ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
okan bayülgen'in komedi dükkanı'nı dava etmesi
-
insanlar algılama problemi yaşıyor, ya da olağanüstü derecede taşak geçme potansiyeline sahipler. okan bayülgen net bir şekilde tolga çevik'in insanlık tarihiyle neredeyse eşit olan tuluat kavramını sanki kendisinin bir icadıymış gibi göstermesine karşı çıkıyor. ve bunun izahını da çok güzel özetlemiş zaten:
"bunu sahne sanatlarının doğasına aykırı bulduğum için, sahne sanatları yapmış bir kişiye bir fikrin, gece yatıp sabah gelemeyeceğini, bunların ancak yaşayan veya yaşamayan sahne adamlarının yaptıkları işlerin tekrarı ya da esinlenmesi olabileceğini düşündüğüm için bu mücadeleyi başlatıyorum"
yani ne diyor? kırk yıllık pancar kıçımda sancar. tolga çevik bu fikrini bir icat olarak öne süremez, bunun patentini alamaz, tekel yaratmaya çalışamaz. ahde vefa denen şey var. "harici komutla doğaçlama hareket eden oyuncu" formatı bizim meddahlık kültürümüzün bile özünde var yahu. hatta hadisenin özüne tekabül eden tuluat, bizim bin yıllık geleneğimizdir. okan bayülgen bu değere sahip çıkıyor, bunun mücadelesini veriyor. her şey bu kadar basit ve ortadayken "peki ya okan kimden çaldı ehehe" cinliğiyle ortalama zekaya bile hitap etmeyen emsallerle yazılı olanı bambaşka mecralara çekmek de neyin nesi oluyor ben de onu anlayamıyorum işte...
şeyma subaşı'nın burning man 2018 paylaşımları
-
gold digger olacaksanız da böyle olun kızlar. en azından barzo gibi alaçatı'da beach club'a gitmiyor.
cemil jpegçi
-
(bkz: songül rarlı)
yol ortasında kılıçla idam edilen kadın
-
gerçek islam tabi ki bu değil.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık:barış manço iyi ki ölmüş
1.domates birer patlıcan diye şarkı mı olur mk ahahah.
3. doğru. senin gibi bir hıyarı unutmuş
stand up yapmaya çalışan üniversite öğrencisi
-
izledikten sonra bir süre hiç şaka yapasınız gelmiyor, ciddiyetiniz artıyor, şaka denen şeyle aranıza mesafe koymak istiyorsunuz, soğudum lan! bölüm 1 yazıyor bir de , devamını da yapacak demek ki vicdansız!
anneler günü
-
mutsuz bir evlilik bir insanın başına gelebilecek en kötü şeylerden biri.
işin mi kötü, değiştirirsin. arkadaşların mı nankör, hayatından defedersin. ailende mi pislikler var, görüşme; neticede sen seçmedin onları, doğumunla gelen bir eklenti paketiydi hepsi.
oysa evlilik öyle değil.. sırtına zibilyon tane umudu, hayali, planı yüklenip evleniyorsun biriyle. sen seviyorsun. sen seçiyorsun. sen yürüsün istiyorsun. aşkınız kabından taşıyor, çocuğun oluyor. ama olmadı mı olmuyor, yürümüyor.. isteyerek seçtiğin ve bir nikah memurunun önünde "evet" diyerek başladığın hayatı, bir başka salonda, bir hakimin karşısında "evet, boşanmak istiyorum" diyerek bitiriyorsun.
bugün anneler günü.
kızım babasında.
sabahın beş buçuğunda, gözleri çakmak çakmak geldi yanıma.
"gitmek istemiyorum, anneler günü bugün, seninle olmak istiyorum" dedi.
baba günü bugün dedim.. gitmezsen üzülür dedim.. yarın acısını çıkartırız biz dedim..
"kahretsin ki beceremedik geçinmeyi..
yanlış insanlar seçmişiz evlenmek için..
mutsuz olduk, mutsuz ettik..
affet kızım, üzüntümüzü senin üstüne de bulaştırdık.." diyemedim.
baba günü bugün dedim.
dc sinema evreni
-
discovery'nin warner bros'u satın almasından sonra gerçekten çok büyük değişimler geldi, yeni umutlar doğdu.
