ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
atv'de atatürk'ün sansürlenmesi
-
kimse bilmez adlı dizinin 24. bölümünde 95. dakikada kapıdaki atatürk silütetinin blurlanarak kapatılması hadisesidir.
ne dense az!
cam kapının sağ üstü
ister blurlayın, ister sansürleyin. ne halt ederseniz edin! silemeyeceksiniz o'nu ne zihinlerimizden, ne kalplerimizden!
(bkz: #99714629)
hazal kaya
-
sinem kobal'ı örnek almasını dilediğim kişi.
sinem kobal da rol yapamıyordu ve bir noktadan sonra utandı ve oyunculuk kariyerini sonunda bıraktı.
darısı hazal kaya'ya.
tüm ona torpille iş paslayan eş dostları da bunu yapmayı artık kessin lütfen.
il milli eğitim müdürlüklerinden ekşisözlük yazısı
-
biri saçma sapan bir tweet atınca #haddinibiltwitter demek gibidir.
tl'yle burun silen israillinin gözaltına alınması
-
hani lan din kardeşiydik.bizim mallar da filistin için ağlasın alın size filistinli.
bu yavşaklar yeter ki imkan bulmasın bizi diri diri keserler.
19 haziran 2023 türkiye galler maçı
-
ömrü hayatımda sayısız maç izlemişimdir. milli takım maçlarında protokolün, bakanların hatta yayıncı kuruluşun genel müdürünün falan gösterildiği tek ülke türkiye olabilir. gerçekten kabile devleti ya. banane bakandan, federasyon başkanından, trt genel müdüründen. neden gösteriyorsunuz?
edit:imla
down on the upside
-
hiçbir zaman anlayamadım soundgarden seven insanların neden bu albüme üvey evlat muamelesi yaptığını. hem şu grunge denilen dipsiz kuyuya bakarsak, zero chance, overfloater, applebite, switch opens, never the machine forever gibi parçalarla aşık atabilecek ne çıktı ki karşımıza o zamandan* beri?
şüphesiz ki louder than love, superunknown veya badmotorfinger çok iyi albümler; ama bu albüm her şeyiyle, yüzde yüz bir soundgarden albümü. hem de kapağından şarkı sözlerine, ben shepherd'ın leziz bass partisyonlarından kim thayil'ın uçuk gitar sololarına kadar. ve bence en büyük özelliği, eşi benzeri olmayan superunknown'un tamamen zıttı olması. şarkı sözlerini de dikkate alınca down on the upside'da hiçbir soundgarden albümünde bu şekilde işlenmemiş olan kasvet, karamsarlık ve öfke göze çarpıyor. her şarkıda ısrarla vurgulanan ruh sıkıntısı ve kafayı sıyırma temaları da cabası.
sonuçta superunknown bir les fleurs du mal olabilir. ama down on the upside'ın her şeyiyle le spleen de paris olduğunu da unutmamak lazım*.
yolda el ele yürüyen çifte saldıran çomar
-
o yumruğu yedikten sonra geri geri koşarken ki o çaresiz bakış var ya.
tam orda yumruğu ben vurmuşum gibi derin bir nefes verdim.
gücü erkeğe yetmeyince maalesef dayağı yediği arkadaşın sevgilisine saldırmış. bu saatten sonra fazlalığı kesip attırsın bence.
kürtlerin onurlu duruşu
-
o kadar onurludur ki haince öldürdükleri türk askerlerinden yardım dilenmesine neden olur.