hesabın var mı? giriş yap

  • aslında çok kolay hayatımdan insan çıkaramam ama şöyle oldu

    çocukluk arkadaşım telefonla çok sık görüşürdük yalnızca yaz aylarında yan yana gelebilirdik. biraz patavatsızdı ama son zamanlarda iyice zıvanadan çıkmıştı.

    genellikle bar çıkışı gecenin bir yarısı eve dönerken ( ya da normal bir saat eve giderken yolda köpek varsa ve etrafta kimse yoksa ) arar uykumu böler beni konuşmaya mecbur eder sonra " ben eve geldim. " deyip bir sağ ol bile demeden telefonu suratıma kapatırdı. bu bence bir insanla ilişkinizi kesmek için yeterli bir neden olabilir ama biz eski dostuz.

    sürekli yalnızlıktan şikayet ediyordu ( hangimiz etmiyoruz ki ) bir gün yine aradı çok sinirliydi ve

    - ya bi adam var yazıp duruyor. neyine güveniyor anlamıyorum ki. hadi sen olsan neyse de... ( burdan sonrasını pek dinlemedim. sen olsan derken ya kendini çok ciddiye aldı ya da beni çok hafife.) ( bu benim ondan biraz uzaklaşmama neden oldu.)

    sonra birgün benim konuşmaya ihtiyacım oldu hep o beni esir alacak değil ya aradım. olanları anlattım ( o zaman hayatımda biri vardı benden annesine bahsetmişti annesi de ona " oğlum o boşanmış aile çocuğu onun aile kavramı olmaz." demişti ve bu beni çok üzmüştü. gerçekten çok üzüldüm yani. birine anlatmak istedim.) aldığım cevap

    - hahahaha ay gerçekten öyle mi demiş ya aslında annenle babanın hiç evlenmediğini duysaydı.

    ( destek olmadığı gibi arkadan yaptıkları dedikoduları asılsız pis iftiralarını da ağzından kaçırmış oldu.)

    resmen koyunda beslenen yılan. bence bu nedenler çok bile.

  • dayının kombo yapıp içinden geçtiği öğretim üyesi. buğdayın mazotun fiyatını bilemeyince, cepteki telefona umut bağladı. ama darbenin büyüğünü ordan yedi. tuşlu telefon çıktı. dokunmalı, ellemeli telefon çıksaydı ona sözü hazırdı oysa ki.

  • bir görme özürlü adam vardır maltepe pazarının girişine yakın yara bandı satan...

    bir karton kutusu vardır, onun üzerine oturur, yanında getirdiği küçük siyah çantasından 10lu yara bandı paketlerini çıkarır, ve çekine çekine duyurmaya başlar işini:

    "10 adet yara bandı 1 milyon lira..."

    yandan akıp giden kalabalığın yarısı adamın görme özürlü olduğuna inanmaz, birazı duygu sömürüsü yapıyor zanneder, bir kısmı değecek birşey olsa sattığı kandırmanın hesaplarını yapar... çok azımız farkederiz adamın hakikaten namusuyla para kazanma çabasında olduğunu...

    1 milyon uzatır, kendi kendinize iyilik yapmaya niyetlenir "bana 2 tane ver, yeter" dersiniz...
    "olmaz abi, 10 tanesini satıyorum 1 milyona" der...
    ısrar edersiniz, inatla kabul etmez, "abi, haketmediğimi almam ben" cümlesini duyarsınız...
    "ben helal ediyorum" demeniz birşey ifade etmez, o daha keskin "bakıyordur" duruma, daha fazla uzatmaz, 10 yara bandını alır gidersiniz...

    iş biter, dönüşte sizin yaptığınız konuşmanın neredeyse aynısı iki genç kızla onun arasında yapılıyordur.
    kızlar sizden ısrarcı çıkınca başka bir çözüm önerir adam;
    "abla, o zaman ben sizin almadığınız bu artanları sizden sonraki müşterime veriyorum, ama helal edin..."

    konuşmanın ardından ne olacağını görmek için beklemeye başlarsınız...