öncelikle dceu (dc extended universe) gibi gereksiz komplike gibi bir ismi vardı bu evrenin, basitçe dcu (dc universe) haline getirildi. "dc films" ise "dc studios" olarak değiştirildi.
superman ve batman'i evrenden silelim, evrenin başrolü supergirl ve batgirl olsun gibi facia fikirlerin babası walter hamada görevden affını istedi (şutlandı).
71 yaşındaki michael keaton'ın emekli batman olarak dolaşması fikrinden vazgeçilip aquaman'de onun olacağı sahneler ben affleck ile çekildi. dc ve wb ile tamamen küstürülen ben affleck geri döndü böylece. the flash filminde ise keaton'ın olacağı sahnelerin tamamen çıkarılacağı söyleniyor fakat göreceğiz nereye bağlanacak o.
yine başka superman mi bulsak, zenci superman mi gelse, yerine supergirl olsa gibi abuk subuk düşünceler terk edilip henry cavill superman rolüne döndürüldü.
justice league'deki tek kötü casting olarak yorumlayabileceğim ve sürekli sorun çıkaran ezra miller'ın george mackay ile değiştirilmes ciddi gündemde. hem iyi oyuncu hem de çizgi romandaki barry allen'a gerçekten benziyor.
alakasız şekilde guy gardner ve alan scott'ın başrol karakterleri olacağı hbo max green lantern projesi iptal edilip justice league unlimited sayesinde pek çok insanın çocukluk kahramanı olan john stewart'ın başrol olacağı yeni bir projeye başlandı. gönül isterdi ki hal jordan olsun ama bu da olumlu.
bu biraz benim tahminim ama robert pattinson'ın batman'i için devam filmi rafa kaldırıldı haberi gelirse şaşırmayın. david zaslav bu farklı evren konularına pek sıcak bakmıyor ve batman'i dc universe filmlerini pazarlamak için kullanmak istiyor.
ve en önemlisi dc studios'un başına james gunn ile peter safran geçirildi. bu ikili marvel'daki kevin feige'nin rolünü dc'de oynayacak. işin kreatif tarafına daha çok james gunn'ın bakacağını tahmin edebiliriz ki bu çok umut verici bir gelişme.
özetle in zaslav we trust.
yurtiçi kargo'nun müşterilerini evde bulamaması
-
dün yine evde bulamamışlar beni. gittim, "ben yine evde yokmuşum yaa, allah beni kahretmeye, bütün gün evde olup da evde bulunamıyorum" dedim. yüksek sesle söyleyince tabi diğer müşteriler dönüp bakınca görevli "yanlışlık olmuştur" dedi, "evet dedim, 4 yıldır bir kez beni evde bulamama gibi bir yanlışlığınız" var dedim ki bu konuyla ilgili şikayet dilekçelerimle evimden genel müdürlüğe yol yapmayı planlıyorum. neyse, kadın tabi üste çıkmak için mümkün değile getirdi konuyu, en son "bin yılda bir olmuşsa olmuştur, türkiye'de belki 10 kişinin böyle bir şikayeti vardır" dedi. siz dedim hiç sözlüklere de bakmıyorsunuz, adına koskoca başlık açılmış, yerin dibine sokmuşlar sizi, ne 10 kişisi dedim ve kadın o efsanevi savunmayı yaptı bana.
"onlar firmamızın başarısını çekemeyen rakiplerce tutulmuş paralı kalemler, ciddiye almayın siz onları..."
hakkı alkan
-
bilal erdoğan la yaptığı son röportaj dan sonra, bir çok kişinin gözünden iyice düşüp rezilliğin dibine vurmuş, kendini teknoloji editörü sanan kişi.
düşünün ki alt tarafı oyun oynamaya yarayan bir cihaz var. amerika ve hemen hemen tüm avrupa ülkelerinde 500 birim fiyata satılıyor. yani bildiğin çoluk çocuk harçlıklarıyla alıyor. ve senin röportaj yaptığın kişi, öyle herkes playstation alamaz dediğinde, sırıta sırıta yüzüne bakmaya devam ediyorsun :)
ve sonrada diyorsun ki ben teknoloji editörüyüm.
