ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
doktor hasta diyalogları
-
baba bebeğini acile, para yuttuğu gerekçesi ile getirir.
-kaç lira yuttu?
+1 lira hocam
-tamam şimdi filmlerini çektirelim bakarız.
filmler çekilir doktor filmlere bakar.
-burda 3 tane para gözüküyor hani 1 lira yutmuştu?
+tamam işte hocam 2 tane 25 kuruş 1 tane 50 kuruş yuttu.
-doğru, hata bende, soruyu yanlış sorduk, sen de haklısın...
varlıklı ve yetenekli türkler ülkeyi terk ediyor
-
the new york times'da yayınlanan bir habermiş:
amerikan new york times gazetesi, rekor rakamlara ulaşan "türkiye'den yurt dışına göç" konusu ile ilgili haberinde, göçün başlıca nedenleri için "kayırmacılık ve artan otoriterleşmeyi" gösterdi.
"erdoğan'ın vizyonuna hararetle karşı çıkan türkler, yeteneklerini ve varlıklarını da alarak, sürüler halinde ülkeyi terk ediyor" başlığı ile yayımlanan haberde, ülkeden ayrılanların profillerine dikkat çekildi.
"ülkenin kuruluşundan bu yana ilk kez, kültür ve iş hayatına yön veren üst sınıf ailelerin türkiye'yi terk ettiği" de belirtildi.
rapordaki şu ifadelere de new york times'ın haberinde yer veriliyor: "eğer tarihte, ülkelerin yaşadığı önemli yıkımlara bakılırsa, bu yıkımların öncesinde varlıklı insanların o ülkeden göç ettiği görülür"
https://www.bbc.com/turkce/46743522
orjinal kaynak: https://www.nytimes.com/…ey-emigration-erdogan.html
türk erkeğinde oğlunu sanayiye gönderme fantezisi
-
açılın! bunu bizzat tecrübe etmiş biri var karşınızda! yalnız gönderen baba değilim, gönderilen torunum ben.
derslerim hep iyiydi, okumayı deli gibi seviyordum, öğretmenlerin favori öğrencisiydim her sınıfta, ama baba mesleği şoförlüğe, tamirciliğe de çok meraklıydım. babam da gurur duyardı, kendisi okumadığı için benim okumamı çok istiyordu. karnelerimle dayımlara, amcamlara nispet yapıyordu. her karnede de ödüllendirirdi beni.
mesela 1. sınıfta bisiklet almıştı. 4. sınıfta atari, 5 sınıfa geçtiğimde de 5 milyon vermişti ki o zamanlar o paraya 2 çeyrek altın oluyordu. ama işte babam o son hediyesinden 2-3 hafta sonra aramızdan ayrıldı.
sonraki sene dedem ve amcam ortak kararla beni bir ustanın yanına verdiler. oto elektrik ustası. "zanaat öğren, bir yandan da sanat okuluna (meslek lisesi) gidersin çekirdekten yetişmiş diplomalı usta olursun." dediler. sanırım babam sağ olsaydı asla izin vermezdi buna. o, usta falan değil öğretmen, doktor, mühendis olmamı istiyordu.
neyse işe başladım. çok da hevesle başladım, 11 yaşımda 3-4 km yol yürüyordum dükkana. sabah 8:30'dan akşam 7-8'e kadar çalışıyordum. aldığım para da sabahları kahvaltı için iki dilim kürt böreği almaya yetiyordu.
yoldan araba gelirdi, kaputuna dokunduğunda bile elin yanardı, hele elin yanlışlıkla motora değerse bildiğin kabarırdı orası. yağ, kir, pas... bunlar gene neyse de, sürekli azar, sürekli fırça...
usta takım bırakır arabada, senden sorar. havyayi kablo önüne koyar, kablo yanar, senden sorar, kalfa falan her türlü yavşaklığı yapar. çıkmak istiyorum, dedemler izin verniyor, zorla gönderdiler. yeminle o yaşta ihtiyarladım.
