hesabın var mı? giriş yap

  • x'i okuyorum, berbat, sakın x yazma diyenleri boşverin.

    misal ben x okuyorum, sıçtım batırdım. ama sizin kişisel özellikleriniz uygunsa x'in altından girer üstünden çıkarsınız. kendi kararınızı verin, korkak olmayın. hayalci olmaktan korkup aptalca kararlar vermeyin.

  • kılıçdaroğlu'nun bugünkü konuşmasından bu sonucu çıkaran kim varsa, ilkokula yeniden başlamasını, temiz bir sayfayla tekrar denemesini tavsiye ediyorum.

  • aralarında başka bir konu vardır bunların, benim bildiğim polis anca şikayet olursa onda da yarım ağız müdahale eder böyle şeyler, bana kalsa karışmazdım da emir geldi mecburen geldik izlenimini beden diliyle karşı tarafa vermeye uğraşır. eğer gerçekten huzuru sağlamak için müdahale etmişlerse helal olsun.

    edit: polisler terörle mücadeledenmiş, muhtemelen kendileri de düğün konvoyunun yolu kesmesinin oluşturduğu trafiğe takıldıkları için bunlara bilenmişler (iyi de olmuş) ama yolun karşı şeridinden geçiyor olsalar, trafiğe takılmasalar, yani kendileri rahatsız olmasa bu şekilde bir müdahale edeceklerini de sanmıyorum. yolunda giden bir polisin durup da bir suça müdahale ettiğini ben bugüne kadar görmedim. en fazla ekiplere söyler ilgilenin şunlarla der ama kendileri de yolu kesilenler arasında olunca orada zurnanın zırt dediği yer denk gelmiş düğün konvoycularına. ne yani devletin koca yolu defalarca kesildi hiç mi polis denk gelmedi? ama bu sefer hem de terörle mücadele ekipleri mağdur edilince yol kesenler yaş tahtaya basmışlar.

  • akabindeki 3 4 gün boyunca devam edecek olan sıçamama hadisesinin başlangıcıdır. mecaz falan değil abi, bi şey oluyor sıçamıyorsun. başka yerlerde askerlik yapan arkadaşlara da doğrulattım onlarda sıçamamışlar. biz pasta kesmiştik ersoy sıçtı diye. öncü birlik oldu o bize, sonra hepimiz kahramanca sıçmıştık. ne günlerdi bea.

  • konsey içerisinde nizamettin güvenç ile birlikte en derin iki adamdan biriydi. israil menşeili ilişkileri yürütürdü ve esas olarak simgelediği nokta israil - amerika arasındaki süregelen dostlukta zaman zaman sürtüşmelere neden olan ince fikir ayrılıklarıydı. o dönem israil'in konjonktürel yapısında anında tepki mekanizması vardı. gerçi durum halen böyle, belki daha da fazla. yani rakiplerinin attığı adımlara karşı, geliştirmiş olduğu derin ve güçlü ilişkiler sayesinde anında bir cevap sunmasıydı. samuel işte bunu temsil ediyordu. bildiğiniz üzere mehmet karahanlı'ya yüklenilmiş en büyük görev büyük orta doğu projesinin türkiye'deki zeminini oluşturmaktı. bu zeminin hazırlığı hızlı tepkiler yerine ağır ve sakin planlar ile sonuca ulaşmaktı. ancak israil ya da dizideki temsili ile samuel vanunu kendi çıkarlarına ters işler yürüten rusları bertaraf etmek üzerine planlar kurmaktaydı. örnek mi? samuel vanunu aslan akbey suikastinin kimin emri ile işlendiğini mito'ya sorduğunda aldığı cevap "okyanus ötesi" olduğuydu. ancak bunu karahanlı'ya ruslar olarak lanse etti ve karahanlı da samuel'in burada bir açık bıraktığını daha sonra yakaladı. ardından karahanlı için hazırlanan ancak başarısız olan suikast planı. yine burada polat alemdar'ın yaptığı yorumlar ile suikast girişiminin istihbahrat örgütleri tarafından gerçekleştirildiğini ama hangi devlet ya da devletler tarafından planlandığının çözülemeyeceğini anlamıştık. ancak samuel'in karahanlı'ya bu planın ruslar'ın girişimi olduğunu belirtmesi ve hatta karahanlı'nın aklını çelerek polat alemdar'ı dolaylı yoldan ibrahim ahıskalı'nın üzerine sürmesi amerika'nın yaramaz çocuğu israil ile ters düştüğü noktaları gözlemlememize sebep oluyor. ancak karahanlı burada da samuel'e tokat gibi bir cevap yapıştırarak asıl niyetini ziyadesiyle anladığını belli etmiştir. samuel ile aralarında geçen konuşma bence dizideki hayati noktalardan biriydi.

    samuel: toplantıya gelmediniz. benimle görüşmek istemediniz. polat alemdar'ı görevlendirdiğinizi söylediniz. ben polat alemdar'ı ibrahim ahıskalı'yı öldürmek üzere görevlendirmenizi beklerdim. bütün şaşkınlığımın nedeni bu.
    karahanlı: aceleci buluyorum yaklaşımını. ama beni sevdiğinden emin olduğum için "doğal bir refleks" olarak değerlendirip bu aceleciliği mazur görüyorum. "senin gibi ince diplomasiye inanan birinin hesapsızca düşmana saldırmak istemesini gözardı etmeyeceğim."

    sanıyorum samuel vanunu'nun ölümü biraz da bu tutumundan kaynaklandı. yani israil'in çıkarlarını büyük ortadoğu projesinin üstünde görmesi onun sonunu hazırladı diyebiliriz.

    tabi bütün bu yorumlara şöyle bir karşı tez de konulabilir. samuel vanunu büyük orta doğu projesini hızlandırmak adına böyle bir yola başvurdu ve esasında bütün derdi projenin hayata geçmesiydi. ruslar'a olan kastı da buradan kaynaklanıyordu şeklinde düşünebiliriz. zira karahanlı'nın ölümünden sonra öğrendiğimiz bilgiler ölümünün bu projenin hayata geçmesi için yeterince mücadele etmemesinden kaynaklandığıydı. samuel de süreci hızlandırmak isteyen bir mekanizmaydı diyelim. o zaman samuel'e kurulan komplo bana biraz manasız geliyor açıkçası. samuel'in ölümü de anlamsızlaşıyor.

    öyle ya da böyle dizideki tüm karakterler gibi samuel vanunu da zaafiyet gösterdiği için ölmüştür. önemli olan sistemdir ve herkes bu sistem dahilinde harcanabilir konumdadır. samuel vanunu gibi orta doğu diplomasisinin önemli adamlarından biri bile.

  • şöyle bir aydınlanma yaşanıldığı andır bence.

    sözlerini de yazayım da tam olsun hatta.
    '' asuman: beni artık sevmiyorsun, öyle mi?
    mükremin: ya seni seviyorum da, seni sevmeyi eskisi kadar sevemiyorum.. hani eskiden seni sevmenin, birbirimizi sevmenin, yeşil gevrek bir tadı vardı. seni güldürmenin lezzeti damağıma yerleşir, orada mutlu mesut yaşardı.. yani bişey olduğu vakit, ilk bunu koşayım gideyim, asuman'a söyleyeyim tarzında bir haberci telaşı olurdu.
    asuman: şimdi n'oldu peki?
    mükremin:bilmiyorum asuman, bilmiyorum.. kalbim bir kuyunun dibindeki suda nefes almaya çalışan bir gariban.yukarı tırmanmaya çalışıyor..ama ne yapsın? kuyunun duvarları düz..kuyunun duvarları ıslak..''