hesabın var mı? giriş yap

  • yabancı sanıldım ama tipten değil.

    bir mekanda "fazla sigaranız var mı?" diyen yaşı ufak görünümlü birine "yaşın tutuyor mu?" dedim ve yüzüme tip tip baktı. (ben de sandım ağır laf gelecek) yan masadaki arkadaşına dönüp, "sen konuşsana ya yabancıymış" dedi, diğer arkadaşı gelip "do you have a cigarette" dedi. şimdi sabahtan beri "yaşın tutuyor mu?" cümlesini ingilizce bir şeye benzetmeye çabalıyorum.

  • wikipedia'da yapılmış ilk ekşi sözlük tanımını okuyabilirsiniz aşağıda .

    as of july 2003, there were 3,100,000 entries (actual plus deleted ones) and 4,000 active writers (called susers) in the web site. the creator of the site's nickname is ssg. there are 5 moderators who scrutinize and, if need be, modify/delete the entries of these 4,000 susers.

    in eksi sozluk, all the susers have been splitted into 5 different generations (so far) each of which signifies the registering dates of each particular suser. for instance, if a suser registered to the site in 1999, he/she is a 1st generation suser, if in 2002, then he/she is a 4th generation suser.

    since eksi sozluk has not accepted any member for a long time, some people decided to create a similar web site to answer the needs of people who can only read but not write on eksi sozluk. finally, they have formed a web site called zibidi sozluk which means "nutty dictionary" in turkish.

  • diğer ülkelerde durum böyle midir bilmiyorum ama türkiye'de son derece mide bulandırıcı bir hal almaya başlayan şımarıklıktır.

    yıllar ilerledikçe ve insanlar biliçlendikçe bu şımarıklığın azalması gerekirken ülkemizde tam tersi bir durum söz konusu. problemin kaynağı ise evlenen kadınlardan çok onların akıllarına giren aileleri. son derece entelektüel biriyle bile evleniyor olsanız eğer kadının ailesi geri kafalıysa o şımarıklığı çekeceksin kardeşim kaçışı yok.

    en eğitimlisinden en cahiline kadar türk kadınını esir almış olan bu virüsün bir an önce yok olması en büyük temennim.

  • alip almamakta kararsiz kalmisken, barometre ozelligini duyar duymaz almaya karar verdigim telefon. yanimizda barometreyle dolasmaktan gina gelmisti artik. cunku biz gittigimiz her yerde basinc olcen ruh hastalariyiz.

  • aklıma komutanımızın "bir kişi de demiyor ki adam orrospu çocuğudur belki." lafını getiriyor.

    yukarıdaki sözü tabii ki de çocuk için kullanıyorum. olayın öncesini bilmiyoruz.

    * belki öğretmen on beş defa uyarmıştır çocuğu,
    * belki oraya gidince çocuk öğretmene onur kırıcı bir laf atmıştır.
    nasıl olsa ses yok sadece görüntü var. bir de kalkıp "öğretmenlerin psikolojik tedaviden geçmesi lazım." diyor lan.

    lan oğlum benim öğretmenlik yaptığım okulda sınıfça bonzai kullanıyorlar lan? evet hep birlikte okul çıkışı bonzai partisi yapıyorlar oğlum? sen bunlara ne anlatacaksın? servet-i fünun mu?

    edit: okulda eğitim yüzünden dayak kalmadı beyler. o eskide kaldı. eğer bu zamanda bir öğretmen öğrenciyi dövmüşse bilin ki öğretmenin sabrı taşmıştır. bilin ki “öğretmenlik kıymeti” yerle bir edilmiştir. bilin ki gururu incinmiştir fedakâr öğretmenin.

    ve şunu da unutmayın: aileler bir çocuklarıyla baş edemiyorlar, biz o öğenciden 40 kişiyle bir sınıfta muhatap olmak zorunda kalıyoruz. annesi değiliz, babası değiliz. adam öğretmeni, bilgiyi, toplumsal değerleri sikine takmıyor. çünkü ona bir şey olmayacağını biliyor.

    yazacak çok şey var aslında ama ne önemi var. nasıl olsa 3 ay tatil yapıyoruz.