    biri gelir birkaç dakika içinde, verir 1 milyonu alır 10 tane yara bandını, tam gidecekken bizimki "pardon abla," diye başlar anlatmaya, ve ısrarla ona verir elinde önceki seferden kalan 8 tane yara bandını...

    az üzülür, biraz burulursunuz,
    az önce 50 yara bandı parasına yediğiniz döner ekmek düğümlenir boğazınızda...

    bir görme özürlü adam vardır maltepe pazarının girişine yakın yara bandı satan,
    bakmanın ötesinde görmeyi öğretiyordur insana yanından her geçildiğinde...

    malum,
    10 adet yara bandı 1 milyon değerinde...

  • bana gore kendisi telefonla konusurken, durup dururken, dur bak sana kimi veriyorum diyerek telefonu uzatip, 32 dis siritan insandir.

    kendi kafasi oyle guzel ki, senin de mutlu olabilecegini dusunuyor.

    kas goz yapip bozmayin su guzel adamlari ya.
    canim canim.

  • delta plus varyantı vakalarından birinin istanbul'da olduğunu söyleyen koca, "bunlardan biri istanbul. ankara'da yok. diğer iki ili söylemeyeyim" dedi.

    neden? devlet sırrı mı bu? o illerde bulunan insanların daha dikkatli olmaları için gerekli değil mi bu?

    ekleme: turizm...

    "anan baban ölsün kardeşim bize ne biz niye eve kapanıyoruz?" diyen yazarları ortaya çıkaran durum. insan mıyız arkadaşlar?

  • sevgili dostum manipülasyon yani tam çevirisi "yönlendirme" aslında kandırmanın ve dolandırmanın modern versiyonudur.

    manipülasyonu bildiğimiz kandırmadan ayıran husus çok daha zor anlaşılması ve belli psikolojik numaralar kullanarak kötü amacına bilimi de alet etmesidir.

    şimdi pek çok alanda seni kandırmak isteyenlerin üzerinde kullanabileceği manipülasyon numaralarından bir kaç tanesini sana fark ettirmek istiyorum çünkü farkına vardığın kandırma girişimlerinin üstünde etkisi olmaz.

    1) kafa sallama : 1980 senesinde yapılan psikolojik bir çalışmada kafa sallama hareketinin seni olumlu düşünmeye sevk edeceği ve söylenenleri daha fazla kabul etmeni sağlayabileceği ortaya çıktı. yani biri sana bir şeyler anlatırken kafanı emme basma tulumba gibi sallarsan o anlatılanlara daha kolay ikna oluyorsun.

    peki bunu nasıl kullanıyorlar. seni kandırmak isteyen dolandırıcı, yalanları sana sıralarken bir yandan da kendi kafasını aşağı yukarı sallamaya başlıyor.insanlar genel olarak konuşma esnasında belli bir aşamadan sonra karşılarındaki insanın beden dilini taklit etmeye başladığı için sen de fark etmeden kafanı sallamaya başlıyorsun.

    kafanı salladıkça da karşındaki hokkabazın sıktığı palavralar sana daha mantıklı gelmeye başlıyor. bu sebeple sevgili dostum birileri sana bir şeyler anlatırken kafana hakim ol. bazen bunu teknik olarak kullananlar da olur.

    örneğin birini dinlerken söyledikleri sana saçma sapan gelse bile kafanı sallayarak empati üretmeye çalışırsın. yani konuşanın gözüne girmeye kalkarsın. dikkat et, sen karşındakinin gözüne girmeye çalışırken onun palavraları da sana giderek daha akılcı gelmeye başlar.

