaşı
-
gecen sene doğuda ebesinin örekesinde bir hastanede günde 500 hasta bakan arkadaşımın hesabına 3500 lira olarak yansıyan maaş. hatta bazı aylarda ambulans şoförü kendisinden yüksek döner alıyordu. hemşireler de 2500 civarı maaş alıyordu.
yok eğer uzmandan bahsediyorsan evet alıyorlar. bunu hak etmediklerini iddia eden varsa gitsin yırtsın bir tarafını, tıbbı bitirip tusa hazırlansın, uzmanlık kazansın, zorla ücra yerlerde çalıştırılsın. çok kolay geliyor değil mi kulağa? nasıl da şıp diye konuvermiş beleş 7500 lira maaşa!
bu maaşı hemşire maaşına endekslemek ise daha da saçma. hemşirenin maaşının az olduğu gibi bir ihtimal gelmiyor mu o çeyrek aklına? suçlusu doktor mu bunun?
stephen curry
-
iyice saçma sapan bir adama dönüştü yemin ederim.
artık 3 çeyrekte 51 sayı atması haber değeri bile taşımıyor neredeyse.
üstelik bunu kevin durant 'in terlemeden %72 ile şut atarak 30-8-7 yaptığı maçta yaptı.
ve daha da hayret verici olan bu takımda en yüksek sayı atan adam hala klay thompson .
neyse konu klay değil, o sezonun ortasına doğru patlar genelde.
konumuz steph.
32 dakika sahada kaldı ancak adamın topla alakası olmayan ama sahada olduğu dakikalar var. 50 sayıyı 20 dakikada attı desek daha doğru olur o bakımdan.
bu arada curry'nin şut yüzdesi gerçekten akıl sınırının ötesine geçti bu maç.
24 şut deneyerek 51 sayı attı adam.
"2 tane turnike kaçırdı üstelik" diye eklemeye gerek yok, çünkü şu hali ile bile bu maçtaki true shooting percentage %89 idi.
bir de sadece, sırf şu maçtan, nice all-star'ın tüm kariyer hareketlerinden daha güzel top 3 falan çıkartabilirsin.
daha maç başlamadan sıkıntı başlamış
alev alıp 23 sayı attığı ilk çeyrek
şükür ki bu geçerli sayılmadı
g.o.a.t.
1...2...3 ve 4
austin rivers'a özel bir husumeti var
resmen mvp sezonu gibi başladı "gökyüzü ırz düşmanı"
3 gün eşiyle 4 gün benimle olacak
-
yazık lan.. adamın hiç izinli günü yok!
alman kızları
-
üst komşum tayfun abi alman bi kızla evlenmişti ben çocukken. tayfun abi yakisikli degildi, zengin hic degildi ama cidden cok iyi adamdi.
karisi hayatimda gelmis gelmis tanidigim en iyi kadindi.
ailecek gorusurduk. guzel de kadindi. sempatikti, iyi idi. turkce ogrenmisti, yarim yamalak konusurdu ama iyi anlardi. annemler de bayilirdi kendisine.
sallama bi hikaye anlatmiyorum. izmirde komşumuz tayfun abi ve alman karisini anlatiyorum.
bi arkadas alman kadinlarini irkçi diye itin g.tüne sokmuş. butun alman kadinlarini bi çirpida dibe sokmuşsunuz.
tayfun abinin karısı da mi ırkçı??? yazlikta yan komşumuz da almandi. adamin adi eric ama kadinin adini unuttum. yaşlilardi baya. turkceleri zayifti ama 10-15 sene komşu kaldik bunlarla (sonra serefsiz bazi emlakcilar kazik atti bunlara kacmak zorunda kaldilar burdan). harika insanlardi ikisi de. her gun selami eksik etmezlerdi.
ne acayip yav. asıl bizim ulkedeki bi kesim dunyanin en buyuk ırkçısı ama cidden bundan haberleri yok.
mezarına annesinin geldiğini fark eden bebek
-
ölmüş bebeğinin üzerinden prim kasmaya çalışan tiktoker'ın zırvasıdır. ağır konuşmak istemiyorum ortada ölen bir bebek var, konuşsam oldukça can yakabilirim... hesaba yüklenen bir videoda kompresörü çalıştırmayı unutmuşlar...
çocuğun ceset torbası içerisindeki fotoğrafını bile paylaşmış... allah akıl fikir versin. umuyorum (maalesef) üzüntüden yaşadığı psikolojik çöküntü kaynaklıdır bu ve destek ile çözülür. aksi durumda prim kasmak için bunu yapıyorsa diğer çocuğunu da almak lazım elinden...
edit: ceset torbalı fotoğraflar silinmiş. (kaydetmedim, bu nedenle sormayınız.)
esenler otogarı
-
22:00'daki otobuse yetismek icin hizli adimlarla yururken;
- buyrun bagyan falanca yere mi gidiyorsunuz otobusumuz var?
- ...
- filancaya gidiyorsaniz otobusumuz var bagyan?
- ...
- hanfendi nereye gidiyorsunuz?
- cehennemin dibine!
- oraya da otobusumuz var?
- "cevab veremedi"
(bkz: based on a true story)