hesabın var mı? giriş yap

  • edit: 6 yıl sonra güncelleme ihtiyacı hissettim. (bkz: #123825550)

    400-500 bin tl'lik kendi evinizde oturmak, fiyatı 100 bin tl civarında gezen arabaya binmek demektir. otopark parasını düşünmeden aracınızı otoparka bırakır, aracınızı yıkatır, keyfinize bakarsınız. sürekli olarak konforunuzun peşinde olursunuz.

    yıllık spor salonu, havuz üyeliğiniz bulunur. yılda en az bir kere yurtdışına çıkabilirsiniz. aylık düzenli kitaplar alır, sinemaya gidebilirsiniz. ot, kafa, atlas, esquire, uykusuz, penguen veya hobilerinize göre diğer dergileri düzenli takip edebilirsiniz.

    spotify premium kullanıcısı; digiturk ve tivibu'nun full paket üyesisinizdir. şampiyonlar ligi, formula 1, süper lig, euroleague gibi pek çok spor olayını ülker link dilenmeden izlersiniz. ps4 için ergenler gibi çok oyun almak yerine gerçekten istediğiniz oyunu alır oynarsınız.

    her ay takımınıza destek olmak amacıyla forma, atkı, t-shirt, kupa, hediyelik eşya alabilirsiniz. stada gidip diğer taraftarlarla atmosferi soluyabilirsiniz.

    her haftasonu en az 1 balık rakı geceniz vardır. sürekli yeni mekanlar keşfedebilirsiniz. içki köşeniz vardır, duty free'den toparladığınız çeşit çeşit puro, cigar ve içkiler bulunur. viski sever ama çoğunlukla şarap tercih edersiniz.

    arada zevkine online kumar oynarsınız. kaybedeceğinizi bile bile.

    sağlık konusunda kafanız rahattır. liv, acıbadem, amerikan, john hopkins'e gidersiniz. yılda 2 kere diş kontrolüne gidersiniz.

    kullandığınız her ürün marka ve orjinal olur.; donunuz ve çorabınız bile. marka takıntısından değil, kalite ve kafa rahatlığı için. artık sabitleşmiş 2-3 parfüm markanız vardır. kozmetiğe epey bir para bayılırsınız. giyim kuşam için eğer çok beğenirseniz indirim filan beklemeden alırsınız. zevkinize göre ilginç takıntılarınız olabilir. kol düğmeleri, saat, ayakkabı, ceket, çakmak, pipo gibi aksesuarları koleksiyona varacak şekilde alabilirsiniz.

    kafanız eserse akşamın bir saati rivaya, sarıyere, bebeğe, caddeye gidebilirsiniz. gecenin 2'sinde kokoreçin dibine vurabilir, ıslak hamburger için kilometreleri umursamaz taksime gidebilirsiniz.

    orman yürüyüşleri, deniz, kaykay, bisiklet için haftasonu bir an önce gel dersiniz. arkadaşlarla toplandığınızda düşünmeden aldığınız pek çok şeyi sonra bir kenara atıp gidersiniz (uefa futbol topu, star wars ışın kılıcı gibi)

    hava atmak gibi bir amacınız olmaz çünkü bilirsiniz ki insanca yaşamak budur, çok abartı şeyler de değildir. sizden çok daha fazla kazananlar vardır. bu işin sonu yoktur. maddiyattan kopar gidersiniz bir süre sonra.

    bu yazıyı, hayalleri olan ve hayallerinin peşinde koşan benden daha genç arkadaşlarım için yazdım. umarım siz de insanca yaşayacak paralar kazanırsınız. ama hayalinizi asla bırakmayın. ve çalışmayı da..

  • algımızın sınırlarını tam olarak bilmemiz mümkün olmayabilir lakin onun bildiğimiz sınırlarından sözedebiliriz sanıyorum.

    temel sınırlar şunlar:
    - zaman sınırı.
    evren 14 milyar yaşında lakin bizler sadece 100 yıl kadar yaşayabiliyoruz. demek ki toplam zamanın sadece %0.00000007'sinden haberdarız.