orada okumanın kıymetini öyle bir anladım ki hala okuyorum. :)
ha günümüz şartlarında okumayan hatta çok çok iyi okumayan çocuğu zorla okutup, dandik üniversitelere göndermek yerine, düzgün bir ustanın yanına verip meslek öğrenmesini sağlamak daha iyi. üniversite mezunlari şu ana asgarî ücrete iş bulsa şükrediyor, böyle dandik bir ülke oldu burası.
ustaligin yanında çocuk bir de yabancı dil öğrenirse gönder kanada, avustralya, yeni zelanda gibi kalifiye eleman arayan ülkelere, çocuğun hayatı kurtulur.
cb külliyesine 650 milyon liraya ek bina yapılması
-
ben hakkımı helal etmiyorum. şimdiden söyleyim de ne yediğinizi bilerek yiyin, sonra öbür tarafta şey olmasın.
çelik'in ateşteyim klibinde giydiği kazak
-
celik'in bahsi gecen sarkiyi yazma sebebi.
o kazagi ben de giysem yanarim anasini satayim.
her akşam ailesine meyve soyan baba
-
babamdır. bıçağa takıp, al diye emreder, yer misin asla yoktur. meyve alır kilolarca, yenmeyip çürüyünce ayıklar onları kızarak, bir daha size meyve almayacağım diye. sonraki bir ay her gün sadece kendine yetecek kadar meyve alır, bir elma, iki portakal atıyorum. sonra unutur bir gün, elinde beş kilo meyveyle çıkagelir kurban olduğumun adamı nası yiyelim o kadar meyveyi biz tropikal hayvan mıyız? diyemezsin. canım benim, nane gözlüm.
kum yığını altında kalan işçinin otopsi raporu
-
(bkz: failed state)
kamu kurumlarından irin fışkırıyor. muz cumhuriyeti ülkelerinin özelliğidir bu.
kamu görevlileri resmi yalanlar söyler. hatırlı kişiler türer.
64 tane 3975 yazıp toplamaya çalışmak
-
ogretmeni iyi ki soruyu;
64
3975
x________
seklide sormamis.
öykü serter
-
sundugu yarismadaki ilk zamanlarinda hanimefendi goruntusuyle hafiften bbg esintileri yasatirken, sundugu formati cozmesi sonucu simdilerde podyuma cikan kizlara attigi ''eee kevase bugun kimin altindasin'' temali bakisiyla ve tavriyla yarilarak izledigim sunucu.
emine hanım'ın çakma çanta kullanıyor olması
-
aptal dostun olacağına zeki düşmanın olsun diye boşa söylememiş atalar.
kozmetik ürünlerine %40 ek vergi gelmesi
-
diş macunu, diş ipi, güneş kremi gibi keyfi olarak değil, sağlık için mecburen kullanılan ürünlere bile zam yapılmış çüş artık o çaldığınız paraları yeme fırsatı bulamadan geberir gidersiniz inşallah.
keyfi olarak kullanılanlara da böyle bir zam yapmaya hakkı yok ya o da ayrı konu.
süper albüm kapakları
-
emerson lake & palmer - brain salad surgery (1973)
ününü sonuna dek hak eden bir kapak olup, alien'ı da başımıza musallat eden manyak hans ruedi giger (h. r. giger) tarafından yaratılmıştır.. hem kapağı, hem de içindeki müziği yaratan ustalara saygılarımızla :
http://img6.imageshack.us/img6/6997/bssk.jpg
http://farm1.static.flickr.com/…6985_b8b0b91069.jpg
http://img6.imageshack.us/img6/8530/bssya.jpg
http://img107.imageshack.us/…3/elpbssurgery2vm2.jpg
unutmadan söyleyelim; kapağın orijinal çizimleri giger'in 2005'te prag'daki sergisinden beri kayıp ve bulana temizinden 10.000 $ var ! (bkz: http://www.hrgiger.com/missing.htm)