tanım: teknoloji dünyasında kimsenin iplemediği, kendini teknoloji editörü sanan biri.
vince carter
-
2019–2020 nba sezonu daha başlamadan pek çok hikayeye gebe.
los angeles takımları ne yapacaklar?
russell westbrook ve james harden yanyana oynar mı?
golden state warriors hanedanı bitti mi yoksa bu şekilde düşünülmesi işlerine mi geliyor? vs vs…
pek çoğu için çok fazla değişken olduğu için fikirler havada uçuşuyor. o kadar çok ve farklı ses duyuluyor ki, şu an kesin olan tek şey her şeyin gri bir alanda olduğu.
tam tersine bazı şeyler de çok net.
örnek olarak; vince carter nba'de 22. ve son sezonunu oynayacak.
1 ocak 2020 itibariyle de sahaya çıktığı ilk anda 4 farklı 10 yılda nba'de basketbol oynayan ilk oyuncu olacak.
1990'larda girdiği ligi 2020'lerde terkedecek.
önce biraz geriye gidip şu müthiş reklama bakalım.
baktık mı? tamam.
kariyerinin başlarını hatırlayanlar için vince carter'ın bugün içinde bulunduğu durum da dönüştüğü profesyonel de müthiş şaşırtıcı. zira kendisi lige inanılmaz bir atlet ve süperstar aurası ile girmişti, bu sebeple de kendisine çok hızlı "yeni jordan" yakıştırmaları yapılmıştı. ilk yıllarındaki müthiş skorer oyununun üzerine tarihin gördüğü en iyi smaçör olmasını ekleyince zaten benzetme kendiliğinden oluşmuştu aslında. özellikle çaylak sezonunda dikembe mutombo'nun günahına girdiği şu smaç beklentileri uzaya çekmişti.
99–2000'de henüz ikinci yılındayken 26 sayı, 6 rebound, 4 asist, 1.3 top çalma, 1 blok ortalamalarıyla, 1 sene sonra ligde üçüncü senesinde 27.6 sayı 5.5 rebound , 4 asist, 1.5 top çalma ve 1 blok ortalamalarıyla oynayınca air canada olmuştu bile.
ancak jordan olmak o kadar kolay olamazdı zaten, değil mi?
bu ünvan bugüne kadar kendisiyle aynı dönemde oynayan pek çok oyuncuya verilmesine rağmen kobe bryant dışında o mertebeye yaklaşabilen dahi pek olamadı. grant hill sakatlıklar yüzünden, tracy mcgrady kısmen sakatlık kısmen de doğru kadrolarla bir araya gelememesi, allen ıverson disiplinsiz olması sebebiyle bu benzetmenin ağırlığı altında kaldılar.
kazanma hırsı seviyesinde jordan'a en yakın şey olan kobe bryant bu benzetmelerden ancak hakettiğine yakın bir paye alabilmişti vince carter'ın aksine. oysa saf basketbol yeteneği olarak 2000lerin başında bu ikiliyi gören hiç kimse kobe bryant'ın vince carter'dan daha yetenekli olduğunu söylemeye cesaret dahi edemezdi.
vince carter'dan jordan olmayacağı ise çok hızlı belli olmuştu. kendisi pek çalışkan değildi. kazanmak da onun için o kadar önemli değildi ve bunun için bir şeyleri feda etmekle ilgili bir derdi yoktu.
öyle ki şu an kawhi leonard'ın bambaşka bir seviyede olmasında müthiş payı olan şutun aynısını yıllar evvel carter atmış ancak başarılı olamamıştı.
inanmıyorsunuz değil mi?
bence de baya saçma ancak gerçek bu.
hem 2001'de hem de 2019'da doğu konferans yarı finalinde eşleşen toronto raptors ve philadelphia 76ers serileri 7. maça uzamıştı ve son top toronto raptors'ın yıldız forveti tarafından çizgiye doğru drive sonrası jumpshot ile kullanılmıştı. carter kaçırdı, kawhi kaçırmadı.
kısfmet.
