hesabın var mı? giriş yap

  • sık yapılan bir hata; başka bir gezegende zeki hayatın olup olmadığıyla ufo fenomenini birbirine karıştırmaktır.

    aklıbaşında, biraz biyoloji veya astronomi yalamış her insan bilir ki, uzayda başka gezegenlerde gelişmiş yaşam biçimlerinin var olması, hatta bu zeki hayatın evrende hatırı sayılır miktarda çok olması olasıdır, normaldir, aksini düşünmek hata olur.

    gelgelelim, söz konusu olan ufo fenomeni olduğunda işler biraz karışır. öncelikle bilinmesi gerekenler, evreni bir kenara bırakıp sadece 80 kusur bin ışık yılı genişliğine ve 10 küsür bin ışık yılı kalınlığına sahip kendi galaksimizden söz edersek şunlardır:

    • samanyolu'nda bugün bizim hesaplayabildiğimiz kadarıyla yaklaşık 200 milyar yıldız var. ben ortaokula giderken bu sayının 10 milyar olduğu sanılıyordu.
    • bir yıldızın çevresinde hayat oluşabilmesi için o yıldızın yeterli bir enerjiye sahip olması gerekir, ne çok küçük ve zayıf, ne de aşırı büyük olmamalıdır. ayrıca yeterli ömre sahip olması gerekir. büyük deli dolu yıldızların hayat süreleri birkaç milyon yılı geçmediği gibi, inanın onların 1 ışık yılı yakınında bile bulunmak istemezsiniz.
    • çekirdek çevresi (çekirdek değil) de dahil olmak üzere bu yıldızlar arasındaki uzaklık büyüktür. hem de çok büyüktür. ikili ve üçlü yıldız sistemlerini haricinde birbirine 1 ışık yılından yakın yıldız sayısı, çok küçük yüzdelerdedir.
    • bir yıldızın çevresinde gelişkin yaşam formlarının oluşabilmesi için özel şartlara sahip gezegenler gerekir. bu ister bizim gibi karbon temelli, isterse silikon yahut başka kökene sahip olsun, farketmez. uygun şartlarda (yüksek ısı ve ölümcül radyon yüzünden) bir gezegene veya ay'a ihtiyaç vardır.
    • çoğu yıldızın çevresindeki gezegenlerden pek azı yaşama uygun bölgelerde yer alır. tabi sıcaktan kayaların eridiği ya da tüm maddelerin buz kestiği bir gezegende zeki hayat olabilir derseniz orasını bilemem.
    • bu şartlar göz önünde bulundurulduğunda "yaygın" olmasına rağmen farklı gezegenlerdeki zeki yaşamın nadiren birbirine yakın bölgelerde oluşabileceği görülebilecektir.

    öyleyse;
    • birbirine uzak bu zeki yaşam formlarının bir diğerinden haberdar olabilmesi için uzaktan da olsa gözlem yapmaya ihtiyacı vardır.
    • uzaktan gözlem yaparak bir yıldızın çevresindeki yaşama uygun kuşakta bir gezegen bulunup bulunmadığını göremezsiniz. çünkü yıldızın parlak ışığı doğrudan gözlem yapmanızı engeller.
    • dolaylı yoldan yapılan gözlemlerle yaşam kuşağında gezegenler bulabilirsiniz. fakat bu gezegenlerin yaşama elverişli olup olmadığını anlamak deveye hendek atlatmak gibidir.
    • her şeye rağmen yaşama elverişli olduğunu keşfettiğiniz gezegende zeki bir yaşam formunun var olup olmadığını anlamanızın ise hiçbir yolu yoktur.

