hesabın var mı? giriş yap

  • tayyip'in biden'e verdiği tavizlerin ve sözlerin gerçekleşmesidir. o görüşmeye mevlüt'ü bile almadı, kavakçı'nın kızını alıp kayıt dışı görüştü. bunu asla unutmayın!

    istedikleri kadar üstünü örtmeye ve inkar etmeye çalışsınlar, milyonlarca afgan ülkeye girecek. buna alışsanız iyi olur.

    bir yandan inkar ederler, diğer yandan mülteci güzellemesi yapıp taliban'la aynı düşünce yapısına sahip olduklarını söylerler. her yönden sizi aldatmaya çalışacaklar. alışın, bunlar iyi günleriniz.

  • ekim devriminin tarihe geçen ve ilginç bir olayı da, çar ve ailesini kurşuna dizilmesidir.
    kızılordu, çar ve ailesini (yanılımyorsam) yekaterinburg'da esir tutmaktadır.
    bu sırada çar ve ailesini kurtarmak için beyaz ordu'nun şehre yaklaştığı haber alınır.
    ural sovyeti sorumluluğu ele alır ev idam kararı çıkar.

    her insanın ölümü bir trajedidir, o tarafını geçelim, ancak bu kurşunlanma suretiyle idam sırasında ilginç bir olay yaşanır:
    idam mangası ateş eder, çar, karısı, tek oğlu ölürken, kızlarına kurşun işlemez!
    kurşunlar sekip kızlar ölmedikçe, ateş eden askerler arasında şaşkınlık belirir.
    bunun kutsal bir işaret olduğu kanısına kapılan askerler ateş etmeyi keser.
    sonuç olarak yüzyıllardır çar ve ailesini aynı zamanda dini etkileri de vardır, eski çağlardan eri iktidardakiler kendilerini allah'ın sureti,
    gölgesi, vs diye yutturmakadır. askerler de geriler ve ateşi keserler.

    fakat orada bulunan başka birileri kızları kafalarına nişan almak sureti ile öldürürler.
    sonradan ortaya çıkar ki, çar ailesi, hazineden eline geçirdikleri elmasları kızlarını elbiselerinin içine dikmek suretiyle kaçırmak istemişlerdir.
    elbiselerin içinde zırh gibi işlev gören elmaslar da kurşungeçirmez bir özellik kazandırmıştır.

    ironik olarak bakılırsa, elmaslar ve güç, çar ailesine bir kaç dakika daha hayat sağlayabilmiştir.
    son kez olarak.

  • --şimdi, bir an için güneşin tamamının bir miktar sıvı olduğunu varsayalım.

    bir bardak suyu karıştırırsanız, merkez yan taraftan daha hızlı döner. dolayısıyla, yüzeyden daha hızlı dönen çekirdek sezgiseltir.

    güneş, toprak gibi değildir. yani hızlı dönen çekirdek başka bir yıldız değil, çok sıcak basınçlı hidrojen ve helyumdur.

    ilk bulutsu bulutu kütle merkezi etrafında çöktüğü zaman, yerçekimi etkisi nedeniyle parçacıklar merkeze doğru hareket etmeye başladı. ve ne kadar hareket ettiyse, o kadar hızlı dönmeliydiler. bu, momentum'un korunumu kanunuyla belirlenir.
    güneş, dünya gibi sağlam değildir, farklı katmanların farklı dönme hızlarına sahip olması mümkündür.

    iyi bir benzetme için bir kasırga düşünebilirsiniz.
    kasırganın merkezinde, işler oldukça hızlı ilerliyor. ancak, kasırga merkezinden çıktıkça hız azalır hatta büyük yarıçapta sıfıra düşer. bu, havanın sıvı niteliğinden dolayı mümkündür.

