hesabın var mı? giriş yap

  • o kitabı erdoğan'ın yazdığını düşünen var mı?

    danışmanı olarak tuttuğu ayak takımın bir araya gelip ''mevcut enkazı nasıl kaldırırız'' çalışmasının ürünlerinden biri bu kitap.

    erdoğan'ın bu kitabı açıp okuduğuna bile inanmıyorum. kimse bana prompter olmadan konuşamayan bir adama kitap yazdı dedirtemez.

  • tam bir azim örneği adam. yılmadan, yıkılmadan devam etmenin kanlı, canlı örneği. hayatından kısa anekdotlar verelim görelim:

    1981 yılında henüz 20 yaşında iken metallica'nın kurucuları arasına katılmış, 1983 yılında alkol ve uyuşturucu bağımlılığı yüzünden tekme yemiş..

    1983 yılında o tekmeyi yedikten sonra kendini daha çok uyuşturucuya vermek yerine mücadele yoluna gitmiş dave ellefson ile birlikte megadeth'i kurmuş..

    2 yıl süren yoğun uyuşturucu ve alkol tedavisinin ardından 1985 yılında ilk albümüne` :killing is my business... and business is good` yeni kurduğu grubuyla imza atmış..

    ilk albümle sesini yeterince duyuramamış ancak ilk albüm sonrası gelen peace sells... but who's buying? ve so far, so good... so what! albümleriyle altın çağına çok yakın olduğunu cümle aleme anlatmış. o altın çağ gruba marty friedman'in katılması ile olmadık bir şekilde gelir..

    1990 senesinin eylül ayında diğer albümleri gibi sessiz sedasız piyasaya sürülen rust in peace albümüyle tam anlamı ile patlama yapar. albümün karakteristik yapısı, içerdiği inanılmaz agresif hava, muhteşem riffleri ve soloları ile geniş kitlelerce artık bitti denilen thrash metal camiasını birbirine katar.

    mustaine bu yola çıkarken amaçladığı şeyi yani metallica'dan daha büyük olmayı başarmaya çok yakındır. ve hakkıdır da. zaten üstün olan gitar tekniğini, marty friedman gibi bir çok ama çok yetenekli bir gitaristle birleştirince ortaya çıkardığı şahaserler metallica kalesini yıkmaya yetecek güçtedir.

    tahtı sallamaya emin adımlarla gider. klasik, taşlamış ve çok yetenekli bir grup kurmayı becermiştir sonunda. dave ellefson, marty friedman, nick menza gibi isimlerle rust in peace harikası sonrası birbilerinden güzel üç albüm daha yapmayı becerir.

    şubat 1992 de çıkan countdown to extinction albümü megadeth in tarihinde en çok sattığı albüm oluvermiştir. albümün tarzını rust in peace'e göre biraz yumuşatmış daha geniş kitlelere yayılmayı hedeflemiş ve sonuçta başarılı olmuştur.

    1994 yılında klasik kadro ile gelen youthanasia albümü dönemin şartlarına yavaştan uymuş 80'ler devrinin kapandığını bizlere adeta göstermiş, albüme yazdığı tüm parçalarda hard rock'a yakın bir sound benimsemiştir. ilginç olan şudur ki; 2 yıl sonra metallica ya load albümüyle birlikte yöneltilen tarzda yumuşama eleştirilerinin hiçbirinden nasibini almamıştır. hatta albüm countdown to extinction dan sonra en çok satan albüm olmuş ve çoğu megadeth fanının beğenisini kazanmıştır.

    başarılı üç albümden sonra cryptic writings albümü 1997 yılında piyasaya sürülür. bir başka başarıyı daha yakalar amerikan listelerinde ilk sıraya oturur. youthanasia sonrası grubunu özüne döndürmeye çalışmış kısmen başarılı olarak gene güzel bir albüm ortaya koyabilmiştir. trust ile grammy adayı dahi olmuştur.

    mustaine ard arda gelen dört başarılı albümden sonra rehavete kapılmış bu iş bitmiştir havalarına girmiş olacak ki klasik kadrosu ile yaptığı en berbat albüm olan risk'i 1999 da piyasaya sürer. albüm megadeth fanları tarafından şiddetle eleştirilir, youthanasia albümü ile almadığı tarzda değişme eleştirilerini bir bir herkesten almaya başlar. zira albüm hem tarzda değişmeler hem de vasat parçalar içerince thrash metal camiasını tümden karşısına almıştır. aynı kemikleşmiş 80ler metal camiası o sıra metallica'nın load ve reload albümüne de ateş püskürmektedir.