    yıldızlar arası yolculuk yapabiliyorsanız?
    • yıldızlararası yolculuk, bugünkü bilgimiz dahilinde mümkün değildir. ışık hızını bırakın aşmak, yaklaşmak bile mümkün değildir.
    • ışık hızı, yıldızlararası yolculuklar için yeterli bir hız değildir. daha açık ifade etmek gerekirse; ışık hızında giden bir gemiyle başka yıldızlara ulaşmak, kağnı ile dünya turuna çıkmakdan farksızdır. hatta kağnı ile dünya turu daha hızlı sürer.
    • ışık hızının birkaç katında (mesela 10 katı) yolculuk yaparız diyorsanız, elinizdeki kağnıyı at arabasıyla değiştirmişsiniz demektir. fakat atlarınızın sadece yürüdüğünü varsayın. çünkü ışık hızının 10 katı hızda, en yakın yıldıza ulaşmanız 5 ay, en yakın nebulalardan birine mesela ülker'e ulaşmanız 38 yıl sürer. buna bir de dönüş zamanını (dönecekseniz eğer) ekleyin.
    • dolayısıyla keşfettiğiniz zeki yaşam barındıran gezegeni ziyaret edebilmek için aşırı zeki bir uygarlık olmalısınız.

    çok zeki bir uygarlıksınız ve ışık yıllarını çekirdek gibi çitliyorsunuz:
    • bu durumda samanyolu'nun büyüklüğü devreye girer. her bir gezegeni ziyaret edip, her taşın altına bakarak zeki canlıları aramaya başladıysanız oldukça sabırlı olmanız lazım.
    • çok gelişmiş sensörlerinizin çözünürlüğü ne seviyededir bilmiyorum ama, yüzlerce ışık yılı uzaktan, onbinler yıldız ve milyonlarca gezegene tek tek bakıp dünyayı farketmeniz oldukça zor olacaktır. ne kadar yıldızla muhatap olacağınızı görmek için lütfen linke tıklayın: http://www.robgendlerastropics.com/ngc6520m.html burada samanyolu'nun çok küçük bir kesimindeki yıldız yoğunluğunu göreceksiniz. o gördüğünüz birbiriyle iç içe girmiş her benek, her noktacık bir yıldız. (ön plandaki beyaz yıldızlar ise ngc650 kümesine at)
    • eğer çok uzaktan dünyayı farketti iseniz bile, burada zeki bir canlı türü olduğunu farkedemezsiniz. çünkü insanın zekasına yönelik hiçbir bilgi şu ana kadar fazla uzağa gidemedi. belki aşırı duyarlı sensörleriniz 1900'lü yılların başına ait dünyadan gelen radyo parazitlerini almış, bunun zeki bir varlığa ait iletişim biçimi olduğunu süper bilgisayarlarınızla çözmüş de olabilirsiniz, onu bilemeyeceğim işte. yalnız bunu yapmak için en eski radyo sinyallerimiz henüz daha ötesine ulaşamadığından dünyadan 100-110 ışık yılından uzakta durmayın, sinyali de normal uzaysal parazitlerle birbirine karıştırmayın.
    • her şeye rağmen dünyayı buldu iseniz, hatta ziyaret ediyorsanız öyle kaçamak bakışlar atma denyoluğuna da girmeyin. size göre aşırı ilkel olan bu toplumun "işleyişine karışmamak" için gizli gizli takılmanıza gerek yok. unutmayın, insanlık sizler için alet kullanmayı öğrenmiş maymun'dan farksız.
    • yine de çok ahlaklı varlıklarsanız elbette izleyin gidin. ama sizi görenler var, paranoyak ettiniz adamları.
    • madem bir sürü paranoyak yarattınız ortalıkta, bari bilimden falan anlayan, sizin var olabileceğinizi bilen, üstelik sürekli gökyüzü gözlemi yapan bilim adamlarına görünün. bunu yapın ki, amatör kameraların çektiği titrek görüntüler yerine adam akıllı videolarınız ve fotoğraflarınız olsun.
    • sahi, herkese görünüp de, sizi doğru düzgün görüntüleyebilecek (amatör de olsa) astronomlara görünmemeyi nasıl başarıyorsunuz?

    niyetiniz ne?
    • onca ışık yılı mesafe içinde onbinlerce, yüzbinlerce yıldızı tarıyor ediyor, dünya gibi gezegenler arıyorsunuz. niçin?
    • ahlaki bir yargınız olmadığından kaynaklarından faydalanmak için böyle gezegenlere ihtiyacınız mı var?
    • muhteşem medeniyetinizin ve teknolojinizin devamını sağlayabilmek amacıyla bu bulduğunuz gezegenlere yerleşmeyi niçin düşünmüyorsunuz?
    • sizin silahlarınıza göre ok ve yaydan farkı olmaması gereken dandirik silahlarımızdan mı korkuyorsunuz?
    • yoksa hepiniz ışık ve sevgiyle oradan oraya gezen bilimadamları mısınız?
    • ya da burası bir hayvanat bahçesi ve turistik geziler düzenliyorsunuz. hmm...

