hesabın var mı? giriş yap

  • videoya basmadan önce böyle bir hayvanlığı beyaz bir şahin arabası olan birinden beklemiş olmam da beni utandırdı sanki...

  • unutmak istemeyen insanın kendine yaptığı en büyük kötülüktür. farketmezsin başta. resmini her gördüğünde gitmediğini, yanında olduğunu sanırsın. ben 11 yıl taşıdım, en yakın arkadaşım öldükten sonra fotografını. her an aklımdaydı zaten de bir fotografı kalmıştı elimde. geri kalan her şey yok olmuştu. atlatamadığımı anlayınca annem aklınca öyle bir çözüm bulmuştu. sadece bir kez sorabilmiştim, fotograflar nerde olduğunu, attığını söylemişti. gözlerimden yaşlar süzülmüştü, küsmüştüm çocukça, konuşmadım aylarca. yanımda vardı bir fotografı nasılsa, cüzdanımda saklamıştım. sonra bir gün cüzdanımı kaybettiğimde, fotografı da gitti. hiç bir şeye üzülmemiştim de o fotografı kaybettiğim için senelerce suçlamıştım kendimi.

    gel zaman git zaman büyüdüm ya da büyüdüğümü sandım. bir fotografa ne kadar çok anlam yüklediğimi anladım. fotografı olsa da olmasa da özlüyordum nasılsa. kendimi suçlamayı bıraktım.

    cüzdanda fotograf taşımak, başta huzur verir insana, sonra da yalnızlık.
    sen ne anlam yüklersen, onu hissedersin günün sonunda.

  • domuz eti yemeyecek kadar müslüman, psikolojim bozuldu artık yemiyorum ayağına tazminat kovalayacak kadar düzenbaz şahıs içerdiğini düşündüğüm haber.

  • 5 gün değil ama en azından 1 gün verilmesi gerçekten hak olan izindir. sadece karın ağrısıyla açıklanacak bir sıkıntı değil çünkü miden bulanıyor, başın ağrıyor tüm bağırsak sistemin çöküyor. işe giderken toplu taşıma falan da kullanıyorsan gerçek bir işkence. bunun az -çok tehlikeli iş grubuyla da alakası yok. ofis çalışanıyım yine olmuyor. ki acı eşiğim epey yüksektir. ayda 1 günden kimse batmaz bence. insanlık hakkı kadar doğal bir hak bu da.

  • rte hakkında verdiği hafif negatif demeci hızlıca toparlayayım derken saçmalamış tamer karadağlı.

    dostoyevski'nin bir çalgı aleti olduğunu herkes bilir.

  • bugün 10 kasım, anıtkabir'in tasarım ve yapım süreciyle ilgili bazı bilgiler verelim.

    yerin belirlenmesinin hikayesi ilginç. zamanında yapılan bir gezi sırasında atatürk rasattepe'ye istinaden "bu tepe bir anıt için çok güzel olur" dediği söyleniyor. ölümünden önce gömüleceği yerle ilgili bir vasiyette bulunmadığı için yer arayışında aydın milletvekili mithat aydın burayı öneriyor. kurulan komisyon, araziyi gezdiğinde uygun buluyor ve kabul ediyor.

    ardından uluslararası bir yarışma yapılması kararı alınıyor. başlarda sadece yabancı mimarların katılımı istense de gelen tepkiler doğrultusunda türk mimarların da katılmasına karar veriliyor. mimari proje yarışmalarında şartname hazırlanır. anıtkabir için hazırlanan şartnamenin temel esasları şöyle:

    1. anıtkabir, bir ziyaretgâh (ziyaret yeri) olacaktır. bu ziyaretgâha, büyük bir giriş bölümünden girilecek; ziyaretgâh, binlerce türk'ün, ata'sı önünde eğilerek saygılarını sunmasına ve bağlılığını bildirerek geçmesine elverişli olacaktır.
    2. bu anıt, büyük ata'nın, asker mustafa kemal, devlet başkanı gazi mustafa kemal, büyük politika ve bilim adamı, büyük düşünür ve nihayet yaratıcı büyük dehanın vasıflarının, güç ve yeteneklerinin bir timsali (sembolü) olacaktır ve onun kişiliği ile oranlı bulunacaktır.
    3. anıtkabir'in yakından görüldüğü kadar, uzaktan da görümesi gerekir. bu bakımdan, ulu bir siluet sağlanmalıdır.
    4. atatürk'ün adı ve kişiliği altında türk ulusu sembolize edilmiştir. türk ulusuna saygılarını göstermek isteyenler, büyük ata'nın katafalkı önünde eğilerek bu isteklerini yerine getireceklerdir.
    5. anıtkabir'in bir şeref bölümü bulunacaktır.
    6. anıtkabir'de bir atatürk müzesi olacaktır.
    7. anıtkabir'de bir şeref holü yapılacaktır. atatürk'ün lahti buraya konulacağı için şeref holü, bu anıtın ruhu ve en önemli bölümü olacaktır. şeref holü, başta, büyük ata'nın yarattığı türk ulusu olduğu hâlde, ulusumuza saygılarını sunacak yabancı devlet kurumlarının, ata'nın lahtine yönelecekleri büyük bir salon olacaktır. bu holde sağlanacak azamet (ululuk) ve güçlülük tesirleri, yarışmacılara bırakılmıştır. bundan ötürü holün biçimi, boyutu ve yüksekliği için hiçbir ölçü verilmemiştir.
    8. büyük atatürk'ün lahdinin yeri, şeref holü'nün ruhunu teşkil etmektedir. ancak, lahdin konulacağı yeri de yarışmacılar seçeceklerdir.
    9. bunlardan başka, anıtkabir'ı ziyaret edecek büyüklerimizin ve yabancı devlet kurumlarının duygu ve düşüncelerini yazacakları bir altın kitap bulundurulacaktır.
    10. atatürk'ün müzesi, ata'nın hayatının türlü devirlerine ait fotoğrafları ile kıyafetlerini ve elyazıları, imzaları, bazı eşyaları ile okudukları, inceledikleri kitapların sergelenmesine elverişli olacaktır.

    yarışmanın jüri üyeleri:
    alman prof. p. bonatz, isviçreli prof. ivan tenghom ve macar prof. karoly wickinger ile ünlü türk sanatçıları prof. arif hikmet holtay, bayındırlık bakanlığı yapı ve imar işleri reisi yüksek mimar muammer çavuşoğlu ve ankara imar müdürü yüksek mimar muhlis sertel'dir.

    katılan 47 projeden 3 tanesi ödüle layık bulunuyor. bunlardan biri ünlü tannenberg anıtı'nı yapan alman prof. johannes kruger'in, biri italyan prof. arnoldo foschini'nin, biri de istanbul mimarlık fakültesi profesörü emin onat ile doçent orhan arda'nın projeleriydi.
    ancak jüri üçü arasında bir seçim yapamıyor. hepsi için bir takım eleştiri ve çözüm önerileri yazıp raporu meclise iletiyor. nihai kararı bir çok yetkili kişinin görüşüne başvurduktan sonra hükümet üyeleri veriyor. sonuçta türk mimarların projesi kazanıyor. yapımına 9 ekim 1944'de başlanıp ve 1 eylül 1953'de tamamlanıyor.

    aynı zamanda kaynak olarak kullandığım bu yazıdan diğer projelerin neden seçilmediğine dair bilgiye de ulaşabilirsiniz.

    halkın parasıyla, halk için yapılacak binaların nasıl değerlendirilip seçilmesi ve yapılması gerektiğine güzel bir örnektir anıtkabir. ülkemizin bir daha özgürlüğüyle sınanmak zorunda kalmamasını ve böyle bir anıta ihtiyaç duymamasını dilerim.

