hesabın var mı? giriş yap

  • istiklal caddesinde vakkoramanın yanında bulunan müzik markette çalışan arkadaşa gidip kendi isim ve soyadınızı söyleyin ve "acaba albümü çıktı mı bu kişinin..?" diyin..ama sakın gülmeyin..kasetçi abinin size vericeği cevap süper olucaktır..
    mesela bir örnek ;
    arkadaşın adı reha can idi girdik çıktı mı dedik
    abi- çıkmadı ama çok satıyoruz..
    (bkz: nası yaa)

  • 3 ay tatil yapıyorlar, aldıkları maaşı haketmiyorlar diyen dallamaları da bu başlığa bekliyoruz.hangi iş grubu * bir insanın hayatına bu denli yön verebilir.

    not : hayatı bir öğretmeninin dokunuşları sayesinde yön değiştirmiş bir mühendis.

    debe edit : işini onuruyla yapan tüm öğretmenlerimin ellerinden öpüyorum.
    iyi ki varsınız ...

  • 2018 senesinde dünyanın en iyi öğretmeni seçilerek 1 milyon doları kazanan kişi olmuş. sanat ve tekstil öğretmeni olarak ingiltere'de alperton'da çalışan öğretmen kendi öğrencilerini "harika" olarak tanımlıyor. çalıştığı okulun olduğu bölge ülkenin en çok etnik çeşitliliğe sahip bölgelerinden biri ve okulda 130'dan fazla dil konuşuluyor. okuldaki öğrenciler oldukça fakir ailelerden geliyor ve çoğu aynı evi beş farklı aileyle paylaşıyor. çocukların çoğu limitli yeteneğe sahip biçimde geliyor. işte bu noktada devreye "en iyi öğretmen" sıfatını kazanan zafirakou giriyor. konuşulan 35 dili temel biçimde öğrenerek hem öğrencilerin güvenini kazanan hem de velilerle iletişim kurabilen öğretmen okulu da başka bir noktaya getiriyor. zafirakou, ödülü kazanan ilk ingiliz öğretmen olarak ingiltere'de bu mesleği icra edenlerin gerçekten çok sıkı çalıştığını ve bu ödülü bütün ingiliz öğretmenleri adına aldığını belirtmiş. ödül olarak aldığı 1 milyon dolarla ne yapacağı sorusuna ise; "sabırlı olacağım, düşünüp taşınacağım, eğer okulumuzda sanatı daha da fazla nasıl kullanabileceğimizi düşünebilirsem bu harika olur." demiş.

    zafirakou, sanatın gücü için daha da fazla destek çağrısında bulunmuş ve okulların yaratıcı konularla çocukların hayatında pozitif bir fark yaratabileceğini söylemiş. sanatın öğrencilerin iletişimine de katkıda bulunduğunu ve hatta çok fazla güven verebileceğini ve inanılmaz gençler yaratabileceğini düşünüyor.

    dünya çapında ödüllü bir öğretmenin bu söyledikleri bana kalırsa her eğitim sistemine entegre edilmeye değer ve çok önemli şeyler. darısı başımıza diyorum ve şimdi finalistler arasında yer alan türk öğretmenden bahsetmek istiyorum.

    samsun ayvacık'ta okul öncesi öğretmeni nurten akkuş da ilk on finalist arasındaydı. kendisi zor koşullara rağmen yaptığı öğretmenlik mesleğinde felsefesinin "hiçbir şey imkansız değildir" olduğunu söylüyor. kendisi hiç anaokulunun da bulunmadığı bu bölgede öncülük ederek açtığı okulunun hazırlığı için gece gündüz çalışmış. gerekli materyal bulmuş, boyamış, bir hobi ve spor alanı oluşturmuş öğrencileri için. velilerin de çok memnun olduğu bir işleyişe sahip olan bu okul, zor şartlara rağmen ulusal bir ödül bile kazanmış. sürekli bir çaba ve iyileştirme içinde olan nurten akkuş, çocukların eğitimine olan düşük veli katılımını yükseltmek için "baba, bana bir hikaye anlat" projesine öncülük etmiş ve hem türkiye'de hem de tüm dünyada babaların eğitime katılımına yön vermiş. nurten akkuş, öğretmen olmakla ilgili hislerini ise şu şekilde özetlemiş: "öğretmek benim hayatım. öğrencilerimi ve öğretmeyi çok seviyorum. ben öğrencilerime dünyayı tanımalarını sağlıyorum. onlarla birlikte biz de tekrar keşfediyoruz. bu harika bir şey. çok eğleniyoruz ve onlar bu bilgileri kendi hayatına entegre ediyorlar. böylelikle hayatları bu öğrenmeyle değişebiliyor. bu benim için çok önemli. bu yüzden çok mutluyum öğretmen olduğum için." daha birçok çalışması da bulunan nurten öğretmen halk oylamasıyla türkiye'de yılın öğretmeni olarak seçilmiş 2015 ve 2016'da. aynı zamanda 2017'de de türkiye'nin gelecekte iz bırakan 30 kadını'ndan biri olarak seçilmiş.