  • bu şekilde yürümeyi seviyorum. hem vücut daha dik oluyor hem de sırt ve boyun ağrılarıma iyi geliyor. lakin ne vakit bu şekilde yürüsem, bu şekilde yürüdüğümü gören kadınların bana bakmayacağını düşünüp ellerimi çözecek gibi oluyorum. hemen sonra normalde de bakmadıkları aklıma gelince bu fikrimden hemen vazcayıyor kaldığım yerden devam ediyorum.

  • filmi izlediğinizde, uyarlandığı hikayenin yazarı robert a. heinlein'ı da takdir etmeyi unutmayın. adam 1958 yılında neler yazmış sen 2014'te filmini izleyip şaşırıyorsun.

  • durumumuz yoktucular için özet:

    kahramanımız sabah geç kaldığı için son derece rüküş bir şekilde dışarı çıkıyor ve ağzına kadar dolu olan bir minibüse biniyor. burada göğüslerinden gözünü alamadığı bir genç kız tarafından direk muamelesi görüyor ve gencimiz asal sayı sevdiğinden 17 dakikalık bir macera diye bunu bize anlatıyor.

    yeditepeli kız sana sesleniyorum. herkese tutunma.

  • baba bir tamirat işi ile uğraşmaktadır.

    - baba ya o öyle olur mu. alttan ittireceksin.
    - hsss
    - ya baba bırak allahaşkına, o tornavidayla olmaz o, şununla yapsana.
    - (dayanamaz işi bırakır) bak oğlum bigün dedenin dükkandayım. saat tamir ediyor rahmetli. ben de omuzundan bakıyorum. dedim ki "baba şunu şöyle yap, bunu böyle yap", deden elindeki işi bıraktı, bana döndü, anlatmaya başladı:

    birgün devenin biri coşkun akan bir ırmağın kenarına gelmiş, maksadı karşıya geçmek. suya girmiş, yürümeye başlamış. biraz açılınca akıntıdan ayakları yerden kesilir gibi olmuş. o esnada korkudan biraz kaçırmış.

    deve bakmış ki boku suda batıp çıkıyor, girdaplara gire çıka, döne döne uzaklaşıyor, içinden geçirmiş.

    "işe bak yahu, sıçtığım bok bana yüzme öğretiyor."

    -tısss

  • 2 yıl sonra edit: hiç bir şey bahane sayılmıyor evet. son 1 aydır ben de bu grup içerisindeyim. evet kötü hissediyorum. hayata pause tuşu istiyorum. kişisel meselelerini hallettikten sonra işe devam etmek istiyorum. neyse.
    düzeldim editi: 1 ayın farkını günde 15 saate yakın çıkararak telafı etmeye çalışıyorum. vicdanım rahat aslında, yaptığım işi kötü yapmadım, kişisel ciddi bi kaç problemden dolayı erteledim diyebilirim. memnuniyetsizlikleri de bi kaç güzellik yaparak telafı ettim. iyi bir çalışan oldum sözlük, mutluyum.

    son 6 - 7 aydır istisnasız her gün şu cümleyi kuruyorum. kodugumun memleketinde bir tane mı işini düzgün yapan adam olmaz?

    her gün bir şeylerle karşılaşmak zorundasın. otobüs şoförü mal taşır gibi otobüs kullanır, garson seni sikine takmadan siparişini alır eksik getirir, paketçi evdeki kızlara sulanır taciz eder, klimacı her defasında bir şeyleri yanlış yapmıştır.

    bu böyle uzar gider ve bu memlekette her şey bir yerden boka sarmaya devam eder.

    edit: işini düzgün yapmayan sadece yukarıdaki meslek grupları değil. yanlış anlamak istemiş yine işini iyi yapan çok şeker insanlar. yukarıda yazdıklarım 18 saat içinde yaşanan ufak şeyler. buraya her gün yazacak olsam geçen haftadan itibaren babamı öldürmeye çalışan bir doktor, bir yazilimciya verilen 3 aylık işin 10 günde tamamlanmasını bekleyen iş sahibi ( o da yazılımcı- en iyisi olduğunu iddia edenlerden-), her gün işyerine gelen ve kovulunca çıkarmakla tehdit eden gerizekalı bir mülk sahibi, dönerden kıl çıkınca sizin saçınız yok mu diyip para isteyen bir dönerci, imzasını satmak isteyen bir mühendis eklenebilir. ki bunlar hatırladıklarım.

