hesabın var mı? giriş yap

  • sanırım benim bu. 10-10buçuk dedin mi uyur, sabah kalkar işe giderim. 11-12'ye kaldım mı düzenim bozulur. işten sonra gezmeyi sevmem eve giderim, haftasonlarında ise evcil hayvanıma vakit ayırır hayatta pazarları çıkmam. yağmurlu, soğuk havalarda 3-4 kez düşünürüm. ne boktan insanmışım şu an farkettim. dinden imandan çıkıcam yakında o olacak.

    (bkz: entry'nin sonuna doğru soğukkanlılığını kaybetmek)

  • konuşamayan bebeklere limon dilimi ikram etmek. ispiyonlayamıyorlar ve suratları inanılmaz sevimli görünüyor.

  • bir drama etkinliği,

    8 yaş ile girilen bir diyalog

    çünkü ile zincirleme bir dizi yapılması gerekmektedir. çocuklardan birisi ile örnek çalışma yapılır.

    bugün okula geç kaldım çünkü servisi kaçırdım

    (devamında çocuktan istediğim, cümlenin ikinci kısmının çünküsü) servisi kaçırdım çünkü uyanamadım.
    uyanamadım çünkü geç yattım
    geç yattım çünkü sevdiğim filmi izledim
    .
    .
    .

    ta ki iki kişiden biri cümle kuramaz hale gelir ve oyun biter.

    öğretmen: bu şekilde en çok çünkü'lü cümle ben kurarım diyen var mı? (çılgınlar gibi parmak kadıran çocuklardan iki kişi kaldırılır)

    selçuk: öğretmenim, burak diyecekmiş ki, (kızarır bozarır): "öğretmenim seni çok seviyorum çünkü çok güzelsin"(kızarır bozarır sırıtır. birbirlerine karşı cümle kurmak için çıktıklarının daha farkına varmış değiller)

    öğretmen: şimdi çünkü atışmasında burak ve selçuk'u izliyoruz çocuklar.

    burak: amaaaa öğretmenim, ben sizinle yarışacaktım. ona göre cümle buldum.

    öğretmen: ne farkeder, selçuk'a söyle o cümleyi.

    burak: söyleyemem.

    öğretmen: neden?

    burak: selçuk'a, "seni çok seviyorum çünkü çok güzelsin" mi diyeyim öğretmenim.

    öğretmen: o zaman şöyle de, selçuk'u çok seviyorum çünkü çok iyi bir arkadaş, çok iyi bir çocuk ya da çok akıllı diyebilirsin.

    burak: şakacıktan mı?

    öğretmen: neden şaka olsun, gerçekten.

    burak: söylüyorum o zaman: ben selçuk'u hiç sevmiyorum çünkü birinci sınıftayken defterimi çöpe attı.
    selçuk: defterini çöpe attım çünkü o da bana salak dedi
    burak: salak dedim çünkü...

  • allah razı olsun kendisinden. milyar dolarları kazandığı dönemde 5 milyon dolar gibi bir rakamı bağışlaması inanılmaz.

    bilen var mı kaç milyon dolar vergi borcu silinmişti bu şirketlerin?

  • türk deniz kuvvetleri'nde bahriye adeti olarak sürdürülen bir gelenektir. özellikle pazartesi gününün seçilmesi ve pişen yemeğin kuru fasülye olmasının ise iki temel nedeni vardır. birincisi, gemilere erzak haftalık olarak pazartesi günü alınır. çünkü pazartesi tornaçark günüdür ve haftalık mesainin başlangıcıdır. her günün yemeği için de bir önceki günden hazırlık yapılır (bkz: baklagillerin bir gece önceden ıslatılması şartı). pazar günü yemek hazırlamak için yeteri kadar taze erzak kalmamış olduğundan, ertesi güne pişirmek için kuru bakliyat kullanılır ve hazırlaması diğerlerine göre daha kolay olan, kolay hazmedilen ve kolay kolay bozulmayan kuru fasülye bu noktada en mantıklı seçenektir. eskiden gemilerde buz dolabı olmadığından dolayı da etsiz pişirilmiş ve küçük taneli olanı en geleneksel olanıdır.

    ikinci neden ise, savaş gemileriyle haftalarca, hatta aylarca süren uzun seyirlere çıkılmasından dolayıdır. uzun süre denizde kalmak zaman algısını zayıflattığından personele hafta başını hatırlatmak için pazartesi günleri kuru fasülye çıkarılır. ayrıca sürekli açık denizde bulunmak belli bir noktadan sonra taze su tüketimini azalttığından, suni olarak damıtılmış su tüketimi artar. saf su, mineral bakımından zengin olmadığı için, personel hazımsızlık çekebilir. işte bu noktada, kuru fasülye hem hazmı kolaylaştıran bir yemek olduğundan, hem de protein ve lif kaynağı olduğundan pazartesi günlerinin vazgeçilmez ve geleneksel yemeği haline gelmiştir.

    https://www.dzkk.tsk.tr/…e_kuru_fasulye_yenmesi.pdf