    2) taklit etme : şimdi buna aynalama da denir. insanlar karşılarındaki kişinin beden dili ve konuşma şekli kendilerine benzedikçe onu daha samimi bulurlar. yani diyelim ki sen konuşurken bacak bacak üstüne atıyorsun ve hafif bir ses tonuyla konuşuyorsun. eğer karşındaki de seninle aynı şekilde bacak bacak üstüne atıp seninle aynı ses tonunda konuşmaya başlarsa ister istemez bilinç altı olarak ondan etkilenmeye ve kendine yakın bulmaya başlarsın. bu doğal olarak birbirleriyle çok kafa dengi ve hemen uyum sağlamış insanlarda gözükür.

    ama sahtekarlar bunu bir teknik olarak uygularlar.

    yani bilinçli olarak seni dinlerken veya sana bir şeyler anlatırken bedenlerinin duruşunu sana uydurur,ellerini kollarını senin gibi sallar, ses tonunu hatta kullandığın kelimeleri bile maymun gibi taklit ederler. eğer bunu usta işi yapıyorlarsa farkına bile varmadan sahtekara karşı sempati duymaya başlar ve söylediklerine inanmaya eğilim gösterirsin.

    not: bu tekniği iyi amaçlarla koçluk veya eğitmenlik gibi alanlarda iletişimi yükseltmek için kullanmakta mümkündür.

    3) yorgun düşürme: yorgun insanın zihin direnci düşer. bu yüzden seni kandırmak isteyenler önce seni bir güzel yormaya çalışırlar. sana saatlerce satacağı ürünleri anlatıp yoran satışçı veya on tane ev gösterip esas satmak istediği evi on birinci sıraya koyan emlakçı da benzer tekniği kullanır.

    ne kadar yorulur ve zihnin ne kadar zorlanırsa ikna girişimlerine karşı direncin de o kadar düşer.

    bu sebeple bir şeyler satın almaya veya ikna edilmene çalışılacağını bildiğin bir toplantıya hiç bir zaman uykusuz ve yorgun şekilde gitme çünkü zihnin ve bedenin yorgunsa normalde yüz kere hayır diyeceğin şeye evet dersin.

    tabi bunun en etkili yöntemi hem yormak hem de alkol içirmektir. bu sebeple bir yandan içki içilen danslı,çalgılı ve oynamalı her tür eğlence ortamı kandırma ve kazıklama için uygun alanlardır.

    4) isim kullanma : insanlar kendilerini çok sever, senin için dünyanın en güzel ismi de bu yüzden genelde kendi ismindir. birisi sana sürekli isminle hitap ederse bu hoşuna gider hele hele aslında ismini hatırlamayacağını düşündüğün birisi sana isminle hitap ederse yelkenlerin hemen suya iniverir. bu tip şeylerin planlı olabileceğini aklından çıkarma ve biri sırf senin ismini doğru hatırladı falan diye hemen kendini koyverme.

    5) hepimiz kendi laflarımızın ve kullandığımız kelimelerin özel olduğunu düşünürüz. birisi bize kendi sözlerimizi geri tekrarladığı zaman da bu çok hoşumuza gider. işte bu yüzden sahtekarlar da bunu güzel kullanır.

    örneğin ev almak için gittiğin emlakçı da şunu dedin

    "biz aile olarak memleketimizden getirdiğimiz değerlerimize çok bağlıyız bu sebeple satın alacağımız evin semti ve komşular bizim için çok önemlidir"

    emlakçı da sana şöyle cevap verdi. "sizin ve değerli ailenizin memleketinizden getirdiği değerlere bağlı olmanızı çok iyi anlıyorum ve bu sebeple size göstereceğim evin semtinin ve komşuların tam istediğiniz gibi olduğunu düşünüyorum"

    işte bu şekilde ettiğin her laf sana geri olarak servis edilir. bu yapıldığı zaman da sen karşındakinin çok açık,net ve dürüst konuştuğunu sanırsın. dikkat et ve aklını kullan.

    evet değerli dostum,seni manipüle etmek yani kandırmak için kullanılan psikolojik numaralardan 5 tanesini paylaştım.

    inşallah sonraki yazımda 5 tane daha paylaşmayı düşünüyorum.

    unutma her tür manipülasyon ve kandırma girişiminden korunmanın yolu allahın sana verdiği aklı doğru kullanmak ve duygularının gazına hemen gelmemektir.