ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
anlamsız 4.5g reklamı çılgınlığı
-
akıllara pınar aç bitir salam reklamını getiren hadisedir.
- 4.5g lütfen?
+direkt 5g vereyim.
- yok. 4.5g yeter. kalıyor sonra.
edit:imla
resmi gazete'ye inanmayan dayı
-
her zaman söylüyorum; bu kafayla mücadele edilemez. bir anlığına şu adamla siyaset tartıştığınızı bir düşünün lan.
sen adama dış politika, cari açık falan diyeceksin, adam sana "devlet çok güzel muhafaza ve müdafaa" diye karşılık verecek.
annenin ilkokul mezunu cahil bir insan olması
-
cehaleti mezun olunan okulla sınırlandıranların cehaletinin bir göstergesidir. bu paralelde bakılırsa annenin üniversite mezunu cahil bir insan olmasından iyi olan durumdur.
feyza altun'un skandal nafaka tavsiyesi
-
bunu tasarlayan kadınla çocuk yapmaya karar verilirken düşünülmesi lazım o zaman;
"çocuğu yaparken boşanınca alacağı nafakayı mı hesaplıyor acaba?"
plaza kaşarı
-
ilgili röportajı okuyunca, bana kendi işimi kurabileceğim veya devlette çok iyi yerlere atanabileceğim bir mesleğim olduğu için, "tam bir eşit ağırlıkçısın bla bla" diyen nice öğretmeni, teyzeyi halayı dinlemeyip (genel olarak işletme fakültesi gibi yerlerin insanlarını sevmediğimden dolayı) sayısal seçtiğim için, teknik üniversite'de yıllarca ebeminkini tersten görerek okuduğum için sevinç gözyaşları döktüren bir ablamız.
çok samimi söylüyorum, sıfır beden, at suratlı, fönlü saçlı, burnunun ucuna bok bulaşmış ifadeli, lütfederek doğurduğu veledi haftasonu kanyon'da gezdiren plaza hatunlarından tiksiniyorum, keza aynı tipin erkeklerinden de. içinde kendini kaybettiği yalakalık girdabından, her gün 15 cm topuk üzerinde duran ayaklarından bacaklarından, sabahın köründen akşamın karanlığına kadar çalıştıktan sonra insanlığından, başta kendisi olmak üzere ailesine, çocuğuna, kocasına nasıl bir hayır gelebilir pahalı tatillerle lüks giyip lüks yemekten başka? insanlığı, kadınlığı, anneliği mi kalır o kişinin haftasonu da kendini göstermek için kıçını yırtarak gittiği boğaz kenarı brunchlarında?
şahsen 12.000 tl'yi 1 ayda kazanıp bu kadar kevaşe bu kadar leş ötesi bir ortamın kendini çok önemli zanneden ırgatlarından biri olacağıma, 3-4 ayda kazanır, boş vakitlerimde kışlık domates yapar kavanozlara koyarım, mac bebeköy'de değil sahilde spor yaparım, ayağımda çocuk sallar 2-3 tane büyütürüm, islim kebabıyla bulgur pilavı filan yapar pişmesini beklerken devrilip kitap okurum, etiket gibi koluma takacağım ve iş stresinden haydar dümenlik olacak bir plazberk ile değil rahat adamın tekiyle evlenirim.
yok 30 yaşında expat olacakmış da 33 yaşında çükübik, 35'inde fikibok olacakmış.. ahy içim sıkıldı, 12.000 teleymiş, vah ablam leşliğe bak.
edit: teknik üniversite sadece mühendislik eğitimi vermiyor, ayrıca laflar ablanın şahsına değil yanlış anlaşılmasın, "sevgili kaşar'lar, yarın kendi kendimize göndereceğimiz çiçeklerin organizasyonu yapıldı mı?" tweetine ise sesli güldüm.
arabada iki koltuğun arasından yola bakan çocuk
-
tek çocuktur, abisi olsa yakasından çekip arkana yaslan diyerek koltuğa yapıştırırdı.
ingilizce konuşurken yapılmış en büyük salaklık
-
+ hello sir, i am calling you on behalf of mr.topal
-mr who?
+topal
-could you please spell it?
+yes sir :
"t" as train
"o" as oslo
"p" as prince
"a" as arthur
and
"l" as lüleburgaz...
ihale ve rüşvet operasyonu için ne dediler
yurtdışında yaşadığını söylemezse ölecek hastalığı
-
- yemekleri beğendin mi?
- çok beğendim. zaten ben yurtdışındayken ne kadar kalitesi başka da olsa özellikle bu sofralara hasret kaldım.
- anladım. bir şey içer misin üstüne?
- türk kahvesi. bir fincanı için neler vermezdim yurtdışındayken inan.
- sade mi olsun?
- lütfen. ayrıca insanın geleneklerine bağlı olması çok mühim. yurtdışında daha da bir iyi anlıyor insan.
- neredeydin ki sen?
- kuzey ırak.
- peki.