hesabın var mı? giriş yap

  • ulan bana üniversiteye zar zor girdiğim sene bir mp3 player aldılar diye 2 saate yakın krize girip ağlamıştım.
    bu gerçekleşse komaya falan girerdim heralde..

    iyi ki almamışlar..

  • öğrencilik yıllarımda greenpeace ve wwf'de bir süre çalışmıştım. bildiğim kadarıyla birkaç şey yazmak isterim. nükleer ve ağır kimyasal atıklar hariç dünya üzerindeki tüm atıklar okyanuslara gider. direk olarak atılmasa da eninde sonunda okyanusa ulaşır. birkaç örnek vermek gerekirse;

    caribbian plastic ısland
    plastic ocean
    pacific garbage patch bigger than mexico
    great pacific garbage patch 3 times bigger than france

    bu plastiklerin hepsi aslında yolculuğuna çok uzak noktalardan başladılar. ama okyanus akıntılarından dolayı büyük çoğunluğunun birleştiği yer pasifik okyanusundaki belli lokasyonlar. artık atıklar öyle bir noktaya geldiki fransa'dan bile 3 kat daha büyük adalar oluşturdular. wwf ye göre 50 yıl içinde okyanusta bulunan plastiklerin sayısı balıkların sayısından fazla olacak.

    organik atıklarla beraber diğer tüm atıklarınız isterse yolculuğa okyanuslardan binlerce kilometre uzakta bir karada başlasın farketmez, en sonunda gideceği yer okyanustur.

    camlara gelelim. her ne kadar güzel görünsede kaliforniya'daki bu sahil, insanların on yıllar içinde oluşturdukları atıklardan meydana geliyor.
    glass beach california

    birazda boktan konuları konuşalım ve insanların organik atıklarına değinelim.
    kanalizasyon vasıtasıyla yer altındaki haznelere giden atıksular bölümlenmiş kanal havuzlarına aktarılır ve burada bir yolculuğa başlarlar. zamanla dışkılar ve çöpler dibe çöker, parçalanır ta ki ince kum taneleri haline glene kadar (çöpler için geçerli değil onlar genellikle önceden ayrıştırılır). bu bok kumları da pompalar vasıtasıyla bir bant sistemine aktarılır ve kamyonlar aracılığyla çöplüklere taşınır. ama bu önemsizdir. bokunuzu ve sidiğinizi ister çöplüğe taşıyın ister yerin 100 metre altında gömün. ya yeryüzü koşulları nedeniyle ya da yeraltı suları vasıtasıyla er geç son durağı okyanus olacaktır.

  • turkiye'de silah sahibi olmanin ne kadar da basit oldugunu bizlere tekrar gosteren bir olayda yaralanan sarkici.

    bir de gun gecmesin ki hakkinda chain mailler yollanmasin;

    bir inşaat işçisi, ancak yasa dışı yollarla sıfırdan bu noktalara gelebilir.
    gazetelerden;
    - 1981'de izmir fuarında polise hakaretten tutuklandı.
    - 1990'da kokain operasyonu sanığı; 1994'te beraat.
    - 1990'da şehmuz iigin'le kaset yüzünden anlaşmazlık yaşadı.
    etilerdeki villası kundaklandı.
    - 1990'da maksim gazinosunda ayağından vurdular.
    - 1991'de urfadan bağımsız aday oldu. seçim kampanyasına havaya 5 el
    ateş açarak başladı.
    - 1995'te hasan heybetlinin sünnet düğününde "meskun mahalde ateş
    açmaktan" gözaltına alındı.
    - 1996'da urfada ahmet toptanla tartıştı. yeğeni fevzi tatlı'ya öldürttü.
    - 1998'de arabasını kurşunlayan hasan boranın adamı a.uçmak
    kurşunlanarak yaralandı.
    - eski menajeri hasan boranın müzik şirketi oğlu ahmet tatlı ve
    adamları tarafından basıldı.
    - 2000'de iki ruhsatsız tabanca için gözaltına alındı.
    - 2000'de pilot nusret ertürkü tehditten savcılığa ifade verdi.
    - 2002'de derya tuna bacağından vuruldu.
    - 2003'te asena bacağından vuruldu.
    - 18 yıl hapis isteği ile sauna çetesi üyeliğinden yargılandı.
    - yd: anımsadığım kadarıyla 7-8 yıl önce milliyet gazetesini alenen
    "yok ederim" gibi sözlerle tehdit etti. (savcı ve basın adeta sus
    pus..)

    biz böyle birini cumhurbaşkanı, başbakan, devlet ve türk medyası
    tarafından adeta kahraman ilan ederek, kimseye gösterilmeyen ilgiyi
    gösterdik.

    ve suçlarının ne olduğu bilinmeden yüzlerce gazeteci, bilim adamı,
    subay tutuklu... haberal, perinçek, balbay, özkan ve niceleri hücrede.

    avrupa, amerika, japonya dahil tüm dünyanın her konserini 15 dakika
    ayakta alkışladığı fazıl say ve muhalif "gerçek"sanatçılar adeta vatan haini..

    halka, gençlere ne güzel örnekler sunuyoruz..
    geleceğimizi ne güzel hazırlıyoruz.