    geleceği değiştirecek en garanti yol olan böyle güzel öğretmenlerin artması umuduyla.

    kaynak

  • memleketim burdur'dan manavgat'a gönüllü olarak yardım için toplanan eşyaları taşımaya ve yangın söndürme çalışmalarına katılmaya geldim. şahit olduğum ve şahitlerden birebir dinlediklerim:

    bunları asla unutma manavgat'ım, asla unutma antalya'm, asla unutma türkiye'm;

    - özellikle 29 temmuz 2021'i hiç unutma,

    - ülke yanarken ortadan kaybolan cumhurbaşkanını unutma,

    - işin ciddiyetini anlatmak için tek tek tweet attığımızı unutma,

    - devletin tek imkânının 3 uçak olduğunu ancak sayın cumhurbaşkanımızın 13 uçağı olduğunu unutma,

    - herkesin ciğeri yanarken ülkeye hâlâ giren afganları(peştunları) unutma,

    - yangın bölgesinde fink atan (belki de tabiat gezintisine çıkmışlardır!) milli savunma bakanlığı'nın gardaşı afganları(peştunları) unutma,

    - 8 ilde art arda yangın çıkmasına rağmen "sıcaktan olmuştur" diyen içişleri bakanı süleyman soylu'yu unutma,

    - 29 temmuz'un akabindeki süreçte gerçekleşen:

    - suçu belediyelere yıkan tarım ve orman bakanı bekir pakdemirli'yi unutma,

    - önce köylülerden duyduğumuz daha sonra jandarma tarafından da teyit edilen suriyeli muhacir gardaşların köylere gönderilen yardımları çalmak, yağmalamak için kamyonetlerle geldiğini unutma. (manavgat kalemler köyü çıkışına 3 tane üzeri açık küçük kamyonetlerle yaklaşık 50 kişilik suriyeli bir grup gelmiş. biz yardım için geldik demişler fakat halk tarafından köye sokulmayıp geri gönderilmişler. araçların plakalarını köylüler almış.)

    - zaten sıkışık olan trafiği iyice kesip 30 araçlık konvoylara gelip trafiği tıkayan bakanları, bürokratları ve trafiği tamamen felç edip, itfaiyeyi aksatıp kafana keyif çayı fırlatanları unutma,

    - manavgat size tatil verdi; deniz-kum-güneş verdi, vergi verdi, şehit verdi, döviz verdi, tarım verdi... bir kere manavgat'ın devlete ihtiyacı oldu. yalnız ve çaresiz bırakıldı. koca bir ilçe, toroslarımız yandı, devlet izledi. evet milletimiz cömerttir. ülkenin dört bir yanından yardım sel gibi aktı. millet vardı ama devlet yoktu, unutma!!!

  • (bkz: paraya sadık kal)

    kaynak

    --- spoiler ---

    sinan oğan’ın ankara’nın gölbaşı ilçesindeki ballıkpınar mahallesinde seçimden sonra yaklaşık 30 milyon değerinde 6 dönüm arazi daha aldığı, bulunduğu bölgedeki arsaların planlarını hukuksuz bir şekilde değiştirdiği, karayollarına ait yolu da yaptırdığı kapıyla kapatıp zimmetine geçirdiği ortaya çıktı. oğan’ın kapattığı yolun bitişiğindeki arsanın ise yakın arkadaşı akp milletvekili cantürk alagöz’e ait olduğu öğrenildi. oğan böylece seçim sonrası toplamda 120 milyonluk yeni mülk edinmiş oldu.

    --- spoiler ---

    haberde şurası önemli:

    seçim çalışmalarında emekli maaşıyla geçindiğini söyleyen sinan oğan’ın seçim sonrası 90 milyonluk mülk alımını veryansın tv ortaya çıkarmıştı. oğan yine gölbaşı’ndan 30 milyonluk malikane, aynı ilçeden tarla vasfında henüz imara girmemiş 30 milyonluk arazi ve çankaya beysu konakları’ndan 1 milyon dolar değerinde ev satın almıştı.

  • - bayern deplasmanı
    - 75 dakika 10 kişi
    - 5 golle yakayı kurtarmak
    - milyonlarca yürek
    - tek bir soru

    "siz o maçta 8 tane yemeyi nasıl becerdiniz, allah aşkına!?"

