hesabın var mı? giriş yap

  • fiat 131 orijinalinde 1974 ile 1984 arası italya'da üretilmişti. tofaş fabrikası da 1976 senesinde aynı arabayı murat 131 adını kullanarak üretimine başladı. arabanın ikinci jenerasyonuyla beraber de fiat 131, tofaş şahin ve tofaş doğan olarak isimlendirildi.

    fiat regata ise, italya'da fiat 131 yerine 1983'te üretimine başlandı. ama türkiye'ye bu araç gelmedi ve tofaş şahin ile tofaş doğan'ın üretimlerine devam edildi. yani 1984'te avrupa'da eski kasa statüsüne germiş bir otomobil modeli, bizim ülkemizde 0 araç olarak üretilmeye devam ediliyordu. ancak 80'li yılların sonuna doğru da yeni bir kasa gereksinime pazarda ihtiyaç duyulmaya başlandı. tofaş'ın bu noktada 1987 senesi gibi fiat regata'nın üretimine başlaması, gecikmiş de olsa kabul edilebilir bir hareket olabilirdi. ama koç grubu onun yerine, bu arabanın kalıbını fiat 131 şasisine uyarlayarak, millete yeni kasa tofaş şahin ve tofaş doğan diye kakalamaya başladı.

    sonuçta ortaya çıkan araç, fiat regata'nın fiat 131 boyutlarına uyarlanmış ve eski teknolojiliye sahip bir otomobildi. üstelik bu aracın kalıpları fiat 131 şasisine uyarlanabilmesi için daha da çirkinleştirilmişti. yani fiat regata türkiye'de sadece kalıbının kullanıldığı, fakat yürüyen aksamının hiçbir zaman ülkemize getirilmediği bir fiat modelidir.

  • bu acıya birinci taraftan şahidim. abim öldüğünde annem 43 yaşındaydı. abimin cenazesinden 1 hafta sonra işine döndü, 1 ay sonra ev taşıdık, 3 ay sonra tatil yaptık. annemin yaşamaya çalışmasını gözünden görüyordum. öyle bir acı ki bu kendini bir pençelerine bıraksa bir daha toplanmaz korkusu vardı kadının gözlerinde. bizim için yaşamayı seçti. annem bir hafta sonra işine dönerken böyle densizler yine eleştirmişti, annem cevap olarak da 'ben şimdi dönerim dönmem, dönmezsem ne değişecek ki, en azından bir işe yarıyorum' demişti. kendisi sınıf öğretmenidir. hayatınızda en fazla kırılan kemiğin acısını yaşamışsınız, sizin ne haddinize nasıl acı yaşanır öğretmek?

  • gün içerisinde yazılan entrylerden görüyorum ki kendilerini "bilinçli jenerasyon" addedip buranın kahvelerine ve fiyatlarına bok atmayı "kapitalizm karşıtı" duruş olarak gören bir güruh var.

    iyi hoş tabii dile getirsinler düşüncelerini.

    4,5 liraya kahvesini alıp oturup keyif yapan adama skimsonik siyasi ideolojileriyle sataşmaya kalkışmalarının saçmalığından dem vurmuyorum bile.

    ister istemez merak ediyorum bir yandan, bu sataşan kesim gidip köşedeki tekel'den 2,5 liraya alabileceği biraya beyoğlu'nda herhangi bir mekanda 6-8 lira arası bir fiyat ödemedi mi hiç? aynı mantık değil mi lan?

    köhnemiş binanın 2. katındaki bardaysan içtiğin biraya olması gerekenin 3 katı fiyat ödemen normal, sistem karşıtı olabilirsin. bir amerikan şirketinde kahve içiyorsan kapitalistsin. vay anasını.

    yerim lan seni. asi şey.

  • 14 yıldır çalışma hayatında olan bir erkek olarak söylemeliyim ki; ne yazık ki kadın haklı.

    herkesi zan altında bırakmak doğru değil elbette, ancak kesinlikle bu şekilde olan ciddi bir güruh var çalışma hayatında.

  • kazaya karışan sürücüye üzüldüm.arabası hasar aldı bir ton uğraşacak,olaydan sonra karakolda saatlerce zaman kaybetti,işinden gücünden oldu ayrıca strese girdi.