    --- fin ---

  • 1150 oda yaptırdım altından
    içini döşedim iran halısından
    o da benim değil milletin malından
    bana ne lan çıkmam saraydan

  • federasyon başkanı tüpçü, teknik direktörü terim, kaptanı emre, hamisi erdoğan olan bir takım düşünüldüğünde yadırganmaması gereken kişidir.

  • şu maçta bile acaba tur gelir mi dedirtebiliyorsa galatasaray, bize tebrik etmek düşer. helal olsun.

    dipnot: bronşlarıma kadar fenerbahçeliyim.

  • kırmayın. kendi dünyalarının önemli bir anısı demek ki. ılk defa duyuyormuş gibi merakla dinleyin. soru sorun, yorum yapın.

    zaman gelir babanızın sesini bile unutursunuz da o topraktan bir kerecik seslensin istersiniz.

    hem üç günlük dünyada niye üzersiniz ki adamcağızı. çok mu önemli işiniz var. alt tarafı instagramadaki kadınlara bakıp laf yetiştiriyorsunuz. sonra da yapabilirsiniz.

    debe editi bencil, bireyselliğe odaklı, kırıp dökmekten zerre korkmayan ve nezaketsiz bir toplum olmaya doğru evrilirken, bu yazıya bu kadar güzel tepkiler geleceğini ummuyordum. hâlâ birilerinin yüreğinde merhamet saklı. çok mutlu oldum. öyleyse umut var demektir. var olun.

  • ''anlatılmaz yaşanır, büyük bir aydınlanma yoludur''dan ziyade günlük yaşamımızdaki mahiyeti yaşadığımız ana konsantre olabilmek, o anı hissederek onun farkında olabilmektir. anladığım kadarıyla bir tür bilgelik arayışı ya da yolu değildir; daha doğrusu sizi ona direkt olarak ulaştırma amacı gütmez zen, sadece içinde bulunduğumuz anı yalın, sade ve yoğun olarak algılayarak, hayatın o keşmekeşinde kendimize ve yaşamımıza biraz uzaktan bakabilmemizi sağlar.

    --- spoiler ---

    otururken otur.
    yürürken yürü,
    çalışırken çalış.

    zen. andan ana atlamamak, anda yaşamak, aynı zamanda anı yargılamamak demektir. iyi mi, kötü mü, hoşuma gidiyor mu, gitmiyor mu? sadece anı algılamak, onu yaşamaktır söz konusu olan. olan, olduğu gibidir.

    ''bizi gerçeğe ulaştıran onbin kapı vardır, ama sonuç olarak aslında hiçbir kapı olmadığını görmek için bir kapıdan geçmemiz gerekir.'' *

    --- spoiler ---

  • bir kadir topbaş açıklaması. istanbul depreminden sonra ne olacağını buyuruyor.

    pişkinlikte son nokta. sen belediye başkanı değil misin arkadaşım? 11 senedir bu depremin olacağı belliydi, niye önlem almadın? ne yaptın o yıllar boyunca, 11 x 365 gün boyunca?

    sen deprem sonucunda insanlar ölmesin, binalar buna göre yapılsın, şehir düzenlemesi filan, bu işlerden sorumlu olarak gelmedin mi buraya?

    istanbul belediyesine gelen milyonlarca doları nereye akıttın? sen topbaş hanedanının bir ferdi olarak, nasıl oldu da türkiye'nin en zengin ilk 100 kişisinin arasına girdin usta?

    hayır! 30.000 insanımız ölmeyecek, sen ve bağlı olduğun iktidar, 11 sene hiçbir şey yapmamış olarak, kendi elinizle 30.000 kişiyi öldürmüş olacaksınız. deprem değil, sizin ihmaliniz, insanları sefalete itişiniz öldürecek. ve bu sayede ülkede en fazla insanın canını bir gecede alabilen bir iktidar olarak da tarihe geçeceksiniz.

    http://www.radikal.com.tr/…08.03.2010&categoryid=77