    - mekan sınırı.
    kainat bugünki hesaplara göre kabaca 25 milyar ışık yılı genişliğinde, oysa bizler dünya üzerinde kabaca 13 bin metre çapında bir küre üzerinde yaşıyoruz. dandik bir modellemeyle evren'i de küre kabul etsek mekan sınırımız yüzde işaretinden sonra elli altı 0 ve bir tane de 1.

    - duyu sınırı.
    görme duyumuz tüm elektromanyetik spektrumun, atıyorum, on milyonda birini algılayabiliyor herhalde. kulağımız sadece 20-20000 hertz arasını duyuyor ki bu da hava moleküllerinin boyurları ile sınırlı ses dalgaları içerisinde, bunu da atacağım, on binde bir falandır. koku ile ilgili yorum yapamayacağım, her kokuyu algıladığımızı farzedelim. dokunmak da çok karışık onu da geçtik. o halde duyularımızla algıladıklarımız toplam uyaranların yüz milyarda biri, %0.0000000001 oldu.

    demek ki tüm evren'in 10^58'de birini, tüm zamanların 10^9'da biri bir süre boyunca tüm uyaranların 10^11'de biri ile algılayabiliyoruz. her şeyin 10^78'de birini yani.

    tüm samanyolunda bir proton.

    tabi tabi, şüphesiz ki askın dili evrenseldir.

  • çalışanları, bu dil ve edebiyatı o kadar kabullenmişler ki, bir adet kurabiye alabilir miyim dediğimde "cookie mi?" diye şaşkınlıkla soruyorlar. he evet kuki, ananım evinde kuki yerim hep ben çünkü. güzeldir, lezzetlidir, ya da bazıları için çok ucuzdur, tabii ki ülkemizde böyle küresel açılımlar/kuruluşlar/yenilikler/mekanlar olmalı. ama zank diye, olduğu gibi kabullenmek neden? çalışanları da mı ithal ettiniz de bir saatte kurabiye, küçük, beyaz çikolata demeyi unuttular. saçma saçma ergen özentiliği. hiç.

  • öncelikle yarrağımın tepesini alırsınız. bizden birşey almayı çok istiyorsanız, 5 milyon asalak vatandaşınızı alın amk.

  • buradaki tavsiyeleri ve yöntemleri okuduktan sonra tecrübe kabilinde bir kaç madde de ben eklemek isterim:

    yeni başlıyorsanız; (sigaraya değil sarmaya)

    1- etrafınızda bu işi bilen insanların "kırmızı rızla kağıttan, samson kağıttan, drum kağıttan, o renkten, bu şekilden, şu çükten, bu kürekten uzak dur" demelerini katiyetle ve ısrarla kaale almayın.. bunlar kalın kağıtlardır ama sinirli ve sert öğretmen gibidirler.. çok azar işitirsiniz ama doğru şekilde öğrenmenize en yardımcı olanlar bunlardır.

    2- sarmayı öğrenirken, her zaman az tütün kuralına sadık kalın. bu kuralın iki yararı vardır, birincisi; eğer elinize yüzünüze bulaştırırda kağıdı yırtar, kapayamaz veya yuvarlayamazsınız, az miktarda tütün zayi olur. ikincisi ise; az miktarda tütünü sarmak daha kolaydır ve işin esasını ve parmak hissiyatını öğrenmek açısından yavaş yavaş artırmak her zaman esastır.

    3- tütünü paketten alırken bir kerede size yeterli olacak kadar tütünü almayı öğrenmek için kendinize göre bir ölçü belirleyin. mesela ben işaret ve orta parmağımı baş parmağımla birleştirdiğimde parmaklarımın ilk boğumlarının yukarısına geçmeyecek kadar tütün almayı hesapladım. eğer sonra pakete koymaya çalışır veya tekrar tekrar didiklerseniz paketin içine çok kırınıtı dökersiniz ve inanın bana kırıntı tütün kullanmaya çalışmak kadar sinir bozucu bir şey yoktur.