  • japon teknolojisinin ne kadar ileride oldugunu bana bir kez daha hatırlatmaktadır bu tuvaletler. tuvalete girersiniz ve karşısınızda 3-5 farklı tus bulunmaktadır. klozete oturdugunuzda adeta bir sıcaklık kaplar bunyeyi. neymis efendim, klozetin ısısı ayarlanabilirmiş istege baglı olarak. bu da ne şimdi demeyiniz. diger bir değişik durum ise ses efektleri. bu ne mantıgıyla her tusa bastıgınızda değişik işlevlerini görebiliyorsunuz bu tuşların. tuvalette sesinizi kimsenin duymasını istemiyor musunuz? o zaman ses tusuna basın, sifon sesi çıkmaya baslasın. diger bir tusumuz ise otomatik taharete yarayan bir tus. siz tusa dokunun yeter. şöyle bir dezavantaj da olmuyor değil. insan sifonu bulmak için oldukca düşünmeye baslıyor. cunku her an su fıskırma tehlikesi var bu tuvaletlerde. kısacası, japonlar herseyi dusunmus. bu tuvaletlerin fiyatları da cok ucuk değil, 200ytl civarıymış.

  • hem bilgişlem teknolojileri hem iktisat altyapısı olan biri olarak halen daha üretilen parayı temellendiremediğim, karşılığını kafamda oturtamadığım ödeme sistemi.

    bu paranın karşılığını birinin bana tane tane anlatmasını umut ediyorum.

    nasıl oluyor x birinin yazdığı bir algoritma ile ekran kartlarının aşırı derecede elektrik tüketerek yaptığı işlemler bir maddi meta oluyor? burada bu paranın karşılığı sadece elektrik ve ekran kartlarına harcanan para olabilir ki bunun da bir dönüşü yok sadece kart üretici firmaları zenginleştiriyor ve elektrik tüketimini arttırıyor eser oranda.

    bugün abd başta olmak üzere pek çok ülkenin bastığı paranın maddesel bir karşılığı bulunmuyor gözükse de karşılığı o ülkelerin ekonomisidir, kendisidir. bitcoin ve türevlerinin karşılığı ne?

    ya bu modern zamanların en büyük saadet zinciri ve en son giren mallara ciddi şekilde patlayacak ya da ben malım ve böyle bir fırsatı değerlendirmiyorum.

    bilemiyorum, çözemiyorum.

    edit: adam lidyalılar demiş. onların parasının bir karşılığı vardı, paranın kendisi altın idi, gümüş idi, bakır idi.

    zedit: bir de araştırırsan görürsüncüler var, ben araştırdım kardeşim mantıklı bir karşılık göremedim, sen gördü isen anlat da bilelim. aslında kendi de bir halt anlamamış ama anlamış gibi yapıyor. anlayan çıkar takır takır anlatır. daha anlatabilen birine rast gelmedim.

    düdüt: arkadaş yazmışız oraya bir iktisat tabanımız var diye adam gelmiş kağıt para teorisini bilmeden kağıt paraların da karşılığı yok diye bik bik ahkam kesiyor. yazmışız oraya it teknolojilerinden anlıyoruz diye bir diğeri gelmiş saçma sapan örneklerle bu işin teknolojisini anlatıyor. bi durun artık.

  • ortalama türk insanı'nın portresidir.

    - her türlü lüksü dibine kadar kullanıp, ortamlarda mütevazı görünmeye çalışmak,

    - gelenek- göreneklere bağlı, milliyetçi, muhafazakar bir görünüm ile bu kesimin sempatisini kazanarak istediği yere yönlendirmek ve tabi bundan menfaat elde etmek,

    - ideolojisi , niteliği fark etmeksizin maddi güç , mevki , popülarite sahibi iş insanı, sanatçı, siyasetçi, bürokrat ile ''nolur n'olmaz , ileride işimiz düşer'' menfaatiyle iyi geçinmek,

    kısacası omurgasızlığın binbir türlüsünü barındırır.

    tipik bir sakaryalıdır...