    neyse, konuyu bir bilim adamı olan douglas vakoch'ın seti projesi kapsamında oraya buraya dünyanın yerini gösteren sinyaller, haritalar ve şarkılar gönderilmesi üzerine söylediği bir söz ile kapatayım:
    "neden uzaylıların barışçıl olduğunu düşünüyoruz. uzaya müzik yayını dünyanın tam yerini ele veriyor. nasa'nın böyle konuları tartışmaya açması gerekir. uzaya dünyanın galaksideki adresini gösteren haritalar ve bilgiler gönderilmesinin gelecek nesiller için büyük tehlike yaratabilir. dünyaya karşı yapılacak bir uzay saldırısından sağ kurtulmamız mümkün olmaz.

  • kurutulu$ sava$inin savunma sava$i olarak devam ettigi ve bazi taktik yenilgilerin ya$andigi donemde mustafa kemal'in, dunya askeri literaturune kattigi yeni yakla$im. ozu "hakim mevki" zihniyetinin terkolonu$udur. tam olarak da turbetepe'nin pek cok kez yunanlilar ve turkler arasinda el degi$tirmesi sonucu pa$a tarafindan alt generaller vasitasi ile birliklere bildirilmi$ ve taktik ayrintilari anlatilmi$tir. taktik pa$a tarafindan geli$tirildikten sonra bir sure topyekun uygulanmami$, kisa bir ali$ma ve ogrenme sureci ya$anmi$tir. pa$a ilk kez, yine turbetepe'nin kaybedildigi bir cati$ma sonucunda, en fazla 1 kilometre cekilerek yeni bir hat kurulmasini istemi$tir. yani hat sava$i'nda, sava$in hatti yarilan ordu aleyhine bittigi tezi yikilmi$tir. zaten pa$a'nin kendi agzindan yaziyorum "- yarilmayan hat yoktur!"
    olayi daha yakinen $oyle arzedeyim. doktrini yuzlerce yillik tecrubeler ile olu$an onceki sava$larda bir muharebe hatti, ordu veya kolordu seviyesinde yarilirsa bu yenilgi olarak algilanirdi. yarilan kuvvet, buyuklugu ile orantili bir miktar geri cekilir, yeni bir arazi arizasina yaslanarak yeni bir hat kurardi. bu yeni hat bazen onlarca hatta yuzlerce kilometre geride olabilirdi. alan savunmasinin askeri uygulamasi aslinda bu orani ortadan kaldirmaktir. yani buyuklugune bakmadan, kirilan her hat sadece geregi kadar (cok az) geri cekilecek ve yeni hat olu$turacaktir. muhendislik tabiri ile cok sayida dogrusal hat $eklinde kademeli yakla$im, kendiliginden alan savunmasini getirecektir.
    bir de pa$a'yi bu cozume iten ko$ullari aktaralim. ankara'nin batisi yuzlerce kilometre ovadir. kurtulu$ sava$i'nin cogu ve kritik cati$malari da afyon ve kutahya cevresindeki tepelerde olmu$tur. o donemde anadolu haritasini eline alan her general sava$in burada yapilacagini, buradaki sava$i kazananin da ankara'ya kadar hizla ve direni$siz yuruyecegini ongorebilirdi. du$man, aslen ankara yonune dogru tek engel olan pek cok tepeyi de defalarca ele gecirmi$tir. ataturk, klasik anlayi$la, yuzlerce kilometrenin sahibini tek ba$ina belirleyen, milli mucedelenin sonu sayilacak ankara'yi da icine alan, iki uc tepenin uzerine cikmanin, "bu yerleri gercekten kaybetmek "sonucunu yaratmamasi geregini biliyordu. bu askeri devrim bu yonu ile biraz da sava$in seyri, vuku buldugu alanin cografi ozellikleri ve turk komutasinin inanc ve inadi neticesinde olmu$tur.
    bu yeni yakla$im du$man uzerinde oldukca yikici etki yapmi$tir. butun planini ba$tan beri klasik, geleneksel ilkeler uzerine kuran general hacianesti, general papulas, general trikopis ve kurmay albay sariyanis, kazandiklari azimsanmayacak sayidaki taktik ba$arilardan sonra bile dogu yonunde ciddi bir ilerleme gosterememi$lerdir. her $iddetli cati$mada yunan ordusu kazansa bile biraz daha yumu$ami$, onemli bir fiziki yol ilerleyememi$, turk ordusu ise sava$in sonuna kadar her cati$ma ile daha da sertle$mi$tir. yunan komutasinin bekledigi $ey hakim 3-5 mevki alininca turk ordusunun cok ciddi alanlari bo$altip ankara'ya cok yakin bir yerde veya ankara icinde tutunmaya cali$acagi, yani klasik doktrine koru korune bagli bir komutayla sava$acagiydi. yine pa$a'nin agzindan yaziyorum:
    - asker her yerde sava$ir! tepenin altinda, ustunde, camurda, derede... hattimiz yarilinca 500 metre, 1000 metre geri cekilip yeniden hat kuracagiz. bulundugumuz her yeri son neferimiz olene kadar kari$ kari$ kanla sulamadan terk ve teslim etmeyecegiz.