    4- ne yapın edin, tütünün kağıda eşit oranda ve yoğunlukta serpildiğinden, yayıldığından emin olun, çünkü bir kere yuvarladıktan sonra ortası şişkin, ucu ince, kıçı daha da şişkin bir şekildeki sigarayı yuvarlayıp kapatmak zanaat efendim zanaat! yani sigaranın olabildiğince düz ve eşit dağılmış sarılmasına dikkat edin. bu sadece sizin sarmanıza kolaylık sağlamakla kalmayacak aynı zamanda içerken bazen körük gibi asılmanızı bazen de küçük bir nefese bir araba duman dolmasını engelleyecektir.. her nefes eşit olur, keyifi daha güzel çıkar.

    5- filtre kullanın! bunu ne kadar vurgulasam az! yararları saymakla bitmez. sarmak ve yuvarlamak kolaylaşır, tütün daha rahat şekil alır, eliniz yanmaz, dudaklarınız yanmaz, sigaranın bitişine haber verir, tutup söndürmek için serin bir alan yaratır, elde tutarken oyun hamuru gibi şekilde değiştirmeyen bir sigara yaratmanıza yardımcı olur.. ve tabi sonunda o filtreye bir göz attığınızda bir hasktr nidasına sebep olur ki; en büyük yararı budur.. yalnız burda vurgulamak isterim, ocb'nin koçanla satılan zıvana kağıdı aynı şekilde filtre işlevi görmemektedir kendinizi kandırmayasınız!

    6- çok fazla kağıt değiştirmemeye çalışın. bunun en güzel yöntemi kağıdı alırken pintilik yapıp bir kutu almayın. bir kaç kutu alın ki ona sadık kalmak zorunda kalın. durduk yere kağıt değiştirmeniz, inanmayabilirsiniz ama elinizdeki hissi değiştirir, yeni kağıtla sararken ilk birkaç sigaraya bakıp bakıp "ulan nooluyo yahu?" demenize sebep olur.

    7- tabaka benzeri birşey edinin! insanlık hali, tütünü tabakaya koymasanız bile yanlışlıkla kağıdı soktuğunuz cebinizin üstüne oturuverirsiniz, üstünüze birşey dökersiniz kağıda da bulaşır, cebinizdeki başka birşey ezer mezer falan.. hem tabakaya filtrelerinizi de koyabilirsiniz, böylece kolay taşırsınız.

    ve şahsımca en memnun olduğum kombinasyon;

    kağıt olarak; yapışkanlı arap kağıdı (bulması zordur, ama vazgeçmesi de), kırmızı rızla, samson, mavi ocb, yeşil gızeh, turuncu rızla... mavi ocb ve yeşil gızeh'in köşeleri yuvarlak şeklinde kesilmiş oalrak gelir, sarıp yuvarlamaya yardımcıdır, efsanedir!

    tütün olarak;golden virginia veya old holborn (kim ne deserse desin, serttir ama drum kadar değil)

    filtre olarak; kendi zevkinize göre kesebileceğiniz filtreler veya rızla'nın hazır satılan kesilmiş filtreleri...

    en büyük uyarı: sarma sigara da normal sigara gibi zararlıdır... sadece sarmak meşakkatli olduğundan az içmenize sebep olabilir ama asla zararlarını engelleyemez.. bu bir keyif veya zevk işidir..

  • ek$i sozluk tarihindeki en buyuk hurafelerden biridir. sozlukte entry'lere smiley koymak hicbir zaman yasaklanmami$tir, insanlar smiley koydu diye ucurulmami$tir.

    nasil ortaya ciktigi ise ayri bir hikayenin konusudur.