    eleştirilerden nasibini almaya başlayan mustaine'in yakasına gençken birçok kez yaşadığı talihsizlikler yeniden yapışır. risk albümü sonrası friedman enterasan biçimde gruptan ayrılma kararı alır. klasik kadronun bel kemiği olan gitar virtüözünün gruptan ayrılması megadeth bitti, mustaine bitti yorumları ettirse de mustaine gitardan anladığı kadar gitaristten de ne kadar anladığını ortaya koyar ve al pitrelli'yi gruba dahil eder. bu sıra gruptan nick menza mustaine tarafından kapı dışarı edilir ve klasik kadro dağılır..

    al pitrelli'li yeni megadeth 2001 yılında the world needs hero albümünü piyasaya sürer. albüm şaşırtıcı biçimde başarılı çıkar ve youthanasia esintileri içerir buram buram. sertlik arayan saf thrash metal hayranlarının umudu bu albümle de boşa çıkar. albüm tek kelime ile underrated teriminin karşılığı olacaktır. 4 albümle zirveye oturan megadeth, hayranları tarafından üvey evlat muamelesi görmeye başlar. 2000li yıllarla birlikte doğan tekno müzik, pop rock, nü metal, alternative rock gibi yeni akımlardan ziyadesi ile etkilenen müzik dünyası yeni bir çağa girer. hard rock, heavy metal, thrash metal eski gücünde değildir. bunun ilk farkında olanlar ise bizzati bu tarzda müzik yapan gruplardır.

    mustaine ise 2002 yılında böbrek taşını aldırmak için girdiği hastaneden sakat bir sol kol ile çıkar. böbrek taşı için aldığı ağrı kesicilerle uyuşan sinirleri sol kolunun üzerinde uyuması ile büyük zarar görür. sol koluyla bırakın birşeyler tutmayı yumruk dahi yapamaz.. bu olay sonrasında 6 aylık fizik tedaviye başlayan mustaine ilk iş olarak grubunu dağıtır.

    mustaine fizik tedavi sırasında hırsını, azmini, hiçbir şeyden vazgeçmemesini gösterir ve tabiri caizse sol koluna gitar çalmaktan, eşya tutmaya herşeyi yeniden öğretir..

    2004 yılında yeniden gitar çalmayı öğrettiği koluyla grubunu tekrar toplama kararı alır.

    devamı haftaya artık.. ha unutmadan;

    (bkz: copy paste değil alınteri)

  • acik ve net. annem annem diye aglayani ve anasi yuzunden surekli bosanma ile tehdit edeni kapinin onune koyacaksin. sanki bir onun anasi var amk, sanki biz piciz. ben niye bu kadar sinirlendiysem, hic.

  • son hali sayesinde farkettim ki sozlukte ciddi oranda bir entry'yi once turkce harflerle yazip sonra turkce harfleri cikaran bir kesim mevcut. gozlerime inanamadim.

    soyle mesela: entry "şebekliğin lüzumu yok" iken "$ebekligin luzumu yok" olarak editleniyor. birden fazla yazarin bunu yaptigini gordum.

    tamamen program yazma aliskanliklari ve hitnet gibi faktorlerden dolayi ingilizce klavyeye asina olmus haliyle turkce klavyede yazmakta zorlanan bunyemin ciktisindan ibaret, sozlukte de yerini uluslararasi karakter setlerinin oturmadigi donemde bulmus olan bu tercih 10 yilda oldu mu sana turkce harflerin uncool olduguna dair sosyal bir gudum? vay be demek ki toplumlar boyle sekilleniyomus, ideolojiler alttan alttan boyle yavas yavas empoze ediliyormus. vay bana vaylar bana.

    hayir millet sozlukte basliklarda turkce harf kullanilmamasini ve ilk kusak yazarlarin ingilizce karakter setiyle entry girmesini boyle yorumladiysa, yonetimin yazar ucurmasini, caylaklik maylaklik, moderasyon gibi uygulamalari nasil yorumladi allah bilir.

    sosyal sorumluluk da boyle bir seymis tanismis oldum.

  • eskiler öyle derler... haksız da sayılmazlar hani...

    edit: erkeğin huyu yokluktan varlığa geçince; kadının huyu varlıktan yokluğa düşünce belli olur.

    şunu da ekleyelim;
    “seni iki şey anlatır.
    hiçbir şeyin yokken gösterdiğin sabır,
    her şeyin varken sergilediğin tavır…”

  • adamlar aklı sıra taksici seçmene oynuyor.

    ulan istanbulda 12 bin taksici var aileleri ile birlikte toplasan 50 bini geçmez sayı ama istanbul'da en az 2 milyon insan taksicilerden nefret ediyor.

    işte chp bu kafayla iktidar olmaya çalışıyor