    $ehitlerimizin ruhu $ad olsun.

    arz ederim.

  • msn' i açıp saatlerce hoşlanılan kızın online olmasını beklemişliği de vardır bu neslin.

    msn discovery, msn plus gibi uygulamaları yükleyerek hoşlanılan kızın kendi penceresini açıp açmadığını merak etmiştir.

    güzeldi o günler, güzel. ergenliği tam olması gerektiği gibi yaşattı.

  • sözlükte yine zulmü lanetlemek yerine, o şöyle yapmasa bu böyle yapmazdı şeklinde iki tarafından da yaptıkları meşru görülecek, ölen masum insanlar kimsenin umrunda olmayacaktır. istisnalar olabilir.

  • yeni baslayanlar icin sebzeli noodle;
    avantajlari: bes dakkada besiktas, "aaaa ne marifetlisin"
    dezavantajlari: "ya o yaptigin makarnadan bi daha yapsana, bi daha yap, bi daha..."
    noodle'i 5-7 dak. et veya tavuk bulyon katilmis suda hasliyoruz. haslamanin sonuna dogru minicik saplara ayirdigimiz brokolileri de suya atip biraz olduruyoruz. sonra bunlarin hepsini birden suzuyoruz.
    wokta veya yoksa tercihen teflon bir tavada kizdirdigimiz zeytinyaginin icine bir buyuk dis sarimsak rendeliyoruz. uzerine kalin dogradigimiz kirmizi ve yesil carliston biberleri, ince kiyim mantari, rendelenmis havucu ekleyip, sebzelerin cok yumusamasina izin vermeden yuksek ateste ceviriyoruz. bir cay kasiginin ucuyla karabiber atiyoruz, sonra istedigimiz kadar soya sosu ekleyip bir- iki dakika boyle pisirdikten sonra suzdugumuz noodle ve brokoli karisimini bunun uzerine bosaltiyoruz. soya sosu yeteri kadar tuzlu oldugu icin asla tuz atmiyoruz. birkac sap ince kiyilmis taze sogan ve soya filizini ekliyoruz. son olarak karistirip, yuksek ateste tekrar cevirip, servis ediyoruz.

  • neden takılmasın amk? insanlar cidden delirdi bu salak yerde ya.
    herifin teki gelmiş milletin yazılarını çalıyo insanlar ne var ki abi takılıyo diyolar.

    cidden hastalıklı bi ortam.

    edit: ben bu entriyi yazmadan önce 5 6 kişi falan vardı burda ne var abi yaa hasta mısın asıl sen neden bunla uğraşıyosun işin mi yok falan yazmışlardı başlığı açan arkadaşa. tabi tepki gelince oldukları birer yavşak gibi kaçışmışlar entrilerini silip. keşke ss alsaydım.