(müthiş gereksiz bilgi: 2001 ve 2019'da eşleşmenin galibi konferans finalinde milwaukee bucks ile eşleşti. iki bucks takımının da yıldız oyuncusu 34 giyiyordu. şimdi parçalar birleşmeye başladı değil mi? büyük oyunu sizin için çözmeye devam edeceğim…)
şu kaçar, bu kaçar diyebilirsiniz. bence de öyle.
ancak vince carter'ın ne olacağı veya ne olamayacağına dair bu maçta pek çok emare vardı. maçtan bir gün önce kendi üniversite mezuniyetine katılıp bu maça uçakla yetişmişti. konferans yarı finalleri 7. maçı öncesi oldukça iddialı hareket.
artı şut sonrası o kadar da mutsuz gözükmemesi, hatırlıyorum o zaman bile oldukça tepki çekmişti.
herşeye rağmen vince seyircilerin en çok heyecanlandığı oyuncuların başındaydı, all-star seçimlerinde en çok oyu alıyor, her maç inanılmaz akrobatik smaçlara imza atıyordu.
basketbolla az çok ilgilenen herkes kendisini belki de tarihin en iyi smaçörü yapan o meşhur 2000 smaç şampiyonasını hatırlayacaktır.
bu yarışmadan 6 ay sonra ise uluslararası arenada imza atılmış en meşhur, en unutulmaz ve en inanılmaz smacını vurdu vince.
olimpiyatlarda fransız oyuncu frederic weis'ın üzerinden bu smacı vurduğundan dünya aklını yitirmişti.
nasıl yitirmesin?
carter rahatça weis'ın üzerinden geçmişti ancak bizim rahatça anlayamadığımız şey 2.18 boyunda birinin üzerinden rahatça nasıl geçilebileceğiydi.
açıkçası hala da anlayabildiğimi söyleyemem.
sonrasında internet sağolsun bu hayvanın nba'e gelmeden de neler yapabildiğini görmüş olduk. aşağıda kendisinin gösteri maçlarında ve nba'e gelmeden önce kolej bile değil lisede nasıl smaçlar vurduğunu görebilirsiniz. ben lisede bu smacı vurabilsem, kendi fotoğrafımın olduğu t-shirt giyerdim ve bana ekselansları demeyene bakmazdım yeminlen.
ai to vince
gösteri maçı
lise smaç yarışması
smaçörlüğü ön planda 6,5 sezon toronto raptors forması giydi ve o zamanlar kimsenin suratına bakmadığı son nba şampiyonu toronto raptors'ı ve taraftarları üzerek kendini başka bir kanser takım new jersey nets'e göndertti.
nets'de oynadığı 4,5 sezonda da hiç 20 sayının altına düşmedi ancak kendisi gelmeden nba finali oynayan nets, carter varken hiç playoff ikinci turunu bile geçemedi.
o günlerden geriye tarihin en iyi pasörlerinden biri olan jason kidd ile yaptıkları absürd alley-oop'lar kaldı.
kariyerinin ilk 11 senesi geride kaldığında vince carter'ın yavaş yavaş basketbol sahnesinden çekileceğini düşünüyordu seyircilerin ve yorumcuların çoğunluğu. ki sonrasında formasını giydiği ve eski günlerinde olmasa bile 10–15 sayı aralığında katkı verdiği orlando magic ve dallas mavericks seneleri bile kayda değerdir. play-offlarda son saniye üç sayısı ile spurs'ü yendiği maçı nasıl unutalım?
vince kariyerinin 12. sezonundan itibaren sonraki 4 sezon boyunca sayı ortalamasını, dakikalarını ve ilk beş başladığı maçları kademeli olarak azalttı. yaşı 37'ye geldiğinde (ki yıllardan 2013 oluyor) ben artık carter'ın emeklilik haberini her an alacağımıza emindim.
gördüğünüz üzere müthiş yanılmışım.