  • arap alfabesi bizim değil arapların olduğu için son derece saçma önerme. döneceksen bir tarafın yiyorsa göktürk alfabesine dön. elalemin alfabesine yavşama

  • quicksilver kadar hizli kossak ne olurdu?

    tabii ki cogu mutant gucleri genetik mutasyonla aciklanacak cinsten degil, bu yuzden x-men hikayeleri bilimsel isabete onem veren "hard sci-fi" sinifina girmiyor, zaten odak noktalari da bu degil. ama hikayelerden zevk alabilmek icin girdigimiz suspension of disbeliefmodundan zamani gelince cikmazsak, bilimden zevk alabilmeyi saglayan "cocuk meraki" moduna girmek de mumkun olmaz.

    en fantastik gucler, gercege en uzak olduklari icin bence en az ilginc olanlar: mesela blink gibi gercek hayatta portal oynamak icin, yani wormwhole acmak icin karadelikleri kic kica yapistirabilmek lazim. buyuk enerji gerekir ve birbirine bu kadar yakin portallar da acilamaz. ama yapilirsa, bu wormhole'lar ayni zamanda zamanda yolculuga da izin vererek diger mutant ablanin uzmanlik alanini etkileyecek, takim icinde kiskanclik krizlerine yolacacak. sonucta uzay-zaman ayni doku.

    magnetonun tasviri uzerinde dusunmek daha ilginc. metalleri uzaktan kontrol edebiliyor ve metal dedigin sey her yerde, her insanda: magnezyum, demir, kalsiyum, hatta modern insanlarda bakir nikel aluminyum girla. agir sanayi hamlesiyiz her birimiz. atomlar uzerinde kontrolu olan biri tek bir demir molekulunu ittirerek koca bir insani ittirebilir mi mesela? yoksa o molekul bir kursun gibi vucudumuzdan cikip gider mi, geri kalan kutlemizi etkilemeden? ben ikinci secenege agirlik veriyorum; vucudumuz cok kati ve yogun olmadigindan ufak parcalar serbestce hareket edebilir ve demir parcasi derimizi kesip disari cikar. ama bir kati kupun icine bir molekul demir enjekte etsek, sanirim magneto tum kupu hareket ettirebilir.

    filmde bence sacma olan kisim, adamin ayni zamanda bilgisayar, elektronik, robotik uzmani olusu ( iron man 2'deki mickey rourke gibi bir ronesans adami degilse tabii, bkz #19005719). oyle robotun icine demiryolu dosemekle onu acip kapayamazsin, fortranla goto 10 yazabilmen lazim.

    wolverine gibi asiri hizli regenerasyon yetenegi olan bir canli, muhtemelen yaralarini aslina uygun sekilde puruzsuz bicimde kapayamaz. agresifce cogalan hucreler yuzunden her kapanmada biraz yeni deri burusuklugu yaratilacaktir. wolverine hic olmeyebilir ama iki kavgada 20 yil yaslanacaktir, kizlara duyrulur.

    ice man sorunlu bir tip. buzu yaratip saga sola uflemek kismini bosver de, sogukta yasamayi dusunelim. insanin donmasiyla ilgili en buyuk sorun, donan sivinin (buz, kristal) sividan daha fazla yer kaplamasi. bu yuzden hucreler icten patliyor. ailemizin fizikcisi michio kaku durumu suradan acikliyor ve cozumun hucreler icinde antifriz islevi gorecek cok yuksek miktarda glukozdan gectigini soyluyor. yani ice man bir seker hastasi olmali.