  • red kit'in azılı düşmanlarından biri olarak hatırlanır.

    billy the kid efsanesi aşağı yukarı dört yıl içinde, 1877'den öldürüldüğü 1881'e dek uzanan zaman diliminde yazılmıştır. o sırada, tam da morris'le goscinny'nin ilgisini çekecek türden, ölümsüz bir efsane bırakmıştır.

    goscinny'nin albümde* yazdığının aksine, billy the kid'in gerçek adı william h. bonney değil, henry mccarthy'dir. geleceğin billy'si 1859'da, çoğunlukla anne babası, patrick ve catherine mccarthy gibi irlandalı göçmenlerin yaşadığı bir new york banliyösünde doğar. babasının nasıl öldüğü bilinmemektedir. ama dul kalıp yeniden evlenen annesi 1873'de new mexico'daki silver city'ye yerleşir. genç henry'yi o dönemde çevresindekiler terbiyeli bir çocuk ve iyi bir öğrenci olarak anımsarlar. boş zamanlarında vahşi batı'nın kovboylarını anlatan dime novels'ı (on sentlik romanlar) okuyarak geçirir. goscinny'nin anlattığı, daha erken yaştan suça yönelmiş haydutlarla pek ilgisi yoktur.

    annesinin 1874'deki ölümünden sonra, henry bir koruyucu aileden bir başkasına geçer durur. yaşamak için ufak tefek işlerde çalışır. çünkü, kumarbaz ve alkolik olan üvey babası ona babalık edebilecek biri değildir. ilk kez 1875'de şeker değil ama bir parça peynir çaldı diye tutuklanır.

    işler billy için ancak 1877'de sarpa sarar: arizona'daki fort grant'e (red kit albümündeki fort weakling - cılız kale) yerleştiğinde, dönemin tanıklarına göre kentteki frank cahill adındaki demirci onu sürekli hırpalar. billy de en sonunda onu vurur. görünüşe göre meşru müdaafadır bu. cahill'in adamları peşine düştüğünden new mexico'ya kaçmak zorunda kalır ve tanınmamak için william h. bonney adını alır.

    billy önce bir hayban hırsızı çetesine katılır. sonra hayvan yetiştiricisi john tunstall'ın yanında koruma olarak işe başlar. tunstall, red kit'in le pied-tendre (lord badi) albümünün başkahramanına model olacaktır.

    o dönemde, bölgede arazi peşindeki insanların yanında yer alan tunstall'la lincoln kentini tümüyle ele geçirmek isteyen iki toprak sahibi, lawrence murphy ve james dolan arasındaki savaş kızışmıştır. ama billy ve regulators (tunstall'ın işe aldığı koruma takımının adı) görevlerinde başarılı olamazlar. murphy ile dolan'ın adamları onların işverenlerini 1878'de öldürür. lincoln'deki şiddet o kadar artar ki, yeni vali lew wallace billy'ye murphy-dolan çetesine karşı tanıklık etmek karşılığında af önerir. billy gidip tanıklık eder. ama savcı valinin verdiği söze uymaz ve kid'in hapisten çıkmasına izin vermez. o da kaçıp, regulators'tan geriye kalanlara katılır ve bir haydut yaşamı sürer. derken bir kaç ay sonra yeniden yakalanır. ölüme mahkum edilir. hapiste birçok söyleşi yapar. böylece efsanesini oluşturmaya başlar. tam idam edileceği gün başındaki iki nöbetçiyi öldürüp yine kaçar. bu kanlı kaçışlardan bıkıp usanan vali wallace, şerif pat garrett'ten buna bir son vermesini ister. billy'nin alışkanlıklarını iyi bilen garrett onu bulur ve 15 temmuz 1881'de, fort summer'da öldürür.

    red kit'te tüm vahşi batı efsanelerini birbiri ardına gülünçleştiren goscinny'nin gözünde kahramanın gülünç olabilecek tek özelliği billy'nin yaşıdır; dolayısıyla onu pis ve şımarık bir yumurcağa çevirmiştir.

    ve gerçek billy the kid: http://i.imgur.com/b2m1h.jpg
    ---
    (alıntı: red kit istanbul'da / yapı kredi kültür sanat)

  • ispanya'da faaliyet gösteren bask kökenli market zinciri. kendi bünyesinde ürettiği tıraş bıçağından meyveli yoğurda, günlük pedden dondurulmuş paellaya kadar her ürününde kaliteyi yakalamış, uygun fiyatlarıyla gönlümüze taht kurmuştur. ürün abmalajlarında ürünün adı ispanya'da kullanılan 4 farklı dilde de yazılıdır (ispanyolca, bask dili, katalanca, valencia dili).

    http://www.eroski.es/es

  • bizim eski hatunun asosyalliğin kenarından geçmeden başardığı olay. tiyatro, konser, sinema, yemek vs.. sağlam sponsor olmuşuz a.q..