vince bunun üzerinde 5 sezon daha oynadı ve şu an 22. ve son sezonuna girmek üzere. artık 43 yaşında nba'de 4 farklı 10 yılda top süren, şut atan ve kısmetse smaç basan ilk oyuncu olmayı bekliyor.
vince carter nba için çok nadir denk geldiğimiz bir yaşta hala basketbol oynuyor. o kadar ender ki carter hali hazırda nba'de forma giymiş en yaşlı 5. oyuncu ve tekrar sahaya çıktığında 4. sıradaki dikembe mutombo'yu da geride bırakmış olacak.
evet, adam yaşlı.
ne kadar yaşlı?
takım arkadaşı trae young'ın babasından yaşlı mesela.
bugüne kadar piyasaya sürülen bütün nba 2k oyunlarında olan tek oyuncu olacak kadar yaşlı.
memphis grizzlies'ın sahibi (41), koçu (34) ve genel menajeri (30) 42 yaşını bitirmek üzere olan carter'a özelde "abi" diyorlar.
grizzlies demişken, vancouver grizzlies ile oynama şerefine nail olan tek aktif oyuncu tabiki vince carter.
bugüne kadar wnba'de toplam 15 maç içi smaç vurulabilmiş. carter bey 42 yaşında 15 defa maç içi smaç ile sayı buldu.
ve bu adam hala takım elbiseyle bile smaç vurabiliyor.
vince carter bu sezon sonu basketbolu bıraktığı zaman artık 90larda nba'de oynamış kimse kalmayacak.
tarihin en iyi smaçörü basketbola kendi istediği şekilde veda edecek.
vince carter yeni jordan olamadı belki ancak her yeni iddialı smaçör için "acaba yeni carter olur mu?" sorusunu sordurtmayı başardı.
bir nike reklamıyla başlamıştı yazımız, bir başka nike reklamıyla bitirelim.
buraya kadar okuduysanız bu reklamı da izleyin, neşeniz yerinize gelsin.
şimdiden hoşçakal ihtiyar. herşey için teşekkürler.
--- --- --- --- ---
videoların daha güzel gözüken hali için >>> medium
bbc'nin türkiye'ye yollanan çöpler haberi
-
özet geçmek gerekirse:
- bazı ülkeler o kadar gelişmiş ki, çöpe atılan cam, kağıt, plastik gibi atıkları geridönüşümle hammadde yerine kullanabiliyorlar.
- geri dönüştürülebilen atıkları (bkz: pet şişe) geridönüştürerek ürettikleri şeyleri (bkz: pet bardak) satıyorlar.
- o kadar fazla geridönüşüm yapıyorlar ki piyasada üretim fazlası oluşuyor.
- böylece ellerine kalan hammadeleri çöpe atmak yerine, başka ülkelere göndererek çevre kirliliğinin azalmasına katkı yapıyorlar.
- geridönüşüm konusunda ileri teknolojiye sahip olan ülkeler, bu var olan teknolojiyi boşta bekletmemek için, hammadde ihtiyaçlarını başka ülkelerden karşılıyorlar ve üstüne de maddi destek alıyorlar.
- böylece, geridönüştürülebilir atıkların uluslararası piyasada bir değeri oluyor ve bu atıkların ticareti yapılıyor, ama tersten.
- türkiye cumhuriyeti, bu piyasaya dahil oluyor ve "benim hammade açığım var" diyerek birkaç ülkeden geridönüştürülebilir atık alıyor, üstüne de para alıyor.
- ancak bu aldığı hammaddeyi, gerçekten geridönüşüm yaparak yeni ürün üretmek yerine sağa sola atıyor.
- böylece hem geridönüşüm tesislerini işleterek para harcamamış oluyor hem de hammadde aldığı için diğer ülkelerden para alıyor.
anlayacağınız tam bir köylü kurnazlığı yapmışız. ama dünya büyük bir tc olmadığı için yememişler.
düzeltme: bir-iki kişi uyardı, türkiye bu çöpü satın alıyor olabilir, ben yanlış biliyor olabilirim.
yani hem üstüne para verip hem de ülkeyi kirletiyoruz. aklım almadı ama ok.