    fakat bu da yetmiyor: glukoz veya baska cryoprotectantlar sonucta buzlanmayi onluyorlar, ice man adindan da anlasilacagi gibi bastan asagi buz kesiyor (en azindan dis deri hucreleri o anda parcalanmis oluyorlar). ustune bir de hareket ettiginden bu dokularin kirilip dokulmesi lazim, yani hayatta kalmasi icin wolverine'e tas cikaracak gibi bir regenerasyon gerekiyor cozuldugunde. yine takim icinde kiskanclik, yine "sen benim gucumu caldin, sende niye iki guc var"cilik, hizipcilik, cehape zihniyeti. bence iceman'in yapacagi en mantikli hareket, kendini bir laba kitleyip buzlanarak cryogenics kobayi olmasi ve 50 sene sonra cozuldugunde teknolojinin kendisini hayatta tutacak kadar ilerledigini ummaktir.

    atesten adam pyro ise hic olmaz, konsept bastan yanlis. dunyadaki karbon bazli yasam asiri soguga karsi az da olsa strateji gelistirebilmis olsa da, asiri sicaga karsi yapacak birsey yok. pompei worm kaynama noktasinin altinda olan 80 dereceye kadar dayanabiliyor, o da cevresini abuk subuk bir bakteriyle kaplayip onla simbiyotik iliskiye girerek. hayat mi be!

    peki quicksilver? digerlerinde de oldugu gibi "nasil bu kadar hizli kosar"dan ziyade "bu gucle yasamak nasil olur"a odaklanirsak, soyle ki, quicksilver hemen geberir. hic sansi yok. mesela pyro gibi isiya dayanikli olmasi lazim, zira supersonik hizlarda onumuzdeki hava molekullerinin kacacak zamani olmadigindan birbirine bastirilirlar ve sicaklik artar. disardaki isiya ek olarak, o hizda saga sola donerken veya durdugunda tum vucudun o kadar kinetik enerjiyi gomecegi yer olmadigindan (eklemleri emerse patlar), bu enerji isiya donusecek ve icten yanacak. yani wolverine gibi renegere olmali. kendi dayansa da isinan hava molekulleri kiyafetlerini yakacak her seferinde, o yuzden mystique gibi derisini kiyafet sekline sokmasi lazim toplum icinde saygin bir yere ulasmak istiyorsa kerata. daha sonra surekli organ ve beyin travmasina bir cozum bulmasi lazim. eklemler soku emseler bile, beyin veya organlar serbest hareket ediyorlar, gider kafatasina carpar ve pate kivamina gelirler. bunu da engellemek icin jane gibi telekineziyle kendi beynini ve organlarini sabitlemesi lazim. herif giderek ikinci el toplama bilgisayara donusuyor. deadpool vardi boyle, sonu pek hayirli olmadi.

    ayrica etrafindakilere de buyuk zarar verecektir. isi sokuna ek olarak, her hareket ettiginde surekli sonic boom duymaktan helak olur arkadaslari (doppler etkisi ve sonic boom hakkinda basit birkac animasyon surada ). yani surekli derken, hareketi boyunca durmadan boom gelecek, oyle bir kere ses duvarini asinca boom duyuyoruz gibi birsey yok. ve dokundugu hersey, bastigi her yer buyuk deformasyona ugrar. filmdeki mutfak sahnesinde polisin yanagina parmak attigi icin polis yere dusuyordu. o sahnede halihazirda supersonik olan kursundan birkac kat hizli oldugu dusunulurse, o hareketi polisin ya suratini tereyagini bolen sicak bicak gibi bolmeye (darbe alani ufaksa), ya da boynunu kirmaya (darbenin emildigi alan daha buyukse) yetecektir.

    ses hizinin cok otelerine gecip daha da hizlanirsa ne olur diye merak edenler icin degisik hiz senaryolarini iceren su xkcd sayisini buldum, ki bu vesileyle xkcd'ye olan derin saygimi bir kez daha dile getireyim.